Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 998’den bu yana yüzlerce yapıta, yazara, çizere, yayınevine, okura yer vermiş, takipçisi de olduğumuz, sektörün öncülerinden Çocuk ve Gençlik sayfasının yeni yürütücü ekibi olmanın sevinciyle “Merhaba” diyoruz. Hem babakız olarak hem de birlikte yol aldığımız üretimlerde; insana, doğaya ve yaşama bakarken ötekileştirmenin, yargılayıcı söylemlerin her türlüsünden uzak bir tutum sergileme gayretindeyiz. YENI BIR BAŞLANGIÇ Ayla Çınaroğlu, Aysel Gürmen, Aytül Akal, Burcu Yılmaz, Çiğdem Gündeş, Hafize Çınar Güner, Mavisel Yener, Mustafa Delioğlu, Nilay Yılmaz, Simla Sunay’ın sorumluluk üstlendiği önceki şahane ekiplerin de (emeklerine saygıyla) Çocuk ve Gençlik sayfasını aynı ilkelerle yürüttüğünü bilerek, bu doğrultuda ilerleme isteğiyle sayfayı devralıyoruz. Cumhuriyet ailesine katılmanın güzelliğini ilk yazışmalarımızdan hissettik. Şimdiden bağlantıda olduğumuz başta Gamze Akdemir çalışma arkadaşlarımıza ve Sevgili Mavisel Yener’e teşekkürle... Neden Kulaktan Kulağa? Bugün bildiğimi, düşündüklerimi, babam olmasının ötesinde “ustam” da olan Bekir Yurdakul’dan, öncelikle kulaktan kulağa sonra kalemden kaleme öğrendim. Böylece sözcüklerin hem işitsel hem görsel zenginliğini tattım. Diliyoruz ki birlikte yol alırken sözcüklerimiz hem görsel hem işitsel olarak sizlerle de çoğalsın. Arkadaşsız olmaz! Oyun dışında ya da arkadaşsız kaldığınızda içinizdeki deniz kabarmaz mı? Nasıl baş edilir bu yalnızlıkla? Peki, “nöbetçi oyun arkadaşı”na ne dersiniz? A a, kapıda bir tıkırtı. Kalkıp açıyorum: Arkadaşlarımız gelmiş, ne güzel! Oya, Sedef... İdil de var! Sonra bütün bir sınıf. Mahalledekiler de... Kitap, “Oya ile Sedef çok iyi arkadaşlar.” tümcesiyle başlıyor. Teneffüs zilinin sesiyle soluğu okulun arka bahçesinde alıyorlar, ağaçların altında fısıldaşıyorlar, salyangoz kabuklarına resim çiziyor, çiçek yapraklarından salata, çamurdan köfte yapıyorlar. “Ama bu Oya ile Sedef’in hikâyesi değil.” İlk sayfaya sessizce yerleşen bu merak öykü boyunca yanınızdan ayrılmıyor. Derken “Adını aklımda tutmayı beceremediğim bir okula gidiyorum” diyerek İdil çıkıyor sahneye... Yıllar önceydi. Uzun süre kiracısı olduğum kitapçı ev sahibim, bir gün şunu söylemişti: Giriş bölümü geniş değilse, kucaklamıyorsa insanı o eve konuk olunmaz. Konuksever bir insanın evinde gibi duyumsatıyor okuru İdil’in bu ilk tümcesi de... Öylesine geniş, sıcak, içten. Yok, bütün kitabı adım adım anlatacak değilim elbette. Demem o ki daha kapıda gülümseyerek karşılıyor okuru “Nöbetçi Oyun Arkadaşı”. DERDİNİZE DERMAN... Gündelik işiniz neyse yapar bitirirsiniz. Sonra başka sorumluluklar; ödevler, temizlik, alışveriş... Ne ki çoğu zaman hem de kaç yaşında olursanız olun ille de bir arkadaşa gereksinim duyarsınız. Şöyle hiç bitmese türünden bir oyun kuracağınız, bir fincan kahve eşliğinde içinizi dökeceğiniz, derdinize derman bir arkadaş. Vardır arkadaşınız da yanı başınızda değildir ya da ulaşamadınız. O zaman “yedek arkadaş”a ne dersiniz? Ya da gerektiğinde, oyuna girmek için her an hazır “nöbetçi arkadaş”a... Kahramanımız İdil, “Yalnızlığı anlatırken neden hep tatlı şeyler gelir ki aklıma?” sorusunu kendisi yanıtlıyor: “Galiba oyun oynamak tatlı şeyler yemeye benziyor.” Ve oyunlar da arkadaşsız olmuyor. Sekiz yaşında başladığı yazma yolculuğunu hiç bırakmayan, 2008’de oğlu dünyaya gelince çocuk ve gençlik kitaplarının büyüsüne kapılan Dilge Güney; bir solukta okuduğumuz, sık sık içimizde büyüyen sorulara yanıt aradığımız, öykünün ana kahramanı İdil’le yan yana koştuğumuz oldukça keyifli, bitmese dediğimiz bir yolculuğa çıkarıyor bizi. İDİL’LE YAN YANA YOLCULUK Bu yolculuğun arkasında elbette başka kitaplar, bir bütün olarak sanat var. Büyüsüne kapıldığı kitaplar bambaşka bir kulvara taşıyor Dilge Güney’i; hukuk fakültesinin ardından çocuk gelişimi önlisans programını tamamlıyor. Evrenin sırları, uzay, yıldızlar, dünya mitolojisi vb. bir dünya ilgi alanı varken kitaplarıyla bambaşka dünyalar kuruyor. Bir yandan da yuvarlanıp durduğumuz dünyayı anlamaya, tartışmaya çalışıyor. Hepimiz tartışalım istiyor. İnceden sızdığı çocukların evreni her gün yeni kapılar açıyor ona. Yetmiyor; sorularını, tartışılması gerekenleri çoğaltıyor. Çocukların ve hayatın sorularını öykülerine taşıyor. Hem incelikle hem kendine özgü anlatımıyla hem de çocukların dünyasına ait sahici bir yaklaşımla. Başarılı her çocuk kitabını okurken hep şu duygu seslenir içimden: Keşke bu kitabı, çocuklardan çok, öğretmenler, ana babalar okusa! Çünkü nitelikli çocuk kitapları sorularınızı çoğaltır, sizi çözüm aramaya çağırır, yapageldiğiniz ne varsa gözden geçirmenizi, kendinize ve hayata yeniden bakmanızı sağlar... “Okullarımızda kimler görev alsa? Okullarımıza neden böyle söylenmesi, yazılması zor, uzun uzun adlar veriyoruz? Öğretmenlerimizin donanımı ne olmalı?” vb. soruları alttan alta sorarken yalnızlığın, baş edemediğimiz sıkıntıların bizi nasıl değiştirdiğini de ilginç bir metaforla gözler önüne seriyor. Dinmeyen gözyaşları, sular seller içinde kalmalarımız, derken yükseliyor sular... mavileşiyor arkadaşsız, oyunsuz çocuklar, insanlar... AYNADAKİ MAVİ ÇOCUK İdil’in okulda yalnız kaldığı günlerden biri... Oya ile Sedef’i görüyor bahçenin bir köşesinde, ama onlar fark etmiyorlar onu. İdil, içindeki deniz kabarınca fark ediyor mavi çocuğu. Sonra başka mavi çocuklar çıkıyor karşısına. Uzaylı mı yoksa bunlar? Çok geçmeden de aynadaki mavi çocukla burun buruna geliyor... “Nöbetçi Oyun Arkadaşı”; 2018’de, Mavi Yıldız romanıyla Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Vakfı İlkgençlik Roman Ödülünü alan Dilge Güney’in, Annemin Çocukluğu Nerede? adlı yapıtıyla başladığı bir serinin ikinci kitabı. Yayınevinin başarılı tasarımı gibi, Berna Erözkan Akan’ın resimleriyle kitaba kattığı boyut ve tat da özellikle anılmayı hak ediyor. Sizi hep kitapta tutan akışının ötesinde, çocukların, “Ne yaptığımla değil, neden yaptığımla ilgilenmenizi bekliyorum!” çığlığına da ses veren “Nöbetçi Oyun Arkadaşı”yla tanışın. n Nöbetçi Oyun Arkadaşı / Dilge Güney / Resimleyen: Berna Erözkan Akan / Yakın Yayınları / 64 s. / Eylül 2020 / 8+ yaş 14 12 Kasım 2020