24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 27 ŞUBAT 2011 / SAYI 1301 Dönüşümün sıkıntısı da büyük oldu... Kentsel dönüşüm denilince akla direniş, çatışma, evlerinden olan aileler ve dev inşaat yatırımları geliyor. Peki insani açıdan çıkan sonuç ne? Evlerinden olanlar ne yaptı? Yıllarca gecekonduda yaşadıktan sonra apartman yaşamına geçmek sosyal ve ekonomik olarak ne gibi sonuçlar doğurdu? Yanıtları YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden Doç. Dr. Asuman Türkün veriyor. DEN Z ÜLKÜTEK N Asuman Türkün, TOK konutlarına yerleşen pek çok ailenin bu evlerde kalıcı olamadığını söylüyor. Tarlabaşı soylulaşıyor! Tarlabaşı’nda yürütülen politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz? stanbul’da tarihi bölgede yer alan Cihangir, Galata gibi bölgeler piyasa içinde dönüştü, soylulaştı. Ancak benzer dönüşüm Tarlabaşı’nda kendiliğinde olmadı; buradaki binaların büyük bir kısmı çok daha mütevazı koşullara sahip ve ciddi bir rant artışına izin vermiyor. Bu nedenle Tarlabaşı, tepeden verilen bir kararla dönüşüm alanı ilan edildi. Hatta “piyasa içinde geri kalan alan dönüşmezse buraları da benzer projelerle dönüştürürüz” deniliyor. Tarlabaşı’nda yaşayanların büyük bölümü stiklal Caddesi’nde çeşitli kayıt dışı işlerde çalışıyor. Tarlabaşı’ndan merkeze uzak bir yere taşındıklarında bu işlerin çoğunu bulamayacaklar. Türkiye’de konut politikalarında hep mülkiyetten yana bir tavır sergilendi; ucuz ve erişilebilir kiralık konut konusunda çözüm geliştirilmedi. Ancak 5366 sayılı yasadaki “acele kamulaştırma” yetkisi mülkiyeti de tartışmalı hale getirdi; yani bazılarının mülkiyeti “daha az kutsal”. TOK ’nin dönüşüm bölgelerinde mülk sahiplerine üç seçenek sunuluyor; ya binalarını belirlenen fiyatlara satıp gidecekler, ya kendi mahallelerinde yapılacak olan daha lüks konutların yüksek bedelini borçlanma yoluyla ödeyecekler ya da kendi mahallelerinden farklı bir yerde yapılan ve daha uygun fiyatlı TOK konutlarına yine borçlanarak geçeceklerdir. Bu üç seçenek de bu mahallelerde yaşayanlar için ciddi bir çözümsüzlüğe yol açıyor. G Kentsel dönüşüm projeleri pek çok aileyi evinden etti. stanbul’daki kentsel dönüşüm haberlerini basından takip edebiliyoruz. Peki kimi zaman direniş kimi zaman da mahkemelerle durdurulmaya çalışılan bu “dönüşüm”, “yıkım” ya da “soylulaştırma”, adına ne derseniz deyin, ne gibi sonuçlara yol açtı? YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Asuman Türkün bununla ilgili bir araştırmaya imza atmış. Türkün’ün MSGSÜ Şehir Bölge Planlama Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Besime Şen, Yrd. Doç. Dr. Binnur Öktem, Yrd. Doç. Dr. Şükrü Aslan ve Mimarlar Odası’ndan Y. Mim. Mücella Yapıcı’nın katkılarıyla hazırladığı ve TÜB TAK tarafından desteklenen “ stanbul’da Eski Kent Merkezleri ve Gecekondu Mahallelerinde Kentsel Dönüşüm ve SosyoMekânsal Değişim” isimli projenin sonuçları evlerinden ayrılıp toplu konutlara yerleşen ailelerin büyük sıkıntı yaşadığını gösteriyor. Hangi mahallelerde çalıştınız? Altı mahallede çalıştık. Bunların üçü farklı dinamiklerle gelişmiş gecekondu mahalleleri, Tozkoparan ve Küçükçekmece’de TOK bloklarının yer aldığı Bezirganbahçe dönüşüm uygulamalarının sonuçlarını göstermesi açısından önemli; Küçükçekmece’de yer alan Ayazma ve Tepeüstü’ndeki gecekondu alanının yıkımından sonra ev sahipleri burada yapılan TOK bloklarına 20 yıl borçlandırılarak geçirildiler. Ayazma ve Tepeüstü Doç. Dr. Asuman Türkün. Fotoğraf: UĞUR DEM R 1990’larda gelişen gecekondu mahalleleri; daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelenlerin yerleştiği bir yer. 1980 sonrası aflardan yararlanmamışlar; bu yüzden en kolay yıkım burada oldu. Ev sahibi olanlar Bezirganbahçe’ye 20 yıl borçlanmalı geçirildi. Diğer mahallelerin ortak noktası kentsel dönüşüm ve dargelirli kesimlerin yaşam alanları olmaları. Başıbüyük kentsel dönüşüm alanı ilan edildi ve ilk uygulama olarak mahalledeki alana TOK blokları inşa edildi. Tuzla Aydınlı'da TOK konutlarının yapıldığı kısımda yer alan konutlar yıkıldı ve yine Bezirganbahçe’de olduğu gibi TOK bloklarına yerleştiler. Derbent’te mahallenin büyük bir bölümünde tapu tahsis belgeleri iptal edildi. Tarlabaşı’nda kısmen yıkımlar başladı ve kiracılar tahliye ediliyor. Burada yüzde 64 oranında bir kiracı nüfus var. Ev sahipleri açısındansa bir mülksüzleşme süreci başlayacak gibi. Diğer mahalle Tozkoparan. Burası 60’ların sonunda gecekondu önleme bölgesi ilan ediliyor ve 20 yıllık borçlanmayla insanlar yerleşiyor. 1960’larda burada yaşayanların iş olanaklarına sahip oldukları, gelirlerinin yüksek olduğu ve ödemelerin yükünün giderek azaldığı biliniyor, dolayısıyla çok sıkıntı çekmeden ödemelerini yapıp tapularını almışlar. Bugünse aynı durum söz konusu değil. Dönüşüm insanların hayatını nasıl etkilemiş? Doksan sonrasında gecekondu yapımının sınırlarına ulaşılmıştı; bu nedenle gelenlerin büyük çoğunluğu kiracı olarak kente yerleşmiş. Ayazma ve Tepeüstü yıkıldıktan sonra evsahibi kabul edilen aileler Bezirganbahçe’ye yerleşti ama ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşadılar. Zaten ekonomik krizin olduğu bir dönemde bu konutlara taşınanların yüzde 54’ü işini kaybetti; yaptığımız anketlerde işsizliğin yüzde 30’a ulaştığı görülüyor. Çalışanların yüzde 30’u da asgari ücret altında gelire sahip ve yarısından fazlasının herhangi bir sosyal güvencesi yok. Bezirganbahçe’ye yerleşenlerin yarısına yakını borçlarını ödeyemeyerek geldikleri semtlere ya da kentin çeperlerine kiracı olarak dönmek zorunda kaldı. Bir de şu var, insanlar gecekondularda ellerine para geçtikçe evlere yatırım yapmayı sürdürmüşlerdi. Çıkılan katların bir kısmı kiralanarak ek gelir elde edildi. Bakkaldan veresiye alışveriş gibi mahalledeki sosyal ağlar yoluyla zor zamanlar daha kolay atlatılır oldu. Apartmana geçince bu tür gelirler ve ilişkiler de kaybedildi. Aidat, doğalgaz gibi düzenli ödemeler de onlar için fazladan külfet. Yaşanan sosyal sıkıntılar nedir? Sosyal alanların kaybolması komşuluk ilişkilerini zayıflatmış. Gecekondu mahallelerinde sokak ya da ev önleri buluşma alanları olarak kullanılırken TOK ’nin yaptığı konutlarda bunlar hiç düşünülmemiş. Bezirganbahçe’de birtakım yeşil alanlar var ama bunlar da işlevsel olmaktan uzak. Buraya taşınanlar aynı sitede oturan tanıdıklarıyla görüşüyor. Gecekondularda yıllarla birlikte komşuluk da hemşerilik kadar önemli hale gelmiş. Yeni konutlarda aileler bu açıdan da sıkıntı yaşıyor; apartmanda tanımadıkları komşularla gerilimler yaşandığı söyleniyor. Ayrıca TOK konutlarının tümü 100 metrekarenin altında ve iki odalı. Ancak evde yaşayan kişi sayısının ortalama 7 ile en fazla ve ortalama yaşam süresinin en düşük olduğu mahalle de burası. Başıbüyük ve Derbent gibi fiziksel direniş yaşanan yerlerde bir farklılık söz konusu mu? Başıbüyük’te uzun süre direniş olmuştu ve dönüşümün yönünü de önemli ölçüde etkiledi. Mevcut uygulamalara ve mağduriyete dikkat çekildi. Ayrıca, dönüşüm baskısının yaşandığı ilçelerde, AKP’nin elinde olan belediyelerin yerel seçimlerde el değiştirdiği dikkat çekiyor. Ancak Derbent’teki sorun çözülemedi. G denizulk@gmail.com Bu kuklalar Saim Bugay anısına... T ürk heykelinin öncü isimlerinden Saim Bugay bir kukla sergisiyle anılıyor. Tophanei Amire’deki “Öyle mi?” isimli sergi Saim Bugay’ın dolaylı olarak kuklayla kesişen sanat yolculuğuna bir saygı gösterisi. Bugay ve kukla arasında ilişkinin derinliğini görmek için sanatçının üretim biçimine ve aklını oyun oynama adına kullanmasına bakmak bile yeterli. Oyun oynamak basit gibi görünse de Bugay’ın sanatında önemli Kadınlar eve kapanıyor Dönüşümün kadınlar üstündeki etkisinden bahsedebilir misiniz? Kentleşmeyle kadınların işgücünden çekildiği anlaşılıyor. Bizim araştırma yaptığımız mahallelerde de bu durum geçerli. Ancak merkezi nitelikte ve iş olanaklarının daha fazla olduğu bölgelerde kadınların işgücüne katıldığı ve sosyal sigorta dahi olabildiği gözleniyor. Tozkoparan ve Derbent’te kadınların diğer mahallelere göre daha avantajlı olduğu açık. Bu mahalleler ayrıca birinci nesil göçmenlerin yaşadığı yerler ve iş olanaklarının daha fazla olduğu dönemlerde işgücüne katılabilmişler. Ulaşım olanakları da önemli bir rol oynuyor; Aydınlı’nın kentten kopuk olması, toplu ulaşımın sınırlı olması kadınların çalışmalarını da sınırlamış. Sosyal ilişkilerin kaybı kadınların hayatını daha fazla etkileyen unsurlar. Bildiğiniz gibi kadınların iş hayatına katılmasını kolaylaştıran kreş, bakımevi gibi kurumlar yaygın değil ve pahalı. Sosyal ilişkileri yoluyla bu sorunları çözerek çalışabiliyorlardı. Yıllardır yaşadıkları sosyal ilişkilerden kopmak onları bire bir etkiliyor. Bezirganbahçe’deki görüşmelerde kadınların izole bir yaşam sürdükleri sonucu çıktı. G Tel: (0212) 252 16 00 C M Y B C MY B bir yer tutuyor. Çocuk gibi keyif almak, keşfetmek belki de Bugay’ın bugüne kadar gelen eserlerinin en önemli çıkış noktaları. “Şimdi öyle laflar var, ‘ben kendim için yapıyorum’. Hayır. Ben kendim için yapmıyorum. Yani birilerine bir şeyler söyleyebilmek seçtiğim kavramı birilerine anlatabilmek için yapıyorum” diyen sanatçı için kukla aynı zamanda düşündürmenin keyifli bir yolu olagelmiş. Bu sergi Saim Bugay’ın öğrencilğini yapmış, sohpetine konu olmuş, gönül bağı kurmuşların bir araya geldiği bir platform. Sanatçının 77. doğum yıldönümü anısına düzenlenen “Öyle mi?” Karma Kukla Sergisi 11 Mart’a kadar görülebilir. G Sergi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear