12 Ocak 2025 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 317/30 Temmuz 2010 Cinsiyet Tanımlamasında KadınlaraDüşen Görev:‘Bayan’ Sözcüğüne HAYIR Kampanyası sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN A vusturyalı akordeoncu Marko Kasll, bizde konuktu. Hollanda’da yaşayan değerli viyolacımız Esra Pehlivanlı’yla birlikte genç bestecilerimizin özel olarak hazırladıkları besteleri kaydediyorduk. Bir akşam sohbeti sırasında Marko, “Etraftaki konuşmalarda, televizyonlarda benim akordeondan ne çok söz ediliyor, niye acaba?” diye sordu. İlk anda şaşırdım, ardından gülmeye başladım. İçime dert olan konulardan birine, bilmeden parmak basmıştı Marko! Çünkü akordeonunun cinsi “bayan”dı. Özellikle Rusya’da çok yaygın olan ve körüğün iki yanında sadece butonlar bulunan, yani tuşsuz, piyano tipi olmayan akordeonlara “bayan” deniliyordu! “Bizde bazı sözcükler yanlış kullanılıyor, anlam değiştiriyor” deyip geçiştirdim. Oturup “galatı meşhur” kavramını anlatacak halim yoktu! “Galatı meşhur”u “sözcük veya deyimlerin yanlış biçimde kullanılmasının yaygınlaşması ve doğrusunun yerini alması durumu” olarak tanımlayabiliriz. Yıllar öncesinde, Türkiye’nin tüm sanayi ürünlerini ithal ettiği dönemde, ülkemize gelen mallar, “marka”larıyla adlandırıldı! Örneğin yıllar yılı insanlar soğutucuya “Frijder” dedi! Kağıt mendil “Klineks”di, yerlisi yapıldığında da, ilk marka olan “Selpak” yaygınlaştı. Bay Kasll, bayan akordeonuyla sahnede DOĞRU GİRDİ, YANLIŞ YAYGINLAŞTI Osmanlıcanın ayıklanıp, Türkçenin yalınlaşmasına çalışıldığı yıllarda, Batı dillerinde zarf üzerine veya tanıştırmalar sırasında kullanılan betim sözcüklerine Türkçe karşılık bulundu. “MissMrs./MadmazelMadam/Mösyö”, “FrauleinFrauHerr” yerine bizde de erkekler için “Bay”, kadınlar için de “Bayan” sözcükleri kullanılmaya başlandı. Toplumda, “Sayın Bay, Sayın BaBayan mı, kadın mı? yan” türü duyurular, zarf üstü yazıları yaygınlaştı. Buna hiç itirazımız yok, bir gereksinim karşılanmış oldu. Ama son yıllarda giderek, doğru cinsiyet betimlemeleri olan “erkek ve kadın”dan bir kopma yaşanmaya başlandı. “Kadın” yerine “bayan” sözcüğü yaygınlaştı. Bu gidişi öncelikle en işlevsel biçimde gazete, radyo ve televizyonlar engelleyebilirlerdi. Ama onların da çoğunluğu, ne yazık ki, bu konuda “duyarlılık” göstermek yerine yanlışın peşine takıldılar ve yaygınlaşmasını engellemek yerine katkıda bulundular! Bulunmaya da devam ediyorlar! Yanlış kullanım, federasyonların uygulamalarına, tuvalet kapılarına, giyim sözlüklerine, hızla yaygınlaştı, adeta bir salgın gibi hızla dilimizi kasıp kavurdu! “Bayan sporcu, bayan sanatçı” gibi tanımlamalar, TV haber bültenlerinde, gazete sayfalarında “vukutı âdiye”den! Takımlar erkeklerden kuruluysa sorun yok, “erkek voleybol takımı” diye doğru bir kullanımda bulunuyorlar. Ama iş kadınlara gelince takım, “bayan takımı” oluyor! Düşünüyorum, acaba “bayan” nitelendirmesini daha mı “kibar” buluyorlar? Yoksa bu galat kullanıma alet olup yaygınlaşmasına yol açanlara “kadın” nitelendirmesi çok mu “kaba” geliyor? Aslında başka seçenekler de var! Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi, sadece kadınların kabul edildiği lokallerine “Hanımlar Lokali” adını verdi! “Bayan”la karşılaştırınca bu bile kabulümüz! Öteki dillerde bu betimlemelerde kızkadın ayrımı vardı. Evlenmemiş kadınlara Fransızlar “madmazel”, Anglosakson kökenliler “Miss”, Almanlar “Fraulein” diyorlar. Eskiden Almanlar, kadın servis elemanlarına da “Fraulein” diye hitap ederlerdi ama zamanla bundan vazgeçildi. Çünkü bir kadının evlenmiş veya evlenmemiş olması onun kişisel tercihi ve kimsenin bununla ilgili bir ayrımı hitap sözcüğüne yansıtmaya hakkı yok! Bizdeki “kızkadın” ayrımı ise hem yaş, hem de “bekâret” kavramıyla ilgili yapılır genellikle... Eskiden sporda da, “kız takımı” denilirdi, sporcu kadınların gençliği göz önüne alınarak. BASIN VE DİLCİLER DUYARLI DAVRANMALI Bu “galatı meşhur” salgınına öncelikle kadınların ve kadın kuruluşlarının karşı çıkması gerekiyor. Ama uygulamada pek seslerisedaları çıkmıyor! En hazmedemediğim de, yüksekokul mezunu, hatta akademik unvanı bile bulunan kimi kadınların ekranlarda, “Ben bir bayan olarak!..” diye söze başlaması. Kadın köşe yazarları arasında bu konuyu “biçim sorunu” olarak algılayıp hafife alanlar da var. Kesiklerin arasında çıkardığım şu satırlara bakın: “Her türlü ayrımcılığı, pis şakayı yapan bir adam bize ‘kadın’ dese ne olur ‘bayan’ dese ne olur Allah aşkına?..Türkiye’de her durumu çözdük bitirdik ‘kelimeler’ hassasiyetine mi kaldık?” “Şeytan ayrıntılarda gizlidir” diye bir deyim vardır. Hiçbir bozulmanın, yozlaşmanın, geriliğin “esası” ile uğraşırken, bu tür “ayrıntı”lar asla atlanmamalıdır. Biçimsel diye küçümsenen bozulmaların, esasa da etki ettiği unutulmamalıdır. Özerk bir kurumken, 12 Eylül 1980’le birlikte “devletleştirilen”, son günlerde kimi yeni sözcük üretimleriyle gündeme gelen Türk Dil Kurumu’ndan bu ve benzeri konularda hiç ses çıktığına tanık olmadım! Böyle bir yazıyı nicedir yazmak istiyordum ama güncel gelişmeler, etkinlikler hep ön aldı. Şu yaz gününde Başbakan çıkıp kadınların yüzüne karşı “kadınerkek eşitliğine inanmıyorum” diye “mâlumu ilan edince” konu usuma geliverdi. Kadın, sadece yasalar önünde, günlük yaşamda, aile yaşamında değil, dilimizde, sözcüklerde de erkekle eşit olmalı diye düşündüm. Buna da öncelikle bizzat kadınlar, ardından dilciler sahip çıkmalı, yazılıgörsel basın da duyarlılık göstermeli. Aklı başında herkes “bayan” sözcüğünün yanlış kullanımına “HAYIR” demeli... 18
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear