15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 ŞUBAT 19%. SAYI 518 utopraklarıişgali,lrlandalılar'ıntekrarkaanımı, yeni işgaller ve sürgünler, büyük saaşlar, lokal ayaklanmalar, tcrör vc karşı teröiin kanlı izı bu topraklardan elini çekmedi. VIII.Henri'nin 1534 yılında, önce başpisoposluğa, ardından lrlanda Krallığına gellesinden sonra Protestanlık, lngilizlerin ve zsayıdatrlandalı'nınyani azınlıklann,Kaaliklik ise, ülkedeki frlandalı çoğunluğun nezhebi oldu. Bu aslında teoloj ik bir söy lem adagüçdeğildi.trlanda'dal9.yüzyılınsoluna kadar ki bu Avrupa'nın bir çok bölgeinden daha uzun bir süreçtir sadece toprağı ılanın gücü oldu. 12 Temmuz 1690 yılında lrlanda uğruna 'apılan son büyük meydan savaşında, Willeİm von Oranien, Boyne kıyılannda, kayınlederiII.Jacob'unordularınıyenmişti.Bunlan iki yıl önce ise tngilizler, Katolik olan Ja:ob'u tahttan indirmiş ve yerine Protestan »lan Wilhelm'i atamışlardı. 12 Temmuz'dan onra büyük kıtlığa giden yolda ilk tohumlar ıtıldı. Protestanlar'ın lrlanda topraklan üzeinde nihai hakimiyeti başladı, Katolik nüfu>un tüm hakları ortadan kaldırıldı ve ada taanedildi. Zira VVilhelm, bu zaferden sonra kendinlen öncekilerin yaptığinı y ineleyerek, orduiunu kazanılan topraklarla ödüllendirdi. Ada iakinleri toprağın yüzde 14'lük bölümüne sıcışmak zorunda kaldılar. Adadaki Protestan ızınlığa göre, bu bile çok fazlaydı. tngilte•e'ninoğulları Irlandalı nüfusunçokluğunian yakınıyordu. 18. yüzyılda, bu tehlikeyi camanlıca bastırmak adına ceza yasaları çıcarttılar. Ancakhenüz, Katolikleribirkaçyıl ionra adayı terketmeye zorlayacak yasalar ^apı lmamıştı. Yeni düzenin beslenmek için »'oksullaşmış ve hakları elinden alınmış Irlandalılar'aihtiyacıvardı. Busüreiçindetoprağailişkinmülkiyetyasası da son derece ciddiyetle korunuyor ve gcliştiriliyordu. örneğin Protestanlara ait toprakların Katolikler tarafından satın alınmasıyasaklanmıştı. Toprağın miraskaldığı ılurumlarda, varisler arasında eşit oranda bölünmesi zorunluluğudoğuyordu. Budatanm alanlarını, ekin bahçelerine çevirecek kadar küçültüyordu. trlandatopraklanndaki Katolik mülkiyeti yüzde beşlere düştüğü noktada siyasi amaçlara da ulaşılmış oldu. trlanda ciftçisi artıkgündelikleçalışanişçiolmuştu. 18. yüzyılın sonlannda Amerika ve Fransızdevrimlerininyankılarılrlanda'yaulaştığında, toprak sahiplerinin gücü sarsılır gibi oldu. Sorun büyüyünce lngiltere ve lrlanda krallıklannıbirleştirerekbirtngiliztrlanda Kralhğı yaratmak arzusudoğdu. Hedefe, alışılmış kolonyal reçete ile ulaşıldı: İki tarafı da memnun etmek... Protestanlarakoruma, Katoliklere ise birleşme ve uygarlık vaat edildi. Birleşme l.Ocak. 1801'degerçekleştirildi, uygarlık adı altındaki haklann geri verilmesi ise28yılsürdü. kısabirsüreöncesindeydi... Ekilen ürünler bunca aç insanı doyuramadığından kırsal kesimdeki nüfus gün geçtikçe yoksullaştı ve onlara patates ekmekten ve yemekten başka biryolkalmadı. Toprak sahiplerinin yasal konum ve haklarında pek birşey değişmemişti, eskisi gibi topraklan üzerinde polisten ve yerel mahkemelerden bile dahaetkili bir rollerivardı.Bu topraklar üzerinde çalıştırdıkları insanlann ise toprak ağasının merhametinden başka sığınacak makamlan yoktu. Toprak ağalarıy la aralannda bir de toprak kahyası bulunan bu insanlar, topraklarla birlikte devredildiler, alınıpsatıldıIar.Ağalardanbazılanişleritamamenkahyalarabırakmıştı.Kendisi.dışülkelerde ya da başka eyaletlerde oturuyor, kahyalann gönderdiği paralarla yaşıyordu. Bu halkın yoksulluğunda ve ezilmesinde, geleneksel sömürücü tavrını hâlâ koruyan Kalübeler, bir çok aile üyesi saman üzerinde yerde ve hep beraber yatıyor. Bazılannın örtünebilecekleri bir örtüleri dahi yok. Tüm besin maddeleri günde'birkaç patates, o da çoğu zaman çiğ. Günde bir kez yemek yiyebiliyorlar. Noel zamanı dışındaetbulamıyorlar." Bu tarihten önce, 1824 yılında hazırlanan i İk rapor sonrasında parlementerlerden biri, " Peki, bu işsizlik ve katlanan nüfusa bakıldığında 15 yıl sonra lrlanda'nın hali ne olacak?" sorusunusorduğunda.komisyon "Düşünmekdahiistemiyoruz,buçokkorkutucu birdurumolacak"yanıtınıvermişti. Korkunç vizyonun korkunç gerçekliğe dönüşümü 19yılsürdü. Ürününtahripolduğunun ilk haberleri, Londra'da çok ciddiye alınmadı.Abartı.lngilizleregöre, lrlandalılar'ın karakteristik birözelliğiydi, bu daöyle sanıldı. Buna rağmen muhafazakâr parti lideri ve Başbakan Robert Peel, "alarmdayız" mesacaklan besin maddelerini kazanabilsinler diye,çalışmaprogramlarıdüzenlediler. Bukomiteler, Dublin'deki bir merkezi komisyon tarafından denetlenecekti. Ve bunlar sadece iyilik ve dostluk olsun diye yapılmıyordu. Malthus'untespitl DöneminsözügeçenteologlarındanThomas Malthus, bir tespitte bulunmuş ve dünyadaki tarım ürünleri aritmetik bir hızla çoğahrken, nüfusun geometrikolarak arttığını belirtmişvebunungerekçesi olarak dacinslerin birbirlerine karşı hissettikleri çekimi göstermişti. Londra ise bu çekimin lrlandalılar'da çok fazlaolduğu gibi bir saplantı içindeydi. Malthus'undatespitlerinegöre.doğal afetler, savaşlar ve kıtl ıklar, nüfus patlaması yaşayan halklar için doğal bir reçeteydi. Ayracı da Katolik Gallerliler' in ete olan bu tutkulannıncezası... Serbestpazarnimetlerini,Hıristiyanöğretisindekikardeşliksevgisindendahaönemli bulanlardan biri, Charles Trevelyan, Dublin'deki hükümetkomisyonundagörevliydi. Onun kendinde çalışacak gücü bulmak için sürekli lncil okuduğu söylenirdi ve komisyona girdiği ilk günden itibaren hükümet programlannı şiddetle engellemeye çalışırdı. Çalışma programı yavaş yavaş ilerliyor, yerel komitelerin önerilerini incelemek zorunda olan yetkililerin bürokratik çalışmalanna takılıyordu. lrlandalılar'ın sisteme vebu sistemin üzerlerinebindirdiğiağıryükenefretivebaşkaldınsı, büyük kıtlıktan çok uzun zaman önce filizlenmeyebaşlamıştı.Kiliseninveparlamentonun şiddet karşıtı telkinlerine rağmen, politik fiyaskolarla dolu uzun bir süreç sonucunda, politik kurumlardan kopmalar ve şiddet eylemlerineeğilim başladı. Aslında onlann olan, ancak işletme vergisi ödedikleri topraklar üzerinde, günlük sefaletleri ve özgürlük baladlarıyla bcslenen bilinçlerinin dürtüsüyle.birhedefbelirlemeksizinyakıpyıkıyorlardı. Artık basın da onlara arka çıkıyordu. Bir gemidolusumısır.boşaltılırken ortadan yok olunca, Limerick Examiner isimli gazete şöyleyazmıştı: "Bugüne kadar kendilerine verilen sözlerle yatıştırılmış olan ve sakin davranan bu insanlann artık bir umudu kalmadı. Bu yönde bir yardım beklememeleri gereğini anladıkları şu yolda, başvurduklan yöntemleri yadsımamalı ancak onlardan korkmalıyız." A rtıkgıda maddeleri, hayvanlarçalınıyor, her yer ve herşey talan ediliyordu. Mayıs ayı geldiğinde hükümet depoladığı mısırlan satma kararı aldı. Ancak fiyatlar çok yüksekti. Mısırlar satın alınamadı. Peel hükümetinin düşmesinden sonra yeni Başbakan liberal John Russel seçildi ve Trevelyan, yoksulların bu ölüm kalım meselesinde neredeyse yetkili tek ağız haline getirildi. O tarihten sonra, kıtlık dolu dizgin sürerken mısır dolu gemiler, ihtiyaç kalmadığı şeklindeki açıklamalarla limanlara sokulmadı, geri gönderildi. Ve tüm yardım önlemleri kesildi. Bunun gerekçesi halkı hazıraalıştırmamak ve bir sonraki ürün için çalışmaların kesilmesini önlemekti. Çalışıp, hiç olmazsa bir yıl sonraki ürünü garantiye almak zorundaydılar. Liberallerin bu tavnnın yanlışhğı, bir sonraki ürünündealınamayacağı duyuluncaanlaşıldı. Yeni hükümet yine delrlanda'yaherhangi birtahıl yardımındabulunulamayacağınıparlementoyabildirdi. lrlanda halkı kınlıyordu. Bu iki ülke, birbirleri için iki ayn ada olarak kalacaklar, birleşme, dostluk ve çıkar birlikteliğininaslagündemdeolmadığınıan Ikigerçok Odönemiçin.dünyanınenuygarsayılabilecek milletiyle, halkı ortaçağın bile gerisinde koşullar aîtında yaşayan bir ülkenin birleşimi yine iki gerçek doğurmuştu. Protestanlar için bir mutluluğa dönüşen bu birleşme, Katolikler adına bir karabasandı. tki gerçek de göreceydi. Hiç olmazsa bir adımını, başlamakta olan endüstri çağına atmış olan Ulster, ticari kısıtlamaların kaldırılmasından yararlanmaya çalışıyordu. 19. yüzyıl sürcsince Belfast'ınnüfusutamdörtkatartmıştı.Buna karşın, Katolik güney ve batıda kentler, küçük işletmelerin, özellikle de dokumacılann, Ingiltere'nin ve Irlanda'nın kuzeyindeki endüstriyel üretimlc başedememesi nedeniyle yoksullaştıkça yoksullaşıyordu. Örneğin Corkdükalığında 1825 yılında iki binin üzerinde dokumatezgahıçalışırken, 1840 yılında yani kıtlıktan beş yıl önce bu tezgahların sayısı yüzün altına düşmüştü. Işini kaybedenleriçinde genç vecesurolanlar, göçtüler. Kalanlarisegündelikleçalışanlarordusuna katıldı. Küçük işletmelerin yokoluşuyla aynı zamanda, güney in vc doğunun 18. yüzyılda varolantoplam4.5milyonluklrlandalınüfusu, birden8milyonafırlayıverdi.Budakıthğın Irlandalı bir asker büyük kıtlık sırasında küçük bir kız çocuğunu şefkatiyle doyuruyor. tolik klisesinin de payı büyüktü. Çünkü Katolik cemaatten alınan aylık ödemeler yükseldikçe yükseliyor, paranın olmadığı yerde ise kiliseye yardım olarak çuval çuval patates götürülüyordu. Ivanhoe'nunbabası Sir Walter Scott bu konuda," Bu halkın yoksulluğu, insanın dayanabileceği sefaletin alt sınırını çiziyordu. tskoçya'daki kulübeleri domuz ahırlarına çevirmek dahi mümkün olamazdı ve onları canla başla koruyup savunan insanlıktan çıkmış ahali, belli ki başka da hiçbir şeyinsahibı değildi." diyordu. Londra Parlementosunu, lrlanda hakkında bilgi sahibi olmadığından ötürü suçlamak doğruolmazdı. 1836tarihlibirkomisyonraporundaşöyleyazıyordu: "Büyük bir bölümü sadece yaşayabilmesi için gerekli temel maddelere sahip. Oturdukları yerler sefil kujını verdi. Ve sadece kurdurduğu komisyondanhaftalık rapor istemeklekalmadı, bilimsel bir heyeti de, hiç olmazsa kaldırılmış ürününkurtarılabilmesiiçinlrlanda'yagönderdi.Odadöneminınpolitikacılarıgibi,afetlere yapılan yardımları özel bir mesele olarak yorumluyordu." Ancak buna rağmen Ekim ortalarında Amerika'danmısırithaletti.Başkabirürün, lngiliz pazarını alt üst ederdi, oysa lngiliz toprak sahiplerinin ekonomik çıkarlan da korunmak durumundaydı. Öte yanda partili dostlannırahatsızetmemekadına,gelenmısırlar önce hükümetindenetimi altındaki silolarda toplandı. Mısırlar, besin maddeleri satın alınamayacak duruma gelindiğinde dağıtılmayabaşlanacaktıodaparakarşıhğında. Yerel yardım komiteleri, yoksullar satın ala layacaklardı. Trevelyan, birşeyler yapıyor olduğunu göstermek adına çalışma yasalarını yeniden elealdığınıaçıkladı. Ancak lrlanda'da insanlar ölmeye yatmıştı ve bu ağır aksak ilerleyen, hatta belki de hiç var olmayan çalışmalar, bir gün son bulsadaotopraklarda çalışacak insan bulmak mümkün olınayacaktı. Trevelyan, liberal ekonominin keskin kurallarına uyarak, çalışabilenlerin ücretlerini daha da düşürdü. Ödemeler dengesi iyice bozulmuş, ça.lışanların paraları da gününde <•"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear