Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                COMTE DE LAUTRÉAMONT (4 NİSAN 1846-24 KASIM 1870)
‘Maldoror’un Şarkıları’
“Dünya edebiyatının en gizemli yapıtlarından olan Maldoror’un Şarkıları’nın (Çev. 
Özdemir İnce / İmge Kitabevi) yazarı Lautréamont, ya da gerçek adıyla Isidore Ducasse, 
hiçbir yayımcıyı ilgilendirmediği için kitabını kendi olanaklarıyla 1869’da bastırtmıştı. 
Ancak yayımcı, baskı ücretinin tamamının ödenmemiş olması nedeniyle eseri satışa 
çıkarmadı. Ducasse’ın ölümünden yıllar sonra 1874’te, satılmayan nüshalar başka bir 
editör tarafından tesadüfen bulundu ve yapıt yeniden basılarak satışa sunuldu. Sonunda, 
edebiyat dünyası Maldoror’u tanıma şansına erişmiş bulunuyordu.”
övgüyle söz etmeye başladılar ama genellikle bir 
FERDA FİDAN
delinin yapıtı olabileceğini düşünüyorlardı. Joris-
Karl Huysmans eseri okuduktan sonra hayret-
YARATICI’YA KARŞI İNATLA 
ler içinde “Böylesine korkunç düşler yazan bir 
SAVAŞAN BİR MELEK; MALDOROR!
adam hayatta acaba ne iş yapıyor olabilirdi?” 
Lautréamont ya da gerçek adıyla Isidore 
diye sormuştu. 
Ducasse’nin gizemli yapıtı Maldoror’un Şarkı-
ları (Çev. Özdemir İnce / İmge Kitabevi) altı şar-
ÇIĞIR AÇAN BİR KİTAP OLDUĞUNU 
kıdan oluşan uzun bir düzyazı şiirdir. Karşımıza 
İLK SÜRREALİSTLER KAVRADI!
bazen bir tür düşmüş melek olarak da çıkan Mal-
Maldoror’un Şarkıları’nın aslında çığır açan 
doror, “Evren gibi hüzünlü, intihar gibi güzel” 
bir kitap olduğunu gerçekten kavrayan yazar-
yüzüyle hayattan umudunu kesmiş insanı temsil 
lar, 20. yüzyılın başlarında, Philippe Soupa-
eder ve kıyıcı bir kayıtsızlıkla suçladığı, “insan 
ult ve André Breton başta olmak üzere sürrea-
dışkılarından ve altından yapılmış bir taht”ta otu-
listler olmuştur. Zira Lautréamont’nun amacı-
ran Yaratıcı’ya karşı inatla savaşır. 
nın dili ve edebiyatı altüst etmek olduğunu an-
Ama bir yandan da “kayanın sertliğini, dök-
lamışlardı. 
me çeliğin katılığını” geride bırakan insanlığın 
Kendileri de aynı amacı güttüklerinden, 
vahşi doğasını eleştirir ve sadizmin doruklarına 
tüm esere ve her şeyden önce altıncı şarkıda-
varan canice eylemler gerçekleştirerek, insanla-
ki Mervyn’in güzelliğini anlatan benzetmele-
ra zulmetmekten haz duyar zira insan en ürkü-
re hayran kalmışlardı: “Yırtıcı kuşların pençe 
tücü hayvanlardan bile daha zalim bir varlıktır: 
tırnaklarının geri çekilebilirliği gibi güzel (…) 
“Kendi istencime bağlı olsaydı, açlığı fırtına-
ve özellikle, beklenmedik bir anda, bir teşrih 
larla dost olan dişi köpekbalığı ile yırtıcılığıyla 
masasında bir dikiş makinesi ve bir şemsiyeye 
ünlü kaplanın oğlu olmak isterdim: bunca kö-
rastlamak gibi.”
tü olmazdım.” 
Ancak aralarındaki farkı öne çıkarmak için, 
İçindeki nefret aslında bütün evreni saran kötü-
S. Bernard’ın sözlerini anımsamalıyız: “Sür-
lüğe karşı bir protesto şeklini alır. Zira iyilik yo-
realistler inşa etmek için yıktılar, Lautréamont 
luyla hiçbir yere varılamayacağı açıktır: “Erdem-
ise salt yıkmış olmak için yıktı.” 
li ve safça yöntemler bir şey kazandırmaz sana.”
Şu var ki şair güzel olduğu kadar çelişkili 
gözlemleriyle bu yıkım arzusunu ne derece cid-
EPİK BİR EVREN!
diye almamız konusunda bizi belirsizlik içinde 
Yazar nesneleri ve hayvanları da konuştura-
bırakır: “Kitap ya da dergi okuyarak vakit ge-
rak anlattığı kimi tuhaf kimi korkunç olayların 
çirenleri genellikle kurtarmak zorunda olduğu-
içine çok sayıda başkalaşma da katar. Bütün bu 
muz bu olağanüstü şaşkınlık duygusunu yarat-
öğeler bize yıldızlar, okyanus, ve yeryüzünü de 
mak için özellikle çaba gösterdim ben.” 
içeren epik bir evrende olduğumuzu gösterir. 
Kullandığı abartılı üslup, kitabın İlyada ve 
ÖLDÜĞÜNDE 24 YAŞINDAYDI. 
Odysseia’daki gibi şarkılara bölünmüş olması, 
DÜNYADAN BİR METEOR GİBİ 
kötülük hakkında yazılmış bir düzyazı destanı 
şairin kendi sesi olarak algılayabileceğimiz bu tür yo-
GELİP GEÇTİ’
okuduğumuzu kanıtlar: “Ben kan dökücülüğün tadını 
rumlar aracılığıyla, bir anlamda, okuyucu eserin ay-
Yapıtın sonunda, Mervyn’in hâlâ Panthéon’un kub-
betimlemek için kullanıyorum dehâmı!” 
nı anda yapılışına ve bozuluşuna tanıklık eder gibidir: 
besinde asılı duran iskeletinin çevre okulların öğrenci-
Dünyanın bir cehennemden farkı yoktur ve insan yaşa-
“Gündelik konuşmanın hafif ve kuşkucu tutumundan 
lerine korku saldığını yazdıktan sonra, yine araya bir 
mı boyunca mutlak olanı arayan doyumsuz bir varlıktır: 
sıyrılıp ve yeterince sakınımlı olup… söylemeye niyet-
mesafe koyar: “Ancak küçük çocukları korkutabilecek 
“Ben de tıpkı köpekler gibi sonsuzluk gereksinimi du-
lendiğim şeyi bilmiyorum artık, çünkü anımsamıyorum 
türden anlamsız söylentilerdir bunlar.” 
yuyorum… Ama çaresizim, doyuramıyorum bu açlığı!” 
cümlenin başını.” 
Ve hemen ardından, yapıtını bizi son bir kez şaşır-
Fakat kendini bu evrenden soyutlayabilmek için so-
tarak şu cümle ile bitirir: “Bana inanmak istemiyorsa-
luk alacak vakti yok gibidir: onulmaz bir iç sıkıntısı 
GIDE: ‘OKUDUĞUMDA KENDİ 
nız, gidip görün kendi gözlerinizle.”
içinde, görünmez bir elin kendisine sürekli eziyet etti-
YAPITLARIMDAN UTANDIM’
Babasının büyükelçilikteki görevi nedeniyle bulun-
ğini hisseder: “Peki kimdir öyleyse, örse inen çekiç gi-
André Gide’in “Okuduğumda kendi yapıtlarımdan 
duğu Uruguay’ın başkenti Montevideo’da doğmuş 
bi, başıma demir çubukla vuran?”
utandım” dediği ve şairin “küçük bir roman” olarak 
olan Isidore Ducasse, 24 Kasım 1870’de, Bismarck’ın 
sunduğu altıncı şarkıda ergen Mervyn, bizzat Tanrı ve 
orduları tarafından kuşatılmış Paris’te bir otel odasın-
PARODİK VE ELEŞTİREL BİR KİTAP!
elçilerinin bütün çabalarına karşın, kendini baştan çı-
Ne var ki yapıtın içerdiği sürekli ironi bizi anlatıya faz- da ölü bulundu. Ölüm nedeni halen gizemini koruyor. 
karan Maldoror’un gazabından kurtulamaz. 
la kapılmadan, araya mesafe koyarak okumamız yönün- 24 yaşındaydı. Çağrılan doktor, resmi belgeye ölünün 
Son sayfadaki dehşetli sahnede, Mervyn’in cese-
yaşını ve bekâr olduğunu yazdıktan sonra ekler: “Baş-
de uyarır. Aslında kendini alaya alan, parodik ve eleştirel 
di mutlakçılığı simgeleyen Paris’teki Vendôme sü-
bir kitaptır okuduğumuz: “İlkin sümküreceğim, çünkü ge- ka bilgi yok”.
tunundan, cumhuriyetin anıtsal sembolü sayılan 
reksinimim var, ve sonra, büyük ölçüde elimin yardımıy- Kimsenin tanımadığı genç şairin cesedi Kuzey 
Panthéon’un kubbesine fırlatılır, ki bu tuhaf eylem  
Mezarlığı’nda geçici bir mezara gömüldü. Bir buçuk 
la, parmaklarımın düşürdüğü diviti tekrar alacağım…” 
geleneksel edebiyatı silip atmak isteyen şairin yeni-
Lautréamont, 19. yüzyılda çok revaçta olan kara ro- yüzyıl sonra bile güçlü etkisini koruyan bu başyapı-
liğe olan mutlak susamışlığının bir ifadesi olarak yo-
mantizmi, hatta Julien Gracq’a göre belki de yalandan tın dünyadan bir meteor gibi gelip geçen yazarı Isido-
rumlanabilir. re Ducasse’ın cenazesinin sonradan nereye nakledildi-
ibaret olduğunu ima ettiği edebiyatın kendisini, mizah 
aracılığıyla yıkmayı amaçlayan bir üslup kullanır. Yayımlandığı ilk yıllarda gözlerden kaçmış olsa da 19. ğini ve mezarının bugün nerede bulunduğunu ise artık 
Şarkıdan şarkıya yapıta giderek daha çok karışan ve yüzyılın sonunda bazı yazarlar Maldoror’un Şarkıları’ndan kimse bilmiyor.  n
4 24 Kasım 2022
            
    
