26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

P A Z A R I N PENCERESİIMDEIM Jurassic ormanda bir gece vidius, Cyllcnc kcntinin varoşlarmı, sonra mezarlıklarını geride bırakarak kente su sağlayan Büyük Irmak boyuncu ilerledi. Hava kararmadan ormanı aşmak zorundaydı. "Kendini akışa bırakıp denize sürüklenmek ycrinc bir ırmağın kaynağına doğru gitmcnin daha yüce bir eyleııı olduğunu" düşünerek yorgunluğunu baslırmaya çalışlı. Akşama doğru kenti suruıı ekilmiş, biçilmiş, tarluları boydan boya geçcrek ormana vardı. Orman, ırmağın iki yakasında giderck büyüyor, bir vadiyi tümüyle kaplayarak ufııkta kayboluyordu. Irmak bu vadinin dörtbeş, günlük yol ötesindeki tepelerdcn doğuyordu. Ovidius'un bildiği buııdan ibarctti. Nehıin doğduğu yerdeki tapınakta onu Tomi'ye götürccck kimscler hulunacaktı. Günbatışma yakın. ınnağın kenarmda ormanla akaısu arasmda yer alan gcnisce bir düzlüğc ula^tı. Geccyi burada geçirmesi iyi olaeaktı. Kcndinc konaklumaya clvcrcn bir yer seçti. Akarsuya yakın kayaların arası. tepcsi örtü ilc kaplanınca güvenli bir sığınağa dönüştü. Bira/ sonra güneş ağaçlıkların arasına daldı... Ovidius bu sırada ormanın başladığı, kaybolmakta olan güneş ışıklarının odaklaştığı yerde uzun boylu bir insan şekli gördü... Bir elinde asa vardı. Yiizii gürülnıüyordu; yüzünün ycrindc bir karartı bulunuyordu. Pck az kıpırdıyordu. Ovidius onu tanıdı belki de ben/ctti. Cehennemlerin kralı, ölülcrin tanrısı Pluto'ydu... Pluto bu ormanda mı dolaşırdı? Ona rastlamasının kölü bir anlamı mı vardı? Yoksa bu sadece bir rastlantı mıydı'.' Bu ormanın kııtsal bir orman olduğunu söylememişlerdi ona. Bilseydi ağaçlıklara dalmadan bir adak adar, tannlara üç beş güzel söz söylerdi. Bir an başı döndü, gözleri karardı; içinin çckildiğini hissetti.. Kendinc geldiğinde baktı; Pluto orada değildi. Acaba o Pluto muydu yoksa kentlerden kaçmış csirlerden biri miydi? Esirlerin, kenllcrden kaçıp ormanlarda saklandıklarını, yoldan geçenleri öldüriip bulduklarını alıp götürdüklerini dııymuştıı. Belki de sadeee kötii bir ruhtu. Tongasını sıyırıp edep yerini kaşıdı. Bu davranış hırsızları, uğursuzları kaçırırdı.. Sonra yerinden kalkıp ormana doğru yürüdii. Cîörmüş olduğu kötii bir ruh ise, ona doğru yürümek, korkmadı O ğını göstermek ondan kurtulmanın tek yoluydu. Orman görüldüğü kadar yakın değildi.. Ncfcs ncfese kaldı. Pluto'nun görüldüğü yerden daldı; ağaç dallarını ayıra ayıra, ayaklarına, eteklerine takılan çalılara bakmadan hızla yürüdü.. Ne Pluto vardı ne de başka bir şey... Güneş kaybolmıiij yerini aya bırakmıştı. Orman dolunayda daha korkutucuydu. Bir süre yiirüyüp başka bir düzlüğe vardı. Geriye doğru baktığında Pluto'yu yeniden gördü. Biraz önce içinden geçip geldiği ağaçlıkların sınırında durmuş ona bakıyordu. Pluto'yu mutlaka, düşündüğü, aklın Dönüşte yokuij yukarı yol almak zorunda olduğundan daha çok yoruldu: Ağaçlara tutunarak kendini çekmeye çalışıyor; bu çabasında ellerine dikenler, kuru dallar batıyordu. Alçak dallardan sakınmak için çok kere eğilmek, iki büklüm yürümek gerekiyordu. Ormanın, esen şiddetli rüzgârın binbir dala çarpıp binbir yaprağı hışırdatmasmdan oluşan tuhaf bir uğultusu vardı.. Bu da insanda bir an önee buradan uzaklaşma, ırmağa ula^ma isteğini pekiştiriyordu. Bir ara çok yorulduğunu algıladı; duraksadı. Bir ağaca dayanıp gücünü toparlamaya çalı^tı. Gözlerini yumdu... şan, kızıllaştıkça da korkunçlaşan bir görünüme bürünmüştü. •Yeraltı Tanrısı'nm bir ölümlünün ardına düşmesi, onu böyle ısrarla izlcmesi canını almak isteminden başka bir !jekilde açıklanamazdı. Gençliğindc ona bu durumda yapabileccği iki şeyin bulunduğu öğretilmişti. Tanrı buyruğuna başeğmek ya da, daha soylu bir davranışla, kendi canını almak.. Sonra? Burada ölünce cesedini çakallar yiyctckti... Bir mezarı bile bulunamayacaktı.. Sarkotajına yazılmasını istedikleri? Onları kimsc bilmeyecek, onlar hiçbir yere yazılmayacaktı... Aklına nasıl geldi, nereden esti bilinmez; belki de beyninin bir köşesinde yıllardır sinmiş de böyle güçlü bir itiş bekliyordu, ortaya dökülmesi için Ovidius'un böyle köşcye sıkışması gerekiyordu: Kendi kendine, "Ben cennete, cehenneme inanmıyorum! Böyle bir dan geçirdiği her ^eyden çok bu ıssız ve tehlikeli ormandaki yolculuğu ona ölümü anımsattığından görmekteydi... O halde? Yapacağı iş onu bir daha düşünmemekli. Bir süre bambaşka şeyler geçirmeye çalıştı aklından. Başaramadı. "Kcşke ınnağın kcnarında olsaydım" diye söylendi. "Atlar, bir süre yüzcrdim. Gccc simsiyah soğuk suda yüzerscn üşüdiiğündcn vc suyü/ünde dıırmak için »,'abalamaktan başka bir scy }>elme/. aklına!" diye söylendi. Bir ara döndü, baktı; Pluto'yu göremedi. Ovidius ormana yine daldı, bu scfer ırmağa doğru yürümeye koyuldu. Öylece bekledi... Yeniden yürüyebileceğini düşündüğünde gözlerini açtı: Karşısındaki ağacın ardında Pluto duruyordu! "Ne istiyorsunuz" diye mi sorsaydı?.. Pluton'un bu sorusuna vercbileceği ccvap onu korkuluyordu.. Konuşamadı. Kalktı; oradan var giicü ile uziiklaşmaya çalıştı. Artık Pluto ile bir rastlantı sonucu karşılaşmamış olduğunu aıılamıijtı.. Pluto onu izliyordu, onun ardına düsmüştü.. Irmağın kenarındaki düzlüğe vardığında Pluto, ayışığında giderek kızılla inanmayınca da onun bekçisine de Pluto'ya da inanmam, onun ağababası Zcus'a da, Zeus'un oynaşlanna da, yandaşlanna da inanmam!" deyiverdi. Ardından ormana doğru. "İnanmıyorum, inanmıyorum!*' diye bağırdı. Öyle bağırdı ki sesi ınnağın doğduğu, ovaları ormanları delip geçtiği yerlerdeki tcpclcrdc sabaha kadar yansıdı durdu. Ortada ne Pluto kaldı ne onu anımsatan başka bir şey! Bütürt gece uyumadığı halde gün doğduğunda kendini alabildiğine güçlü hissetti Ovidius. Irmakta yüzünü yıkayıp kaynağa doğru yürümeye başladı. A D E R G İ 2 4 E K İ M 1 9 9 3 S A Y I 3 9 6 20 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear