Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ENERJİ 8 kurunun nerede istikrar kazanacağını, kredi faizlerinin nerede kullanılabilir boyuta geleceğini bilmek isteyecektir. Bu durumun tek istisnası, yatırımların kamu eliyle yapılması olurdu. Kar saikinden ziyade arzın önemini öne alan kamusal yaklaşım, “olmayan enerji, en pahalı enerjidir” sorumluluğu içinde yatırımları maliyet artışlarını da dikkate alarak sürdürebilirdi. Ancak kamuyu yatırımcı olmaktan çeken anlayış, şimdi yapamadığı yatırımlardan üretemediği enerjiyi yine ithalatla karşılamak durumunda olacaktır. Bu arada, özellikle Türkiye için kriz, döviz kurunu yukarı doğru itmekte ve kısa sürede dolar/TL fiyatı 1.20 YTL’den 1.50 YTL bandına sıçramıştır. Bu, Türkiye’nin ham petrol ve doğalgaz faturasını ağırlaştıracak, zamanında yerli kaynaklara dönük yapılamamış enerji yatırımlarının her tür maliyeti daha ağır biçimde ödenecektir. Yapılması gereken, kamuyu yatırımcı olarak devreye almak ve yerli kaynaklara yönelik yatırımları, kriz konjonktürüne çok bağlı kalmadan gerçekleştirmek ve diğer yatırımcıları da bu açılan yoldan yatırıma özendirmek olmalıdır. Bankacılık sistemimiz geçmiş krizlere göre çok daha sağlam, krediyle yapılan yatırımların verimliliği ve karlılığı daha çok önem kazanırken enerji sektörümüz yatırım yapmak için cazibesini koruyor. Küresel krizden dolayı dünya çapında faiz oranlarının düşürülmesine paralel olarak Türkiye enerji sektörüne finansal akışın devam edeceğini düşünüyorum. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Çeçen: Sosyal devlet söylem olmaktan çıkarılmalı Son dünya krizinin önceki krizlerden farklı değerlendirilmesi gerekir. Kapitalizmin, özellikle tek kutuplu dünyaya “Başkası yok, tek seçenek bu” denilerek dayatıldığı, ancak bu dayatmanın insanlığa barış ve mutluluk getirmediği ortadadır. 2008 küresel krizinin yakın zamandan başlayarak kapitalizmin çok ciddi sorgulanacağını gösteriyor. Ancak yapılan değerlendirmeler en azından şimdilerde krizin emeksermaye çelişkisi üzerinde yarattığı tahribatı ıskalayan bir yerden tartışıldığını gösteriyor. Bunu doğru buluyorum. Yaşanan krizin Marx’ın koyduğu eksende incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede bakıldığında Türkiye’de yaşanan olumsuzlukların kapitalizmin küresel krizinden ayrı olarak değerlendirilmesi mümkün değil. Küreselleşme adı altında sürdürülen derin tahribat yaşamın tüm alanlarını allak bullak etti. Bu nedenle enerji alanı da derinden etkilendi. OECD enerji fiyatları endeksinde Türkiye’nin enerji fiyatlarında artış şampiyonları arasında yer alması, enerji alanında yürütülen küreselleşme söylemli kapitalist politikalarla nereye geldiğimizi göstermektedir. Enerji, TİSK Genel Sekreteri Pirler: Geniş çaplı kamuözel sektör işbirliği 2007 yılında ABD kaynaklı olarak başlayan ve son günlerde dünya ekonomik sistemini temelinden sarsma noktasına gelen finansal kriz, ülkemizdeki enerji yatırımlarına ilişkin etkisini, Batı bankacılık sisteminde güvensizliğe dayalı tıkanma yoluyla kendisini gösterecektir. Bir başka deyişle, çok büyük rakamlarla yatırım gerektiren enerji sektöründeki özel sektör projelerinin kredi bulabilmesi ciddi ölçüde zorlaşacak ve maliyeti artacaktır. Türkiye’nin 2020 yılına kadar 120 milyar dolar düzeyinde elektrik enerjisi yatırımı yapması gerektiğine ilişkin projeksiyonlar da göz önüne alındığında ortaya çıkan finansman ihtiyacı fevkalade boyutlardadır. Bu açıdan bakıldığında, özel sektörün bu yatırımları gerçekleştirebilmesi ve ara finansman maliyetlerini yüklenebilmesi için kamunun risk ve maliyet azaltma odaklı tedbirler uygulaması elzemdir. Bu tedbirler, kısa ve orta vadede dünya finans piyasalarında yaşanmaya devam edecek kredi daralması göz önüne alınarak geniş çaplı bir kamuözel sektör işbirliği mantığı içerisinde ele alınmalı ve geliştirilmelidir. Kriz, kendi konjonktürel koşulları dolayısıyla zaten bir yavaşlama sürecine girmiş olan ekonomimizi ve özellikle de sanayi üretimimizi frenleme yönünde etki yapacaktır ve bunun ilk sinyalleri de hali hazırda ortaya çıkmıştır. Her ne kadar bu durum kısa vadede enerji talebindeki artış hızını yavaşlatsa da uzun vadede yüksek hızlı artış trendinin devam etmesi beklenmelidir. Bunun yanında küresel ekonomik kriz nedeniyle finans ve döviz piyasalarındaki oynaklık ve ani kur artışları da, enerji fiyatlarına yansımalarından dolayı sanayiyi olumsuz etkileyecektir. Zira gerek iç piyasadaki durgunluk, gerek ihracat pazarlarında küresel krize bağlı daralmalar sanayinin fiyatlama kabiliyetini ortadan kaldırmış durumdadır. Bir başka deyişle enerjiye bağlı maliyet artışları firma bilançolarına zarar olarak yansıyacak ve işletmelerinizim rekabet gücünü daha da törpüleyecektir. Bu durumun, son dönemde yaşan rekabet gücü kayıpları ve başta Çin olmak üzere küresel rakiplerimizin para birimlerinin değerini düşük tutmaları gibi unsurlarla bir araya gelerek üretim, istihdam ve ihracatımız üzerinde çok olumsuz etkiler yapması şaşırtıcı olmamalıdır. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ EPDK Başkanı Köktaş: Sektörümüz cazibesini koruyor Her yıl elektrik sistemimize dahil edilmesi gereken 34 bin MW’lık yeni kapasitenin maliyeti nereden bakarsanız bakın, iletim ve dağıtım yatırımları hariç, 45 milyar YTL civarında. Kamu maliyesinin her yıl bu denli büyük bir meblağı sadece elektrik enerjisi yatırımına ayırmadığı, ayıramayacağı biliniyor. Zira kamu 2008’de merkezi yönetim bütçesi, döner sermaye, KİT’ler ve İller Bankası kanalıyla 17 milyar 123 milyon 197 bin YTL yatırım öngörüyor. Yani okul, hastane, su, kanalizasyon, imar ve iskan vs. Bu durumda, özel sektörün elektrik enerjisi sektörüne yatırımının sağlanmasının elzem olduğu kanaatindeyim. “Son yüzyılın en ciddi krizi” olarak değerlendirilen küresel mali krizin ülkemizi etkilemeyeceğini söylemek doğru olmaz. Dünya çapında bu kadar yaygınlaşmış bir soruna bağlı olarak ülkemizin ekonomik büyümesinin belli bir nispette azalması, kredi imkânlarının kısmen daralması gibi sonuçlar oluşabilecektir. Ancak dünya çapında yaşanan bu krizin Türkiye enerji sektörü açısından fırsata dönüştürebileceğini düşünüyorum. Krizin başladığı süreçten bugüne enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen ve projeleri ile ilgili süreçleri devam eden yerli ve yabancı şirketlerin yöneticileri ile görüşüyorum. Yatırım finansmanı açısından yaşanan gelişmeleri yakından izliyorum. Bu krizin şirketlerin yatırım kararlarında çok ciddi bir değişiklik yapmadığı ve özellikle enerji yatırımlarının proje finansmanı konusunda çok ciddi bir sıkıntı yaşamadıkları görülüyor. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Türkiye’de ne ucuzlamış, ne de serbest piyasa mekanizması üzerinden bol ve rahat ulaşılabilir hale gelmiştir. Tam tersine piyasacı yaklaşımların daima kamu üzerinden garantiler elde ederek ve bu mekanizma ile kendilerine kamu üzerinden kaynak aktarma yolunu tercih ettikleri, çeşitli adlarla yürütülen operasyonlarla da hukuk tarihimizdeki yerini almıştır. 2008 küresel krizinin aşılması için kapitalizmin yeni bir ülke ya da coğrafya üzerinden bu krizi çözmesi olanağı yoktur. Ulaşamadığı herhangi bir ülke de kalmadığına göre, başka bir gezegenin de sömürüye dahil edilerek o gezegenin sakinleri üzerinden de kriz aşılamayacağına göre, bu krizin en çok kapitalist öğretiyi ve uygulamayı dikte edenleri etkileyeceğini söylemek hiç de zor olmayacaktır. Krizin etkileri dünya üzerinde görülmeye başladıkça, yoksulluk ve yoksunluk derinleştikçe; bu tartışmanın daha da büyüyeceği, bir başka dünya söylem ve eyleminin güç kazanacağı öngörülebilir. Bu nedenle enerji, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık gibi tüm yaşamsal alanların bu krizden etkilenerek çıkacağı, bu alanlarda kamuya ayrılan payların giderek azaltılacağı, piyasacı yaklaşımların ise yatırım yapmaktan imtina ederek, çok büyük bir ihtimalle beklemeyi tercih edecekleri ve sonuçta ülkede kamuya yönelik hizmetlerin hem kalitesinin düşeceği hem de azalacağı görülecektir. Bu nedenle kamu hizmeti kavramı ve anlamının yaşanan gelişmeler ışığında tekrar değerlendirilmesi ve sosyal devlet kavramının söylem olmaktan çıkarılması kaçınılmaz olacaktır. ? Pirler: Özel sektörün bu yatırımları gerçekleştirebilmesi ve ara finansman maliyetlerini yüklenebilmesi için kamunun risk ve maliyet azaltma odaklı tedbirler uygulaması elzemdir. Köktaş: Küresel krizden dolayı dünya çapında faiz oranlarının düşürülmesine paralel olarak Türkiye enerji sektörüne finansal akışın devam edeceğini düşünüyorum. Çeçen: Kriz enerji alanı da derinden etkiledi. OECD enerji fiyatları endeksinde Türkiye’nin enerji fiyatlarında artış şampiyonları arasında yer alması, enerji alanında yürütülen küreselleşme söylemli kapitalist politikalarla nereye geldiğimizi göstermektedir. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ