Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C l i M l l l i R İ Y l I I)KR(; Baba Ocak ve oğlu Hasun... biri ders çalısırdı, bır diğcri. On bir yıl bir hafta gece, bir hafta gündüz, günde on iki saat mesai yapmıstı Baba Ocak ama 1yi kötü bir kardesi vardı. Mali dıırumu lyiydi, onun katkısı olmustu... Ogullarından biri, Hasan okuyup ögretnıcn çıkmtt,tı. Vezir Alınçak bir tokat atmamıstı çocuklarına, Muhittin'c de. Kentc gcldiklerindc iki yatak vardı yanlarında, üçe cıkarmak ıçin gece gündüz ça11şmış, bir kazma, bir dc kürcgin ucuyla büyütmüstü çocuklarını. Yine de yorulmamıstı. Muhittin üç yaşlarındaydı, karısi diğer çocukları da yanlanna alıp memleketc gitmısti. Dayanamamıştı yokluklarına, bir tel cekip gen çağirmıstı. (ieleceklerinin habcıini alınca Haydarpasa Gan'na kotjmus, kar^ılayıcı durmustu. Trcnden ınen Muhittin baba çığlıklarıyla kosmustu kollarına. Muhittin dcndi nıi, aklına hcp bıı ses gelccektı, bu kosus. Baba Ucak da bir fiske bile vurmamıştı cocuklanna ama kucağına alıp öpmcmişti de. Hepsine birer "yuva" yapıp önlerine koyınus "Benden bu kadar" dcnıi^ti "Nasıl çalışırsanız çalısın, nasıl ka/anırsanız kazanm. Ben sizden hesap sornıam. Batııırsanı/ da sızedir, kazanırsanız da..." Hasan da öğretmenliği bırakmıs, amcasına ait eay ocağını islelmeye koyulmustu. () Hasan ki, ta ünıversiteye gidene kadaı köydcki kuzuların icinde yatmıstı. 1979'un Kurban Bayramı'nda ku/ulaıdan bırini kcsmişler, Hasan yememıstı. Ölene kadar da ağzına giren bır tek balık etı olacaktı. Vezir Almçak'ın oğlu Muhittin'lc iliskisi "Her baba oğul gibi"ydi. Muhittin Yeter! Bu kanı durdurun Oğullannı hireryıl arayla kaybettiler. Baba Ocak, gözaltına alınan oğlu Hasan 'ın cesedini kimsesizler mezarhğında bııldıı, işkenceyle öldürülm üştii. Vezir Alınçak'ın eline askerdeki oğlu Muhittin 'in künyesini tutuştıırdular, çatışmada ölmüştü. Şimdi konuşmalı, barış istenmeliydi... 1. sayfanın devamı Birinin oglu gözaltına alınıp kaybcdılecek, cesedi kimsesizler mezarhğında bulunacaktı. Dığerinin oğlu, alkıslarla gönderildiği askcrlığinin sekizinci ayında, taraf olmadığı bir savasın ortasında "Ne icin" diye sormaya zaman bulamadan rildiirülecckti. Birbırini tanımayan, bırbırınden farklı hayatlar düsleyen iki adanı aynı dilde sesleneeekti sımdı: "Yeter artık, bu kanı durdurun..." Bu seslenis bir "uzlasma" değildi, sonra ikisi de kendi yollarına yürüyüp gideeekti. Ama ölünı oradaydı iste, kan ve .siddet de. Şiıııdi hayattan yana olunmalıydı, ölünı tacirlerine ınat barı.ş ıstenhıeliydı. Oğullannı ellerınden alaıı şıddetm tek bir giiçten kaynaklandığmı anlayıp; asker annelerinın acıdan doğaıı öfkelerıııi "C'ııma Annelerı" dıye etıkelleyıp oğıılları kızları gö/altmda kaybedilen "C'umartesi Anneleıı"ne doörultanlara inat, istenmeliydi barış. Istediler: "Yeter artık, baska anneler, baska babalar ağlamasın..." Nasıl birşeydlr baba olmak... İki adanulan binsi Ve/ir Alınçak'tı. Kars'ııı Digor'undandı, on dokuz yıl önee geldıği bu kentte, Istanbul'da yapabileeeğı tek işi bulnıustu, amclclik. Karısı da gündeliğe gitnıis, yine de ikisi kız beş çocuk ilkokuldan ötesini okuyamamıstı. Digor'un kısından, dört ay çalısıp yedi ay yemelenıulen kacınıs yangın yerinin ortasına diismüslü. üğulların eli erken is tuttu. Ortanca oğul Muhittin konfeksiyonda ıscıydi. Dığer adam Baba Oeak'tı. Tuneeli'den IJazığ'a göçmü.ş, oradaıı da Istanbul'a gehnıstı on yıl kadar önee. Lsei emeklisıydi. Bır karıs toprağı yoktu, dokuz eocuguıuın besıni üni\ersilede okutmuslu (ek .ıylıkla, dördünü de lıse me/unu elmıstı. (,'ocuklar okumuslardı ya, tek kalem vardı elleıınde bir tek de def'ter. Bir isine bağlıydı, Ve/ir de oğlıına... () üz.erine düsen babalık görevinı yapmaya çalı• siyordu, Muhittin de evlatlık... Ama bccerememisti iste, simdi mezarlığa her gidisinde, gözünün önünde oğlunun öğretmeni beliriyordu. llkokulu bitirdiğinde çağırıp "Bu çocuk akıllı ve ba.şarılı. Bunu okutmalısın." demisti öğretmen. Doğruydu, başarılıydı, bir "orta"sı bile olmamıstı karnesinde ama okutamamışlı. Mezarın basında "Ben babalık görcvimi yapamadım" diye ağlıyordu simdi "Güeüm yetmedi. senı okutamadım" Baba Ocak'ın ralıatd ıçı, "iyı bir baba" olabildığıni düsünüyordu. (,'ocuklan ıçın uğrasmıs, basarmı^tı da. Kahve yiizü bilme/di hiebıri, Hasan da. Kumar oynamazdı, bir is yeri vardı, vergisini verirdi, askerliğini yapmı^tı... leki de.sen... Yok, asla dışarda ıçme/dı. lcileeekse, evde hep birlıkte kaldırılırdı kadehler serefe. Masaya olurma/dı Baba Ocak, ayakta dııı'ur onların yemek yıyısını seyrederdi, catalı kasığı ağı/larma götürüsünü... liayatta