27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

%Sizi hiç tammayan bir kuşak var Türkiye'de? \ O Bu konuda kendime çok güveniyorum. Almanya'da beni hiç tammayan bir seyirci ile karşı karşıya kaldım. Türkiye'de beni hiç tammayan, üstelik benim ürettiğim müziklere de bilerek yabancılaştırılmış bir kuşak var, tamam. Ancak benim de belli avantajlarım var. Bir de Türkiye'de müzik listelerini açıp baktığım zaman, yine bu işin başını çeken birkaç insan var. Mesela MazharFuatOzkan. Eee, bunlar tepeden zembille inmiş insanlar değil. Hepsi benim gibi, poposunun kılı ağırmış, kırkını bulmuş adamlar yani. Şimdi 18 yaşındaki bir adam eline gitarı alıp bizim zamanımızdaki gibi bir şeyler yapmıyor Türkiye'de. Belki de yapmasına imkân verilmiyor. Sonra Banş Manço var. Bu işi namuslu götüren, aynı kuşağın adamlarıyız. Barış'ı dinleyen adamın kulağı benim müziğime de yabancı değildir. FOTOROMAN Çoduklar bizim geleceğimizdir. Onun için... OKU RDAN Çocuklardan fırsat • Yurtdışmda, "Göçmen Sanatı" denen türe girdiniz. Bu sizin müziğinizi nasıl etkiledi? Kızım ve yeğenım 7 ve 8 yaşlarındalar. 5 yaşına geldiklerinde Millıyet Çocuk Dergisi'nı aldırmaya, Cumhuriyet'ın çızgı roman ve çizgi bantlannı izlemeye başladılar. 6 yaşında ders ve masal kıtaplarına da abone oldular. 7 yaşında "Bilım ve Teknik" ve "Dergi"de çıkan ılgı çekıci konuları kendilerince izlemeye ve irdelemeye başladılar. Oyle ki bu ıkı yayını çocuklar nedenıyle keyfimizce izleyememekteyiz. Bir çocuğun bakmaokuma algılama kriterlerıne uygun bir dergıyı Cumhuriyet çıkarmadığı sürece bizim kızların Bilim Teknik ve Dergi'ye meraklarını atadan kalma sorudıyalog ve gazete kapmaca usulleriyle (ve bu vesıleyle pazar keyfımiz zorlandığı için, sizlere bazen de ıstemeyerek diş gıcırdatarak) çözümlemek mecburıyetınde kahyoruz. E.TAYFUN ÖZMEN Istanbul Eskiden kendimize, "ilerici", "sosyalist", "marksist" gibi tanımlamaları rahatça yakıştırırdık. Bunların acele ve erken kullanılmış sözcükler olduğunu düşünüyorum. O tlk başta olumlu etkiledi. Galiba isyankâr bir yapım var. Birtakım şeylerin aksayan taraflarına bakıp, hemen onların böyle olmaması için tavırlar geliştiriyorum. Bu da sanatımla oluyor. Almanya'da 80'li yıllarda bir yabancı düşmanlığı gelişti. Duvarlarda, "Türkler dışarı! Kanaken dışarı!" gibi yazılar görünce, müzik grubumun adını "Kanaken" koydum. Bu, Almanların bize taktığı "Hamamböcegi, pis, aşagılık adam" düzeyinde bir laf... Haa, öyle mi? Bizim grubumuzun da adı bu! Siain ne olduğunuzu da biz şimdi anlatalım diyerek bir grupjturduk. Bu bana, ihtiyacım olan "gaz"ı verdi. Ama bir süre sonra, böyle bir antipatiye karşı, reaksiyon sanatının sözcüsU olmaktan rahatsız olmaya başladım. Daha olumlu şeyler yapmak istiyordum. Burada binlerce Türk genci var ve kültürleriyle zaten kopuklar. Onlara kültürlerinin tadını duyurtan, en azından kişiliklerini bulmalanna yardım eden bir şeyler yapmak istiyordum. Buradaki her konserimi "milli maç" gibi gördüm. Burada Alman entelektüelleri, geçmişlerinden dolayı aşırı bir demokrasi içine düşmüşler. Bunların açıkhğına karşı, bizim buradakilerin de kapalılığı var. Yani ben meydanı, elinde sazıyla çıkıp, "Kahrolsun Amerika" diyenlere bırakmak istemedim, bir yerde. Türkiye sanatının, kültürünün yalnızca bu olmadığını, bizim de pop müzik, rock müzik yapabileceğimizi göstermeye çalıştım. 9Peki, sizin düşüncelerinizde bir değişiklik oldu mu? O Ben Almanya'da toleransı öğrendim. Eskiden kendimize, "ilerici", "sqsyalist", "marksist" gibi tanımlamaları rahatça yakıştırırdık. Bunların acele ve erken kullanılmış sözcükler olduğunu düşünüyorum. Burada, her şeyden önce, demokrasiye kendi benliğimde alışmaya ve onu yaşama geçirmeye çalıştım. D Şiire daha fazia yer... Şaırler şiirler köşesıne. şiirin sorunları ustune tek satır yazı gelmemesinden yakınmanıza bir anlam veremediğımi belırtmek isterım. Şiirin kendısıne ayırdığınız bir yarım sayfanın dörtte bırlik kısmında, sorunların nasıl tartışılacağtnı çok merak ediyorum doğrusu. Sanırım, yazın ve yazın sorunlanna bir buçuk sayfa yerıne üç dört sayfa ayırmanız Cumhuriyet okurunu rahatsız etmeyecektir. HAKAN BİNTEPE izmir Onlara iyi bir eğitim, en başta gelen görevimiz. Okur mektupları aritı, şiir sayfası artmadı, Cumhuriyet DERGİ'yi ilk sayısından beri elimden geldığınce aralıksız takip etmeye çalışıyorum. Özellikle son zamanlarda yapılan yenilikler bence daha iyıye, daha güzele doğru atılan olumlu adımlar. Ama bir ilerlemenin ardından alınan yolun da geriletici nedenleri olabileceğini unutmadan daha iyiye daha güzele doğru hiç durmadan çalışılmalıdır. Derginın özellikle sayfa düzenindeki değışiklikle gerçekten olumlu, bunun yanında yeni sayfaların açılması da bir başka olumlu yan. Ama birşey var ki nıçındir bir tiırlü anlayamadım, hep aynı. Sözü daha fazla uzatmadan şu "ŞAİRLER ŞİİRLER" sayfasına gelmek ıstiyorum. Benim gibi kaç ılgılenen okur yazdı yetersiz bu sayfa diye, daha kapsamlı olsun diye ama sonuç hep aynı değişen tek şey okur mektuplerındaki isimler oldu. Evet bir kez daha yazıyorum kendi adıma, lütfen bu sayfaya daha çok yer ayırın. MESUT SOLAK Bursa l .rr |N |5 •^ o >oc 2 ^ Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ve Ankaralı bir küçük. Son zamanlarda Cumhuriyet DERGl'ye gelen mektuplarda genellikle şiir sayfasına ayrılan yerin az olduğuna. bu basılı alanın arttırılmasının gereklilığıne değinen satırlara rastlıyoruz. Bu amatör şıır yazan arkadaşlarımızın isteğı kendi açılarından haklı da olabilir. Ama bunca mektup ıçinde her hafta ünlu bir yazarımızdan öykü konulması yolundaki bir isteğe rastlamadım. Yoksa şiir yazan kardeşlerimiz öykü sevmiyorlar mı? Hele derginin bu konudaki tutumu da oldukça ilginç. Her hafta muntazam şıire yer ayrıldığı halde, öyküler ancak yer bulunabildığı zaman giriyor sanırım. Öykü konusuna gereken dikkat ve titızlığin gösterileceğini umarak başarılar dilerim. ZEYNEP METE latanbul Neden hep şiir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear