22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

GAMZE YÜCESANÖZDEMIR’DEN ‘FIRTINADAKI ARI’ Toplumsal yaşamdaki mühendis Fırtınadaki Arı, Türkiye’de mühendislerin toplumsal yaşamdaki deneyimlerine ışık tutmayı amaçlıyor. Mühendislere kendi tarihlerini anımsatmayı, bugünü anlamlandırmayı ve geleceğe yönelik adımlarını atarken düşünme fırsatı yaratmayı hedefliyor. ERDINÇ KAYGUSUZ T oplumsal hayatı birbirleriyle karmaşık ve iç içe özellikler gösteren diyalektik bir ilişkiler ağı olarak düşündüğümüzde, neye sadece yakından bakarsak bakalım, baktığımız şey her zaman çok uzaklardan dönüp bakacaktır bize. Çünkü anlamak sadece bakmakla ilgili değildir. Anlamak toplumsal gerçeklikle kurulan bir ilişkidir. Toplumsal gerçeklikle kurulan ilişki yazınsal alanın da temel meselelerinden biridir, toplumsal gerçekliğin anlaşılması üzerinedir ve belki de en az yazılı tarih kadar eskiye dayanır. Toplumsal gerçekliğin faili ise genellikle görünmezdir. Görünürde olan daha çok görmek istediğimizdir, gerisi göz ardı edilir. Gamze YücesanÖzdemir’in Fırtınadaki Arı: Mühendisin Hayatı başlığını taşıyan yeni kitabı, görünmez kılınanı görünür yapmanın, anlaşılmaz olanı anlaşılır kılmanın önemli bir çabasını oluşturuyor. Kitap, Türkiye’de mühendislerin fabrikadaki, toplumsal yaşamdaki ve kentteki deneyimlerine ışık tutmayı amaçlıyor. Mühendislere kendi tarihlerini anımsatmayı, bugünü anlamlandırmayı ve geleceğe yönelik adımlarını atarken düşünme fırsatı yaratmayı hedefleyen Fırtınadaki Arı, bakmakla yetinmemenin ürünüdür. PENCERELER, GÖZERIMI VE BÜTÜNÜN BILEŞENLERI Fırtınadaki Arı, diyalektik ilişkiler ağı içerisine yerleştirdiği toplumsal yaşamın önemli yapı taşlarından biri olan mühendisleri, bütünsellik içerisinde kavramaya gayret eden bir çalışma olarak öne çıkıyor. Ekonomi, siyaset, tarih ve sosyoloji gibi sosyal ve beşeri bilimlerin farklı pencerelerinin, pencerelerin farklı gözerimlerini kaybetmeden ama birlikte ele alınabileceğini gösteriyor. Başka bir deyişle, parçalı, ortaklıkları gözeriminde içermeyen ve dağınık analizler yerine; bunları bir bütünün bileşenleri olarak değerlendirmesi çalışmanın en önemli özelliğidir. Moda, geniş kesimler tarafından toplumun tüketim kalıplarını belirleyen bir anlayış olarak tanımlanır. Bu tanım eksiktir. Çünkü moda, tüketim anlayışının mümkünlüğünü olanaklı kılan bir üretim anlayışıdır da aynı zamanda. Eşitlik ve toplum kavramlarının yerini özgürlük, piya sa ve bireyin aldığı; ortaklıklardan ziyade farklılıkların, kimliklerin, statülerin öne çıktığı ve moda olduğu koşullarda diyalektik ilişkiler ağının, bir pencerenin ortak gözeriminde içerilmesi güçlü bir itirazdır. Denebilir ki, kitabın ikinci özelliği moda anlatının egemenliğine teslim olmayan bir karşı anlatı yeteneğidir. ZENGIN, AKICI VE DURU… Fırtınadaki Arı, her bir gözeriminin denk düştüğü beş ayrı bölümden oluşuyor: “Mühendise Işık Tutmak”, “Emek Piyasasında”, “Fabrikada”, “Kentte” ve “Toplumsal ve Siyasal Yaşamda”. “Mühendise Işık Tutmak” başlıklı bölümün öne çıkan yanlarından biri, mühendisleri kapitalizmin tarihsel serüveni ve Cumhuriyet tarihinin politik, iktisadi ve toplumsal hayat dinamikleri içerisinde değerlendirmeye alıyor olması. 2000’li yıllar ve sonrasında mühendisler için mevcut işçileşme eğiliminin de rinleşmesi ve yaygın bir işsizleşme sürecinin varlığı YücesanÖzdemir’in ışık tuttuğu önemli bir eğilim. Mühendisleri üretim sürecindeki, sınıf yapısındaki ve toplumsal yaşamdaki konumları ile tartışmayı amaçlıyor olması, bu bölümün öne çıkan yanlarından bir başkası. Mühendis emeğinin fayda ortaya çıkaran mı olduğu yoksa sanata ve el becerisine mi dayandığı; mühendislerin sınıf haritasında orta sınıfa mı yoksa işçi sınıfına mı yerleştiği ve mühendislerin bilim ve teknolojinin bilgisiyle olan ilişkisi, bölümün temel çözümlemeye ve açıklamaya çalıştığı soru başlıklarıdır. Bu anlamıyla sona bırakmadan ifade edilmelidir: Fırtınadaki Arı, yalnızca mühendisler ve mühendislik alanına ilgi duyanlar için değil sosyal bilimlerin birçok alanına ilgi duyanlar ve özellikle sınıf araştırmacıları için eşsiz bir kaynak. “Emek Piyasasında” başlığını taşıyan bölümde mühendisliğin politik ekonomisi ve mühendislerin emek piyasasında deneyimledikleri, derin kuramsal bilgilerin ışığında sahanın verileriyle açıklanıyor. YücesanÖzdemir’in ifadeleriyle “(…) Emek piyasası, yalnızca üretim ilişkilerinin yaşam bulduğu ve emek gücü alım ve satımının gerçekleştiği bir alan değildir. Aynı zamanda kişilerin toplumdaki gerçek yerlerini ve sınıf pozisyonlarını da gösterir.” YücesanÖzdemir, “Fabrikada” bölümünde “21. yüzyılda küreselleşme ve büyük hız kazanan bilgi ve iletişim teknolojileri ile mühendis emek süreci nasıl değişiyor?” sorusuna yanıt arıyor. “Kentte” başlıklı dördüncü bölümde kentteki gündelik hayat içinde var oluş, mühendislerin emek piyasasındaki ve fabrikadaki var oluşlarını kapsayan bir toplumsal örüntü olarak kavranırken “Toplumsal ve Siyasal Yaşamda” başlıklı beşinci ve son bölümde mühendislerin toplumsal, kültürel ve siyasal deneyimleri, yaşadıkları dünyayı ve ülkeyi nasıl gördüklerini inceleniyor. SON SÖZ Türkiye’nin üç farklı sanayi ve mühendislik coğrafyasının genel yapısını ortaya çıkarabilmek adına Ergene Havzası, Gaziantep ve Konya Havzası’ndaki mühendislerle yapılan görüşmelere ve çok yönlü derin bir kuramsal çerçeveye dayanarak hazırlanan Fırtınadaki Arı, mühendislere dair gerçekliği anlamaya çalışırken toplumsal gerçekliği oluşturan diyalektik ilişkiler ağlarını ve bu ağların hareket halindeki süreçlerini de kavramak için önemli bir zemin sunuyor. Kitap, yazarının toplumsal gerçekliğin anlaşılabilirliğine olan inancının biçimsel bir ifadesi gibi, adeta kurmacayla oluşturulmuş derecede kitap sayfalarının arasında dans etmeye olanak tanıyor. Özlüce akıcı, sade, duru ve eşsiz bir kaynak. n Fırtınadaki Arı / Gamze Yücesan Özdemir / İmge Kitabevi Yay. / 249 s. / 2020. 4 13 Şubat 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear