26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ARALIK 2022 NICOLAI HARTMANN VE TAKİYETTİN MENGÜŞOĞLU’DAN ‘FELSEFİ TARTIŞMA ÇEVRELERİ: BERLİN-İSTANBUL’ Düşünme, bilme ve yaşama yolu olarak felsefe! Prof. Dr. Yusuf Örnek’in, titiz bir çalışmayla derlediği, yayıma hazırladığı Felsefi Tartışma Çevreleri: Berlin-İstanbul (Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları), Takiyettin Mengüşoğlu’nun Berlin’de katıldığı Yanılmanın İşlevi (Güz Dönemi 1935/36) ve Kavramların Değişimi Hakkında (Bahar Dönemi 1937) başlıklı tartışma çevrelerinin yanı sıra, onun İstanbul’da düzenlediği Fikirlerin Soysuzlaşması Hakkında (Güz Dönemi 1962/63) başlıklı tartışma çevresinin notlarına yer veriyor. Okuru her an diri tutan, tartışmanın tadına varmayı sağlayan, hakikatin peşinde olmanın inceliklerini içeren bu çalışma, ülkemizdeki tüm felsefe öğrencilerinin, felsefeseverlerin ve bilgiseverlerin kaynak kitabı olma özelliği taşıyor. Boğaziçi’ne sığındılar. Uzun yıllar bo- BETÜL ÇOTUKSÖKEN* yunca da karşılıklı gidiş gelişlerle son derece anlamlı bağlar kuruldu, özellikle CUMHURİYET, GENÇLERİN Türkiye ile Almanya arasında. NİTELİKLİ EĞİTİM ALMA HAKKINI KORUDU! ‘DÜŞÜNME VE DÜŞÜNCE Genç Cumhuriyetin kuruluş yılla- AKRABALARI!’ rındaki en büyük başarısı, devrimle- Takiyettin Mengüşoğlu da lisans öğ- rin bütünlüğü, birbirinden ayrılamazlı- renimi için yurtdışına, Almanya’ya ğı anlayışı içinde, eğitime, özellikle de gönderilmişti. 1968-1972 yılları ara- yükseköğretim çerçevesindeki eğitime sında öğrencisi olarak tüm dersleri- yönelik tutumda somutlaşmıştır. ne katıldığım Mengüşoğlu, yedi yıl Başta Atatürk olmak üzere iki farklı Av- süreyle kaldığı Almanya’dan dön- rupa gerçeğini, savaşın Avrupası’yla, ev- dükten sonra da gerek felsefe eği- rensel insansal değerlerin yaratıcısı olan Avrupa’yı çok iyi kavrayan kurucular, timcisi gerekse de felsefe araştır- macısı olarak “düşünme ve düşünce Avrupa’nın savaşçıl yüzüyle Kurtuluş Savaşı yıllarında cesurca çarpıştılar an- akrabaları”ndan edindiklerini biz öğ- cak Avrupa’nın kültüre, bilgiye, insana, rencileriyle her fırsatta, sürekli olarak barışa dönük yüzüyle hep barışık kalarak yarattığı diyalog ortamında paylaştı; felsefede, bilimde, sanatta yeni yollar aç- ders ve seminerlerinde doktora hocası mayı, insanın entelektüel duruşunu besle- Nicolai Hartmann gibi bizleri düşün- yen incelikli kültür değerle- meye, tartışmaya, konuş- rine, bu türden insan başarı- maya, yazmaya teşvik etti. larına ulaşmayı ve genç ku- Cumhuriyet’in sekülerleşme Arslan Kaynardağ’ın şakları bu değerlerle tanış- 1986’da yayımladığı Fel- tırmayı amaçladılar. sefecilerle Söyleşiler’de, siyasetinin izleri… Bu yolla, gençlerin nite- Mengüşoğlu’yla 1982’de likli eğitim alma haklarını yapılan söyleşi de yer al- korudular; korumakla da maktadır. Almanya’daki yetinmeyip eğitim hakkını Kitap adını, erken Cumhuriyet döneminde tekkesine öğrencilik yılları Mengü- geliştirdiler. şoğlu üzerinde derin izler “karışılmaması” için şapkayla gezen bir şıhtan 1920’lerin sonunda baş- bırakmış, yaşamını derin- layan ve epeyce ivmelenen alıyor: Fötr Şapkalı Şıh. Bu, o dönemde resmen den etkilemiştir. ancak daha sonraları sö- Felsefece görmeyi, felsefe- yasaklı olan dinî pratiklerin, muhtelif taktiklerle nümlenen bir hareketi baş- ce düşünmeyi, felsefece bil- lattılar. Yurt dışına lisans meyi ve felsefece yaşamayı, pekâlâ sürdürülmüş olduğuna da işaret ediyor. ya da lisansüstü düzeyde, gerek doğa her birimize de örnek olacak şekilde iç- bilimleri, gerekse de insan ve toplum İlbey C.N. Özdemirci, çalışmasında, Cumhuriyet’in selleştiren Mengüşoğlu, hocası Nicolai bilimleri çerçevesindeki “temel bilim- Hartmann’la ve yine onun diğer doktora sekülerleşme siyasetinin hem örgütsel yetersizliği ler” ve “felsefe” alanında öğrenim gör- öğrencileriyle birlikte oluşturulan “felsefi mek üzere Avrupa’ya, ağırlıklı olarak da bakımından hayata geçirilemediğini; hem de asıl tartışma çevreleri” bağlamında, “hoca- Almanya’ya gönderilen gençler, otuzlu öğrenci”, “usta-çırak”, “danışan-danış- önemlisi, taşrada çeşitli uyarlama, oyalama veya yılların ortalarından itibaren, 1933’te re- man”, “akran-akran” ilişkilerinin aka- form yoluyla yeniden kurumsallaştırılan deyim yerindeyse “çalıyı dolanma” taktikleriyle demik gelenekler eşliğinde ne denli et- İstanbul Üniversitesi’nde, sonra da An- kili olduğunu bize gösteriyor. kara Üniversitesi’nde görev üstlenme- geçiştirildiğini anlatıyor. Özdemirci, erken Cumhuriyet’in Kuşkusuz, gözden kaçırılmaması ge- ye başladılar. sekülerleşme deneyiminin, “Kemalist iktidar” ile “dindar reken nokta da, yazıya ve yazılı kültü- Kurulan kültür köprüsü öylesine güç- re verilen önem, düzenli olarak yapı- lü olmuştu ki II. Dünya Savaşı’nın he- halk kesimleri” arasında, veya “merkez” ile “çevre” arasında lan tartışmaların, son derece disiplinli men öncesinde ırkçı, nitelikli ayırım- bir biçimde yürütülen, insan karşılaş- uzlaşmaz bir çelişki kalıbıyla anlaşılamayacağı kanısında. cılığa uğramaya başlayan, görevleri- maları ve insan ilişkileri bakımından ne son verilen bilim insanları ve filo- tam anlamıyla ilkelere dayalı olan tar- zoflar, Fritz Neumark’ın yazdığı kitabın tışmaların, yazıya geçirilmiş >> başlığında da dediği gibi her anlamda www.iletisim.com.tr [email protected] vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin 24 8 Aralık 2022 Araştırma İnceleme, 264 sayfa
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear