23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

YUNUS NADI ARMAĞANI Röportaj KONU: mSAN HAKLAtfl değildi; unu bırak da ardını getir diye çıkışıyorum; yorgunum, uzun yolculuklara çıkamam! Bcn seni çıkanrım, hadi yaz; gece, hava buz gibi soğıık, yataktayım ve Galalasaray 50galip... Yazıyorum; gece, hava buz gibi soğuk, yalaktayım, peki yatağa ne zaman girdim? Galatasaray 50 galip... Dizimin Ustiine raslgele bir kitap aldım. Masaya oturamam ki bu havada, donarım. Ama yazamam da... Gözlerimi kapadım. Kalemle kâgıtları kitabın arasına koyup gögsüne yalırdını.Sonra uzanıp asfaltı çektim içen, şimdi ranzamın dibinden akıyor arabalar. Bir uzun yol olobüsünün arka kolluklarında kırk numaralı yolcuyum. Sabah, saatte seksen kilometre hızla gidilen bir kıyı kenlidir... Peki deniz, deniz nerde? Dalga sesleri burda! Deniz, şu lepelerin ardındaki tepelerin de ardında. Hava buz gibi soğuk ve sen üç battaniyeniıı altındasın. O sesini duyduğum rüzgârın uğııltusu camlarda... Ama camlar kırık! Sabaha yıl var ve biz eıı uzun günlerindeyiz açlıgın iyi ama nerden çıkarıyorum zamansız olohiis yolculuklarınıınidem nuilhiş bir kazınma şimdi bir çay olsaydı sanki küçük kiiçük kurtçuklar ytyip biliriyorlar dokularımı... Yüziimü buruşluruyorum hüliin giin, kalkıp aynaya bakıyorum sonra; bugün kendimi ne kadar öldürdüm? Sahi, insaıı açlık grevlerinde güıclleşiyor, biliyur ınusuıı? Ne paradoks ama, öyle değil mi? Bunu bugiin bir yerde daha söyledim ya, nerdc, hadi bul bulabilirsen! Gorüş gunüydıı, ablana söylemişsiııdir. Doğru ya! Ama ona kötü oldugumu söyleyemezdim. Kimseye kötü oldugumu söyleyemem ki! F.n sert cisimlcri saydım ona. Taş gibi, demir gibi, mermer gibi... Onlar üç gün yapmışlar. Aynaya baklım, yüzümü tanıyamadım dedi, oysa sen hiç erimemişsln! Sakalından, sakalından... Onun altında çökmüş bütün yerkabukları... 3. ~ ~ üeniz dedin de... Yaralı bir şilep vardı haııi, bizinı sınıfın penceresinden bakınca batıyormw> i/leııinıini verirdi, ama batmazdı. Yanlamasına karaya oturmuştu çünkü. Bana oyle geliyordu. Sanki o şilep batınca düşlcıimizdc batacaktı, biz çırılçıplak tam ortasında... Çoeukluktan çıkma çağındaydık o zamanlar, düşlerinen renkli yıllan.Ben denize tutkuluyüuın, öğrendim ki sen de lacivert dağ geeelerine. ...Sonra bcnim lutkum sana geçti, seninki bana... İyi bir değiş tokuş, sana deniz yakışıyor! Sana da laeiverl dağ gecelcri. Deni/, ucsıız bucaksız bir gonül şenliği verdi bana, biliyor ınusun? Laeiverl dağ geceleri daha çok yalnızlık. Tümüyle çıkarıp atamadım icimden. Bu yü/.eden, n köy öğrelmen lojmanının taşlıgında oturup yıldızlara bakan çocuk sık sık yoluyor beni. Ama deniz? Deniz. Göz alabildigine gitnıek, gilmek ve gilmek... "Yclkcn ol, kürek ol, git gidebildiğin yere..." O şiir böyleydi sanırım, "Ülkclcı ın, Isa'lannı çarmıha germcmışlcrine". Tırnak içınde söyleme, o şiirdc böylc bir dizc yük! Olmasın, ne öncnıi var? Deniz, çok uzaklardaki dört mevsimi ince bahar bir iklimi çagrıştmyor, bende; belki de bu yüzden, çagrışımı yaşamda yakalamaya çıktım... Çıkış o çıkış. Nedir ki, bütün gemiler batık ve bize kala kala kollarımız kalıyor. En işe yarar şey! Bülüu zamanlarda çarmıha gcrikn ve u iklime vanlıncaya kadar da bütün zamanlarda çarmıha gerilecek olan... işte gene çarmıhtayız. İnsan olmarun, insanca yaşanacak özgür ve mutlu bir dunyayı istenıenin bedelini bütün insanlar için, ama kendi adımız ve bedenimizle ödeyecegiıniz bir süre daha... A işte sana deJ niz! Tam ortasındaydım. gönül şenligi içinde ve o yaralı şilebe baktıgımızda yaslarda... Daha çok uzun bir süre kulaç atabilirim... Evet. Ama bir de şu var; çırılçıplak ve denizin lam ortasında olmak yetmez, nereye gittigini de bileceksin! Peki sen nereye gittiğini biliyor musun? Söyledim ya, "Ülkelerin, Isa'lannı çarmıha germemişlerine.." Zaman ve mekân silinip gitmiş; o yatakta, ben masada kıyılara inmişiz bir gece vakti. Ama ne o iklime kalkan bir genıi var bu zamandan, ne de o ikliınden o donen bir gemi. Roşuna, diyorum yaktığımız kıyı ateşleri boşuna, boşuna, boşuna sabah, saatle seksen kilometre hızla gidilen bir kıyı kenti değil artık. Olobusumü/ yarı yolda bozuldu, biz dağ başında mahsur kaldık, masaya dönmekten başka umar yok bu havada, sözc dokunmaktan başka umar yok! Tuhaf bir dünyada yaşıyoruz, biliyor musun? Ama ikidir kullanıyorsun bu lünıceyi... llkinde penceredeydik, >inıdi denizin tam ortasındayız çırılçıplak ve ikimiz de onbesonaltı yasında. Politzer okuyarak; burjuvazi bütün yumurtalarını aynı sepete koymaz, ama kemaıılarını akort etmesini bilir! Peki ben ne sormuştum ki? Kıyıları, kıyıları... gözlerin o uzun yol gemisinde... Kıyıları soran sensin! Anlaşılan, açlık iyice başına vurdu. Baksana sormadığım sorulara yanıt veriyorsun ikidir. Zaten bu soyleşinin çivisi çıktı. Ne zaman belli, ne mekân, ne soraıı belli, ne yanıtlayan. Açlık grevindeyiz ama degiliz, konuşuyuruz ama konusmuyoruz. Bari bir şişe kırmızı ^arapla bir de güınüs bir ay uydursak... Eeee... Alıp başımızı giderdik Yenikapı'nın oralarda bir yere... Yahu, nereden taklın su kıyılara? Bclki denizi özledim, olamaz mı? Vapma! Ne yani, insan açlık grevinde denizi özleyemez mi? Ben açlık grevlerinde en çok susuzluk çekerim, içim yanıp tuluşur da bardaklarca içsem söndürctncrn. Tuluklu Konseyi'ne başvur da istemlere, bir de her havalaııdırmaya deni/ islediğinıi/i ya/sınlar! Sen dalganı geç! Ne dalga geçmesi? Tam tersine çok ciddiyim! Binanın mimarisi elverisli. Şuraya baksana, havalandırmanın üslü lel kafes, duvarlar en az iki metre kalınlıkla, suyu da sızdırmaz: Se nin dolmus soförünün canına minnet, deniz isliyoruz lestere değil ya! Dolmuş şoföründen söz edince neşesi yerine ne geldi. Metris'ten, gece yansı, tam çay üzeri basılıp da apar lopar getirildiğiınizde, Metris bitti, diyordıı havalı havalı, burası Sağmalcılar! Biz son postaya kalmış on beş kişi, en az yuz askerin içinde üstiine yürüytip kapı altına kadar kovalanııştık adaıııı. Bu dolmuş şoförünu de nereden bıılmuşlar yahu, demişti kulağıına eğilerek, bak görürsün yakında bu cezaevinin de çivisi çıkar! Gulmüştüm. İyi bir ben/etmeydi, adam müdür değil, tam bir dolmuş şof'örü... Çok sürmedi, otoritesi sıfıra düştü. Şimdi, ben ne yapabilirim ki, diyormuş amirlerine, adamlar tepedcn tırnağa eşkıya! Nerede kalmıştık? Tuhaf bir dünyada yaşıyoruz, biliyor musun'da... Bendeki notlara göre, ikidir kullanıyorum bu tümceyi. Evet, evet. tkidir... Hadi devanı et. Devam ediyorum; ya koşullan iyileştiremezsek, ya daktiloyu geri alamazsam! Ne diye giysi torbasına koymadım sanki, rahathkla girecekti içeri... Şimdi el yazısıyla olmaz ki! Heeey, daha vaktin var, ne diye daktiloyu dert ediniyorsuıı? Haklarımızı alacağız dediysek, alacağız... Bizdc, zindancılara daktilo kaptıracak göz var mı? Başıma dikilmiş nasıl bu kadar sessizce sokulabiliyor parmağı yarını karan satırda, yaz diyor, şu balinalar söz gelimi, bütün dünyayı ayağa kaldırdı da biz şurada giinlerdir açlık grevindeyiz, kimsenin kılı kıpırdamıyor... Tamam, diyorum, gerisini ben getirebilirim, noktası virgülüne aklımda söyleyeceklerin. Nasıl olsa dünyada daha milyarlarca insan var tıırü sürdürecek, ama balinaların soyu tukenebilir doğanın dengesi bozulmasınaına insanları da ölüme terk etmemek gerekmez mi?.. Güzel bir soru, diye düşünüyorum; durup durup insanı yüreğinden ele geçiriyor. Basit, yalın, htrkesin anlayacağı dildcn, yUrck dilindcn... I'cki yanıt? O zaman kalkıp kapıyı açıyor ardına kadar. gene de. Eylemin ilk haftasıııda kapılaıı açtırdık mı açtırdık, lıavalandırma tam gun mu tam gün, yönetimle goıüşmeler temsilciler düzeyinde sürüyor mu sürüyor... Eskişehir, Nazilli, Diyarbakır yirmiyi çoktan geçtilcr. Gösterileri, destek grcvlerini, gazctc ilanlarını görmüyor musun? Üstelik analarımız var ve torbalarında artık, benzinlc kibrit de taşıyorlar... Söylesene, biz hiç kaybedelir miyiz? Dur diyorum, dur... Aceleye getiıme, benzinle kibrite az sonra geleccğiz. O halde çaya gelelim diyor, ağ/ıııı yine berbatlaştı... 4. Uördün mü, denıiştin elindeki gazeteyi göstererek, Hanımkadın gene kendini yaknıaya kalkınış... Analarımız torbalarında artık, beıızinle kibrit de taşıyorlar. Her sabah kapılar açılır açılmaz ben sana koşuyordum, .sen gazeteleıe. Çarçabuk göz atıyoıdun, sonra doğru yureğinin barikat çizgisine. Inat etmiş çıkmıyordun o kör koğuştan, ne de yanına taşınayım istiyoıdun. Ve gooool... ve gooool ve gooool... Kapat şu kapıyı diyorum, kapat! O maç 50 Yüreğimi sınıyorum, diyordun. Altı kişilik mcvbiteli günler oluyor, sen hâlâ, bana golleri say zide tek başına: İlk kez sözünü ediyorum bundırıyorsun. Bunu yapmak zorunda mısın?.. Hep ların. Belki benzinle kibrite geimekte bu kadar acele etmeseydin, hiç dcğinmcyeccktim. Bilirgülmek zorunda mısın? sin, gerçek kişilcr bilc, şu ya da bu yönlcriylc O güzel sorunun yanıtı işte bu! kâğıda geçirilebiliıken estetik bir kimlik kaza Ama Kırmızı Torbalı Kadın... O benim bulduğum yanıt. insanların ya nırlar. Yani a/ıcık saparlar asıl kişilikleriuden. nıtı bu: Evet sayın seyirciler şimdi şu kadar sı O günkü notlaıı aylar sonıa duzenlerken, sefır öndeyiz... Cchaletin kutsaJlığı! Cehalet nin de az çok değiştiğini ayırt edebiliyorum. Özkutsallaştırılınca, işkence karşısında insan hak gürlüğünü çok seviyorsun, öyle çok seviyorsun ki, söyleşiyi daktilo ederken bile, kimi yanlaları Isa'dan bu tarafa bin yıllık masal! rın sıynlıp çıkıyor sana tanıdığım çcrçcvcnin Yani? Yanisi şu, çok güç bir konuda söyleşiyo içindcn. Benzinlc kibrittcn söz ctmcktc öylcsiruz. Doğrıı sorular sormak yetmiyor, doğru ya ne acclcci davrandın ki, bu bölümü beş kez ycnidcn yazmak /orunda kaldım. Ama kimi nıtlara varma da aynı oranda önemli. Kapıyı kapatıp sesi arkama alıyorum. iyi gi şeyleri de bileıek gcciktirdin. Her gol sesini larkdiyoruz diyorum, iyi gidiyoruz. Ama ya dakti lı zaman dilimlcriııdc dUşürmekle, bcnim aklıloyu alamazsak, ya vaktinde çıkaramazsak ıııı bilc karıştııdığın oldu. dışarı! Gülüyor. Gcrçi diyor, ben araya girip scnin Dert etme artık, daktilonu alacağız dedik. çizdiğin çerçevenin epeyce dışına çıkarak konuVaktinde dc çıkaracağız dışarı, sana söz! Şu şuyorum; ama buıııın, gerçekten de benim sarası bir gerçek, bu kez işimiz güç görunuyor. na karşı aylardır verdiğinı savaşla kazanılan Ama diğer cezacvlerinden iyi bir durunıdayız mev/iler olduğuııa kiııı iııanır? Önccki soylcşi 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear