25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kırılgan duyarlıkların öykücüsü: Füruzan! YAZMAK, ONUN İÇİN BİR İNSANLIK DURUMLARI BAKIŞ EDİNME YOLU / Füruzan’ın, anlatı dünyasının ilk YOLCULUĞUDUR! dönemini içeren Parasız Yatılı / Ku- Füruzan anlatıcılığı başlı başına bir şatma / Benim Sinemalarım öykü- “edebiyat olgusu”dur. Bunu hem dö- ler birikimi hem tema çeşitliliği hem neminin özellikleri hem de öyküleriy- de toplumsal çevre / ortam içindeki le kurduğu dünyalarda getirdiği ba- insan / lık durumlarını göstermesi kış, duygu, insani gerçeklik açısın- açısından bir zenginlik taşır. dan değerlendirdiğimizde gözleriz. Öne çıkan öykülerinde (“Taşra- Öyle ki o “olgu”, bir biçimde “olay” lı”, Su Ustası Miraç”, “Edirne’nin olarak karşılanmıştı ilk kitabı Para- Köprüleri”, “Haraç”, “Ah… Güzel sız Yatılı yayımlandığında. (*) İstanbul”, “Gül Mevsimidir”, “Benim Füruzan’ın öykü evrenine açılan Sinemalarım”, “Seyyid”, “Bir Evin birçok kapı vardır. Bunu adım adım Dıştan Görüşünü”) hem duygu yo- bize sunar. Her okuyuşta öncüllerinin ğunluğu hem de insani gerçekliğin sesini / tanısını hissedersiniz. Ama boyutlandığı durumları anlatması o kendi sesinin rengiyle var olmak açısından en başarılı öyküleridir. için yazdığının bilincinde bir anlatı- Onun belleklerde iz bırakan, cıdır. Bunu yetişme biçimine, ilgi ve anlatıcı yanını öne çıkaran özel- meraklarına bağlar biraz ad: likleri bu öykülerinde bulabiliriz. “Ben, sanatların tümüyle çok kü- Başlıca izleklerine baktığımızda çük yaşlarda ilgilendim. Onları gi- şunlar gözlenir: derek sevdim. Bir çocuğun ilgilen- “Savrulmalar. Göçmenlik. Haya- mesi, sevgiyle olabilir ancak. Bel- ta tutunma savaşımı. Geçmişi öz- li bir bilinçten geçirilmiş olarak değil. Müzikle, oku- dünyasından, ötelerden yaşanmışlıkların / burukluk- leyiş. Burukluk. Bırakılmışlık. Yetinerek yaşamak. Bir mayla, resimle… Sinemayı zaten bütün çocuklar se- ların izlerini taşır bize. Bu anlamda Parasız Yatılı, Fü- yere bağlanma. Aşk>tutku>sürükleniş. Çocukluk düş- ver. Bu düşüncemi arasız dile getiririm. Benim ço- ruzan öyküsünün ilk adasıdır. “İçeriye küçük kız gir- leri. Anne-kız ilişkisi”. cukluğumu zenginleştiren dikkatler, eğilimlerdi bun- di. Eğri bacakları vardı. Yüzünde kapıyı açtığında olan İNSANIN ‘ÖTEKİ YÜZÜ’ lar. Daha sonraki yıllarda da onların tümünü kapsa- gülüş duruyordu. Konuşunca hiç değişmiyordu gülü- “Ah Güzel İstanbul”un Sarı Kâmil’i ile Cevahir’in öy- yan en azından genel bilgilerimin olmasına çalıştım. şü. Çok şaşırtıcıydı bu.” (“Taşralı”, s. 32) küsündeki burukluk… O uzun yol şoförünün dünyası- Bir konu için akıl yürütmem gerekiyorsa, onları öğ- O “küçük kız”, neredeyse Füruzan öyküsünün le- nı anlatma ustalığı benzersizdir. Öyle ki Füruzan’ı in- renmek istedim hep.” (**) itmotividir. Onun burukluğu / yalnızlığı / bırakılmışlı- sanın “öteki yüzü”nü göstermedeki sezgiselliğini de ğından süzülen bir dünyayı anlatır bize. Anlatıcılığın- FÜRUZAN ÖYKÜSÜNÜN İLK ADASI: Cevahir’in gerçekliğini yansıtışında gözleriz. Adeta daki duygu tınısı, gerçeklik bakışı Kuşatma (1972) ve PARASIZ YATILI! insanın ruhunun tersyüz edilişidir bu da: Benim Sinemalarım’daki (1973) öykülerine de yansır. Yazmak, onun için bir bakış edinme yolu / yol- “Cevahir, Sarı Kâmil’in yola çıktığının onuncu gü- Onun ayrıntı ustası olduğunu hatırlatarak kitaba adını culuğudur. İnsana gitmek, insana bakmak, gözle- nü öğle üstü son yaz günlerinin gürleştiği sardunya veren öykünün açılış cümlelerine göz atalım dilerseniz: mek, onun öyküsünü yazmak… Sait Faik’in, Orhan saksılarından yabanıl otları ayıklıyordu bir yaban na- “Alçak, tekdüze sıralanmış eski evlerin üstünde gü- Kemal’in “küçük insan”ı onda başka bir boyutta an- nesini parmakları ezip kokladı. Epeydir yüreğine yer neş yükseliyordu. Aralıklarda iri taşlarla süren yokuş- lam kazanır. “Sabah Eskimişliğin” (1967), “Özgür- etmeye başlayan bunaltının bu kokuyla daha belir- ların iç içeliği hâlâ puslu, ışıksızdı. Yağmur oluklarının lük Atları” (1967), “Münip Bey’in Günlüğü” (1968, gin, daha acımasız ortaya çıktığını duydu.” (s. 127) “Taşralı” (1968) [Parasız Yatılı] açılış öyküleri olarak çatı uçlarındaki dönemeçlerine toplanan kuşların gün Süren ve sürüklenen bir duygunun anlatımında okunduğunda bu izleri gözleriz. aydınlandıkça ötüşleri çoğalıyor, sivri, kesintisiz yayı- insan ruhunun sanrılı yanlarını buluruz. Füruzan’ın Anlatıcı, gözleyen / anlayan ya da yaşayandır. Kendi lıyordu mahalleye…” (Benim Sinemalarım) ustalıklı gözlemleri, sezgisel bakışı öyküyü >> 4 29 Şubat 2024 LÜTFİ ÖZGÜNAYDIN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear