Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 AĞUSTOS 1996. SAYI 543 Yıl 1925. Simone de Beauvoir, annesi ve kızkarddfi llelene ile. nıştı. Beauvoir'ınçocuklukveilkgençlikyıllaında, annesi kitaplardaokumasınısakıncaı bulduğu bölümleri yapu>tırıyordu. Ama Tançoise'ınbütünsakınmalarınakarşınya'inkuzeni Magdcleinc'dcnbireokkötükitap ılıpokuyordu. llkyazarlıkdencmesinisekız /aşındayaptı. Marguerite'inaeılarıadlıoniekizbölümlük küçük bir roman yazdı. Tey'esi, Simonc'un romanlarını tcmize çckip :iltliyorveaileiçindeherke.sgururlabundan 'Simonc'un kitabı" diye bahscdiyordu. 12 /asında favori kitabı "Küçük Kadınlar"dı. rabii ki kendinclo'yu en yakın hisscdiyordu /eLouise May Alcott'a Laurie'yi Amy'ylc :vlcndirdiği ıçin çok kızıyordıı. (,'ocukluğııiKİa aklıııı kurcalayan aşk, >lüm,arkadaşlık vcdin tcmaları ilerıdekiaplarının tenıcl la^lan olacaktı. Onbirya!>ııa kadar okuldakimseylearkadaijlıketmeye /anaşmayan Simone, Zaza'ylakarşılaijinca, stcr istemcz hayatında derin bir iz bırakacak >irdostlukkurdubu küçük kizla. Hattaöyle .ı BirGenç Kızın Anıları adlı kitabındaZa•a'nıntrajikyasjamöyküsünegeniijçebiryer lyırdı. Katoliközel lisesini bitırdıkten sonra SantMarie'de edebiyat ve fclsefc öğrenimi ;ördü, aynı zamanda Sorbonne'daki konfeanslaradevametti.Busıradakardesj llelene leAkadcmiye.resimokumayagirmişti.Sinone, Milli Kütüphancdcgcccgcc. saatlcrc .adarçalışacağı bahanesiylc Montparnasse »arlarındaciritatmayabasjladı. Hayatınıçok .uruçokanlamsızbuluyordu,kendisinemolel olacak yaşam bıçimini kitaplardaarıyorlu. Amabirtürlükendisinimemnunedecek >ir hayat tarzına rastlayamıyordu okuduğu .itaplarda. 1928'depsikolojisınavındaMerleauPony'yi gcridc bırakınca, Ponty kendisini altclen kızı merak ctti vc böy lece arkadaş, olduar. Bu arkadaş. lık Beauvoir'ınbütünhayatııı etkileyecek, kısa bir süre sonra onu Sarte'agötürecekti. Dolubın dibindeki mektuplarıyayımluyan munevi kızı Sylvie Le Bon ile. (1970) olan sevgımin de eşıt olduğunu, ama size daha çok ihtıyacım olduğunu ve ışler sarpa sarar da birisini tercih etmek zorunda kalırsam, bunun sız olacağını söyledim. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bir süre sonra sakinleşti, biz de tartışmamıza normal ses tonuyla devam ettik. Ona, sızinle olan 10 yıllık birlikteliğimin hiç de sandığı gıbı güllük gülıstanlık olmadığını ve birçok kereler ayrıldığımızı, çok zor dönemler geçirdığımizi anlattım (tabıi kı oldukça abartarak). Kimsenin çok emek vererek elde ettiği mutluluğu kolay kolay bırakamayacağını. benim ilişkımin, beni, sizın onunla olduğundan çok daha farklı bir konuma getırdiğini elimden geldiği kadar açıklamaya çalıştım. Sızinle olan ılışkimizde, ilışkinin gençliğıni yaşamadığımızı, onunla ise çok daha yenı ve ateşli bir ılışkımiz olduğunu ve bunu rayına oturtmanın zaman alacagını açıkladım onun onünde mutlu olmak için benden çok daha fazla zaman var. Ben artık ihtıyarlıyorum, oysa o hâlâ genç ö t e yandan hepimizin hayattakı ve sizin karşınızdaki konumu ıtıbariyle ılişkimizı üç eşıt parçaya bölmek hiç de adil değil. (...) Kendi aramızda konuşmalarla sizi sıkmamaya karar verdik. Vedrine size bundan bahsetmeyecek. Sız de bir şey bildiğinizı bellı etmeyin. Ama ona, sizin de birlikte geçirdığımiz on yıldan dolayı, beni onaylayacağınızı ve kimsenin benim kadar sizin üzerınizde hak sahibi olamayacagını, tabii ki öncelikle "benı" düşüneceğinızi söyledim. lleride bu konu açılırsa lütfen sız de bu doğrultuda konuşun, yani "herkesın durumu"nu göz önünde bulundurarak. ö t e yandan, Vedrine bazen çok komik şeyler söylüyor: "Benden yaşlı olmanız, benı endişelendıriyor. Elimi çabuk tutup, iyice yaşlanmadan, sizden olabıldiğince faydalanmaya bakmalıyım." Sonra da "Sartre ve sız ihtiyar olunca benim halim ne olacak?" dedi ve ikimizı de çok sevdiğini, ikimiz arasında bir seçim yapamayacağını ilave etti. Sizin, bana nazaran daha neşeli, daha duyarlı ama daha serseri ve tam olarak tarıf edilmez bir insan olduğunuzu söyledi. Benı ise, daha ciddi, saf ve dini bütün bir insan olarak tanımladı. Bunun üzerine ben de ona bızı bu kadar düşüneceği yerde, kendi yaşamı üzerine biraz kafa yormasının daha doğru KUNDUZ'DAN MEKTUPLAR Konuk Kız, Genç Kızlık Çağı, Evlilik Çağı, Kadınlığımın Hikâyesi, Pirus ve Sineas, Mandarinler, Güzel Görüntüler. Başkalarının Kanı gibi kıtapları dilimızde yayımlanan Simone de Beauvoir'dan Sartre'a Mektuplar 1'i bu yıl Düşün Yayınevi'nden çıktı. (Çevirı: Zeynep Bayramoğlu). Sevgili Küçük Varlık, Sıze söyleyecek çok şeyim olmasına karşın fazla uzun yazmayacağım, çünkü cumartesi günü karşı karşıya anlatmayı yegliyorum. Bu arada bilin ki: 1) Sizı çok, ama çok sevıyorum, Cumartesi elinizde valiziniz ve kırmızı şapka kutumla sizı trenden inerken göreceğimi düşündükçe içım içime sığmıyor. Gözümde gayet lyi canlandırabilıyorum: Karşımızda alabildiğine mavı bir denız, gemınin santimetre uzaklıkta yüzükoyun yatıyorduk, uykumuzu türlü bahanelerle geciktirerek bir saat boyunca birbirimizi ınceledık; o, başı sonu tutmayan bir gevezelikte kendini kaybetmiş, bense uygun bir baştansavma tümceyi kafamda boşuboşuna kurmaya çabalıyordum sonra daba iyi anlatırım. Sonunda ona bakarak aptalca güldüm. Bana "Neden gülüyorsunuz?" dedi. Ben de ona, "Yatmamızı önersem yüzünüzün alacağı ıfadeyi kafamda çizmeye çalışıyorum," dedim. O da, "Ben de, sizi öpmek isteyip de buna cesaret edemedığimi düşundüğünüzu düşünüyordum," dedı. Sonra 15 dakıka bocaladık, ta ki benı öpmeye karar verene dek. Ona karşı uzun süreden beri ilgi duyduğumu söylediğimde pek şaşırdı ve dün gece beni çok eskiden ben sevdiğini Birlikte ikiyaym çıkardtlar. Liherution %azetesi ve Tenıps Modernes dergisini. şezlonglarına uzanmrş, hiç bitmemesıye konuşuyoruz ve ben müthiş keyifliyim. (1) 2) Bana uzun mektuplar yazmanız çok tatlıydı. Bu akşam Annecy'de birını daha bulacağımı umuyorum; mektuplarınızda binlerce iyi haber veriyorsunuz ama içlerinde beni en sevindlren konuyu bulmanızdır kuşkusuz; koca bir sayfaya bu söyledı. Ben de ona karşı oldukça duyarlıyım. Şimdl gündüzlerımız romantik, gecelerimiz ateşli geçiyor. Sakın cumartesi günü beni üzgün, şaşkın ve keyifsiz bulacağınızı sanmayın, bu yaşadıklarım benim içın değerli ve önemli, ama aynı zamanda kolay ve hafıf. (...) Görüşmek üzere sevgili küçOk varlık; göremezseniz büfedeyim. Sizınle başbaşa uzun haftalar geçirmek istiyorum. Sizi sımsıkı kucaklarım. Kunduzunuz (Marsilya, Eylül 1938 Cumartesi) Sevgflim, (...) Sonra bana gittik. Vedrine, sizi ondan daha çok sevdiğimi söyledi. Ben de ona ıkinize »orbonne yılları Yıllar sonra Beauvoir anılarında s,öyle 'azmıştı: "Sorbonne'da ilgimi birtek Sartre, vlizan ve llerbaud'nun oluşturduğu grup ekmişti. Profcsörü beğenmczlerse dersleri sıyor, bir tek kendi aralarında konus,uyor, lirbirlerine kendi koydukları lakaplarla hijpediyorvegerikalantümöğrencilcrledal,ageçiyorlardı." Simonebu nevii s,ahsına nünhasır klana girmek için can atıyordu. )te yandan Sartrc'ın grııbıı da dört yıllık ıkuluüçyıldabitiren.enyiikseknotlarıalıp iploma koleksiyonu yapan, kötü giyincn, ,üzelgözlü,çckingen,soğuk,zekikızlaı« böyle: Lucıfer! Bu konuda ekleyecek sözüm yok. (2) 3) Başıma öylesine hoş bir şey geldı ki, buraya gelirken hiç ummuyordum kısacası üç gündür küçük Bost'la yatıyorum bunu ona ben önerdim elbet, aslında ikimiz de bunu istiyorduk; gündüzleri ciddl konular üzerinde konuşuyorduk, gecelerse dayanılmaz bir ağırtıktaydı. Yağmurlu bir gece Tignes'te bir samanlıkta birbirımize on başlık iyi yakışır, Ne ahlaksızca bir«sevgi bu cumartesi peronda olacağım, beni orada bir davranış olacağını anlatmaya çalıştım. (...) Sevimli Kunduzunuz (12 Kasım 1939 Pazar) (1) Sartre ve Beauvoir Fas'a gıtmek üzere birlikte gemiye bineceklerdi. (2) Birinci cildı 1945'te yayımlanacak olan Sartre'ın üç ciltlik "Hürriyetin Yollan" adlı romanından sözedıliyor.^