Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MİNE KIRIKKANAT’TAN ‘AŞK OLSUN’
‘Aşk varsa, gerisi teferruattır!’
“Aşk imiş her ne var âlemde” demiş Fuzuli, boşuna değil. Öncesiyle sonrasıyla hayatımızı derin
biçimde etkisi altına alan durumlardan birisi aşk! İlk karşılaşmadan flörte, kur yapmadan
kıskanmaya, aldatmadan ayrılığa her şey aşka dahil. Ve Mine G. Kırıkkanat bu kez aşktan söz ediyor
Aşk Olsun (Kırmızı Kedi Yayınevi) adlı öyküler toplamında, aşkı ve aşkın insanlara yaptıklarını
anlatıyor. Türkiye, Fransa, Amerika hattında yaşanan İsimsiz Aşklar ve İsimli Aşklar adıyla iki
bölümden oluşan kitapta, edebiyat tarihimizin ünlü aşk kavgasının aslını da okuyacaksınız.
kalır’ diyecek kadar çok severim!
Ama okurlarıma, aşkın provası olarak da flört dilerim.
Hazırlıksız yakalanmak, aşk için güzel bir sürprizdir ve
“Aşk Olsun’un, sevdayı acısıyla
flört, bu sürprizi taçlandıran prova sayılır.
tatlısıyla umuda dönüştürmek gibi
n Paris ve aşk... Kafeler... Anlık tanışmalar, tesadüfler,
tuhaf bir misyonu var.”
istasyon gibi dopdolu insanlar, insancıklar, türlü türlü öy-
küler, olasılıklar... Paris’te aşk nasıl da başkadır?
Paris, sevgililere hoşgörülü olduğu için aşk kenti diye
GAMZE AKDEMİR
anılır. İnsanların aşka duyduğu saygıyla öne çıkar.
gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr
Parislilerin öpüşen, el ele tutuşan, Seine nehri kenarın-
‘AŞKIN HALLERİ OLMAYAN da ya da bir barda, kahvede sarmaş dolaş oturan sevdalılara
BİR YAŞAM ÇOK YAVANDIR!’ gösterdiği şefkat ve anlayış, bizim ülkemizdeki hoyratlıkla
n Aşka aşık, yarası derin, yareni tuzla buz, “Ah seni ne- taban tabana zıttır.
den sevdim ben?” sorusunun türlü duygusu işlendiği kont- Hayatın en güzel tiyatrosunun aşk olduğu düşünülürse,
ra öyküler... Hem de nasıl! Soralım, nasıl? her tiyatro gibi aşkın da mizansen ve sahnesi önemlidir.
Temel içgüdüleri bir yana bırakırsak, dünyaya gelmiş
Ve Paris, kentsel güzelliğiyle aşıklara çok güzel bir sah-
geçmiş ve gelecek tüm insanların her anlamda ortak tek bir
ne sunar. Dünya da bunu anlamıştır.
duygusu vardır: Aşk. Aşk cinselliği de içerir, ama cinselliği
Bir örnek vermek gerekirse, ‘Dinozorlar’ başlıklı öyküm
aşan, hatta kimi kez cinsellikten bağımsız gelişen bir duy-
benim sonuncu büyük aşkımın başlangıç öyküsü.
gu selidir. Böylesine çok sesli bir haz ya da acı senfonisini,
Tümüyle gerçek. Böyle tuhaf ve kışkırtıcı bir başlangıç,
ruhumuzda başka bir duygu ya da içgüdü tetikleyemez.
ancak Paris’te yaşanabilir. Yakın zamanda bitti. Ama çok
Bu saptamanın doğruluğunu anlamak için de insanın iç
güzel yaşandı, dolu dolu yaşandı, sonuna kadar yaşandı ve
dünyasını yansıtan sanata bakmak yeterlidir. Başta müzik,
hoş anılar bıraktı. Biterken de hiç acı vermedi, çünkü iki-
tüm güzel sanatlarda ana tema aşktır. Hayatımızda her şey
miz için de tükenmişti.
biter, sevmek ve sevilmek gereksinimi kalır. İşte bu gerek-
Keza ‘Flört’ başlıklı öykümün kahramanı yine benim.
sinim aşktır, ruhumuzu kanatlandırır. Bazen uçar, bazen ye-
Kitabını okuduğunuz İtalyan yazar, Paris’ten başka han-
re çıkılırız, bazen kırar, bazen kırılırız. Ama aşkın halleri ol-
gi kentte bir kahvede yanınızdaki masaya oturur ve sizin-
mayan bir yaşam çok yavandır.
le flört eder ki?
n Özellikle salgının bitmeye yüz tuttuğu ve yaşamın kı-
yasla normalleşmeye gittiği bugünlerde kitabınızın ama-
DEVLERİN AŞKI BÜYÜK OLUR!
cı, umudu, okuyucuya yansımasını öncelediğiniz nedir?
n Aşkın hakkını tüm olanca veren sanatçı ve yazarların
Türkiye öylesine zor bir süreçten geçiyor ve yarınlar öy-
izini de sürüyorsunuz ikinci bölümde. Kimleri anıyorsu-
lesine çok bilinmezli ki, umutsuzluğa kapılan okurlarıma sa-
nuz bu bağlamda?
vaşta ve barışta, varlıkta ve yoklukta hiç bitmeyen duyguyu,
Sanatçılara ilişkin bir saptamam var. Büyük sanatçıla-
aslolanı anımsatmak, onları moral bozan gündemden biraz
rın hepsi büyük aşklar yaşamış, vasatlar ise önemsiz ilişki-
olsun uzaklaştırmak istedim.
ler. Sinema dehası Louis Bunuel, edebiyat devleri Edmond
Aşk varsa, kavuşulamayanı bile umut içerir çünkü. Aşk
Rostand, Victor Hugo, Andre Gorz aşkı hem çok iyi ana-
varsa, gerisi teferruattır.
liz etmiş, hem de büyük yaşamış kişiler. Ben bu büyükle-
çekten büyük keyif. Benim okur kitlem, yazmaya başladığım
re, Marlon Brando’ya olan platonik sevdamı, annem ve ba-
ilk günden beri iletişim dilinde A grubu diye adlandırılan üst
‘ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA!’
bamın aşkını, Elizabeth Taylor ile Richard Burton’un ne
düzeyde özgür ve aydın beyinlerden oluşuyor.
n Öykülerinizi İsimsiz Aşklar ve İsimli Aşklar adlı iki
seninle ne de sensiz ikilemini ekledim, yazdım. Umarım
Dilimi, ne demek istediğimi, sezdirmelerimi anlayan
bölümde yazmanızın nedenini anlatır mısınız?
okurlarım da benim yazarken aldığım keyifle dolarlar.
okurlarımla adeta bir sembiyoz, bütünleşme halindeyiz.
Aşk Olsun’da, okurlarıma kendi deneyim ve gözlemle-
Örneğin Meral Okay, benim dostum ve okurumdu. Onu
rimden yola çıkarak “çektiğiniz aşk acısına çok da aldır-
MELİH CEVDET ANDAY VE ÇETİN ALTAN
çok özlüyorum. Büyük aşkı bilirdi, yaşamak şansına eriş-
mayın, geçer” demeye çalıştım.
PARİS’TE NEDEN BOĞUŞTU?
miş ve kaybetmişti. Zaten ölümü bile büyük aşkının peşin-
İtiraf ediyorum: İsimsiz Aşklar büyük ölçüde kendi ya-
- “Melih Cevdet Anday ile Çetin Altan’ın dostlukla-
den gitmekti. Bu öyküleri bir anlamda Meral Okay gibi de-
şadıklarımdan, bir ölçüde de yakınlarımın yaşadıklarından
rı açısından trajik biçimde sonuçlanan bu nefis komedi-
rinlikli insanları aşk acılarına güldürerek, ‘aldırma gönül
gözlediğim, imbikten damıtır gibi özünü çıkardığım öyküler.
aldırma’ tadında teselli için yazdım. Gülmek, acı ve hüz- yi, uzun yıllar kimseye anlatmadım” dediğiniz ve ömürlük
İsimli Aşklar’ın zaten kahramanları belli. Adlarıyla san-
bir anıyı paylaştığınız muhteşem bir finali var kitabınızın.
nün en etkili tedavisidir. Aşk Olsun’un, sevdayı acısıyla tat-
larıyla yaşadıkları deneyimler, benim aşka bakışımı değiş-
24 Aralık 1979 gecesi, Türk edebiyat tarihinin en ünlü gü-
lısıyla umuda dönüştürmek gibi bir misyonu var. Bir oku-
tirdi, belki okuyanlara da bilgelik katar diye düşündüm.
reşi Melih Cevdet Anday ile Çetin Altan arasında, Paris’te ya-
rumu bile teselli edebildim, umut verebildimse ne mutlu!
Umarım öyle olur, okurlarıma da iyi gelirler.
şandı. İki devin unutulmaz lezzet ve komiklikteki boğuşma-
n Aşk Olsun’daki öyküler kimi hüzünlü ama karanlık
‘KİMİ ÖYKÜLERİMİN KAHRAMANI BENİM!’ sının bir numaralı görgü tanığı bendim. Bu gerçek öykünün
değil; içsel, duygusal / duyusal ama yıkılmış değil; dobra
n Ya flört... Yokluğu dünyayı çölleştirecek kişiyle aşkın kurgusunu, bırakalım Aşk Olsun’un okurları ‘Kara Etli Er-
ama geveze değil; kadim ama efsanevi değil; anlık ama
provasına ilişkin neler bekliyor okuyucuları? keklerin Aşk Düellosu’ bölümünde keşfetsinler.
geçici değil... Kentsoylu ama yerel değil... Kurnaz ama
- Yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi.
Flört, salt flört olarak kaldığında bencileyin aşkın hiç es-
çakal değil... Sürprizli ama büyük ödüllü değil...
Hayatımın romanını yazıyorum. Aşkları, kavgaları ve bir
Tezatların cümlesi, ezberlerin bir tamam bozumu... Kimi kimeyen, çünkü sonuçlanmayan en diri halidir. Arzularsı-
nız, ama o ya da bu nedenle olmayacak biridir, flörtle yeti- insan ömrüne sığmayacak maceralarıyla birkaç kişilik ya-
zalim ama inceden sızılı... Sonra anımsarım Meral ablanın
(Okay) sözünü: “Aşk bir sızma halidir”. Tıpkı öyle kimi ba- nirsiniz. Kavuşamayınca aşk olur derler ya, işte flört böyle şadığım düşünülürse, ansiklopedik boyutta bir çalışma sa-
ğımsız ama yerleşik ki ne! Neler ekler yazarı? heyecanlı bir umuttur… Bazen ulaşılmış aşktan bile zevkli yılır. Acılardan kahkaha damıtmak peşindeyim. Dolayısıy-
Öyle güzel özetlemişsiniz ki, anlaşıldığımı anlamak ger- olup, çok uzun sürebilir. Doğrusu böylesini ‘aşk biter, flört la epeyce zaman alacak. Umarım başarırım. n
18 23 Haziran 2022