26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ALİ BALKIZ’DAN ‘BURASI ULUS DEDİLER’ ‘Gollik Ali artık kentte!’ Ali Balkız, öykülerle girdiği edebiyat yolculuğunu romanla sürdürüyor. Öyküde kazandığı 1991 Ömer Seyfettin öykü ödülü, 1997-1998 PEN Yazarlar Derneği Orhan Kemal Öykü ödülü, 1998 Haldun Taner Öykü Ödülü ikinciliğinden sonra Çiğli Belediyesi 2021 Fakir Baykurt Roman Ödülü’nü kazanan Büyümek İstedim’le romana dönmüş görünüyor. Bu kez Büyümek İstedim’in devamı Burası Ulus Dediler’le Anadolu’dan okul için köyünden çıkan bir gencin gözlemlerini anlatıyor. Yeni bir dil, alaysamalı bir anlatım Burası Ulus Dediler’e yakışmış. Son romanı üzerine söyleştik. Romanındaki gibi konuşurken de gülümsetti beni. kadar cem başlamadan dede, canlardan rızalık alsa da HİDAYET KARAKUŞ köyün dedesi kimse cemi de o yürütüyordu. Oysa şimdi, sınıf başkanını, Kızılay, Yeşilay, spor, harita, gezi, ede- ‘GOLLİK ALİ ARTIK KENTTE’ biyat başkanını, biz bütün sınıf, adaylar arasından, oy n Gollik* Ali köyde doğdu, büyüdü, öğrendi. Güldü- kullanarak, el kaldırarak seçiyoruz. ğü de oldu, ağladığı da… Kabına sığmıyordu. Nitekim “Menderes’i, İnönü’yü bütün yurttaşlar seçiyorken biz köyüne de sığmadı. dedemizi niye seçemiyoruz?” Aldığı yanıt “Sen küçük- Okuyup öğretmen olmak için Malatya’ya gideceği bel- sün, hele biraz büyü” oluyor. Hele bir de musahip çocuk- liydi. 2021 Fakir Baykurt Roman ödülünü alan ilk roma- ları kardeş gibidir, birbirleriyle evlenemezler kuralı var- nınız “Büyümek İstedim”de okumuştuk bunu. ken “Hz. Muhammet, kendi kızı Fatma’yı, Musahibi Hz. Ki seçici kurul, “Kültürel bir ortamla ülke gerçekleri- Ali’ye niye verdi” sorusu var ki… nin iç içe verilmesindeki sağlam kurgusu, güçlü gözlem gücü, alaysama, toplumsal bilinç yaratma, kişi çizimi, DEDELER İLE MÜFTÜLER! ortam betimlemeleri, dilin kullanılındaki yetkinlik, iro- n Ali pek yaman… nili söylemdeki başarı” konularına değinmişti. Evet, öyle. Bir yandan da Rafizilik üzerinden bu kesi- Aynısını yeni romanınız Burası Ulus Dediler için de me yöneltilen, iftiralar, karalamalar… söyleyebilir miyiz? Şu sıra Bursa’daki öğretmenin Alevi çocuklarının yü- Seçici kurulun bu nitelemelerini sürdürüp sürdürmedi- züne karşı söylediği ahlak dışı sözü, Ali o çocuk yaşında, ğine okuyucu karar verecek kuşkusuz. kendi sınıfında din dersi öğretmeninden duydu. Ama şu kadarını söyleyeyim, bizim Gollik Ali artık kent- Malatya ayağa kalktı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel te. Onun için “Gollik” sıfatını köyde bıraktı, geriye “Ali” müfettiş yolladı. O öğretmeni bir daha gören olmadı. De- kaldı. Ama huyu değişmedi. Yine öyle. Soran, sorgulayan, deler ile müftüler elbirliği, ağız birliği yaptı. Şimdikiler arayan, bulmaya çalışan. Kenti garipsedi, şaştı, bocaladı. arka çıkıyor. “Şeer” çok büyük; caddeler, meydanlar, binalar, n Konumuza dönelim: Çok belirgin betimlemeler. San- dükkânlar… Gece olunca ışıl ışıl… Adlar farklı, renkler, ki resim yapıyor gibi. Mahalleler, kanal, bahçeler, bos- sesler, tatlar farklı. İklim farklı… tanlar, sebzeler, meyveler, parklar, sınıflar… Kişiler, KADİR İNCESU Köydeyken, ara ara, o da yel o yandan esiyorsa, komşu öğretmenler, pehlivanlar, analar, kızlar… Bir de dağ- köyden ezan sesi gelirdi; “şeer”de neredeyse sokak başı… polis kurşunuyla öldürülmesi ise ayrıca “Evladımızı kay- lar… Beydağı. n Baş edebiliyor mu? bettik” duygusuyla çok etkilemiştir Malatyalıları. Köydeyken Bakırtepe vardı. Onca taşın kayanın için- Çalışıyor. Yılmıyor. Dayanıyor, direniyor. İlla da öğ- 27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği, örgütlenme ve özgür- de doruğunda su kuyu olması nedeniyle, “guduretten” retmen olacak. Metin var, memur çocuğu, sınıf-sıra ar- leşme ortamında ise Malatyalı üniversite öğrencileri başattır. kabul edilen, Ziyaret dağı. Her zora düştüklerinde ondan kadaşı, o öğretiyor çok şeyi; okul, sokak, kent öğretiyor. Antiemperyalist bilinç Malatya caddelerinde asfalta yazı- yardım isterlerdi. Ali de o dağla arkadaş gibiydi. Şimendifer, cenabet, münkir, ihtilal, örfi idare, rövanş, lan “Petrol Milileştirilsin” cümlesinde kendini bulmuştur. Şimdi Beydağı var. İçini döktüğü, her zora düştüğün- suiistimal, sosyalizm, emperyalizm, gominist sözcükle- Ortaokul öğrencisi Ali, hem bu yazıları yazanları hem de ona gidip yücelerine tırmandığı, konuşup sohbet etti- rini öğrendi. de arkalarından silenleri görmüştür. ği. Öğrenip rahatladığı. Ama; esvap, bıldır, külfet, ayakçak, kuşkana, askata, yun- Artık o annesinin “İt bile bunu yalamaz” dediği Ame- İNÖNÜ VE ATATÜRK’LE KONUŞMALAR nak sözcüklerini de unutmadı. Simidi, lahmacunu, nargileyi rikan süttozundan başlayan süreç boyunca Raman Pet- n İnönü ile de konuşuyor. öğrendi. Kömbeyi, çiğdemi, alıçı, kurban etini unutmadı. rolleri de işin içine girince iyiden iyiye Amerikan kar- Canlı gibi: Heykelle konuşuyor. Köydeki öğretmeni, Muh- n Sesler de öğreticidir. şıtıdır. “Emperyalizm” sözcüğünü daha sonra öğrene- tar Emmisi gibi. Üstelik bu bir paşa. Hatta koca Atatürk’ün Trenin sesini, kağnının sesini biliyorken; şimdi oto- cektir. canciğer arkadaşı İnönü her şeyi bilir. mobil, otobüs, fayton, sesleri eklendi. İçine hava basıl- ‘BU BİR DÖNEM ROMANI’ Simidini kimin çaldığını da öğretmen olup olamayaca- mış, vurunca “hoplayan” astarlı topun sesini öğrendi. n Tam burada şunu sormak isterim: Bu romanda ğını da. Kendisine “cenabet”, “münkir” diyen yobazın Tavuk sütünü ısırınca kıtır kıtır, çakşamış sandalye gıcır sanki bir “belgesel” tadı var? kim olduğunu da… gıcır, daktilo tık tık, çekirdek çıt çıt ”ediyi”. Doğru, bu bir dönem romanı. O tarihsel dönemde fizik- Atatürk’le de konuşur Ali, atla da, suyla da… Tüm n Köyde belli bir inançsal, kültürel, ortamda yaşar- sel-biyolojik anlamda da düşünsel, fiziksel, ideolojik an- bunlar kendi kendiyle konuşmalardır. Duygusunu dü- ken, bu kez kentte iyice şaşırmış olmalı. lamda da büyüyecekti kuşkusuz. şüncesini anlatırken okuyunca aracı kılınan bir yöntem. Ezanı, namazı biliyordu. Yeni olan Ramazan’dı. Kimi Ki o yıllarda Malatya’da altı günlük gazete, iki aylık n Gollik Ali henüz ortaokul öğrencisi. Sol, sosyalizm akrabaları oruç tutuyormuş gibi yapsa da köydeki öğret- edebiyat dergisi, dört kışlık, yazlık sinema, bir radyo, nedir bilmiyor. meni (Köy Enstitülü) demokrasinin ne olduğunu öğret- halk eğitim merkezi, tiyatro, konser, okullarda şiir, mü- Ama bir sofa iki odada, iki aile, altısı çocuk on ki- mişti. Onun için saklanmaların, dayanışma, komşuya if- nazara yarışmaları… şi yaşamaya mecbur kalınca; kazanı, cüzdanı birleştir- tarlık yiyecek götürmeye dönüştü. Üç büyük fabrikanın (Sümerbank, Şeker, Tekel) her meyi öneriyor… 27 MAYIS SONRASI MALATYA! biri bir kültür merkezi… Ali gibi birinin tüm bunlardan Ali bunu köydeyken cemde öğrenmişti. Kurban hiz- n Büyümek İstedim’de; 27 Mayıs’a doğru siyasi or- etkilenmemesi olası değil. meti görülürken cemde kimin nesi, ne kadarı varsa onu tam, Menderes-İnönü çekişmesi vardı fonda. n Önemli bir konu da şu: Ali denilebilir ki, cemler- getirir kazana konur, pişince de herkese doyuncaya ka- Bu kez, burası Ulus Dediler’de 27 Mayıs sonrası var. de büyüdü. Elbette Köy Enstitülü İbrahim öğretmenin dar, ihtiyacına göre pay edilirdi. Bunu örnek aldı. Malatya’yı nasıl etkiliyor ihtilal? etkisi ama aynı zamanda Alevi inancının, hak, hukuk, n Romanın sonu Ankara Ulus’ta bitiyor. Bir üçün- İnönü’nün Malatyalı oluşu nedeniyle o çetin seçimlerde adalet, sevgisi doğa toplum anlayışı da felsefesi ve tari- cüyü mü bekleyeceğiz. Bu seri bir üçleme mi olacak? bile Malatyalılar hep CHP’yi desteklemişlerdir. hi de Ali’yi etkiledi. Gollik Ali yazara “Ben seni bırakmam” diyor. n 27 Mayıs’a günler kala, üniversite öğrencilerinin İstan- İyi de biraz büyüyünce sorular sormaya da başladı. bul’daki “nümayişleri” sırasında Malatyalı Turan Emeksiz’in Evet, öyle oldu. Dedenin oğlu dede oluyordu. Her ne * Ele avuca sığmaz, ufak tefek... 12 23 Şubat 2023
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear