22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ları sırasında da anılar oluşmuştur. Birini istesem… James Joyce’un 1936 Ağustos’unda 4 yaşındaki to- runu Stephen’a yazdığı mektuptan kitaplaştırılan Kedi ile Şeytan’ı çeviriyordum. O sıralar Normandiya kıyısındaki Villers-sur-Mer ka- sabasında kalan Joyce, mektubunda, yörenin Fransız Çocuklar için yaptığım çeviriler okurlarda bir güven yapıtları dikkate aldığınızda ülkemiz, çocuk yazını folklorundan bir masalı kendine özgü nüktedanlığını da duygusu oluşturuyorsa, bunu çocuklara duyduğum alanında nasıl bir yerde? katarak anlatıyordu. saygının büyüklere duyduğum saygıdan daha az ol- Her şeyden önce çok zengin bir masal geleneğimiz Masal, Loire Nehri kıyısında küçük bir kasabada, mamasına borçluyum. var. Geleneklerimizi hızla yok eden teknolojik hayata Beaugency’de geçiyordu. Kasabalıların nehrin bir ya- n Bu yapıtı Türkçe söylediğinizde çocuk yazı- karşın, insanlar yüzlerce yıldır birbirlerine, çocuklarına kasından öbür yakasına geçtikleri bir köprü vardı. Ma- nı türünde de bunca yapıtla çocukların dünyasında masallar anlatıyorlar. Isaac B. Singer demişti: “Bir ulus salın sonuna doğru Şeytan, köprünün bir ucundan ka- yer almayı düşlemiş miydiniz? masalcılarını yitirirse, çocukluğunu yitirir.” saba halkına Fransızca bağırıyordu. İlyada ve Odysseia’nın çocuk uyarlamalarını o küçük Çağdaş çocuk edebiyatımız da çok gelişti. Ne ki ço- Doğru çevirebilmek için hemen telefona sarıldım, iyi dostuma uykuya dalması için yüksek sesle çevirirken cuk kitapları okullar tarafından topluca alındığı ya da Fransızca bilen yakın bir dostumu aradım. Masalı biraz hiç kuşkusuz, benim için yepyeni bir alana adım attığı- salık verildiği ve RTÜK diye bir sansür kuruluşu varlığı- anlattıktan sonra, tam Şeytan’ın Fransızca sözlerini so- mın ayırdında değildim. nı sürdürdüğü için, belirli kurallara bağlı kalınmak zo- racaktım ki dostum gülmeye başladı: O dünyayı çok sonraları, yetişkinlik çağımda çevirdi- runluluğu doğuyor. Ben günümüzde daha özgür bir “Ben şu anda Beaugency köprüsünün tam üstünde ğim kitaplarla keşfettiğimi söylesem yalan olmaz. çocuk edebiyatından yanayım. duruyorum! Elimde de o masalın anlatıldığı bir kitap var!” ‘YAZARLIĞA SOYUNMAMAK GEREKİR’ ‘ÇEVİRİ ELEŞTİRİSİNİN GELİŞMESİ GEREK’ ‘ROALD DAHL MÜTHİŞ BİR YAZAR!’ n Farklı türde yapıtları dilimize aktarırken yaşadı- n “Çeviri uğraşı, zaman içinde sürüp giden bir n Beş yapıtını çevirdiğiniz Roald Dahl’ın sizde 3 ğınız farklı duygular var mı? yarış biraz da…” diyorsunuz bir denemenizde. farklı bir yeri olduğunu biliyoruz. Ve dört yapıtını Örneğin çocuklar içinse çevirdiğiniz yapıt, çeviri Aynı yapıtın başka çevirileri de dikkate alınabilir bu çocuklarımıza armağan ettiğiniz Howard Griffiths… yolculuğunuzda bir fark duyumsuyor musunuz? yarışta ne ki asıl kendimizle bir yarış bence. Okuduğunuz, belki çeviri sırasına aldığınız, çe- Evet, çevirdiğim 100 kitabın 20’sinin çocuk edebiya- Çevirdiğiniz çocuk kitaplarına bakınca bu bağ- virdiğiniz yapıtlar arasında “Ben yazsaydım!” dedi- tı alanından olduğunu yakın zamana kadar fark etme- lamda ne düşünüyorsunuz? ğiniz oldu mu? miştim. Demek bu alan beni iyiden iyiye içine çekmiş. Özellikle klasikler, başka bir deyişle telif hakları or- Roald Dahl müthiş bir yazar. Elbette dünyayı tozpem- tadan kalkmış kitaplar söz konusu olduğunda, o kitabı Farkında bile olmadan çocuk kitapları çevirmeni olup be gösteren çocuk kitapları geleneğini yerle bir ettiği için. çıkmışım. Çok güzel bir duygu. herkes çevirebilir, her yayınevi yayımlayabilir. Orkestra şefi Howard Griffiths’in kitapları da çok ke- Bu da bir yarıştır kuşkusuz. Hangi çevirinin daha iyi Çeviri yaptığınız için, her kitapla başka bir yolculuğa yiflidir, müziği çocuklara eğlenceli bir anlatımla sevdi- olduğuna önünde sonunda okurlar ya da eleştirmen- çıkıyorsunuz. Ama önünde sonunda o yolculuğa bir çe- rir. Onun kitaplarını hem eğlenerek hem de müziği öğ- ler karar verir. virmen olarak katılıyorsunuz. Elinizdeki bir çocuk kita- renerek (!) çevirmişimdir. Bizde yayımlanan kitapların büyük bölümünün çevi- bı da olsa, o yazarın boyutlarını aşıp yazarlığa soyun- Ama çevirirken “Keşke ben yazsaydım!” dediğim bir ri olduğu düşünülürse, çeviri eleştirisinin gelişmesi ge- mamalısınız. Oradaki duygular da, düşünceler de yaza- kitap olmadı. Daha çok, “Keşke ben çevirseydim!” de- rektiği kanısındayım. Ama dediğiniz gibi, çeviri uğraşı rın düşlediği duygular, düşündüğü düşünceler. Benim diğim kitaplar oldu. Örneğin, Küçük Prens ya da Alice aynı zamanda kendinle de bir yarış. Acemilikten ustalı- işim, onları en doğru, en iyi biçimde Türkçeye aktarmak. Harikalar Diyarında. ğa doğru evrilen bir yarış. n Çocuk-gençlik yazını ve yetişkinler için yapıt- Örneğin, bir çocuk kitabının ruhunu zamanla daha iyi ‘AH BİTMESE!’ lar; çeviride bu iki alanda “Dikkate alınmalı” dedi- kavrıyorsun, “daha Türkçe” çeviriyorsun. n Çevirdikçe hoşunuza giden, kendinizi kaptır- ğiniz temel noktaları sormak isterim. Çocuklar için n “Şimdi çevirsem nasıl çeviririm acaba?” soru- dıklarınız da vardır bana kalırsa… çeviri çabası farklı duyarlılıklar istiyor mu? su dolaştı mı aklınızda? Öyleyse hangi yapıt için? Onları da söyleseniz. Özellikle, “Ah, bitmese!” Çeviri konusunda öğüt vermekten de, kurallar koy- Bu soru aklımdan her zaman geçer. Aslında hiç- dediğiniz çocuk kitabı desem… maktan da her zaman kaçınmaya çalıştım. Çoğu za- bir çevirinin sonu yoktur. Hiçbir çeviri mutlak değildir. Çocuklar, gençler ve yetişkinler arasındaki sınırları man her çeviri kurallarını beraberinde getirir, bazen o Her ele alışınızda şu ya da bu ölçüde değiştirebilirsi- yok eden kitapları çok severim. Bu tür kitaplar, kuşku- güne kadarki çeviri anlayışınızı da değiştirir. niz. Daha iyi, daha doğru ya da daha farklı çevirebilir- suz, farklı yaşlarda insanlara farklı tatlar verir, onlarda Gene de, usta bir yazarın çocuklar için kaleme aldığı siniz. Mükemmel çeviri yoktur. Kaldı ki, “mükemmel” farklı duygular ve düşünceler uyandırır ama hepsi de bir kitaptaki gizli ciddiyeti, yalınlığı, sözcük tutumlulu- diye bir şey yoktur. vurulur böyle kitaplara. ğunu kavrayıp dilimize aktarmanın hiç de kolay olma- Bir de kimi çeviriler eskir. Ya dili bakımından eskir ya Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i, Mark Twain’in Tom dığını söyleyebilirim. da çevirmenin yazarı kavrayışı bakımından. O yüzden, Sawyer’ı, hatta George Orwell’in Hayvan Çiftliği ilk ak- Bir söyleşide Montaigne’in bir gözlemine değinmiş- aradan uzun zaman geçmişse, bazı çevirileri elden ge- lıma gelenler. tim: “Çocukların oynadıkları oyunlara oyun demek zor- çirmekte yarar vardır. Hele Lewis Carroll’ın Alice Harikalar Diyarında ad- dur. Çocuklar hiçbir zaman oyun oynarkenki kadar cid- Sözgelimi, George Thomson’ın 1980’lerin başlarında lı yapıtı; bütün o sözcük ve mantık oyunları ve akıllara di değildirler”. Kanımca çocuk edebiyatına da böyle çevirdiğim Tarihöncesi Ege’sini yeni basımlarında ye- durgunluk veren düşlemleriyle hem çocukların hem de yaklaşmak gerekir. niden gözden geçirerek yayımladım. yetişkinlerin gözdesi değil midir? n “Anılar deyince…” diyorsunuz. “Çevirdiğim ki- DAHA ÖZGÜR BİR ÇOCUK EDEBİYATI Hiç kuşku yok ki Stevenson’ın Define Adası adlı romanı tapların çevresinde bir yaşanmışlık oluştuğunu fark da bu tür kitaplardandır. Define Adası, çevirinin sonuna n Ülkemizde çocuklarımız için yayımlanan (te- 2 ediyorum.” Çocuk yazını türündeki çeviri çalışma- lif-çeviri) yapıtları yeterli buluyor musunuz? Telif geldiğimde “Ah bitmese!” dediğim birkaç kitaptan biridir. >> 18 7 Kasım 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear