26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

JackyTerrasson Ankara’da ? Güneş BAYRAK Ankara Caz Derneği ANKARA’DA CAZ Cumhuriyet Ankara 289/15 Ocak 2010 nkara Caz Derneği ve LEO Organizasyon’un birlikte yürüttüğü ve her yıl farklı bir temayla karşımıza çıkan Ankara Caz Festivali’nin 13. yıl teması “Caz ve Piyano” olarak belirlendi. Türkiye’den caz sanatçılarına destek olmakla birlikte, ülkemiz caz müziğinin yurtdışında tanınması için de önemli bir rol oynayan Ankara Uluslararası Caz Festivali, 13. yaşında Ankara seyircisinin karşısına daha olgun bir programla çıkıyor. New York Times Magazine tarafından önümüzdeki 30 yılda Amerikan kültürüne etki edecek 30 yaş altı 30 sanatçıdan biri olarak nitelendirilen Jacky Terrasson festivalin Fransız Elçiliği’nde gerçekleşecek Basın Açılışı Kokteyli’nde ve Bilkent Üniversitesi’nde konser verecek. Parlak piyanist, doğaçlama yeteneği ile yeni caz standartları yaratıcısı olarak biliniyor. Zarafet ve coşkuyu ustalık ile harmanlayan Terrasson, FransızAmerikan köklerine müzikal göndermeler yaparken Afro ve Latin beatlerini tanıdık ve harika caz melodileriyle birleştiriyor. Bu performans, bu caz dehasını sahnede görebilmek ve dinleyebilmek için kaçırılmaması gereken bir fırsat. A Jacky Terrasson Hakkında Dünyaca ünlü FransızAmerikalı caz piyanisti Jacky Terrasson, Berklee College of Music’de eğitim gördü. Thelonious Monk yarışmasında aldığı ödül sonrası kendine özgü stili ile 1993 yılında caz dünyasının dikkatini çeken sanatçının daha sonra gerçekleştirdiği albüm kayıtları basında büyük övgüyle karşılandı. New York Times “bir dahi” yorumunu yaparken, International He rald Tribune gazetesi Jacky Terrasson’un “kendine özgü ritim duygusu ve pianissimodan fortissimoya aralıksız geçişindeki doğaüstü yeteneğini” öven ifadelere yer verdi. 2003 yılında Smile albümü ile Victoires du Jazz Ödülü’nü kazanan sanatçı, 2007 yılında tüm eleştirmenlerden tam not alan ilk solo albümü Mirror’ı gerçekleştirdi. Jacky Terrasson’ı izlemek isteyenler biletlerini Mybilet’ten satın alabilirler. Konser bu pazar saat 19.00’da Bilkent Konser Salonu’nda olacak. Piyanonun Tarihi İlk Piyano 1700’lü yıllarda İtalya Floransa’da Bartolommeo Cristofori tarafından yapıldı. Öldüğü 1732 yılına dek 20 civarında piyano üretti. Fransız Marius’un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter’ in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach’ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg’da org yapımcısı Johann Anderas Stein (17281792) Alman veya Viyana usulü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789’da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (17961871), piyanonun yapısını (Beethoven’in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe’dir, “kılavuzlu” denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz pi yanoyu, 1789’ da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822’de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom, ekleme demir çatıyı kurdu. Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. “Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar” gerekçesiyle, küçük yaştan (altıon) başlayarak, öğrenilebilecek çalgılardan birisidir. Hatta günümüzde çok daha küçük yaşlara yönelik piyano eğitimi verilebilmektedir. Kendi kendini dinleyebilmek... Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg, “Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır” diyor ve şöyle devam ediyor: “İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da, çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır.” Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor: “Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usulleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir.” Lavignac ise; “Pedal sanatı ayağın nasıl konulacağını değil, nasıl çekileceğini bilmektir” diyerek, gerekli öğüdü vermiştir. AFSAD’DAN KARELER 10 Fotoğraf: Erdal ALTIN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear