Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ZEHRA İPŞİROĞLU VE EYLEM EJDER’DEN
‘İÇİNDEN TİYATRO GEÇEN MEKTUPLAR’
Diyaloğun tılsımlı gücü!
İçinden Tiyatro Geçen Mektuplar (E Yayınları) insana, sanata, hayata incelikle, zarafetle, bilgelikle, bakan
iki dostun kaleminden çıkan metinlerden oluşuyor. Zehra İpşiroğlu ve Eylem Ejder’in tiyatroyu odağa alarak
başladıkları eleştiri pratiği, iki yılı kapsayan bir zaman içinde tüm yaşamı kavramaya yöneliyor. Zamana ve
mekâna dair en çok da taşlaşmış yargılar, ayrıştırıcı duvarlar, dışlayıcı politikalarla insan eliyle üretilmiş tüm
sınırları aşarak birlikte düşünmenin birlikte üretmenin estetiğini ortaya koyuyor.
gibi konulardan konuşacaktık.
düşünüyor musunuz?
ESRA DİCLE
Sonra bu süreç sadece tiyatro
İPŞİROĞLU: Birbirimizle diyalog
üzerine konuşmayı değil, tiyatro-
kurmak, duygularımızı ve düşüncele-
n İçinden Tiyatro Geçen Mektuplar,
yu da aşarak, yaşamla, iç dünya-
rimizi böyle bir akış içinde yakalamak
iki yılı aşkın bir süreye yayılan, farklı za-
mızla giderek daha dolaşık, iç içe
hem de tiyatro başta olmak üzere sa-
manlara açılan, farklı mekânları kuşatan,
bir hal alan deneyime dönüştü.
natın her alanına yer vermek açısın-
farklı görüşleri sınayan, özverili ve derin-
Hayatımıza değen ne varsa,
dan bunu çok isterdim.
likli bir diyaloğun yansıması olarak çok
yolu tiyatroyla kesişerek mek-
Mektuplaşmaya başlamadan önce
değerli bir proje. Sizin için bu fikir nasıl
tuplarımıza girmeye başladı. Ço-
insanların birbirlerini dinleme yetileri-
ortaya çıktı ve gelişti?
cukluk, anılar, aile, ektiğimiz çi-
ni giderek yitirerek birer ego firmaya
ZEHRA İPŞİROĞLU: Yıllardır tiyat-
çekler, umutlar, beklentiler, ba-
dönüştükleri bir dönemde mektupla-
rocu arkadaşlarımla ve öğrencilerimle hiç
zen de hüzün...
rımıza ilgi gösteren gerçekten olacak
bitmeyen bir düşünsel alışveriş içindeyim.
Mektupların ortasından geçen
mı gibi bir kaygım da vardı ki yersiz
İzlediğimiz oyunlar ya da kendi yaptığımız
koca bir salgın deneyimi sadece
olduğunu anladım.
çalışmalar üzerine hep konuşuruz, tartışırız.
tiyatroyu değil, bir araya gelme-
Mektuplara geri dönüşler oluyor-
Eylem, tartışmalarımızı belgeleme fikri-
nin tüm koşullarını değiştirmeye
du çünkü. İçlerinden bana göre en
ni ortaya attığında hoşuma gitti. Ama şöy-
başlamıştı. Yaşam hızla değişir-
değerlisi, kitabımızın editörlüğünü
le de bir kaygım vardı, bol görsel malzeme-
ken biz de mektuplaştığımız sü-
üstlenerek sizin bu projeye heyecan
nin paylaşıldığı Instagram döneminde mek-
reçte değişmeye başladık.
duymanız olmuştu. Demek ki birile-
tup ya da daha doğrusu e-postaya insanlar
Kendi adıma hesapta olma-
rine dokunabilmiştik.
ilgi gösterebilecekler miydi?
bir bütün olarak görürüm, tiyatro vb. ya-
yanla karşılaştım. Zehra Hoca’ya mektup-
EJDER: Bugün yaşadığımız sorunların
EYLEM EJDER: TEB Oyun Dergisi
laşmayı ve bunları yayımlamayı önermiş ol- zınsal çalışmalarım gücünü yaşamdan aldı-
başlıcası birbirimizi dinlemiyor oluşumuz.
için bazı denemeler yapıyordum. Bunlar ti-
ğı gibi akademik çalışmalarımda da bu çiz-
sam da aslında kapalı taraflarım çokmuş. Bir
Mektuplaşmanın güzel tarafı bir dinleyeni-
yatro üzerine yazmanın deneysel, sanatsal
de başkalarının okuyacağını bildiğiniz mek- gi sürüyor. Mektuplaşma da bu sürecin do-
nizin olması, sizin de iyi bir dinleyiciye dö-
ve kolektif yollarını geliştirmekle ilgiliydi.
ğal bir parçasıydı sanki.
tuplar yazmanın ve yayımlamanın zorlukla-
nüşmeniz. Mektuplaşmak kendimize, bir-
Mektuplaşmanın iki kişi arasındaki kar-
rı vardı benim için.
birimize ve yaşama özen göstermenin, şef-
şılıklı hali, düşünceler kadar duyguları da
İPŞİROĞLU: ‘MEKTUPLAŞMA,
İnsanın, kendini başkalarına açmasının
katle yaklaşmanın en güzel yollarından bi-
harekete geçiren samimi, dolaysız bir form
kırılgan yanları belki de. En çok bu duy- BİRLİKTE YOLA ÇIKMAYA
ri. Biz buna bir de eleştiriyi katmak istedik.
olması hoşuma gidiyordu.
BENZİYOR!’
guyla baş etmenin yollarını öğrendim.
Mektuplaşarak tiyatrodan konuşmak ti- Dinlemenin özen ve şefkat kadar eleştirel
Kabuğundan çıkan salyangoz gibi za- Bu projede benim en hoşuma giden diyalo-
bir duruşu geliştirdiğini.
yatro üzerine düşünme pratiğimizi nasıl dö-
ğun tılsımlı gücü oldu. Sevdiğiniz, değer ver-
manla, telaşsızca ve inatla ben de Zehra
nüştürür diye merak etmiştim. Farklı şe- Bu süreçte okurlarımız arasından çok
Hoca’yla beraber bu konuda yol almayı öğ- diğiniz birine yüreğinizi açtığınız anda sadece
güzel dostluklarımız, yeni işbirliklerimiz
hirlerde yaşayan, farklı kuşak ve ailelerden
düşünceleriniz değil, bilinçaltının derinlerin-
rendim, öğreniyorum hâlâ.
gelen yazarlar olmamız nedeniyle Zehra oluştu. Örneğin, bir mektubumuz müzisyen
İPŞİROĞLU: Tiyatro ve yaşamın iç içe de yatanlar da su yüzüne çıkmaya başlıyor…
İpşiroğlu’na mektuplaşmayı önerdim. Banu Kanıbelli tarafından salgın dönemin-
Mektuplaşma, birlikte yola çıkmaya benzi-
geçmesi benim açımdan da yol açıcı bir de-
Zehra Hoca’nın, bu denemenin okuru de şarkı oldu, Ada Müzik’ten yayımlandı.
neyim oldu. Yoğun bir çalışma temposu- yor. Bunu herkesle kolay kolay başaramazsı-
olacak mı, mektuplaşma genç kuşağın ilgi- Banu ve benim aramda “Şarkılara Mek-
nız, almaya ve vermeye açık olmanız gerek.
nun içinde bile olsam Eylem’den mektup
sini çekecek kadar etkili bir ifade alanı mı tuplar” adını verdiğimiz, yine mektup-
geldiği anda ona cevap yazarken yakalıyor- Aslında diyaloğu engelleyen en büyük tehlike
diye endişeleri olsa da mektuplaşmaya baş- lar üzerinden ilerleyen başka bir oluşumun
egonuzun bir tür narsisizme dönüşerek kendi
ladık. Ve daha ilk mektuptan hiç de sandı- dum kendimi. Her şey öyle doğal gelişiyor-
başlamasına esin oldu. Bize ulaşan kimi
du ki. Öte yandan mektupların herkese açık başına bağımsızlık kazanması ki buna sanat
ğımız gibi olmadığını gördük. mektup okurlarıyla mektup arkadaşı oldum.
ortamında ne yazık ki sık sık tanık oluyoruz.
n Mektuplarda tiyatrodan köklense de olması da bizleri sınırlamıştı.
En büyük kazanım mektupların kitaba dö-
Sonuçta ekoloji, toplumsal cinsiyet, fe- n Sizin de belirttiğiniz gibi, Covid-19
neredeyse hayata dair her şeyi içeren eşit, nüşmesinde emeği ve desteği çok olan senin-
öncesinde başlattığınız mektuplaşmala-
müzakereci, yaratıcı bir iletişiminiz var. minizm, kültürler ve disiplinlerarası etkile-
le olan karşılaşmamız ve dostluğumuz oldu.
şimler, tiyatroda farklı alımlama boyutları, rı Covid-19 sonrasında da Mimesis’te ya-
Bu diyaloğun ve sürecin sizdeki yansıma- Eylem ve Zehra arasındaki mektuplaş-
yımlamaya devam ettiniz.
larını öğrenebilir miyiz? dijital tiyatro gibi herkesi ilgilendiren or-
ma kısa zamanda bir sarmaşık gibi büyü-
tak konularda odaklaşıyor, laf ola bir şeyler Mektuplaşmalar kitaplaştırıldığı anda
EJDER: Başlangıçta, mektuplaşarak iz- dü, yayıldı. Hayatı mektuplarla karşıla-
da bir dönemi belgeleyen çok değerli bir
lediğimiz tiyatro oyunlarından ya da tiyat- yazmaktan kaçınıyorduk.
mak, bunu sürdürmek dönüştürücü ve gü-
Aslında ben her zaman sanatla yaşamı kurgu oluştu. Mektuplaşmayı sürdürmeyi
rodaki güncel gelişmeler, temalar, arayışlar zel bir pratik. n
ZEHRA AZADE SOYSAL’DAN
‘KURGU İLE GERÇEK ARASINDA TOTALİTER BİR DÜNYA-FAHRENHEİT 451’
urgu ile Gerçek Arasında Totaliter la karşı-ütopyanın klasikleri arasında sayılan ğer karşı-ütopya örneklerinden ayrılan in-
Bir Dünya-Fahrenheit 451’de, çağ- Fahrenheit 451 çeşitli açılardan inceleniyor. celemesinde, Marksizmin akımlarından ge-
K daş Amerikan edebiyatının önde gelen Zehra Azade Soysal ilk olarak karşı-ütop- len kuramcıların ve düşünürlerin geliştirdikle-
temsilcilerinden Ray Bradbury’nin 20. yüzyıl- yanın genel özellikleri üzerinde durduğu in- ri kavramlar ve terimleri de kullanarak karşı-
da yaşanan toplumsal, ekonomik ve siyasal celemesinde ardından Fahrenheit 451’in ya- ütopya bağlamında değerlendiriyor. n
düş kırıklıklarının yansıması olarak popüler zıldığı tarihsel atmosfer ve yazarı bu türde
bir edebi tür haline gelen ve betimlenen gü- yazmaya yönelten etkenleri irdeliyor. Kurgu ile Gerçek Arasında Totaliter Bir
nümüz ileri kapitalist toplumlarıyla neredey- Simgesel, eğretilemeli ve şiirsel bir dilin Dünya-Fahrenheit 451 / Zehra Azade Soy-
sal / Çolpan Kitap / 196 s.
se bire bir örtüştüğü toplumsal panoramay- yanı sıra edebi göndermeler ile alıntılarla di-
10 30 Haziran 2022