Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ANNA AHMATOVA (23 HAZİRAN 1889/ 5 MART 1966)
‘Haberiniz olsun, son kez yaşıyorum!’
İç savaşın acılarıyla yoğruldu. Sonra gözlerini, şiirini yepyeni bir dünyaya açtı. Yeni düzenle ilgili kuşkuları, soruları vardı. Ülkesinden
kaçıp gitmeyi hiç düşünmedi. Yıkılan dünyada acıyla pişmeye çalıştı. Kocası idam edildi, oğlu hapislerde süründü. Sürgüne gönderildi.
Tek dayanağı şiirdi: “Bilgelik yerine alışkanlık geçerli/ Alışkanlık, o tatsız besin./ Bugün bile acıyla düşünürüm,/ Uzun bir vaaz oldu
gençliğim./.../ Ya katettiğim o çorak yollar/.../ En unutkanlardan da iyi öğrendim unutmasını/ Ve gördüm nasıl akıp gider yıllar ardarda/ Ve
hiç öpülmedi dudaklarım hiç gülmedi gözlerim./ Kim verir onları bana, söyleyin kim?” (Çev. Atillâ Tokatlı).
zaman yoktur onun için;/ Onun
zırdın./ Şimdi aç bir dilencisin;/
GÜLTEKİN EMRE
Çalacaksın kapıları, açmayacak- için yoktur mekân.”
ları kapıları.” (1917) (Çeviren: Günlük olayların sarsıntılarıyla
nna Ahmatova, devrim karşıtı olduğu savıyla idam
Güneş Acar, Şimdi). Ne çok şey
yaşar hep. Onun için de zaman,
edilen, Akmetizm akımın kurucu Gumilyov’la evlen-
sezdiriyor bu şiir, yaşanıp ama
mekân öne çıkmaz. “Çünkü bu
A di. Yunanca bir sözcükten türetilen bu akım, Rus şi-
unutulmayan ne çok şeyi!
gün, bu gece,/ Hesabımızı görme-
irine hâkim olan sembolist şiir anlayışına karşı bir tavırdı.
miz gerek” der. Kendi içine bak-
“Ayakları yere basan, aydınlık” bir anlayışı savunan bu
YASAKLI ŞAİR!
masını bilen bir şairdir Ahmato-
akımın öncü şiir örnekleri Ahmatova’nın Akşam (1912),
Ahmatova’nın şiirlerinin 1925-
va: “Bazılarının ilkbahar dedik-
Tespih (1914) kitaplarındadır. Edebiyat / şiir dergilerinde
1946 yılları arasında yayımlan-
leri şey/ Yalnızlıktır benim söz-
yayımlanan şiirleriyle, özellikle Tespih’le adı çok geniş bir
ması engellendi. Şiirlerinin çok
lüğümde” der okurun da canını
çevrede duyuldu, ünlendi.
“kötümser” bulunmasının ya-
acıtarak. “Ve o kadar çok ayna-
Ahmatova, şiirinin köklerini, ruhunu “engin Rus toprak-
nı sıra “erotik ve mistik” olarak
larının”, “ ezilmiş halkının dışında” görmez, bu değerlerle da” yaşamıştır ki içine, geçmişi-
da değerlendirildi. Ayrıca “Rus
var olur şiiri. Lirik şiirleriyle varlığını ebedileştiren Ahma- ne bakarak. Yazarak her zaman
halkına, siyasete karşı” duyarsız
zordur ama o bu zorluğa, yalnız-
tova, aşkı, sevgiyi, acılarını, unutmak istemediklerini, sabır-
oluşu neden gösterilerek “burju-
la hayattan beklediklerini şiirleştirdi. lığa karşı hep direnmiş, yaşamı-
va”, “bireyci” suçlaması da onu
Yaşamı cezaevi kapılarında, oğluyla görüşmekle geç- nın serüvenini şiirinin omurga-
şiirden uzaklaştıramadı.
ti dense yeridir. Karakollarda, sorgularda, hakaretlere katla- sına ağdırmıştır ömrü boyunca.
Sovyet Yazarlar Birliği’nden
narak yaşama tutunmayla geçti dense, yeridir.
Dilimizde yayımlanmayan
çıkarıldı. Kitapları yasaklandı.
“Kahramansız Şiir” onu uzun
1953’te Stalin’in ölümüne kadar
MUHALEFETİN, ELEŞTİRİNİN, YAPILAMADIĞI
mu uzun bir süre meşgul et-
baskı, sansür, horlanma, aşağı-
DÖNEMLERİN ŞAİRİ!
miştir. Farklı bir şiirin çatısını
lanma kampanyası hep sürdü. Bu
O, hak etmediği acılara katlanmak zorunda olan bir şair-
sürede edebiyat eleştirileri, Puş- düzyazı ya da dramın çatısı al-
dir. Bireysel, toplumsal muhalefetin, eleştirinin olmadığı,
tında olgunlaştırır. Her yerde o
kin üstüne çalışmaların yanı sıra
yapılamadığı dönemlerin şairidir. Yarının ne getireceğini ne
Fransız şairlerinden çeviriler, in- Resim: MOISEI NAPELBAUM şiir vardır aklında. Onunla ya-
olacağını bilmediği günlerin ayakta kalabilen şairidir. Ken-
celemeler yayımlamaya çalıştı. tıp kalkar. Bunu şöyle dile ge-
dine, acılarına, geçmişine, geleceğine, aşklarına yeni bir dil
“Kısa, lirik, içten konuşma tar-
tirir: “Kendiliğinden, onulmaz
oluşturarak sahip çıkan bir şairdir. Çığlıklarını yutarak an-
zında, Rus halk şarkılarının esintilerini taşıyan şiirleri, içer- bir hastalığa yakalanır gibi, sürekli beni yakalamayı başa-
ne, eş, sevgili, şair olarak ayakta kalmıştır.
diği duyguyu okuyanın iliklerine dek duyumsatan, bireysel ve rıyordu (her yerde: konserde müziği duyduğum sırada, yol-
Yalın, zorlamasız, imgeye boğulmayan, insanın yüreğine
toplumsal insanlık durumlarını içe dönük kırılgan bir derin-
da, hatta düşte) ve kendimi ondan kurtaramıyordum.”
dokunan, düşündürten, can acıtan şiirlerdir yazdıkları. “Her
lik ve incelikle mistik çağrışımlarla” dile getirmesi nedeniy-
15 yıl boyunca bunu yaşar. Onun için son şiir yoktur. Hep
gün, yeni bir bunaltı,/ Olgun buğday kokusu her geçen gün
le 1965’te Oxford Üniversitesi’nde onursal edebiyat dokto-
yazmadığı ama yazmayı istediği şiirlerle yüklüdür beyni. “Ve
biraz daha ağır.” (Güneş Acar, Her Gün)
ru olarak ödüllendirildi.
ölürsem, kim/ Yazacak size dizelerimi” der. “Okur” için dü-
Şiir yazmak onun hayata bağlayan, hatta tutunmasını sağ-
şündükleri mi? “Pek öyle umarsız olmasın/ Ve, önemlisi, ka-
layan çok önemli bir gereksinimdi. “Aynı bardaktan içme-
KADIN MI? ŞAİR Mİ?
palı. Ah, olamaz!/ Çağdaşı kendisini anlasın/ Diye ikiye bi-
yeceğiz/ Ne suyu, ne tatlı şarabı,/ Şafakta öpüşmeyeceğiz/ “Anna Ahmatova: Bir şair mi? bir kadın mı?/ Bir şair,
çilmiştir ozan/.../ Yeryüzünde hızla akar yüzyılımız/ Ve dar-
Ve akşam çöktüğünde pencereden bakmayacağız./ Sen gü-
bir kadın,/ Bir varlık yalnız.// Yalnız bir varlık/ Rusya’da.
dır çemberin alanı,/ Ama o bağlı ve sonsuz,/ Bilinmeyen dos-
neşle soluyorsun, ben ay ile/ Ama aynı aşkla yaşıyoruz iki-
Şiirde/ Herkesin ve her şeyin ortasında” bir şair. İşte Elia-
tudur ozanın.” (Çeviren: Azer Yaran, Okuyucu).
miz de.” (Çeviren: Güneş Acar, Aynı Bardaktan). ne Bickert “Çok Sesli Sessizlik”te böyle diyor.
Ahmatova’nın şiiri. Okuru için
Sezdirmelerle yüklüdür
Devrimin idam ettiği eşi Gumilyov’a şöyle seslenir: “Şi-
Şunları da vurguluyor: “Ün ya da unutulmuşluk için-
de aynı şeyi yapar. “Ama şairin hakkını şaire veren yalnız
irlerimde yalnız senin sesin var/ Senin şiirlerinde, biliyo- de sanatçının yalnızlığı/ Sevilen sonra da sevilmeyen ka-
onun şiirlerini okuyan, ezberleyen okurlar değildir; yürekli,
rum benim soluğum esiyor.” Sevdiğinin durumunun belir-
dının yalnızlığı./ Geçmişi düşünmekle ve gelecek düşünce-
namuslu, tutarlı eleştirmenler de çıkabilir” diyor Ferit Ed-
sizliğini ortaya koymak için yaktığı ağıt içindeki acıyı na- sinin kafasından/ şimdiden hiç çıkmamasıyla kendini tüke-
gü, “Anna Ahmatova’nın Çileli Yaşamı ve Olağanüstü Şii-
sıl da yapyalın anlatıyor “Bilmiyorum, yaşamakta mısın, ten şimdiki zamanın/ yalnızlığı/ Sözünü uz ettiği ama şiiri-
ri Üzerine Birkaç Sözcük”te: “Anno Domini MCMXXI” ki-
öldün mü?” diye sorarak: “Dünyada bir yerlerde bulabilir nin ektiği acı ve tatlı yalnızlık./ Yalnız ve sessiz Ahmatova./
tabı üzerine eleştirmen N. Ossisli’nin şöyle dediğini belirtir:
miyim seni/ Yoksa, akşamın yaslı karanlığında/ Bir ölüyü Sessiz ve her zaman biriyle konuşan.”
“Ahmatova, Rusya’yı. Devrimci inançları için değil, ulusu-
mü düşünmeli...” (Çeviren: Ataol Behramoğlu)
Yalnız şair, yapayalnızken hep düşte yaşar, düşlerini ya-
na duyduğu bağlar dolayısıyla bırakıp gitmemiştir.
Peki “şimdi” nedir onun şiirinde? “Bugün kimseler kulak şar. Yaşadığı düşleri de yazar. “Yoksa bütün bunlar düşte
Kuşkusuz biz devrimcilerden biri değildir Ahmatova ama
vermez türkülere/ O öngörülen günler geldi/ Hey! Son şiirim, miydi?” diye sorar. “Bu akşam düşümde gördüm geldiğini”
dünya pek öyle olağanüstü bir şey değil.// Kırmıyor kalbimi, der düşünü önüne alıp. Onca zaman geçmişle bugün arasın- hakkını teslim edelim: Bir şair için en önemli niteliklere
çınlamıyor!// Daha dün, özgür kırlangıç,/ Sabah uçuşuna ha- da gidip gelir. Gelecek hep belirsizdir, acıyla doludur. “Ama sahiptir. Namusludur, tutarlıdır ve yurttaşlık bilincine sahiptir.”
>>
8 29 Şubat 2024