Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İki deha ve değişmeyenler!
Öğretmeninin yanı sıra annesi ve babasının da “aptal” olduğuna inandığı
bir çocuğun, Albert Einstein’ın dünyayı algılayışına tanık olurken bireysel
farklılıklara aldırmama hallerinin onca zamandır sürüyor oluşuna şaşıracaksınız.
Ne var ki Mozart’ın öyküsünde de kadınlara yönelik ayrımcılığın görünmez kıldığı
ablasının özverili tavrının büyük besteciye kattıklarını tartışacaksınız.
sal ilişkiler, bir yanda da müziğe ilgisini daha üç ya- bütün çocukları aynılaştırma hedefinden uzaklaşa-
Y. BEKİR YURDAKUL
şında ortaya koyan, ilk bestesini dört yaşında yapan madığını da acı acı düşündürüyor.
Oysa Albert, dokuz yaşında hâlâ konuşamasa da
Amadeus’un salgınlar, savaşlar içinde geçen kısa
kisi de ne zamandır masamda bekliyordu. İkisini de
ama üretken yaşamöyküsü... sayıları, şekerleri sevdiği kadar sevmektedir. Her şe-
şöyle bir karıştırmış, D. Pennac’ın deyişiyle ikisinden
“Tarihsel gerçeklik iddiası yoktur” uyarısıyla oku- yi merak etmektedir.
İ de çöplenmiştim. Sonra zaman akıp geçti.
maya dursak da Mozartların yaşamından resim-fo- “Neden” sorularına aldığı her yanıtta yeni bir “ne-
Pek keyifli, pek neşeli olunamasa da okuyup yaz-
toğraflarla bezeli yapıt, müziğe aşkla bağlı hayatı- den” sorusu eklenmektedir. Kendisine yönelttiği ne-
dığımız günleri aratan, alıştığımız gündelik işlerden
nı kardeşinin başarısına adayan bir kadını, Nannerl’i den sürekli neden deyip durmalarına kendisi de ce-
utanır hallere geldiğimiz o büyük yıkımı yaşadık.
sahneye çıkarışı / bilinir kılınışıyla bile oldukça kıy- vap bulamaz.
On il, onlarca ilçe, sayısını bilmediğimiz köy savaş
metlidir. Oysa inat olsun diye yöneltilen, sınıf düzeyinin çok
alanına dönerken evsiz kalan, yaşamından olan bin-
üzerindeki problemleri bile anında çözmektedir.
lerce insanımızı düşününce sofraya oturmak, günün
‘APTAL BU ÇOCUK!’
Yanlışı kim yaparsa yapsın “Yanlış!” çığlığıyla anın-
yorganını örtmek bir yana bir bardak suya uzanmak
Bu kez 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinden 20. yüzyı-
da isyan etmektedir. Bunun adını da artık kendisi bi-
bile hepimiz için utanılır hale dönüştü.
la gülümseyeceğiz. Mozart’ın çocukluk yıllarında diz-
le “yaramazlık” koyar olmuştur.
Okumak, yazmak da öyle... Ne ki çocuklar oku-
geli okullar / örgün eğitim yoktur ne ki Albert, o süre-
malı; okullarından, kitaplarından uzağa düş-
ÖNCE ANLAMAK GEREK...
memeliydi. O umarsız, o yalnız, o bir anda
“Bir edebiyatçılar vardır, bir de matematikçi-
her şeyden yoksun kalan çocuklar için...
ler.” O, matematikçidir, tartışmasız. Rakamlara
Okumalı, yazmalıydık.
bayılır, sorulara da öyle. Öyle ki arkadaşını bile
En iyisi “zamanda yolculuk”tu. Her oku-
unutur bir yerlerde ve küstürür.
ma aslında kocaman, şaşırtıcı, sürpriz-
“İnsanları eleştirmeden ya da suçlamadan
lerle dopdolu bir yolculuktur ama bu kez
önce onları sakince incelemeye vakit ayırmak
farklı zamanlara da gitmeyi denemenin
lazım” diye düşünürken hiç de haksız değildir.
vaktiydi belki; elbette aklımızı zorlayan,
Gelin görün ki babası beceriksizliklerinden
sabrımızı yırtan bunca acıyı unutmadan... bıkıp usanmıştır. Annesi sinirlendiğinde “çenesi
Önce nereye varmalıydı, uzaktan yakına
kerpeten gibi sıkılı” olmaktadır.
mı gelmeliydi? Neyse ki şekerden bile çok sevdiği baba-
Evet, böylesi daha iyiydi. Haydi, siz de annesi “iyilik dolu bir kutu gibidir”. En güzeli,
bağlayın kemerleri; ilkin 18. yüzyılın ikin- dedesinin kapıyı açıp “yüzünde virgül varmış
ci yarısına, Mozart kardeşlerin şarkıla- gibi görünmesini sağlayan kocaman bir gü-
lümsemeyle içeri girmesidir”.
rının, doğaçlamalarının kulaktan kulağa
Bir şeyi anlamadıkça anlam arayışı daha
vardığı, dilden dile dolaştığı yıllara gidi-
da artan, bir gün önünden geçen bisikletliyi
yoruz.
izlerken “Görelilik” kuramının farkında bile
GÖLGEDE KALMIŞ BİR DEHA
olmadan açıklayan Albert, kibirli olmamayı,
Gülay Yılmaz Karel’in, Divriği’den Anka-
başardıklarıyla övünmemeyi, sabırlı olmayı
ra ve İngiltere’ye uzanan yaşamöyküsün-
da dedesinden öğrenecektir.
de önceliği kadına yönelik şiddete karşı ça-
Hani şu “kendinden ünlü” dili dışarıda fo-
Desen: MURTEZA ALBAYRAK
lışmalar almış. Buradan bakınca onun aynası-
toğraflarının ortaya çıkışı da o “başarısız” okul
nı, W. Amadeus Mozart’ın yaşamına tutması hiç de
ce yakalanmıştır! “Eğer mekân sonsuz ve sınırsız- yıllarına uzanıyor Albert Einstein’ın.
rastlantı değil.
sa, biz canlılar neden kendimizi okulla çerçevelendir-
Yine bir gün, “Işığı keşfetmek birinin aklına nasıl gel-
Karel’in, bizim için kaleme aldığı öyküyü, küçük
mek zorundayız?” sözlerini ondan duymak için çok mişti ki?” diye düşünmekten kendini alamayan bu gel-
Mozart’ın “Nannerl” diye seslendiği ablası Maria An-
beklemeyecektik!
miş geçmiş en büyük dâhinin çocukluğunda dünya-
na anlatıyor. Bugün Mozart denince aklımıza yalnız-
Okuma ve konuşma güçlüğü çekmesi, heceleri yı nasıl algıladığını öğrenmek size de ilginç gelecektir.
ca Amadeus geliyor.
söylerken sürekli takılması nedeniyle Albert’in aptal Ama asıl önemli olan, belki de bu okuma yolculuğun-
Oysa Nannerl de en az kardeşi kadar büyük bir da-
olduğu düşünülmüştür. da içimizdeki dehanın fısıltılarını duyabileceğimizdir.
n
hidir. Gelin görün ki çağımızda bile dünyanın birçok
Tıpkı ilkokula başladıktan yalnızca dört ay sonra,
ülkesinde hükmünü yürüten ayrımcılık, o yıllarda da algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan uzaklaştı- Maestro Sus Dedi - Amadeus Mozart / Gülay
yakıcı etkisiyle abla Mozart’ı geriye, perdenin arkası-
rılan (annesinin sevgi dolu tavrıyla “aptal”ken dâhiye Yılmaz Karel / Büyülü Fener Yayınları / 206 s. /
na itelemiş; Amadeus’un bütün çabalarına karşın ba- dönüşecek olan) Thomas Edison gibi. 11+ / 2022.
ba Leopold’ün kızına yönelik tavrı değişmemiştir. Albert’in; Brigitte Kernel’ın kaleme aldığı, Ece Er- Albert Einstein’a Göre Dünya / Brigitte Kernel /
Bir yanda bu gerçeklik, bir yanda 18. yüzyıl
bay Nahum’un lezzetli Türkçesinden okuduğumuz Çeviren: Ece Erbay Nahum / Redhouse Kidz / 152
Avrupası’nda iletişim-ulaşım koşulları ve toplum- çocukluk öyküsü eğitimin bugün bile birçok ülkede s. / 10+ / 2022.
23 Şubat 2023
15