23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

YUNUS NADİ ARMAĞANI KONU: m S A N HAKLAifl Röportaj türüldü mii? ZOZAN: Evcl götürdüler... Bizler dövülerek havalandınna bahcesine eıkartılırken onu da alıp polislcre teslim etmişler. Daha sonra duyduğumuza göre, o arkadaşı ce/aevi önüne götürdüklerinde polisler kapıda kar^ılıyorlar: "Qrtalıgı karıştıran sen misin? Seııiıı yüzünden mi çıktı tiim bu olaylar? Uemek gelmek islemiyordun, öyle mi?" diyerek ü/eıiııe yürümüşler vc dövtnek isteınişler. O da hepiınizin tüylerini ürperten bir yanıt vermiş "Beıı gelmek istiyordum, ama koğuştakiler bırakıııadı" dcmi$. RUŞEN: Uogru mu bu? Olahilir mi yapabilir mi böyle bir şey?.. ZOZAN: Duyumlarımız böyle... Idare, askerler bu olguyu bize karşı bir silah olarak o kadar çok kullandılar ki kuşkuya düştük. Kişi lıiv önemli değil, biz işkencc cdilnıek isteııen herkes için aynı tavrı göstcriri/, aına eğer o öyle bir şey söylemişse yaptıklarımızı değil kendini anlamsızlaştınr. RUŞEN: Olaydan sonraki günler neler oldu? ZOZAN: Bir kerc o gün, geeeyaıısına kadar havalandırmada tutulduk, koğuşlardan gazın tü müyle çekilmcsini bekledik. Buna karşın içeri girdiğimizde korkunç ck^îlîktcki tuhaf bir ko kuyla karşılaştık. Sonra savai alanına dönen koğuşu temuleme gibi bir girisimde bulunmadan yorgun, bitkin, az da olsa duzelmiş bir moralle yataklara oturduk ve operasyonun butünsel bilgisine ulaşmaya çalıştık. Olayın sadece görülen kaba yönlerini değil, (utumlarımızı, yaşadıklarımızı, insani olmayan yönlerini, temerküz kamplarını, nükleer ve kimyasal silahlan, kâğit u/erinde kalan uluslararası antlaşmalan, Hiroşima ve Nagazaki'yi, Hitler faşizmini andıran siyasi yönlerini tartıştık... Sonraki günler taruşmalarımız, yorumlarımız, bedensel acıIarımi7, Uzüntülerimiz içinde aktı gitti... RUŞFN: Bombaların üzerinizde hlç ynn elkileri oldu mu? ZOZAN: Piziki ctkileri kuşkusuz ki oldu; kan kusmalar, ciğerlerde iltihaplanmalar, baş ağrıları gibi aylarca süren rahatsızlıklar yaşadık, birçok yönden hasar aldığımıza inanıyorum; ama ben daha çok ruhsal yönüyle ilgiliyim. Bu olayın hepimizde derin izler bıraktığına inanıyorum. Olay sonrası süreç benim açımdan ol dukça koıü vc sorunlu gcçti. RUŞEN: Konuşmamızın sonuna geldik sayılır... Kklcmen gerektiğine inundıgın seyler var mı? ZOZAN: Var... Şimdi düsünüyorum da, bu trajik olayın kamuoyuna mal olmayışı karşısında onca uzüntu vc kaygı bir bakıma anlamsızdı. Dünya kamuoyu önünde, geçen yıl, Halepçe'de 5000'dcn fazla Kurt, kimyasal silahlarla bir anda katlcdildi. Sö/ümona uluslararası anlaşmalarla yasaklanan bu insanlık dışı silahların kullanıldığı, bir şehrin toptan yok edüdiği, caddc ve sokaklarının insan ölülcriyle dolup taştığı bir donemde yaşıyoruz. Dünya suskun vc sessi/... Alemdag Askeri Cezaevi'nde 22 Aralık 1981'deyaşanan kırım, bu olayın beş binde biri bile değil... Belki Türkiye açısmdan şu söylenebilir: Trajik bir uyku haline gömülmüi, siddet, baskı vc yanılsamalarla bilinci koreltilen toplumumuzun sessiz kalı^ı daha bir düşündürücü vc anlarnlıydı... Elbeıte ki bizde kullanılan gaz bombalan Halepçe'de kullanılan kimyasal silahlarla kıyaslananıa/, ama o döncmdcn kalan fiziksel ve sinirsel rahatsızlıkları hâlâ yaşayan biri olarak ben de onlarla birlikte öldüğümü ölmek ne demek, her gündemc gclişinde defalarca öldüğümü söylcmcliyim. Yalnızca bizim uç ölumüzde değil, kucağında torunuyla ölen dedenin, yanında öylcce seıili kalmış çocuklarıyla ölen annc vc babaların, biıılerce çoğaltılmış goruntulerinde, onların ölürnlerini bilincimde ve yureğimde ben de ya^adım... Şimdi daha iyi anlıyorum, hiçbir zaman kendinde kötü olmayan dünyamızı, ölümle vahsclin kol gezdiği biı gezegcnc dönü^türcn mihrakların aşağılık ve alçak niteliklerini... Ve böylesi her olay karşısında bilinçli bir suskunluğa gümülenlerin bundaki payını... Dolayısıyla kimyasal ve nükleer silahlardan arınmış, barı^ın egemen olduğu birdüjıyaya, ancak bunlarııı da hedeflenmesiyle varılacağına olan inancımın daha kökleştiğinin bilincindcyim... RUŞEN: Sevgili doslııın, lııı gu/el du>gularına ben de kalılıyorum. Benim için oldukva 6gretici olduğuna inandıgım bu röporlajı yapma\ı kabul elmendcn duluyı, sana çok leşekkür tdorim... ZOZAN: Ben teşekkür ederim." C C Üçüncülük ödülü Günay Aslan: 'Namusluca tanık olmak gerek' ran'ın Özalp ilçesinden Günay Aslan, IVfiO doğunılu. Vun Ataturk Lisesi'ni bitirdi. Diyarbakır Eğilim Enslitusu FizikKimyaBiyoloji Bölümii birinci sımftun ayrıldt. Yerel gazete ve dergilerde muhabirlik yaptı. karar verdığını anlatıyor önümüzdekı ay yayımlanacak "Sokak" Dergısi1 nın Van temsilciliğini üstlenen Günay Aslan, kamuoyunda büyük yankılar yaratan "Kasaplar Deresl" olayını ortaya çıkaran gazeteci. "Yas Tutan Tarıh"ın yazılmasına neden olan olay, 1943'te Van'ın o zamanki adı "Saray", şımdıkı adı "Özalp" olan ılpssinde yaşanıyor Dört köyden 33 yoksul köylü, bir gün "Sığır hırsızlığı" suçundan gözaltına alınır. Ancak sorgulandıkları |andarma karakolunda hırsızlığın adı bile geçmez. Bu sınır yöremızde gözkonusunda bir yığın soru yöneltilır ve köylüler. "suçları sabıt" görulerek dağlık yörede kurşuna dizilır. Ancak Günay, bu olayların yaşanmasından çok sonra doğup büyümüş bir kuşağın insani... Fakat bir gün Ahmed Arif'ın kıtabını karıştırırken bu konuyla ılgılı dızeler gözlerıne ılışmış "Bir an yüzümün kızardığını hissettlm," diyor. "Yöremde yaşanan bu olaydan nasıl blhabordlm? Ve basladım olayı araştırmaya. Sonuçta bu ürün çıktı ortaya." Bu roportajı yazmaya sizi Iten neden neydl? altına alınan köylülere. "Ruslara casusluk yaptıkları" Uoğu ve Qüneydoğu Anadolu'da yaşanan olaylar, kamuoyunda büyük llgl görmeslne karşın, edebiyat çevrelerinde yankı uyandırmıyor. Ayrıca Ooğu'da yaşananların onda biri bile, Ti'"k basınında yer almadı. Ne yazık ki, Türk basını Doğu haberlerini Avrupa'dan ithal edlyor. Avrupa'da yayımlandıktan sonra alıntı yaparak okuyucularına yansıtıyor." Yunus Nadı Armağanı'nda röportajda üçüncülüğünü "Yas Tutan Tarih'le kazanan Günay Aslan, sözünü ettiğı bu olumsuzluklar nedeniyle yazı yazmaya Doğup buyüduğüm toprakların benden gizlenmiş gerçeğıni gün yüzüne çıkarmayı amaçladım. Yaşadığım çağa namusluca tanık olabılme gereğıyle "zula"dakı notlarımı çıkardım. Yunus Nadı Armağa nı bunların değerlendirilmesi için bir platform oldu. "Yas Tutan Tarlh'te, anlatmak istediğlnlz neydl? Kim daha çok acı çeker? Kurşuna dızılen ınsan mı, bunu yazan mı, bunun acısını yüreğınde duyan mı? Sürekli bunlara yanıt aradım. Bu acıyı gittiğim her yerde, söyleştiğim her insanda, vücudumun tüm hücrelerinde hissede hissede yaşadım Ansızın bir gece kapınız çalınmış. sevdıklerınız elinızden alınmış, kurşuna dizılmış. Bu ınsanlara karşı müthiş bir baglılık gelişti içımde Çalısmalarınızı nasıl sürdürmeyl ve değerledirmeyl düşünüyorsunuz ? Edebı anlamda bir kimlik bunalımı var Doğu'da Bu çalışmaların nasıl yapılacağını henüz netleştirmiş değilim. Ben kendi gerçeklığımı, kendı duygularımı kendı dılimle ifade etmek ısterım. Ama buna koşullar uygun değil... f l (%. irverrı hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Giil memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki. öyle diyor unlü şiirinde Ahmed Arif. Ve ben doğup büyüdüğünı bu toprakların gerceğini ilk bu sürdeıı oğreniyorum. Tarih silinmiş, tarih susturulmuş, tarih unutturulmıış. Hayır, tarihi yeniden yazmayacağım. Tarihi yeniden yazanlar olacaktır. Ben bir yarayı deşiyorum. Bir borcu ödüyorum. B Yas Tutan Tarih TARİHÇE: OLA Y: 33 yoksul köylümin kurşuna dizilerek kalledılmesi. YER: Van ili Özalp ilçesi Yukarı Koçkıran Köyü Sefo Deresi. Türkiye İran smırı 56 No'lu hudut laşı. TARİH: 23 Temmuz 1943 gitnü sabaha karşı. İSNA T EDİLEN SUÇ: Casusluk. GÖZALTI CEREKÇESİ: Hırsızlık. ASKERİ MA HKEME KA RA Rl: 33 Uer sııçsıızdur. İÇYÜZO: Orgeneral Musiafa Muglalı Paşa: "Kiirllerle ilişkin olaylan, narınal ölçüler ve devlet anlavısı içinde yuruımek muınkun değil." 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear