Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
IX AÛUSIOS |W(ı SAYI 543 sahibinin yıkıcı gruplara üye, süpheli birsahıs olduğunu da rcsmcdcr. Kcndisine karayolııylatasmınasımuhtemelbirbakterigibi davranılmasındankurtulmakiçinbaskaselıirlcrin plakasını kullamr Diyarbakırlı. Kendişchrindcbilc... Yakın çevresi ile karayolu bağlantısının son dcrecc düzgün olduğunu (sanırım bu askcri amaçlı yatırımlar ncdcniylc) farkettiğimde vc hcmzcmin geçidin birinin koruııaksı/, uluortadurduğunugördüğümdcmerak cttim: Demiryolu ne /amaıı gelmiş bu şehre'.'Diyarbakır'mdeıniryoluağına 1935 yılındabağlandiğmıöğreniyorum. Bubağlantı, Şeyh Saitayaklanıııası .sırasmdadcvlct güçlerinin yeterli dcstck almakta kar^ıla.'jtıklarızorluklar, Ankara'yı hareketegeçinnis' vc bir ayrıealıkdalıadevleteliyle gelmiş bölgcye. YılmazOdabaşı, Birikim Dergisi'ndekiyazısında "An.kcntcdevleleliyleycdi kapıdangirmektediı..."diyerekmasamaçakılıp kalnıaına ncdcıı oluyor. Böylecc, üıılü Hcvsel Bahçeleri'ninkanalizasyonsularıylasulandığınıöğıenıneninlüksbirmeraktan ötcyegeçemediğini düsünürken,bu bölgenin şehrin sebze ihtiyacını kaışılayan ftncnıI i bir yer olduğunu görerek bir kez daha irkiliyorum. lanmışbirailcninöyküsünü.anlatılmasubilebiliyorum. Butıdakibcnzcrlcrigibigörüncn birçocuğun habcıdarolanıadığı olaganüstü haller vc bunun gclcccğinc ctkilcri apaçıkortada. Daha Diyarbakırlıçocuklara gclmcdi sıra. Sokaklardadolııdolukoşuşan. dünyanınlıeryerindeaynıgüzelbakışlarıyakalayabileceğinizdağınık.pis.hoyratçocuklar...Ölümlcrininbüyükbirkısmı ishalolarak açıklaniyor. Sırada bcklcycn bir diğer ölünı ncdcni dc tifo. llkokul çağmdaki çocukların ancak yarısı okula gidiyor. Hani bizim bir parçamız olan, kanayan yaramız vebelki deyarımız; Diyarbakır. Nerede? Hani bu şehrin issizlcri, asgari yaşam standartlarınaulaşamayanevleri.benimsehriındc olanlardan daha mıçoksanki? Bir türlüalışaniadıklanyenıyaşaınbiçimleri,reddcdilisjler, açıktanakankanalizasyonlar,yetersiz kalan saglık hizmctlcri, içilcmeycn çeşme suları, doğru dü/gün beslenemeyen bcbcklcr. Buycdikapılubenimyeditcpclimdcn ne kadar farklı? 19 PAZARIN PENCERESİNDEN Hoca'ya Mürid Alayı SEIA, l'K KRKZ oca'nın kabul günüydü; ülkenin dörtbir yanından gelip bilgi verenleri, . karşı hızıpleri çekiştirenleri savuşturduktan sonra tam ayrılıp evine dönecekken birinin daha geldiğıni, elini öpmek için saatlerdir sırada beklediğini söylediler. Peki, alın ıçerı... Otuzbeş yaşlarında, çember sakallı, solgun benızlı birıydi. Başında aczmendi başlığını andıran bir sarık vardı. Ceketinin kenarları üstüne oturulmaktan ıçe doğru dönmüştü; ayağında şalvarımsı bir pantolon vardı, pabuçlarını odaya gırerken çıkarmış, eşikte bırakmıştı, ayakları kokuyordu. Nesin, benden ne ıstersin dıye sordu Hoca. Iran hududundan, ufak bir köydenim. Adım Muttalıp. Elinı ayağını öpmeye, abdest alırken ayağını yıkadığın suyu ıçmeye geldim. Gümüş Motor Fabrikası'nın batmasından bu yana gösterdiğın mucizeleri, Almanya'da master yaparken gavurlara Leopar tanklarının nasıl yapılacağını öğrettiğını biliyorum. Sonra gerı dönmeye kalktığında onların nasıl ayaklarına kapanıp "Gitme, sen gidersen biz bu tankları nasıl yaparız" diye ağlaştıklarını duydum. Vermiş oldugun demeçlerin çoğu ezberimdedir. Yanında yetışmek, senin müridin olmak isterim!" Muttalip, sırtında taşıdığı ikı kurban derısini, ayakları btrbirıne bağlanmış iki horozu indirip yere bıraktı; cebinden çıkardığı bir tutam parayı da hocaya uzattı: Bunları geçen Kurban Bayramı'nda bızira.Qradakı Türk Hava Ktırürrkı'ndan kaçırdım, sana getırdirrj... Şu üç beş kuruş da yıllardır boğ^feımdan keserek arttırdığım bırkaç paradır; Mercümek kardeşımıze verırsın; münasıp yerlere yollar. Omrümün geri kalan bölümünü. ayakucunda yatarak, yağmur yağdığında başına şemsıye tutarak, sana yan bakan olursa bedenımı sana siper ederek geçirmek istıyorum. Ancak yaşamımı sana adamamın eşığınde önce bir temınata, bir güvenceye muhtacım; bir mucize görmek isterim... Bana ne olur mucizelerinden birıni göster! Hoca şaşırmıştı: Nasıl bir mucize istiyorsun? Mesela ekonomiyi düzelt! Ekonomı düzelmeye başladı bıle! Farkında değil mısin? Belkı öyledır de ben anlamıyorum! Adıl Düzen tam manasıyla yerleşınce ekonomı kendilığınden düzelecektır! Bıldığın gıbı materyalıst görüşün diğer bir tatbikat şeklı olan ekonomık hayatta, sermaye hareketlerını ınsanlığın maddi ve manevı gelişmesine zarar verecek şekilde başıboş bırakan, sermayeyı ve sermayenin nemalanmasını mücerret gaye sayan.. Muttalip hıçbır şey anlamadığı halde Hoca'ya olan saygısından anlar görünmeye gayret edıyor, başını onaylarcasına sallayıp duruyordu. Hoca, cümlelerınin başıyla sonunu düşünmeden beyanatını .sürdürüyordu: ' , Insanlığı vasrfö addedenler hızaya geldiğınde ve temel ıktısadi felsefemiz tek başına iktıdara hakim olduğunda ekonomi bugune kadar dunyanın hıçbır yerınde görülmemış bir şekilde iyıleşecek, fakırük kalmayacaktır! Temel iktisadı felsetenız nedir? Temel ıktısadi felsefemiz, milletimizın asırlarca dayandığı manevi değerlerden mülhem olup helal kazançtan başkasına izın vermeyen, haramı yokeden geniş bir görüştür. Hoca'nın bu anlattıkları, Muttalib'in bekledığı aklında belirlenen "mucize"ye pek uymuyordu. Yüzü ekşıdi, gelışigüzel kaşınmaya başladı. Hoca konuyu değiştirmek ıstedi: Ne iş yaparsın sen? Gerçeği ve güzelı arayanlara kul olurum ben! Seni gözüm tuttu: Bir dahaki seçimlerde aday olmak ister mtsin? Giderken kapının yanındaki odaya ugra da adını, adresinı yazdırıver bizim kâtibe! 'Bu sırada Muttalib'in Hoca'ya getirdiği horozlar yerde debelenmeye, kanat vurarak odada uçmayasürünmeye benzer devinımler yapmaya başladılar. Hoca'nın müridı olmak ısteyen ama bu ışe başlamadan önce illaki bir mucize görme konusunda ısrar eden Muttalib sinirlendi, Hoca'ya olan inancı neredeyse sönüverecekti. Yedikapı'dan Yeditepe'ye... Oysa, Ycdikapı 'dan gelcnlcr Yeditepe'ye sığınmak dilcğinde. Kapılardan geçmesi ö/lcmlcbcklcncnyatırıınlarisc ancak. tcpclcıdehayatbuluyor. Diyarbakırlugöçiinikikolluolduğunu söylüyor;gelİ!jvegidİ!}. Kırsal bölgedengelcnlergelenek vealışkanlıklarını da beraberlerinde getiriyor, gidcnlcr isc !>chirlc ilgili iyi olan nc varsagötürüyor. Böyleceçorakbir.'jehirkalıyorgeriye. Ya/ınincele incele bir dereye ben/cyen Diclc gibi, gidcrck7ayıflıyor,güç^üzlesiyoi'jehir Yağmurlannyağaeağı,dcrclcrinbcrckcttajjiyacağıınasalınakulaklarkapanmı^.Şchir, bütün geli^melcri olağan karşılayıpcsas kimliğini ortayakoyarak, içinizi daraltan birzorunlubirliktcliğihisscttiriyoransızın. Beyaz Renoların anlamı... Soııra bir gün, bir karpıı/ ınü.svettesinin foloğrafınıçekmek isterken; Ankaıaplakalı beyazRenaııltotomobilleringerçekanlamını farkcdiyorum. Burası birfarekapanı. lstanbul'dan bin üç yüzseksen dört kilometre ıızakta. bulduğtımu sandığım bu liman şehrininbüyiisühı/laho/uluyor Karpıı/fnloğ> ral'ıbL ni"Cr'ok!>üpİK'lı!>ahıs"yapabilır. Sadece Diyarbakır için mi? I layır; bütün Türkiye'de"ŞüpheliŞahıs"damgasıyiyebilirim. Başka bir liman sehrinden gclmiş olmanın dencyimi ve yakın dosllannyardınııylasadc bir vatandas olduğumu ispatlayarak izlcnıncktcn kurtuluyor vc i/leıne konumuna döncbiliyorum. Buküçükdeneyim dcsözkonusıı olaganüstü dıırumu hissedcbilmem için yctcrli olmuyor. Bıılunduğum ycrdcn, yinc ve sadecc bir liman şehrisiiıgünleıininNoıunlannıdııyabiliyoıum. Zorunlıı lıi/mct ncdcniylc parça Bu yolculuğa benim yerimc anncanncm çıksaydı.sizcaktaracaklancminiıiH'okt'arklı olurdu. Uçakta, kcmcıini arayan gcnc adamdan,lraşlı başları veu/akbakı^ları ile tevckkül içindc bekleycn askcrlcre kadar, yepyenibirdilleveya^ambiçimleriylelanışabilirdiniz. Bir Diyarbakır göçcninin scvinclerini dinleycbilirdiniz. Anncanncm, resmigörcvlilcrlcbile hiç alışık olmadıkları türden ili^ki kurarak, sohbcti biraılc yemcği ile sonlandırınayı da bav'rabilirdi. !>ehirlerc^ucnlelcktücl bakı^ınıız, bütün SİT kararları ve uygulamayanları, çarpık yapıla^ması, göçenlcri vc göçnıeyenleri, içindc \ar olnıak için kcndiıııize yaki!>tıramadıklarımı/biranda unutulabilirdi. Vcsorıınlara insan lcmclindc bakılabilirdi. Yaijadığımı/ dönü^ümün gerçek nedcnlerinındcğiîjcn insan iliskilcrındcnkaynaklandığını düşünmcktcn alamıyorıım kendimi. Dayak ycmclcrinc. yokolmalarına, faillerininmcçİHil kalmasınıı seyirci kaldığımı/, ülümlcrini yaşlı gözlerle vc sadcce izlediğiıniz bütün bcnzcrlerimi/ için veyeşcrdiklcıi bu lopraklar için söz söylcmc hakkını kcndimde bufamıyorum bir tiirlü. Nc zamana kadar sürc'cek bu Dur sokııklııı bir tiiılii sıidcıemcıli)>imi:.yahuıuılu^ıııııyı anlalıyor. yabancılaşma?^ üç kurıışu Mercümek'e verirsiıt..." Ben buraya milletvekilı adayı olmaya gelmedım... Parada pulda gözüm yok kı benım! Ara seçimlerde gösterelım bir yerden.. Sağol! Ramazanda bir zengin mahallesinde münhal davalculuklardan bınne atayalım.. Muttalip davrandı, "Hocam," dedi, "Anlaşılan ben henüz müridiniz olacak kadar olgunlaşmamışım! Şımdi ızninizi ısteyip gideyim... Birkaç yıl kendimi eğitıp bu düzeye varınca yeniden gelirim." Eğilip • yerde sağa sola hareket eden horozları tuttu kaldırdı, sonra kurban derılerinı sırtladı, az önce kendi bıraktığı, şımdı masanın üstünde duran paraları da koynuna attı. Çıkarken Hoca'nın elini öpmek istedi. Hoca sırtını sıvazladı, "Eksık olma! Yeniden gel, mutlaka beklerım!" dedı. Muttalib bir daha buraya ayak basmayacağından emın olduğu halde • • terbıyesıni bozmadı. Muttalib çıkıp gıttıkten sonra Hoca hemen zıllere bastı, "bodyguard"larının başını çagırdı: Bir daha bu adamı ve bu adama benzeyenlen asla ıçerı almayacaksınız! ^