26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

P 0 R T R E Y A 'ESKİ Ö İ ÖĞRENCİLER OKURLARDI!' ralıksız 1948'den 1975 yılına kadar 27 yıl Tarsus Amerikan Koleji'nde edebiyat öğretmenliği yapan Haydar Göfer'in öğrencilennden aldığı mektuplardan oluşan "Scvgili Hocam Bir Oğretmene Mektuplar", belki de en uzun sürede yazılan kitaplardan biri. llk mektubun tarihi 1953, sonuncusu ise 1985. Haydar Hoca için değişen yalnızca yıllar, öğrencilerin adlan değildir. 70'li yıllardan itıbaren o eski öğrencilerin sıcaklığı, yakınlığı ve ülke bilinci değişmeye başlayınca, o da emekli olmayı düşünmeye başlar. 1948 yılında askerden evine yeni dönmüş Samatyalı genç bir öğretmen adayıdır Haydar Göfer. Müracaat ettıği okullardan, bakanlıktan, hatta Köy Enstitüsü'nden bıle olumlu bir yanıt gelmez. Çünkü o döncmde fakülteyi dışandan bitirenlerin tayini durdurulmuştur. O günlerde Cumhuriyet Gazetcsi'nde gördüğü "Tarsus Amerikan Koleji edebiyat öğretmeni arıyor" ilanına yaptığı başvuruya gelen yanıt üzerine 17 ekimde Tarsus'a gider. O tarihten itibaren öğrencilerin "Sevgili Hocası", "Sevgili Amcası", "Sevgili Sırdaşı" ve hatta "Sevgili Marko Paşası" olur. Ve onlardan yüzlerce mektup alır. A 14Şubatl957 Saygıdeğer Hocam Haydar Bey, Ne zamandan beri birkaç satır karalamak ve hatınnızı sormak istiyordum, fakat cesaret edemiyordum. Hani yani notumu kıracağınızdan değil, fakat ne de olsa edebiyat hocasısınız, hastalık bu, mektup okurken bile imla hatalanna dikkat eder, bir sürü cümle düşüklüğü bulursunuz diye, korkuyordum. Okulda iken, gerek sınıfımızın gerekse diğer sınıflann Marko Paşası, yani dert ortağı idinız. Her derdimizi size açardık. Çaresini bulamazdınız bazı dertlerimizin, ama yine de birkaç laf söyler, bizi teselli ederdiniz. Şimdi size derdimi dökeccğim. Gerçi sınıfta değilim artık, ama sizi yine de karşımda gö rüyorum. Ve şimdi, şu anda olduğu gibi sizi görüyor karşısında. Diyeceksiniz ki 'Hâlâ mı yahu\ 'Evet hocam, hâlâ Marko Paşamızsınız siz bizim ve derdimiz oldukça da daima sizi hatırlayacağız. Talebeniz Selçuk Karadağ" Kimler yoktur ki öğrencilerinin arasında... Şevket özdemir Erol Sabancı, Mete Akyol, Ahmct Koç, Oral Çalıslar, Ender Varınlıoglu, Cengiz (,andar, Istcmihan Talay, IJluç (iürkan, Ercan Vuralhan, Cevat Taylan, Tamcr Şahinbaş, Selçuk Cingi... Ve bu mektuplan yaşamının en anlamlı mirası olarak gören Haydar Hoca, hepsini tck tek saklar. Ta ki Mete Akyol, yayınlatmak üzere bütün mektuplan elinden alıncaya kadar. Haydar Hoca'nın 50'li 6O'lı yıllanndaki öğrencileri nasıldı? Hangi amaçlarla yetiştiriliyorlardı ? Son yıllardaki öğrencilerinden farklan neydi? Onlarla nasıl bu denli yakın olabilirdi? "öğrenclerimle yakınlığım sevgiden kaynaklanıyor. İçtenlikten kaynaklanıyor. Çocuğun karşısında bu duygulan yaşatan bir insan olarak durursanız size her yönden sanlır. Dersi de rahatca öğrenmeye çalışır ve zamanla tamamlar. 1975 yılında emekli oluşumun nedeni o eski öğrencinin sıcaklığını, yakınlığını artık bulamadığım, ders verdiğim öğrenciyi istediğim gibi yönlendircmediğim için... Kaldı ki bıraktığım senelerde ders bile yapamıyordum. Benim öğrencilerim sabahleyin birer gazete alıp derse gelirlerdi. Hatta bana 'Hocam Burhan Felek şunu yazmış' diye okurlardı. Evet 'okurlar'dı. Bugün çocuk gazete oku° muyor, ilgilenmiyor." Kolejden mezun olup üniversiteye giden 18, 19 belki 20 yaşlanndaki genç insanlann mektuplannda, Cumhuriyet sonrası yaratılmak istencn Türkiye'nin sorumluluğu var. Şimdi kaç lise öğrencisi ülkesinin sorunlanna kendini bu kadar yakın hissedip, bu sorumluluğu du Ottfar'ln ö^ranollarl arasında Şavkat Ozdvmır, t t u i babancı, M«tu Akyol, Canflls Çandar, Iston yabiliyor? Son 1015 yılda genç beyinler nasıl bu kadar hızlı bir şekilde ülke bilincinden uzaklaştınldı? "O bilinç Ata'türk'ten geliyordu. O devrenin annebabaları Atatürk devrinı yaşamı^ insanlardı. Ve Atatürk'ün göstermiş olduğu bir hedef vardı, onlar da o hedefe doğru yönelmek isteyen Türkiye'nin çocuklanydı. Bu yalnız Tarsus Amerikan Kole*ji'nde değil o dönemde pek çok okulda böyleydi. Biz de öyle yetiştirilmıştik. O zaman bugünkü kadar geniş iletişim imkanı yoktu, ama çocuklar uyanıktı. Yeni nesile Atatürk bılincı taşınmadı mı? Bilmiyorum. Bugün buna sebep her şeyin başının para olduğu, her geyin başarısının para olduğu bir ortamın yaratılması. Çocuk gazete okumadığı gibi kitap da okumuyor. Ama öğretmenler de okumuyor. Beni en çok üzen o. "27 Ekim 1958, Berkeley, California ... Merhaba Hocam, "Ehli salibistandan bu size ilk selam, ...Burada gördüğüm her güzel şeyin memleketimde de olmasını yüreğimin en derininden istiyorum, her şey, her şey ama, bir dakika dikkat! Tehlike var! Yangın var! Memleketimin medeniyet mimarlan, politika adamları, on sene sonra Türkiye'yi küçük bir Amerika yapmak iddiasında olanlar, öğretmenler, teknisyenler, sosyologlar, psikologlar size hitap ediyorum. Dikkat! Bu istikamette ataca ğınız her adımda kalbim sizınle beraber çarpacaktır. Yalnız Türk halkının istikbalini kuru, katı, somurtkan, köksüz, manevi kıymetlerden ınahrum etmeyiniz. Tebessümü ticari bir meta haline getirmeyiniz. maddi sahada kalkınalım, ilcrleyelim, fakat bu ilerleme manevi hasletlerimizin pahasına olmasın... Ahmet Niyazi Koç" "Celal Bayar'ın 30 yıl önce bir sözü vardı: Türkiye 30 yıl sonra Küçük Amerika olacak demişti. Küçük Ameri »7975 yılında emekli olı sıcaklığını, yakınlığını ar öğrenciyi istediğim g ka oldu. Tüketim toplumu haline getirildi. O dönemde yurtdışına giden çocuklann bir idealleri vardı. fdealleri gerçekleştirilmedi. Neden mi? Yatınm yok, üretım yok, yeni teknolojiyi aramak yok, geliştirmek yok; üniversiteleri araştırma kurumu durumundan çıkarttılar. Yalnız ezber bilgiler veriyorlar." Peki bu mektuplar nasıl birikti? Mektup yazma alışkanlığının giderek kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde... "Onlar bana yazınca ben cevap veriDERGİ 2 4 E K İ M 1993 SAYI I I I CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear