26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

YaşarkenPeşindeOlduklarımızaDair ? Yasemin ŞENYURT yaseminsenyurt@gmail.com B izi takip ediyorlardır suçlu olduğumuz için, bizi alkışlıyorlardır ünlü bir insan olduğumuz için ya da trafik ışıkları bizim karşıdan karşıya geçmemiz için kırmızı yanmıştır mesela. Kırmızı yanmasa da arabalar bizi görünce duracaklardır. Bu düşünceler psikoz esnasında bireye sıkıntı verir. Her şeyin nedeninin biz olduğunu düşünürüz. Depremlerin, bayramların, sorunların ve mutlulukların... Hayatın içinde kendimizi önemsiz ve değersiz hissettiğimizde sarıldığımız yanlış düşünceler değil midir bunlar? Akgün Akova, “Sen Varsın Yetiyorsun Palyaço Olmaya” adlı şiirinde, “Bir takım elbise gibi bakmama peşindeyiz dünyaya/Ütülü pantolon, temiz gömlek, ceket kravat toplamı olarak yaşamama peşindeyiz” diyor. Yaşarken neyin peşindesiniz sorusunu sormak ve bir an bunu derinliğine düşünmenizi istiyorum. Çünkü bu yazı yaşarken neyin peşinde olduğumuza dair bir yazı olacak. ceğini düşündü. Oysa bunu düşünmek için geçerli tek bir neden bile yoktu ortada. Bu düşüncelerle bir mektup yazdı dostuna. Dostundan gelen cevapla kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Aslında biraz çaba harcasa, biraz kendi dışına çıkabilse neşeli ve konuşkan olabileceğini biliyordu. Çok küçük bir çaba harcadığında çok büyük aşama kaydetmek istiyor ve hayal kırıklığına uğruyordu. Sustunuz ve susadınız yaşama. Gürül gürül akmayı denediniz… lardan mezunum” diyor. Siz nereden mezunsunuz sorusu da aslında yaşarken neyin peşinde olduğumuzla ilgili bir soru değil mi? Aşkın, dostluğun, barışın, sevginin, saygının olduğu bir dünya düşlüyor ve o dünyanın peşinden gidiyorsanız “Bir takım elbise gibi bakmama” derdindesiniz dünyaya. Herhangi bir sağlık problemi karşısında yalnız bırakanlardan değilseniz ve anlaşılamayanı, anlatılamayanı bile anlamak için çaba gösteriyorsanız, içinizdeki insana güvenin. Ahmet Savaş, “Havva Duasız Kopardı Elmayı” şiirinde, “İçimde bir insan olsun isterim/Mutluyken mutluluğun/Mutsuzken mutsuzluğun/Ölürken ölümün/Fiyakasını bozan” diyor. Size şizofreni teşhisi konuldu mu? Zar zor uyanabildi. Size şizofreni teşhisi konuldu mu? Konulduktan sonra uyudunuz mu? Uyunmaz mı? Uyunur ve yemek de yersiniz doğal olarak. Televizyonun müzik kanalını açtı salona gidip. Hemen ardından bilgisayarını açtı. Günlerinin böyle başlamasına o kadar alışmıştı ki; mekanik hareket ediyor gibiydi. Mutfağa gidip su ısıtıcısını çalıştırdı ve kupasına sallama çayını koyup salona geçti. Dışarısı oldukça karanlıktı. Bu havada uyumaktan başka hiçbir şey yapılamazdı. İşe ve okula gidenleri düşündü. Bir kitaba başlayıp devamını getiremediğiniz oldu mu? Canı daha çok sıkıldı. Kendisinden saklanan bir hastalığı olabile Mucizeler beklemeyin Yapmak istedikleriniz, hayal ettikleriniz ve hedefledikleriniz çok uzakta görünebilir. Onların çok uzakta görünme sebebi belki de barışmamış olmanızdır. Hayatla, kendimizle, geçmişle barıştığımızda önümüzde geniş, zengin ve derin bir alan açılır ki biz bu alana gelecek adını verebiliriz. Gelecek gelir mi gerçekten diyorsanız hayata karşı sabırlı olmanızı da öneririm. Sabırlı çalışkanlıklarla örün geleceği olmaz mı? Geleceğin adı üstündedir ve gelecektir. O gelirken siz mucizeler beklemeyin. O gelecek nasıl olsa diyerek boş vermeyin! İçinizdeki insana güvenin Birhan Keskin, “Gül Toplamak” şiirinde, “Yokluğunda çınlayan boşluk Çağdaş Türk Dili’nin yeni sayısı çıktı Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) tarafından hazırlanmıştır. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dil Derneği’nin aylık dil ve yazın dergisi Çağdaş Türk Dili’nin yeni sayısı okurlarla buluştu. Derginin yeni sayısında anadilin önemine vurgu yapılıyor. Derginin bu sayısında, “Dil İncelemelerinde Verilerin Değerlendirilmesi”, “Açılım Sözcüğü Üzerine”, “Atasözleri Sözlüklerinde Maddebaşları Üzerine” ve “Tıp Terimlerini Türkçeleştirmek” konulu yazılar yer alıyor. Derginin Yayın Yönetmeni İbrahim Dizman, önsözde okurlara özetle şöyle sesleniyor: “Yeni yılın ilk sayısıyla karşınızdayız. 2009, ülkemiz için birçok gerilimli konunun yanı sıra ‘anadil’ bağlamında dil tartışmalarının da yoğunlaştığı bir yıl oldu. Konuyla ilgili ilgisiz herkes dil kavramını tartıştı; görüşler ileri sürdü. Dil, siyasal toplumsal, etnik boyutlarıyla masaya yatırıldı. Sonuç? Tek bir tümce ile özetlenebilir sonuç: Bütün dillere saygı, herkesin kendi anadilini öğrenmesi hakkında saygı; ancak bir ulusun birliğini simgeleyen, varlığını sürdürmesinde temel etken olan ‘ortak dil’de buluşma... Toplumun geneli ve sağduyulu politikacılarla aydınlar zaten böyle düşünüyorlar; dileriz; farklı yönelimleri olan kimileri de yavaş yavaş bu ortak paydaya gelirler. Bu açıdan bu tartışmanın gecikmiş bir konuyu açıklığa kavuşturduğunu da söyleyebiliriz; hiç değilse bu yararı oldu tartışmaların. (...)” Derginin bu ayki sayısında, Ahmet Kocaman’ın “Dil İncelemelerinde Verilerin Değerlendirilmesi”, Yusuf Çotuksöken’in “Açılım Sözcüğü Üzerine”, Fikret Karadeniz’in “Dilin Çocukları”, Necmi Akyalçın’ın “Atasözleri Sözlüklerindeki Maddebaşları”, Gülseren Ünsün Engin’in “Tıp Terimlerini Türkçeleştirmek”, Şule Öncü’nün “Soluk Yüzler ve Kadın”, Hakan Akdoğan’ın “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde Anlambilimsel Açıdan Eleştirel Bir Bakış”, Mustafa Yalçıner’in “Aşağı Yukarı”, Remzi İnanç’ın “Yazmak Anımsamaktır”, Şükran Kozalı’nın “Roman Tadında Bir Kent Kitabı”, Hasan Akarsu’nun “Şiirlerde ve Yazılarda Şiir” ve Oğuz Gümüş’ün “Yazınsal Yansımalar” başlıklı yazıları yer alıyor. 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear