26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

YUNUS NADI ARMAĞANI K O V k Ü O N Ü : K A D 1 N na oğlana iççamaşırı bakılacak, kıza makyaj takımı. Çamaşırlar açık çekmecelere yerleştirilecek, damadın nasıl don giydiğini herkes görsün. Gelin, arkası işlemeli, saplı aynasını, saç f'ırçalarını şcffaf kapaklı kutusundan hiç çıkarmayacak. Tarak neyine yetnıez? Bunlar kullanılmak için değil ki, anlı şanlı bir düğünle evlcndiğini herkese göstermek için: bekâretin ödülleri. Doğru dürüst uyumadı dün gece. Ama uyumadıysa bir geceye onca rüyayı nasıl sığdırdı? Bukefin bıyıklı kedisi, Buket'in bacağını bırakıp F.sra'nın üstüne sıçrıyor. Huysuz, vahji, hırlıyor, tırnaklannı batırıyor, ısırıyor durmadan. Üstüne inip çıktıkça azmanlaşıyor. Bırak boşalsın, diyor Buket, boşahnca sakinleşir. Sonra alaycı, sırıtık yüzlü bir yığın dinleyicinin karşısında buluyor kendini birden. Gö/leri ayıplamaya ayarlı. Üslündeki kedi tüylerini belli etmeden silkeleyip konuşmak istiyor, derdini anlatması gerek. Ben kcndimim, kendime kendim... RUya bu, diyor bir yandan, sakin ol, an latsana. Anlatmaya baslıyor, ama sesini duymuyor. Ağzından çıkan ses., bütün salonu dolaştıktan sonra kulağına ulaşıyor ve o zamana dek anlamsızlaşmış oluyor. Salonun arkalarında bir kadın, duımadan bozuyor söylediklerirü. tnsanlar bir çoğalıyor, bir azalıyor. Hata yapmamalı, ama ana dili başkaldırıyor sanki. Hcccler sözcüklerini, sözcükler tümcelerini şaşınyor. Düzemim yaşaldı, diyor salonu dönüp gelen ses. O öyle bir şey söylemedi ki... Bir kallık pottu. Niye gülüşüyor salondakiler? Kendisine uzanan parmaklar büyüyor, büyüyen parmaklar delip geçiyor bedenini, her yerini. Açıyor gözlerini, kalabalık falan yok, toplantı da. Yarın doktora gidecek yalnızca, karar verdi, hepsi bu. Aksi gibi hep, bu gece uyumam gerek, dediği gccelerde uyuyamaz. Kaç kez denedi, gözlerini kapalıııca, üstüne sıçrayan dev bir kedi, yine toplantı salonu, yine gıılen; dinlemeyen dinleyiciler. Çarşı da kalabalıklaştı, pastane de. tlerkı masaya gürültülü bir grup oturdu. Tam karşısına gelen, sanki içki sonrasının rehaveti içindc bir adam, gevşck, göbekli, her an zorlama, kahkahalar atmaya hazır. Basını bcdeninin üstunde gezdirdi bir sürc. Ne demek bu simdi'.' Şu demek: Şöyle kaykılıp gıdısını çıkararak, kuçük dağları ben yarattım, büyüklere de epey katkım oldu, demek. tlk bakışta tanırsınız bu tipleri, her yerde bulunurlar. Ne çok şey bildiklerine kendileri de şaşan, kimsenin gülmediği şakalarını üst perdeden kahkahalarla örten, bayat esprilerini gürültüye boğan kişilerdir ve erkektirler. öne çıkarılmayı güçlcştirccek kadar iri gövdclcri vardır ve nc yazık, her ycre taşı şünmesi gerek. Ezber provası. Nasıl yorgun bugün. Prova yapacak gücü bile yok. Bütün gece düslerle, karabasanlarta uğraştı. Böylc günleri tanıyor artık, bu tutukluğu. Çok kolay hata yapabilir. Söylemek ıslcdiklcrını unutup söylememesi gerekenleri söyleyebilir. önce çarşıda biraz gezinmeli. Kalabalık değildir henüz, dükkânlaryeni yeni açılıyordur. Erkenci esnaf tipi seyreldi artık. Tahminimden yine de daha kalabalık çarsı. Sanki Kemeraltı'nda değil de Reşat Nuri'nin Anadolu Notları'nda dolaşıyor. tştc seyrek esnaftan biri, şimdiye işini çoktan bitirmiş, hâlâ kurumamış taşların üstüne sandalyesini çckmi>, ;ayını söylcmij, ilk sigarasını yakmış bile. Lonca mensubu. Sabahta hayır vardır. Keramct. Nikâhtaki gibi. Zamane esnat'ı yeni geliyor. Geç kalmanın telaşı gençler hcp geç kalır zateııadımlarını sıklaştırmış, uykulu gözleri yarı aralamış, şiş. Kuyumcu vitrinleri hcnüz boş, daha söz yüzükleri, alyanslar, takı bilezikleri ycrlerini almamış. Dükkân önünde tezgâh kapmıs olanlar, dükkân sahiplerinden daha ivecen: Çantalar asılıyor, plastik terliklerin altındaki topluiğnclcre ipler dolaıııp sallandırılıyor, kazaklar, süveterler, tişörtler yığın yığın sıralanıyor tezgâhın üstüne. Dört boy çocuk göınleği alt alta iğnelenmiş, tek askıyla çivisine geçiriliyor. Ara sokaktan günün modası bir sonbahar şarkısı yayılırken ilkbaharın taze kokusu, ıslak ve çamurlu taşlara rağmen ve küeük bir ycşilli%e hasret yine de duyuruyor kendini. Vitrinler her gün ayna gibi parlatılmanın telaşında. Mavi su dolu plastik bir şişe genç adamların, tezgâhtar kızların clinde: Cam sileceği. Artık kimse hohlaya hohlaya parlatmıyor camını demek. Başka bir sokaktan New York gecelerinin kısık, alkollü scsi scvgilisini yanına çağınyor, bu ortama ne kadar yabancı düştüğünün farkında bile değil. Gcnç bir kız elindeki uzun saplı fırçayla bebck eşyası satan dükkânın önünü siıpürüyor. Heıkes kendi kapısının önünü temizlese... bu demek oluyor ve böylece yolun ortasında biriken atık suları kimin temizleyeceği hiç belli olmuyor. Müşteriler henüz ortada yok ya da birkaçı: erkenci, belediye otobüslefine güvensiz, ne olur ne olmaz düşünceli, temkinli... Gündelik politika yavaştan tısıldaşmaya başlandı. Akşam gördün mü telcvizyonda? lnsanlarııı yüzüııe bakacak sıııatı kalmadı namussuzun. Suç bizde 'kardeşim'li tanıdık yanıtlar. Niye bir "Cafe..." aramalı, şu pastane gayet iyi. Garsonlar, beklediği her kim ise gelsin diye ağırdan alacak, kolay kolay ilgilenmeyecek, belki sinirlenip tiz bir sesle niye bakmıyorsunuz bu masaya, dedirtinceye kadar yanına uğramayacak ya da buyur abla, ne istedin yengc gibi ayaküstü akrabalıkla ııamuslulukiarıııı gösteıecek, ama olsun, hcrkesi görüyor buradan, her z.aman görenıediği herkesi, halkımızı. Ay çöreği, su böreği, peynirli pide. Açma ve buaça da var. Seni gidi tzmirli! Yakın taşranın çeyiz düzücüleri ilk otobüsle gelmiş belli. Ba
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear