Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
NURDAN ARCA’DAN ‘MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ CUMHURİYET MUCİZESİ’ ‘Mucizenin ta kendisi!’ Nurdan Arca, incelemesinde Cumhuriyet’in kurulduğu günden bu yana yaşananlara tanıklık eden ve ömrünü Mustafa Kemal Atatürk’ün hayalini gerçekleştirmeye adayan bir Cumhuriyet çınarının olağanüstü yaşamını gözler önüne seriyor. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n Çalışmanız boyunca yol alırken, yürekten bağlı olduğu Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Devrimlerinin ışığında, gelecek kuşaklara gençlere özellikle de çocuklara ne gibi öğütlerde bulunuyor Muazzez İlmiye Çığ? Bu bağlamda kitabınız en önce neyin ifadesidir de? Zor bir soru bu. Kitabı yazarken elimden geldiği kadar Muazzez Hanım’ın dünya görüşüne sadık kalmaya ve yansıtmaya çalıştım. En çok vurguladığı Sümer atasözü, “Madem ki biliyorsun neden öğretmiyorsun?” idi. Yani bilgiyi paylaşmanın önemine candan inanmış ve ömrü boyunca da uygulamıştı. Çocukluğu ve gençliği hep savaş, çatışma ortamlarında geçmişti. Top, tüfek, barut, kan, gözyaşıyla dolu ülkede, hastalıkların kırıp geçirdiği bir nüfustan Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl doğduğunun en yakın tanıklarındandı. Cumhuriyet bir mucizeydi. Kadınların toplumdaki yerinin Cumhuriyetle birlikte büyük bir sıçrama yapması, ikinci sınıf insan sayılmaktan kurtulması onun için çok önemliydi. Günümüzde kadınları aşağılayan, onlara şiddet kullananlara öfkeleniyordu. Ayrıca Muazzez İlmiye Çığ eğitimi, çağdaş ve dünyanın geri kalanıyla denk bir eğitimi çok önemsiyordu. Cumhuriyet’ten sonra kurulan üniversitede okuyan, meslek sahibi olan ilk kadınlardandı. Muazzez İlmiye Çığ bir mucizeydi. Atatürk’ün vizyonuyla yapılan Cumhuriyet Devrimlerine büyük bir heyecanla katılmış ve uygulamıştı. Bugün zamanı geriye döndürme gayretlerini gördükçe öfkeleniyordu. Sorumlulara durmadan mektuplar yazıyordu. Bütün gençlerden, özellikle kadınlardan geriye dönüş çabalarını durdurmalarını, ilerlemek için çalışmalarını istiyordu. ‘GÖÇMEN BİR AİLENİN KIZIDIR’ n Cumhuriyet Mucizesi, Çığ’ın yaşamının hangi dönemeçlerine yoğunlaşıyor, yaşamının izini nasıl bir hatta sürüyor? Muazzez Hanım’ın yaşamının dönüm noktalarıyla birlikte ülkemizin yakın ta rihinin dönüm noktalarını öne çıkarmaya çalıştım. Çığ, 20’inci yüzyılın başındaki büyük seferberliğin içine doğmuştu. Savaş ortamında ailece durmadan bir yerden başka bir yere göçmek zorunda kalmışlardı.. Cumhuriyet kurulduktan sonra Kırım göçmeni bir ailenin çocuğu olan öğretmen babasının yüreklendirmesiyle keman çalmayı, Fransızca’yı öğrenmişti. Önce öğretmen olmuştu. Ankara’da yeni bir üniversite kurulunca, yine babasının desteğiyle ailesinden ayrılmış ve Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinde o zamana kadar adını bile duymadığı Hititoloji, Sümeroloji okumaya gitmişti. Belki insanlık serüvenine gönül vermesi böyle başlamıştı. Muazzez İlmiye Çığ’ın deyimiyle Türkiye Cumhuriyeti, Batı ülkelerinde 400 yıl sürmüş bir Rönesansı 15 yılda gerçekleştirmişti. Osmanlı Devleti’nin son 200 yılında fasılalarla sürmüş, bitmez tükenmez savaşlarından kurtulan bir halkın, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması ve “muasır medeniyetler” seviyesine yükseltmesi bir mucizeydi. ‘AİLECE BİR VAROLUŞ MÜCADELESİ VERDİLER’ n Tam bir geçiş döneminde, sancılı bir aralıkta dünyaya gözlerini açıyor. Kökenlerinin ve savaş rüzgârlarının sert estiği bu dönemlerde sizin de vurguladığınız gibi göç etmek zorunda kalan ailesinin ve o şartların bugünkü konumuna varmasındaki etkilerini ve “mucizeyi” nasıl paylaştı sizinle? Muazzez İlmiye Çığ göçmen bir ailenin kızıdır. Anne ve babasının aileleri, dedeleri büyük anneleri 18. yüzyılda Kırım’dan Merzifon’a göçmüşlerdi. Kurtuluş Savaşının en şiddetli zamanında Ankara dolup taşınca Çorum’daki halanın evine sığınmışlardı. Çorum savaşlardan en uzak yerdi. Kurtuluş Savaşının zaferle son bulduğu müjdesini Çorum’da aldıkları zaman top atışlarıyla kutlamışlardı. Muazzez İlmiye Çığ zorluklarla, yokluklarla, kaçarak, göçerek geçen çocukluk yıllarını anlatırken sanki yeniden yaşıyordu. Ailece gerçek bir varoluş mücadelesi vermişlerdi. Öte yandan ülkemiz savaşlarla sarsılıyordu. Ülke de bir varoluş mücadelesi içindeydi. Günümüzün ciddi çalkantılarına rağmen çok şükür artık o zamandaki gibi korkunç bir varoluş mücadelesi vermiyoruz ve inşallah bir daha öyle bir dönem yaşamayız. n Uzun yıllara varan çalışmalarıyla büyük bir Sümerolog olarak tüm ülkeyi uygarlıklar tarihiyle neredeyse üç boyutlu buluşturmuş, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde 33 yıl çalışmış, “Tarih Sümer’de başlar” demiş Muazzez İl miye Çığ’ı anlatırken Sümer ve Anadolu uygarlıklarını yazmamak mümkün değil kuşkusuz. Uygarlıklar tarihine kitapta nasıl bir izlekte yer verdiniz? Ve Çığ’ın bu konudaki tükenmez heyecanına ilişkin izlenimleriniz neler? Muazzez İlmiye Çığ mesleğini, işini çok seviyordu. Genç yaşında, eşsiz şairimiz Nâzım Hikmet’in deyimiyle “büyük insanlığın” serüveninin peşine düşmüştü. Meslek hayatını anlatırken o günleri yeniden yaşıyor, heyecanlanıyordu. ‘BÜYÜK İNSANLIK SERÜVENİNİN PEŞİNE DÜŞTÜ’ İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde çalıştığı 33 yıl boyunca dünya çapındaki Sümerolog’larla, uzmanlarla, profesörlerle iş birliği yapmıştı. Depolara atılmış duran binlerce yazılı tableti birlikte ortaya çıkarmışlardı. Müzede arşivlemişlerdi. Daha sonra hepsi olmasa da bazılarını Türkçe’ye ve öteki dillere çevirmişlerdi. Dünya çapında bir Sümerolog olan Prof. Samuel Noah Kramer ile çalışırken bir tabletteki yazıyı okurken insanlık tarihindeki ilk aşk şarkısını/şiirini bulmuşlardı; “İnanna’nın Şarkısı”... Kramer’in ünlü “Tarih Sümer’de Başlar” adlı kitabını Türkçe’ye ilk çeviren Muazzez İlmiye Çığ olmuştu. Muazzez İlmiye Çığ’ın serüvenini izleyen kitabım hem Cumhuriyet’imizin hem de Muazzez Hanım’ın nasıl birer mucize olduğuna tanıklık etmeye çalıştı ve onun hakkında yazılmış, yazılacak kitaplardan biri daha oldu. Cumhuriyet Kitap’ın düzenli bir okuyucusu olarak kitabıma olan ilginize candan teşekkür ediyorum. n Muazzez İlmiye Çığ Cumhuriyet Mucizesi / Nurdan Arca / Sia Kitap / 192 s. / 2020. 10 13 Ağustos 2020