26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

E S K İ D O Ğ U K E N T L E R İ N İ N K A L B İ KAPAUÇARŞHJVRIN SERİNLİfiİNDE BİR GEZİ O rhan VeU, "Kapahçarfi" adlı şiirinde, "Kapabçarşı dtyip de g«çme/Kapabçarşı/ Kspah kutu" diyordu. nice camileri, sarayları, çeşmeleri, türbcleri ve kuleleri gibi Kapahçarşı da, tstanbul'un simgesi durumuna gelen tarihsel yapılardan biri. DUne oranla bugün de kendine özgü canlılığını az çok sürdüren ve örneğin, son yılların yaz aylarında, yarısı turist oltnak üzere, günde 300 bin kişinin alışveriş yaptığı Kapahçarşı, kurulduğundan bu yana, bu bitmez tükenmez canlılığı ile esin kaynağı olmuş. Yerli yabancı birçok yazar, birçok ressam Kapalıçarşı'da gördüklerini, duyduklarını, etkilenimlerini, izlenimJerini kalemleriyle, fırçalarıyla yansıtmışlar. Bu sanatçılardan biri, 19. yüzyılın ilk yarısında Istanbul'a gelen VV.H. Bartlett. Bartlett d.e, diğer meslektaşları gibi Kapahçarşı'mn iç görünümünü, esnafını, alıcılarını, yaşmaklı kadınlarıtıı, satılan eşyaları gravürlerine konu edinmiş. Neoe Züricher Zeitung'un şu anda Lefkoşe'de yaşayan 30 yıllık Ortadogu muhabiri Arnold Holtinger, kapalıçarşılar konusunda yaptığı araştırma ve incelemelerle de tanınıyor. Hottinger, "Kapalıçarşılarda, çekici bir hava vardır. Burası adeta siri içeri cagıran bir tapınaktır" diyor. Hottinger'e göre kapahçarşı, soğuk günlerde ıhk, sıcak günlerde serin bir mekân olmasının, halka fiziksel bir rahathk sağlamasının yanı sıra, iç avlusundaki camii, medresesi, şadırvanı, sebili ile ruhsal bir rahathk da sağlıyor. Kuruluşundan bu yana, bu özellikleri Istanbul'daki Kapahçarşı'da da görmek olası. Kapalıçarşı'ya Ugi duyan edebiyatçılanmız dan biri de Ahmet Rasim (18651932). Ahmet Rasim, Kapalıçarşı'ya ilişkin anılarını anlatırken, şunları söylüyor: "Burası adeta daimi bir piyasa mahalli idi. Sıklık, izdiham burada bir nevi teması idare edebiliyordu. Kırmıa çizgili peştamalını bukiıp beline sokmuş aşçı kalfasından tutun da, üzerine rengârenk yemeni, ipekli mendil, arakiye sarmış oldugu fesini, külahını etvan şuhanesine (şık tavırlarına) uydurmuş saltalı, sakolu, altı kaval üslü Şişhane kabilinden şalvar üslüne setlre, pardesü giymiş efraddan, İstanbuünli, redingotlu, ceketli, muntazam, periyan, hatta andıkianna gül, sttmbUI, şebboy, karanfU gibi çiçekler takuı yeşil, beyaz »arıgı simayı mü Kapalıçarşılar, birbirine benzer Kapahçarşı olgusunun tarihçesine bakacak olursak, Hski Babil dönemlenne kadar uzanıp gittiğini görürüz. Günümüz Arapçasında, "kapahçarşı'' anlamına gelen "suk" sözcüğüne Eski BabiPden günümuze gelen yazılı kaynaklarda da rastlanıyor. Kapahçarşı, geleneksel Müslüman kentlerine özgü bir yapı. Daha doğrusu, yapılar topluluğu. Halk, burada bir araya geliyor. Başta siyaset ve ticaret olmak üzere çeşitli konuları tartışıyor, alışveriş yapıyor. Bu durum günümüzde de Kuzey Afrika'nın ve Ortadoğu'nun Müslüman kentlerinde sürüyor. Kabataslak bir benzetme yapılırsa kapahçarşı, eski Yunanhların "agora"sı ya da Romahlann "forumu" ile karşılaştırılabilir. Kapahçarşı, bir olgu, yaşanan bir olay, günlük yaşamın bir parçası olarak ya4nızca orientalist ressamların değil, günümüz yazar ve gazetecilerinin de ilgisini çekmiştir. Örneğin, Kuzey Atrika'daklMarakeşKapalıçarşısrnınustundeklhasıriardan sızan guneş. çetdcl (jöruntuler yaratir. zellefine (sakalı yeni bitmişlere) ayrı ayrı şivei zenperesti kondurmuş yobaz, softa, mollabeylerden, kılıcının şakırtısı o velvelei uzma gurultunun buyuğu arasında güme giden Harbiyeli, Tıbbiyeli, yeni zabil çtkınış ve>ahud hovardalıkta eskimiş kolagası, binbaşı riitbesinde, başçavuş, sıra ça\uşu, bölüketnirl nifanlan ile sol kolu agır basmış, tokmaklı piiskülü bir perende ile fesinin tablasına oturmuş, beyaz rubası kırmızı bir kuşak ile ikiye aynlmış, taşıdığı silahı yttnidiikçe sırtından kabara kabara manzur olan (görunen) biri, bahri askerden (...) harara burunmuş gibi ne oldugu belirsiz, çeneden buruna, tepeden kaşlar uzerine kadar mestur (örtüliı) bir simayı meçhul uzerinde yalnız iki gozu yalpır yalpır ışılar yerli, taşralı kadınlardan, kı/lardan, kokonolardan, lodilerden, koriçalardan mürekkep bir cemmi gafir (insan kalabalıgı) gördüm." Yapıhşından bugüne, beş kez yanan bir kez de depremde yerle bir olan ve geçen günlerde de ilk kez "yıkanan" Kapahçarşı, Ahmet Rasim'den bu yana büyük değişiklikler geçirdi. Ahcılar, esnaf kuşkusuz değişti. Çarşı turistik bir nitelik kazandı. 1943 ve 1955'te çıkan yangınlardan sonra onarıh, yenilendi. Kapalıçarşı'nın çekirdeği, bugün "Eski Bedesten" (tç Bedesten) adı verilen Bizans döneminden kalma bir yapıdır. Eski Bedesten'in önemli bir özelliği, bankaların ülkemizde kurulmasından önce, banka gibi çahşmasıydı. Halk, birikmiş parasını senet karşılığında Bedesten'dekı mücevher tüccarlarına verirdi. Tüccarlar parayı faizle işletirler, hem kendilerine hem de para sahibine kâr sağlaılaıdı. Halk, değerli malını, mücevherlerini de bedestenin mahzenlerinde kiraladığı sandıklarda saklardı. Mücevherler, tapu senedi gibi belgeler bedesten kahyasının gözü önünde sandığa koyulur, sandık kılitlenir, anahtan ahnırdı. Sandık açılmak istcndiğinde ayru işlem yinclenirdi. Ancak Bedesten'de hırsızlık olayları da yok değildi... 17. yuzyıhn ünlu gezgini Evliya Çelebı, Eski Bedesten konusunda şunları yazar: "Fatih Sultan Mehmet tarafından yapürılmış kale gibi binadır. Bir hazinedir ki, demir kapulu mahzenlerinde cümle vezirlerin ve ayanın, malları durur. Dört yanında dört kapusu vardır, bu kapulardan Kuyumcular Kapusu'na açılan kapunun üstünde büyük bir kuş resmi görülür, kanadlarını açmış, heybetli bir kuşdur ki, bu kapının üstüne nakşetmekten meram şudur: Kazanç, servet dedikleri, vahşi bir kuştur, yolunu bulup yakalayabilirsen Ibu Bedesten'de kazanabilirsin demişler. BedesIten esnafı gayet zengin tüccarlardır. 70 nefer bekçisi vardır, gayet naınuslu adamlardır, ge 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear