Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 Şubat 2014 Salı 5 Fotoğraflar: Vedat Arık açıklamaları basına “piyango onlara vurdu” başlığı ile yansımıştı. Aslında amaç “yüksek gelir getirici bir gayrimenkul geliştirme”ydi. Bugün gelinen noktada bunu daha iyi anlıyoruz. Müteahhitler Fikirtepe‘de mülk sahipleri ile hukuki değeri tartışmalı sözleşmeler yapmaya başladılar. Gidişata bakılırsa deprem öncelikli bir dönüşüm değil “ciro” öncelikli bir dönüşüm yolda. Topbaş’ın ve bazı büyük müteahhitlerin rant parlatan demeçleri sonrası 80 metre yükseklik yetmez 100 metre olsun talepleri de hala tartışılıyor. Orta ve alt gelir grubu insanların mekanı olan Fikirtepe ve yakın çevresi “4.2 emsalli konut+ticaret+hizmet” türünden “rezidans”larda ikamet eden orta ve alt gelir grubu insanlar olarak nasıl bir hayat sürdürecekler? Binalar “konut+ticaret+hizmet” kulelerine dönüşürken sosyal dönüşüm nasıl olacak hep birlikte izleyeceğiz. Gaziosmanpaşa: Gaziosmanpaşa ilçesi zemin ve deprem merkezine uzaklık bakımından deprem tehlikesi en az yerlerden biri. Sarıgöl ve Yenidoğan mahallesinde yaşananlardan neredeyse bir kitap yazılır. Aralık 2010 da belediye Romanların yaşadığı Sarıgöl’de “altorta gelir grubuna hitap eden sosyal konutlar” üretmeye niyetlendi. Belediyenin o zamanki niyeti 285.000 metrekare arazi üzerinde 30.000 metrekareye sosyal konutlar yapmaktı! Peki, kalan 255.000 metrekare ne olacaktı? TOKİ o tarihte bu işe (!) girmedi. 1 Ekim 2012 de basına verdiği demeçte Belediye Başkanı “Romanların kendilerine özgü kültürlerini kaybetmeden dönüşüm yapacaklarını, kimsenin bedduasını almayacaklarını ve 3 katlı evler yapmayı planladıklarını” söyledi. Sonra Ekim 2012 sonunda belediye Sarıgöl Mahallesinde 725 konutluk bir projeyi 90,800,000 TL ye bir firmaya ihale etti Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı söylediğinin tam tersini yaptı. Roman vatandaşlardan mülkleri çok ucuza alındı ve Romanlar oradan gittiler. Şimdilerde öyle 3 katlı Roman vatandaşa uygun binalar değil 1520 katlı binalar projelendirildi ve bunların adı “Sarıgöl Kent Konutları” oldu. Roman vatandaşların akıbeti aynı Sulukule de gibi oldu. Yani tasfiye edildiler. Şu anda Sarıgöl de Romanların evleri yıkıldı, inşaatın başlamasını bekliyor. Duyduğuma göre belediye açık arttırma usulü daire satışlarına başlamış. Güya, o mahallede oturanlara öncelikli olarak ev sağlanacaktı. Şimdi yerlerinin rantını bölüşmeye çalışanlar açık arttırma işine başlamışlar. Evleri yıkılan o roman vatandaşlar yine evsiz kaldı. Bu arada şu konuda bir uyarı yapayım. Bu 725 konut sayısı belediye meclisinde her an bir imar değişikliği ile katlanabilir. Sarıgöl işleri sürerken Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi Ağustos 2012’de Pazariçi, Yıldıztabya, Karlıtepe, Sarıgöl ve Bağlarbaşı mahallelerini riskli alan etme kararı aldı. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kararı onaylamadı. Bunun üzerine belediye meclisi yeni kararla bu mahalleleri riskli alandan çıkarıp rezerv alan ilan etti. Daha sonra tekrar riskli alan kararı alıp (!) Bakanlığa teklif etti. Bakanlık 26 Ocak 2013 de 16 mahalleden 11’ini riskli alan ilan etti. 3,930,000 metrekarelik bu alan neredeyse ilçenin tamamı. Bu mahalleler içerisinde toplam bağımsız konut ve işyeri sayısı 22.961. En az 100 bin nüfusu ilgilendiren bir dönüşümden bahsediyoruz. Vatandaşlar kimlik belgeleri ve tapularıyla belediyenin açtığı büroya davet edilmektedir. Bu çağrıya uyan vatandaşlara tapu tahsisi belgelerinden veya tapularından veya barınma haklarından feragat veya benzeri bir belge imzalatılıyor. Bazı şahısların ve hatta belediye memuru niteliğindeki kişilerin kendi adlarına vatandaşla “genel vekaletname” yoluyla parsel topladığına şahit oluyoruz. l Gaziosmanpaşa’da 4 riskli alanın özel inşaat şirketlerine “alın kentsel dönüşüm yapın” denilerek verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gaziosmanpaşa Belediyesi 4 riskli alanı müteahhitlik şirketlerine verdiğini ilan etti. İhlas Holdinge 1,300,000 metrekare, Nef İnşaata 130,000 metrekare, Yeşil İnşaata 280,000 metrekare, Soyak İnşaata 300,000 metrekarelik olmak üzere toplam 2,010,000 metrekare alan bunlar risklidir alın bunları vatandaşa depreme dayanıklı, sağlıklı, yeşil alanlı, otoparklı konutlar yapın diye verdiler! Ne kadar iyi niyetli bir belediye başkanı var Gaziosmanpaşa’da! İflas eden İhlas Finans’ın şirketi bu kadar büyük ve on binlerce insanın yaşadığı alanlarda nasıl inşaat finansı bulacağını bilen var mı? Vatandaşa sunulan ve üzerinde anlaşma sağlanan bir proje yok. Vatandaş önce tapularından feragat ettiriliyor, sonra size ev yapacağız deniyor. Neden önce plan ve proje yapılıp sonra halka gidilmiyor ve o koşullarda rıza alınmıyor. Ben 13 Aralık 2013 tarihinde İçişleri Bakanlığına tüm bu soruları sordum. Ancak cevap alamadık. l Gözlemlerinizi “Halk BelediyeMüteahhit arasında kalmış vaziyette” diye dile getiriyorsunuz. Bu noktada ne yapılmalı? Dönüşüm alanlarında barınan vatandaşların ister resmi mülkiyeti olsun ister olmasın mutlaka ada veya mahalle bazında örgütlenmeleri gerekir. Bu örgütlenme dernek veya kooperatif olarak gerçekleştirilmeli. İdare veya müteahhit karşısında tüzel kişilikli bir muhatap bulacağından, her aşamada vatandaşın hakları konusunda daha dikkatli olacaktır. Dönüşüm uygulamalarında idare veya müteahhit ile vatandaşlar arasında yapılan/yapılacak anlaşmaların hukuki dayanakları sağlam ve vatandaşın müteahhit karşısında korunmasını sağlayacak sözleşmeler geliştirilmesi gerekir. Bu konuda ciddi sorunlar vardır. Biz, sözleşmelere eklenmesi durumunda vatandaşın kendisini hukuki bakımdan daha korunur bir duruma getirmesi için bir kılavuz hazırladık. l Doğru bir kentsel dönüşüm size göre nasıl olmalı? Türkiye’de bunun örnekleri hiç oldu mu? Türkiye’de yakın gelecekte izlenmesi gereken kentsel politikaların özellikle Kentsel Riskleri Azaltma amaçlı İyileştirme/ Yenileme eksenine oturması kaçınılmaz. Ben doğru kentsel dönüşümü şöyle özetliyorum: Topluluk görüşlerinin alındığı, insanları evlerinden sürgün etmeyen, sosyal kültürel ve komşuluk ilişkilerini önemseyen, insanları borçlandırmayan, tek tip ve ucube apartmanlara mahkum etmeyen, ortaya çıkan değer fazlasını hak sahipleri ile paylaşan bir anlayış. Kentsel dönüşüm ve yenileme yalnız bina inşaatı değildir. O yeniden yapılandırmadır, canlandırmadır, iyileştirmedir, sağlıklaştırmadır ve korumadır. Herkes için güvenliktir. Kentsel dönüşümün bize kolay ulaşım, park, yeşil alan ve temiz hava ve su olarak dönmesi gerekir. Onun içerisinde insan olmalıdır. Ülkede yalnızca inşaat sektörünü ayakta tutma ve “afet geliyor!” adına vatandaşın mülkiyet ve hak mağduru olmasına, fazladan borçlandırılmasına, sosyal yapılarının bozulmasına, oturdukları mahallerden tasfiye edilmelerine ve oluşacak değer artışının “hak etmeyenlere” aktarılmasına göz yumulamaz. Karayalçın döneminde Ankara’da Dikmen Vadisi ve Portakal çiçeği projeleri, günümüzde ise Kuzey Ankara dönüşüm projeleri örnek “yerinde dönüşüm projeleri” sayılabilir. Ancak son uygulamalarında Kuzey Ankara dönüşüm projesinin yeni etapları “ciro” amaçlı gayrimenkul geliştirme uygulamasına dönüşmüştür. Şu sıralarda Kartal Belediyesi gözetiminde yürütülen ve uzlaşmayı ve karşılıklı güveni tesis eden, kaynağını yaratan bir “yerinde dönüşüm” uygulaması başarıyla yürütülmektedir.