Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Yazık olmuş bir yaşamın öyküsü…
“
habercisi gibi Münevver Hanım’ın ne doğru olmaz. Çünkü yazımın başlığında 
Nâzım Hikmet’in tek çocuğu, oğlu 
zaman hamile kaldığının peşine düştü. olduğu gibi, bana göre “yazık olmuş bir 
Mehmet Nâzım’ın yaşamı üzerine bir 
Memo, Nâzım hapishanedeyken mi yaşam”dan söz ediyoruz.
kitap yayımlandı: İşitiyor musun Memet 
yoksa sonra mı rahme düştü diye hesap Aynı kitapta (yine genellikle bu yazar 
(Doğan Kitap).
yaptı. Böyle kişilerin dünyasından ve psikolog tarafından) tanıdığım en 
Bir hanım gazetecinin kitabında, 
kendini korumak istedi Memo. Hatta asil, en değerli bir aydınımız olan, çok 
“Mehmet neden bu kadar çekti kendini 
isim de vereyim çünkü arayıp hesap sevgili Memet Fuat’a da atılan öyle 
bu topraklardan” sorusunu bir yazar 
sormuştu Ataol Behramoğlu.” çirkefler var ki… 
ve psikolog da (haydi adını da vereyim, 
Böyle (en hafif deyimiyle) kötü yürekli  Memet Fuat’a bu türden imalarla 
Gündüz Vassaf) şöyle yanıtlıyor:
bir saptırmaya, yalana, çirkef atmaya ve hatta açıkça suçlamalarla atılmak 
“Kızmamak, sinirlenmemek için, belki 
karşı aslında hakaret davası açmak istenen çamur buna yeltenenlerin 
de hayal kırıklığına uğramamak için. 
gerekir. Fakat bunu yapmaya değmez. ellerinde ve üstlerinde başlarında 
Nâzım Hikmet’e hayran, Rusçadan 
”
“Memo’nu al, başına çal” demem de kalır.
çeviriler yapan bir şair bile magazin 
TALİHSİZ GAZETE MANŞETİ
ATAOL BEHRAMOĞLU
Soruyu yanıtlamadan önce, 
girişte değindiğim üzüntü veri-
ci anıyı paylaşayım şimdi. Hür-
âzım Hikmet’in tek 
riyet gazetesini Paris Kuzey Ga-
çocuğu, oğlu Mehmet 
rı’ndaki bir bayiden alarak anı-
Nâzım’ın yaşamı üzeri-
ların yayınını izliyordum ve bir 
ne bir kitap yayımlandı, 
sorun yoktu. Fakat bunlardan bi-
N İşitiyor musun Memet? 
rinde, “Münevver Memet’e ha-
(Doğan Kitap). Bu kitaptan söz etme-
pishanede hamile kalıyor” man-
den önce, bir bilgiyi, üzücü bir anıyı 
şetini gördüğümde üzüldüm ve 
paylaşmam gerekiyor.
çok canım sıkıldı. 
1984’te ülkeden zorunlu (kaçak) ay-
Mehmet’in buna tepkisiz kal-
rılarak Paris’te (Barış Derneği ve TKP 
mayacağı kuşkusuzdu. Onu 
davaları nedeniyle o sırada toplam 13 
1970’lerin Paris’inde bir kez Di-
yıl hapis cezasına mahkûm biri olarak) 
noların evinde görmüştüm. Po-
sürgün yaşamımın ikinci ya da üçüncü 
lonya’daki arkadaşlarıyla Leh-
yılında Montreuil’de oturmakta olduğumuz 
çevirmen ücreti ödendi). Kitap daha sonra 
AYLARI HESAPLAYAN 
çe ve hararetle bir şeyler konuşuyordu. 
eve Moskova’dan bir telefon geldi. Cem Yayınevi’nce basıldı ve başka yayınev-
DENSİZ KİŞİLER KİM?
Münevver Hanım’ı da yine o yıllarda ilk 
Telefondakiler Sovyet Yazarlar Birliği 
lerince yeni basımları yapıldı. 
Tulyakova’nın anıları onun ölümün-
ve son kez görmüştüm. Seksenli yıllarda 
Türkçe Bölümü Başkanı, kardeş kadar ya- Bu anılardan ve Nâzım’ın şiirlerinden 
den sonra, burada sözünü etmek isteme-
Mehmet’le hiç karşılaştık mı, anımsamı-
kın olduğum Vera Feonova ve daha önce 
yola çıkarak yazdığım “Mutlu Ol Nâzım” 
diğim çok can sıkıcı nedenlerle, bir baş-
yorum. Belli ki farklı ortamlardaymışız. 
tanışıp tanışmadığımızı şimdi anımsaya- adlı bir oyun Tiyatro Ayna / Dilek Türker 
ka çevirmenin imzasıyla ve Bahtiyar Ol 
madığım (daha sonra çok yakın dost, ar- tarafından sahneye taşındı, Türkiye’de ve 
Nâzım adıyla Yapı Kredi Yayınları’nca 
MEHMET İÇİN KÖTÜ BİR 
kadaş olacağımız) Vera Tulyakova’ydı. başka ülkelerde sayısız kez oynandı. 
yeniden basıldı. İşitiyor musun Memet? 
DUYGU HİÇ TAŞIMADIM
Şunca yıl sonra Dilek Türker onu bugün 
adlı kitabın kaynakçasında bu bilgi  
Sözünü ettiğim manşetin çıktığı akşam 
‘İSTEĞİ ÜZERİNE VERA’NIN de zaman zaman oynamaktadır. Türkiye’de-
yer alıyor. Yani kitabın yazarı, benim çe-
beni telefonla arayarak görüşmeye çağırdı. 
DEĞERLİ ANILARINI ÇEVİRDİM’ ki açılışa konuğumuz olarak sevgili Ve-
viriden olmasa da kaynakçasında yer ver-
Bunun sevimsiz bir görüşme olacağı belli 
İki Vera’nın telefonlarının nedeni, 
ra Tulyakova da geldi ve Muammer Kara- diği çeviriden yukarıdaki satırları (başka 
olduğu için herkesin tanıdığı ve saygı duy-
Tulyakova’nın (yani Nâzım’ın dul eşinin) ca Tiyatrosu’ndaki temsili birlikte izledik.
bir çevirmenin anlatımıyla da olsa) oku-
duğu bir arkadaşımıza, Babür Kuzucu’ya 
Nâzım üzerine anılarını Türkçeye çevir-
Tulyakova’nın anılarında (şu anda eli- muş olmalı değil mi? 
tanık olarak gelmesini rica ettim. Ertesi 
memi istemeleriydi. min altındaki basımlardan 2002 tarih-
Öyleyse kitabının 23. sayfasında kitabı-
gün şimdi neresi olduğunu anımsayamadı-
Bu anılar Rusça’da da kitap olarak ya- li Everest Yayınları basımında) 175. say- nın kahramanı hakkındaki şu lafları nasıl 
ğım bir yerde düello edecekmişçesine kar-
yımlanmamıştı. Bana daktilo edilmiş met- fada (açlık grevi ve sonrasında çıkan affa 
açıklayacağız?
şılaştık… Mehmet’in ilk sözü aynen şöyle-
ni ulaştırıldı. Bazen kahkahalarla, ba- ilişkin olarak Nâzım’ın anlatımıyla) şu sa- “Ülkesine, ülkesizliğine, bir dö-
dir: “Ben seni şair sanıyordum, sen kadav-
zen gözlerimden yaşlar akarak bir soluk- tırlar yer almaktadır: 
nem yaşadığı Lehistan’a, komünizme, 
raların seks hayatıyla ilgili biriymişsin….” 
ta okuduğum (bu bence Nâzım Hikmet’in ”Af çıktı. Ve Münevver çıkageldi. Bir solculara,ideoloji oportünistlerine öfkeli 
kişiliğini ve yurtdışı ağırlıklı olmakla bir- süre daha kaldım içerde ama sorun çö- Yanıtımın bütününü olmasa da ben de ilk 
bir genç Mehmet. 
söz olarak Nâzım Hikmet’in bizim için “ka-
likte bütün yaşamını pek çok yönden doğ- zümlenmişti. Fakat kişisel ilişkiler bakı- Sıradan başlayan hayatı boyunca kendi-
rulukla anlatmayı başarmış, etkileyici üs- davra” olmadığını, konuşmanın devamında 
mından o günleri anımsamaktan hoşlan- ne kapanan, kendini saklayan, meşhur fe-
da (daha doğrusu onun birbiri ardına sırala-
lubuyla da başarılı ve değerli) anıları ge- mıyorum. Çünkü daha hapisten çıkma-
tişlerinden, annesinin gebe kalma tarihiy-
dığı sert sözlere karşılık olarak) Nâzım’ın 
cikmeksizin çevirmeye koyuldum. dan önce, Münevver’in neredeyse altı ay- le babasının hapiste kaldığı ayları hesap-
Tulyakova’nın anıları, önce Hürriyet lık gebe olduğunu görmüştüm! Genel ola- gerçek oğullarının bizler olduğumuzu söy-
layarak ‘Münevver Memet’e hapishanede 
lediğimi çok iyi anımsıyorum…
gazetesinde yayınlandı. Paris’e gelen de- rak, yazgımda baba olmanın bulunmadı- hamile kalıyor’ diyenlerden uzakta sıradan 
ğerli gazeteci dostum Koray Düzgören’e ğını düşünürdüm. Ve birden! Şaşırmayın. O yıllarda küçük kardeşlerimle (özel-
bir hayat yaşamaya çalışan… vb.” 
likle Nihat’la) “ideolojik” konularda sert 
bu yayının yanlışsız, eksiksiz yapılmasını Hapishane müdürü dostumdu, şiirlerimin Nâzım Hikmet’in (Tulyakova tanıklığıy-
özellikle rica ettim. Nitekim Paris’ten iz- hayranıydı. Rica ettiğimde ziyaretçilerim- tartışmalarımız olurdu. Biriktirdiği sözle-
la da olsa) yukarıdaki (üstelik utanılacak, 
leyebildiğim kadarıyla öyle de oldu. le bürosunda görüşmeme izin verirdi ge- sıkıntı duyulacak bir yanı da bulunmama- ri sıralarken beni dinleyecek durumda ol-
Yazara ödenen ciddi bir telifi (yanlış madığını, buna niyeti de olmadığını gör-
nellikle. Çoğu kez de çıkıp giderdi kendi- sı gereken, insani bir gerçekliğin dile ge-
anımsamıyorsam o sırada Moskova’ya gi- si. Münevver’i karım sanıyordu. Çünkü tirildiği) sözleri yeterince açıkken “anne- düğüm Mehmet’i sonuçta öfkeyle değil 
bir ağabey üzüntüsü ve hoşgörüsüyle din-
decek olan Şanar Yurdatapan ve Melike Piraye ile hiçbir zaman gitmemiştik büro- sinin gebe kalma tarihiyle babasının ha-
Demirağ’la) sevgili, rahmetli Tulyakova’ya suna. Münevver’in gebeliği bir olup bitti piste kaldığı ayları hesaplayan” bu den- lediğimi de çok iyi anımsıyorum. Onunla 
gönderdim (Kuşkusuz bana da belli oranda karşısında bırakmıştı beni, vb…” siz kişiler kimler ola ki? Paris’te bir daha karşılaşmadık. 
>>
4 14 Ekim 2021
            
    
