Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 235/2 Ocak 2009 Ankara Anakent Belediyesi’nin projeleri eleştiriliyor BaşkentAnkara’dan KöykentAnkara’ya... irçok medeniyete beşiklik etmiş olan Ankara’da yerleşim insanlık tarihi kadar eskidir. 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM hükümetinin idare merkezi ilan edilen Ankara, 13 Ekim 1923’te çıkarılan bir yasa ile de Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Başkent olduktan sonra hızlı bir gelişme süreci yaşayan Ankara’da, 1924 yılında çıkarılan “Ankara Şehremaneti Yasası” ile Ankara Belediyesi kurulmuştur. Ankara’nın ilk kentsel yerleşim planı 1932 yılında Alman mimar Herman Jansen tarafından yapılmıştır. Bir yarışma sonucu seçilen bu plana göre, o zamanki Ankara 300 bin nüfuslu bir kent olarak planlanmıştı. Bugün Ankara iline bağlı 24 ilçe 926 köy bulunmaktadır. Türkiye’nin, İstanbul’dan sonra, en çok göç alan ikinci ili olan Ankara’nın bugün 4 milyonu aşan nüfusunun yaklaşık yüzde 88’i kent nüfusu olup, geri kalan yüzde 12’si köylerde oturmaktadır. Ankara ili tarihi eserleri ve doğal güzellikleri bakımından oldukça zengindir. Ancak bugün bunların çoğu yıkıntı halindedir. O çok eski dönemlerden zamanımıza kadar gelen tarihi zenginliklerden ve “eski Ankara”dan bu güne, birkaç cami ve eser hariç, hemen hemen hiçbir şey kalmamıştır. Yıkılan bu yapıların hemen hepsi Ankara’nın başkent olma imgesi ile özdeşleşmiş olup dönemin yöneticilerinin mimarlık ve mühendislik mesleğine verdiği değeri de ortaya koyması açısından önem taşımaktaydı. Çünkü bu yapılar mimari proje yarışmaları yoluyla elde edilmişti. Hızla büyüyüp gelişen Ankara’da bugün ortaya çıkan ulaşım, yerleşim ve B ? Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi sosyal yaşamla ilgili çeşitli sorunların çözümüne yönelik yeni projelerin geliştirilmesi ve uygulamaya konulması kaçınılmaz bir zorunluluktu. Ancak bu projelerin ve yatırımların, çağdaş yerel yönetimlerde olduğu gibi, ilgili meslek odaları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve kent halkı ile birlikte, katılımcı bir demokrasi anlayışı ile, kente sahip çıkan, katkı koymak isteyen, “kamusal meşruiyeti” savunan duyarlı kesimlerle işbirliği halinde ele alınması gerekirken; sayın Melih Gökçek başkanlığındaki Anakent Belediyesi tarafından, hiç de demokratik ve şeffaf olmayan yöntemlerle projeler elde etmeye ve “kapalı kapılar” ardında kent yönetilmeye çalışılmaktadır. Nitekim sayın Melih Gökçek, bu tür uygulamalarına, yanlış olduğu gerekçesi ile karşı çıkan, ilgili meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile defalarca mahkemelik olmuştur. Sayın Melih Gökçek, Ankara ile ilgili projelerini anlatırken, “yıkıp yeniden yapmaktan”, “mega projelerden”, “dev alışveriş merkezlerinden” yani salt rant getirecek projelerden söz etmekte, bütün Ankara’yı bir “rant alanı” gibi görmektedir. Bugüne dek yaptırıp uygulamaya koyduğu yol, kaldırım, kavşak, köprü, altyapı, altgeçit, üstgeçit gibi salt imara yönelik projelerinin çoğu her türlü mühendislik nosyonundan ve estetikten yoksun; amacına hizmet etmeyen, kentin mimari dokusuyla uyumsuz ve kenti güzelleştirmek yerine daha da çirkinleştiren uygulamalardır. Sayın Gökçek zamanında yapılan yolların hemen hepsi jeolojik alt yapı ve en temel mühendislik normları dikkate alınmadan inşa edildiğinden bunların çoğu birkaç kez bozulup yeniden yapılmak durumunda kalınmıştır. Dolayısıyla, bir yandan Ankaralıların vergileri ile oluşan belediye gelirleri çarçur edilirken öte yandan belediye yandaş müteahhitler ve inşaat firmaları zengin edilmiştir. Yeni inşa edilen yolların pek çoğunda viraj eğimleri ters verilmiş olduğundan bu bölgelerde araçlar sık sık yol dışına savrulma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Altgeçitlerin çoğunda drenaj sistemleri gerektiği gibi yapılmadığı için yoğun yağışlı dönemlerde bu geçitler su ile dolmakta ve arabalar yarılarına kadar suya gömülmektedir. Yayaların yürüme yolu olan kaldırımlar da, yine kalitesiz inşa edildiğinden ve arabaların park etmesi önlenemediğinden, kısa zamanda çökerek kullanılamaz hale gelmekte; bu nedenle hemen her yıl yenilenerek yine Ankaralıların vergileri ile oluşan belediye gelirleri çarçur edilmekte ve yine yandaş müteahhitler zengin edilmektedir. Her türlü estetikten yoksun ve demir yığınları halinde inşa edilen üstgeçitler, başkentin yollarına adeta kelepçe vurulmuş izlenimi vermektedir. Yaşlı, engelli ve hasta vatandaşların gereksinimleri dikkate alınmadan inşa edildikleri için bunların hiçbiri amacına hizmet etmemektedir. Yine sayın Gökçek zamanında, trafiği rahatlatmak amacı ile inşa edilen kavşakların çoğu, örneğin Kuğulu Kavşağı, tam tersine trafiği daha da karmaşık hale getirdiği gibi trafik güvenliği açısından da ciddi sorunlar yaratmıştır. Çünkü, kaldırımların inşasında olduğu gibi kavşak inşaatlarında da yayalar yok sayılmıştır. Kavşak inşaatı nedeniyle iyice daraltılan hatta bazı yerlerde tamamen ortadan kaldırılan kaldırımlar, yayalara yürüme olanağı bırakmadığı gibi karşıdan karşıya geçme olanağı da tanımamaktadır. Kaldırımların ortasına yerleştirilen mantar şeklindeki çıkıntılar... Sözde trafiğe kapalı yaya alanı olarak tasarlanan ancak ticari araçların ve kamyonların cirit atıp park ettiği alanlar... Kaldırımlar üzerinde aylarca açık bırakılan rögarlar... Altyapı yetersizliği ve bakımsızlığı nedeniyle bir yağmur sonrası Ankara caddelerini kaplayan ve yayaların karşıdan karşıya geçmesine olanak tanımayan diz boyu çamurlu sular... Tüm bunlar, Anakent Belediyesi’nin Ankara insanına olan saygısızlığının tipik örneklerini oluşturmaktadır. Öte yandan, Ankara halkından topladığı vergilerle, oy karşılığı kimi yandaşlarına dağıttığı kaçak kömürler nedeniyle, Ankara’nın doğalgaz kullanımı ile nispeten temizlenmiş olan havasının yeniden kirlenmesine neden olarak, Ankara halkının sağlığını da tehlikeye sokmaktadır. Sayın Melih Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Cumhuriyet tarihimizin anıları ile dolu ve Atatürk’ün Türk milletine bir armağanı olan başkent Ankara’nın tarihini ve mimari dokusunu katleden ve Ankara’da yaşamı bir kabusa dönüştüren bu tür yanlış ve her biri bir sorumsuzluk ve Ankara insanına saygısızlık örneği olan uygulamaları saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Sayın Melih Gökçek’in, Ankara halkını yok sayan, antidemokratik ve şeffaf olmayan, Cumhuriyetimizin Başkenti Ankara’yı güzelleştirmek yerine çirkinleştiren ve başkenti giderek Köykent’e dönüştüren bu yönetim tarzını Ankara halkı kesinlikle hak etmemektedir. ‘Böylebiryönetimi Ankarahalkı haketmemektedir’ 7