Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25EYLÜL1994.SAYI444 sistemimiz yok. Kendimizi sevmiyoruz, değerlerimize sahip değiliz. Bir de insanın kendisine hoşgörülü olması durumu var ki bunda da sınır şart. Sonunda, çok hoşgörülü olup kendimize çok fazla özürler getirip her şeyi kabullenmek ya da çok hoşgörüsüz olup her şeyimizı yanlış ve suçlu bulmak var çünkü. Ya cinsiyetler arası hoşgörü? Toplumumuz erkekler için çok hoşgörülü. Erkeklerde hoşgördüğü şeyleri kadında suç sayabiliyor. Kadınlar da bunu benimseyip kendisini suçlamaya başlıyor. Navaro'ya göre bu ömek toplumumuzunbiraynası. Hoşgörümüzü en iy i şekilde yansıtıyor! TOPLUM 5 HUSEYİN BATUHAN Mizaç ve hoşgörü Hoşgörü paylaşmadığımız bir değer yargısından, doğru bulmadığımız bir düşüncesinden veya onay lamadıgımız bir davranışından ötürii birbaşkasını kınamaktan, suçlamaktan, hele cczalandırmaya kalkışmaktan kaçınmakdemek. Hoşgörüsüzlük de bunun tam tersı oluyor.Otoriter birbabanıngençkızına:"Birdaha seniooğlanlagezerken görmeyeyim!"diyeçıkışması veya birerkeğin eşine: "Kısa etek giyemezsin!" diye diklcnmcsi birer hoşgörüsüzlük örneğidir. Bana kalırsa hoşgörülü olup olmama temelde bir "mizaç" veya yaradılış sorunu, yani insanın genetik yapısıyla tlgili. Nitekim, despot ve diktatör yaradılışlı insanlarolduğu gibi, doğuştan sevecen, ınceduygulu, yumuşak huylu ınsanlar da var. Ama burada kültüründeetkisıni unutmamalı. Nitekim genelliklc hepimız başkalarının da bizim gibi duymasını, düşünmesini ve davranmasını isteriz ve bekleriz. Zeki, kültürlü, yani görüş ufku geniş ve bilgili insanlar bu arzularının başkalanna "hükmetme" biçimine dönüşmesine engel olmaya çalışırlar. Hoşgörüsüzlük kendini başkalarından üstün gönnenin birbelirtisi aslında. Bu gibi insanlar genelliklc başkalanna hükmetme hevesine kapılabıliyorlar. Hoşgörüsüzlüğün de dereceleri var: Kimindebusadece"kınama" biçimindesuyüzüneçıkıyor, kiminde "suçlama", kiminde "cezalandırma" biçiminde. Hoşgörüsüzlüğün en aşın türlenne politika ile din alanında rastlıyoruz. Hoşgörüye ise sanatta, felsefede ve bilimde. Demokrasiyi "insanın insana tahakkümünü en aza indiren politikdüzen"diye tanımlayabiliriz. Burada amaç bireylerin duyma, düşünme ve davranma özgürlüğünü elden arası çatışmalı da olsa bir hoşgörü ortamı oluşmuş. Erkekleri tslam, kadınlan preislam kültürü ağırlıklı gösteren birortam bu. Hoşgörü, kavram olarak neyi anlatıyorîlkay Demir'e? ötekini öteki olarak kabul etmeyi, varolduğunu ve varolabileceğini kabul etmeyi. Hoşgörü bireysel olarak da ya vardır ya yoktur. Ötekini, onaylamasan da kabul etmen demektir. tnsanın ötekiyle ilişkisini, "Çok zorfırtınalı bir ilişki" olarak tanımlıyor Demir. O ilişkide ben, öteki ile bütünleşmek, ayrılmamak ve aynigeldıgince artırmak. Hoşgörü ise bu amacın gerçekleşmesi için çalışmakdemek. Hlbet son amaç ınsanların mutluluğunu artirmak. Oysa, bilindıgı gibi, başkalarının davranışlannı kısıtlamak demek olan tahakküm ve onun belırtisi olan hoşgörüsüzlük insan mutluluğunu azaltır, hatta bazen büsbütün yok eder. Eşinin giyim kuşamina, kızının erkek arkadaşını istediği gibi seçmesine karışan ınsanlann çoğunlukta olduğu bir toplumun "hoşgörülü" olduğunu söylemek çok güç. Aynı şekilde, aydınlannı "Türkiyedünyaya 1995 yılmı hoşgörü yılı ilan edın derken bizi ve bizim yaptıklarımızı hoşgörün mü demek istemiş yoksa dünyaya hoşgö"Tahammülya da müsamaha... rün ünegemenolmasınımı?" Hoşgörüyü hangi anlama Doktor llkay Alptekin Demir, oturtacağtz? Osmanlı, başka bu soruyla başlıyor hoşgörüye ilişdinlere tahammül göstermeyi kin düşüncelerini açıklamaya. Bu becerebildi Ama müsamaha sorusunu da Kıbrıs çıkartmasına bagösteremedl" rış harekatı adı venlmesi, askeri rejimler süresince de demokrasi lafından vazgeçilmemesiyle pekiştiridünyeviye ait olanlardan kaynaklayor. Ona göre Türkiye'nin bu isteği nıyor. Kutsal içine çekip kendisiyle de Mandela'ya banş ödülünün verilkaynaştırdığına hoşgörü tanıyor. Imesi gibi bir şaka... Belki de Türkiye çine çekemediğine karşı tutumu ise bizi hoşgörün demeye getiriyor bu yakmak, yıkmak. Ya lslamiyet? Bir isteğiyle. kurum olarak söz edersek Islam'da hoşgörüye rastlamak mümkün. Türkleri tanımlamaya çalışıyor Ama hangi lslamiyet? Alevilik mi, Demir. "Şizoid toplumuz" diyor. sünnilik mi, Ortodoks tslamiyet mi Bununla da yetinmiyor, narsis yakyoksa halkın yaşadığı mı? laşımlardan söz ediyor. Neden mi? Çevresınde ne varsa bunlan kendisiDemir, bilebildiği kadanyla lslani yüceltmek için ıçine alan, kendini miyet'ın Hıristiyanlıktan daha az yüceltmeye hızmet ettiği sürece onhoşgörülü bir din olmadığını söylüları kendisinın bir parçası olduğu iyor. Gördüğü kadanyla Alevilikte çin yücelten, ama o çevresindekiler hoşgörü daha fazla, ama bu egemen kendileri olarak var olmayı talep etdin yorumu olmamasından kaynaktiğinde düşman sayan anlayışımız lanıyor. Benzer hoşgörüyü sünni var çünkü. köylerinde de yakalıyor. Bunun altında Bu tür ikiyüzlülük yatansa tslam öncesi başka toplumlarda kutsal ya da kutsallayok mu? Var. Çünkü rının bütünsellikleribütün resmi tarihler ni yitirmelerine kardaima yalan söyler şın etkilcrini sürdürve yurttaşlannı da o meleri. Büyüsüyle, yalanlan kabul etmeçeşitli danslanyla ye zorlar. Ama eğer sürüyor bu etki. Bu toplumda belli güçdüşüncesinin yanlış ler dengesi varsa o olabilecegini de gögüçler arasındaki zönünde bulunduradenge arayışı, yani rak kilisenin köye çoğul resmi tarihler daha fazla girdigini yurttaşlara biraz daanlatıyor. Erkek, kaha nefes alma olanadın ve çocuğu biraz ğı tanıyor Demir'e daha kendine çekmiş göre. Çoğul resmi ve bir bakıma lslasöylemler birbirlerimiyet'in yapamadıni tanımak zorunda ğını yaparak kadınkalıyorlar ve nispi de lar ve onlann yetişolsa bir hoşgörü yatirdiği çocuklara "Çifte standartlarımız var. şanıyor. kendilerine özgü bir Başkalanna karşı yaşam edinmeleri izhoşgörülüyüz ama Ve kutsal ni vermiş. tdeolojik kendimize karşı asla. Dinlerde var olan iolarak Isİam kadına kileme dikkat çcki Kendimizi sevmiyoruz. yaklaşamadığı için yor llkay Demir. Bu Erkekte hoşgörülenlerkadın köylerde cinsiyetler ikilem kutsala ve için bir utançsayıiıyor." Hoşgörüsüz devlet, hoşgörülü topluma karşı "fikirsuçu"ışledıkleri bahanesiyle hapse attıran veya belli bir dine inandıklannı söyledikleri içinyakmaya kalkışan bir topluma "hoşgörülü" demek mümkün değil. Ne yazık ki, toplumumuzda hoşgörüyü "sosyal birerdem" olarak bcnimsemiş olan insanlann say ısı çok az, gün geçtikçe de azalmakta. Negatif hoşgörü diycbileceğimizbirhoşgörüden de söz etmek mümkün aslında. Trafık kurallannı pervasızca çiğneyen bırini "affeden" polis memurunun veya ikide bir faul yapan futbolcuyu cezalandırmayan hakemin da vranışı buna örnek leşmek özlemiyle benin ötekinden bağımsızlığını korumak özlemini birlikte yaşıyor. Tabii bu hoşgörü doğurmuyor, tersine hoşgörüyü yok ediyor. Ne zaman ki ben ötekini öteki olarak kabul edebiliyor, benin de ötekinden bagımsız var olabileceği güvencesine kavuşuyor. O noktada birey ler arasında hoşgörün ün psikolojik zemini doguyor. Bu her sarsıntıda bir öncekine dönebiliyor. Kavgada, aşkta her sa vaşta hoşgörü ortadan kalkıyor. lyi de hoşgörü, egemene başcgme tehdidi taşıyor mu? Demir'e göre gösterilebilir. Toplumsal yaşamın düzen içinde yürüyebilmesi için uyulması gereken bazı "asgari" yasa ve kurallar vardır. Bunlann çiğnenmesine gâzyummamak bir başka uygarlık göstergesidir, zira burada da amaç topl umun mutluluğunu artırmaktır. Negatif hoşgörüde ise kişi sadece kendi özçıkannı düşünür. Dinlerde hoşgörü var mı diye sorarsanız, bu tümüyle kişilerin bağlı olduklan dini yorumlayış ve uygulayış biçimlerine bağlı, yoksa bfr dinın tek başına, soyut bir biçimde "hoşgörülü" olup olmaması söz konusu değil. Hangi dine mensup olursa olsun, dindar kişi dogmalara ağırlık verdiği, helebudogmalanherkesin ınanması gereken "tartışılmaz" doğrulargibı gördüğü ölçüde, onlan paylaşmayanlara, ama özellıkle eleştirenlere karşı hoşgörüsüz, hatta bazen acımasız davranma egilimindedir. Bunakarşılık, dinin daha çok ahlaki ve mistik yönlerine önem verenlerdaha bir hoşgörülü olabiliyorlar. Hıristiyanlığın genellikle "sergi dinı" olduğu söy lenir; nitekim, Hıristiyanlararasında Isa'nın "Birbirinizi seviniz!" sözünü temel kural gibi görüp ona göre davranan pek çok ınsan • ardır, . ama Hıristiyanlığın tam tersi yorumunu yapanlar da az değil. Biryazıda Assisi'li Francesko gibi "İcarıncayı bıle incitmekten çekinen" insanlar var, öte yanda Cal vio gibi aralannda iinlü Serveto'nun bulundugu 27 kişiyi ınançlannın farklılığından ötürü hafıfateşte yaktıranlarda. Oysa her ikisi de sözümona "Hıristiyan!"dediğimgibi, hoşgörüden söz ederken hep tek tek insanları gözönünde bulundurmak gerek, doktrinleri değil. Ama genede "hoşgörüsüzlüğü" temel davranış kuralı olarak seçmişdoktrinler yok değil: Faşızm vekomünizm gibi "totaliter" dediğimiz ideolojiler bunlann tipik örnekleri. * Felsefe Profesörü hayır. Ama kavramın gelişimi, toplumsal, politik ve dinsel olarak tartışıldığında hep egemenin ya da baskın olanın kendinden başkasının da var olduğunu tanımak zorunda olduğu dönemlerde doğuyor. Boyun eğdirmek için değil, egemen ötekinin varlığına boyun cğdıği zaman doğuyor. Bizim gibi narsis toplumlar ise hoşgörün ün anlamını ötekini ezmek içinkullanıyor Demir, Belçika'da yaşadığı dönemde Türk devletinin değil, Anadolu toplumunun hayli hoşgörülü^