Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Romanda kurmaca, öyküde dilcinlik...  Romanöykü, yazınsal açıdan aynı ipteki cambaz değil. Uyuştukları kadar çatışan  yanlara da sahip. Modern anlatı, her ne kadar geçirgenlikleri artırsa da dıştan bilinenlere,  Niçeriden bilinmezlikler ekleyip türlere yönelik farklı büyüler biçmeyi sürdürüyor.  isan (YKY, 2014) adlı romanından söz ederken Fatma Akerson’un, yazınsal metnin, yaşananı değil, ancak kurulanı, yani kurmaca  Gümüş’ten Yalnızlık Kime Benzer (2017), Aydın Şimşek’ten Kopuk ve Hiç (2017) romanları üzerinde bu bağlamda durmuştum. Bunlara eklenebilecek başka romanlar da var kuşkusuz.  çimlendirmeyle dedikodu esintisi de yayıyor. Bir senlibenlilik hali de denebilir bunun için. Nitekim Nisan’ın, “Hep merak ederim, edebiyatla dedikodu arasındaki sınır nasıl çizilmeli,” (65) deyişi, çar  da yaşananı anlatabileceği  Selim İleri dışındaki imzalar, kurmaca pıcı bir örnek.  konusundaki yaklaşımına yer açmıştım da adlarına ilk kez rastladığımız yazarlar. Bu çerçevede yazar, bir “günlük”ten  önceki bir yazımda.  Fatma Akerson’da bunlardan. Son ro  kalkarak romanı kurduğu izlenimi bıra  Hemen her yazar, kurduğu herhangi manına getirmek istiyorum sözü: Gözya kırken eksik gediğin paralel kurgu eş  anlatı evreninde bir yazar karakteri ya şı Kuşları (Ayrıntı, 2019). Daha önce ilk liğindeki akışla tamamlandığı döküme  ratıp kişisel deneyimleri ışığında, onun romanı Nisan üzerinde dursam da ma yer açıyor anlatısında. Kaldı ki “Gözya  üzerinden oyunsu tabanda soru üretme sama aldığım kurmacalar, yazınsal met şı Kuşları” adı, roman boyunca leitmotiv  eğilimi sergileyebiliyor.  ne dönük yaratı sorunsalını öne çıkarma olarak sıklıkla önümüze geliyor, demir çi  Ancak bu yaklaşım, ortalama yazar  sı nedeniyle yazarın bütünsel yaklaşımla vi, mor harmani vb. daha başka leitmo  tutumu sayılabileceğinden, doğrudan ele alınmasını gerektiriyor.  tivlerle birlikte.  yaratı sorunsalına dalan, bu bağlam  Gerçekten de Fatma Akerson, roman  da hem de kurmacanın gerekleri yö  larında sıkı bir kurmacacı izlenimi bıra  GERÇEKLİĞİN AÇILIMLARI  nünde yapılandırılmış olan anlatı dama kıyor. Bu nedenle onun yapıtlarına yö  Kurguda belgesel dokusu yaratmak ya  rı kurulmasına getirmek istiyorum sözü nelmek, aynı zamanda anlatıda kurma da belgelerden yola çıkıldığı algısı oluş  asıl. Denizin manzara olmaktan çıkarılıp ca olgusuna eğilmek anlamına da geli turmak etkin kurmaca yollarından biri.  doğrudan karaktere dönüştürülmesine, yor doğrudan.  Fatma Akerson bunu daha da pekiştiren,  köyün, “şu köy” olmaktan kurtarılıp bir  bunların birebir karşılıklarını verip anlatı  dönüştürümle önümüze getirilmesine  GÖZYAŞI KUŞLARI  yerlemlerini görsel, işitsel vb. etmenler  benzer biçimde.  Romanlarında iyi bir oyun kuru  le birlikte bütünlük kurarak yapılandıran  Buna göre yazınsal yaratıcılık teme cu olduğu ilk bakışta gözlenebiliyor  tutum getiriyor. Bu çerçevede zaten bü  linde çatılacak bir roman kurgusunun, Fatma’nın. Bu, anlatısal oyunların altın tün kurmacalarında, öne çıkan yapılan  bir çalım denemeye kayacağı kuşkusu dan nasıl kalktığının da somut ipucu.  dırmasıyla âdeta mıh çakarcasına pekiş  uyanabilir elbette. Ancak bu tür sorun Demek ki yazar, sanatsal oyunculuğa  tirme sergiliyor bana göre.  lar, kurmaca sınırları içinde kalınarak da bağlı yüksek bir gerçektenlik duygusu  Bu arada kurmacanın gereksinebile  işlenebiliyor.  yaymak için yoğun çaba harcıyor. Böy ceği yanlara değin oldukça geniş açılım  Bu açıdan bakıldığında azımsanmaya lelikle metnin inandırıcılığı alabildiğine  la, eleştirel yaklaşımla karşılaşıldığının,  cak örnekle karşılaşılabiliyor yazınımız yükseliyor. “İyi ki geldin,” dedirtecek bir toplumsal, kültürel, çevresel bağlamda  da. Selim İleri’den Mel’un (2013), Semih kurmayapma yetisi hiç kuşkusuz bu.  zengin oluntuların ortaya çıktığının da al  Hemen bütün anlatılarında, kurmaca tını çizeyim.  evrenleriyle anlatı öğeleri, kişiler, nesne  Yazar, bu yönde kimi ipuçları döşer  ler katıldıkları ya da ayrıldıkları halkalar ken bunlarla, “başka romanlarda da”  la kavuşum ya da kopuş yaşarken buna (35) karşılaşılabileceğini vurgulayıp an  bağlı olarak kurmacanın sınırları da sü latıyı çırılçıplak ortaya koymaktan çekin  rekli değişiyor.  miyor da. Kimi göndermelerle, doğudan  Kurmacalara katılan Nisan’la Eylül,  batıya geleneksel anlatı kalıplarını kulla  açık biçemle aralara girerek dolayımlı ya narak, bu yolla da romana uçuculuk ka  da doğrudan metne sokulurken payla zandırıyor. Zaten Sırma Köksal, Murat  şım, paslaşım temelinde aktarıcılık yapı Menteş gibi yazarların yanında dünya  yor. Yazarın farklı bir tutumu da dikkati nın farklı yerlerinden farklı dalların sanat  çekiyor ayrıca. Anlatıcı olarak bu iki ka çılarından alıntılar da yer buluyor roman  rakterin yaratıcısı konumuyla yazar da  da. Sonra kaydırmalı, şaşırtmacalı ikizil  Nisan’la Eylül’ü sarakaya alabiliyor. İki lik, değişen değer vurgusu farklı bir can  li arasında albenili bir KaragözHacivat alıcılık daha katıyor romana.  çekişmesi yaşanıyor neredeyse. Kaldı  Böylece geçmişe dönük bir yaşan  ki yazar, gölge oyunlarıyla içlidışlı ilişkiyi tı yeniden kurulurken yaşanılan gerçek  hiçbir zaman unutmuyor.  liğin algılanıp kavranışına çoklu boyut  Yine de, doğrudan anlatıcı, öyküleyi ta açılımlar getirilişinin tanıklığını yapıyo  ci olarak içeriden değil, aktarıcı, buluş ruz. Öyleyse romanımıza bir tür “Fatma  Fatma Akerson  turucu konumuyla hep dışarıdan katılıp hikâyeyi bütünlüyor. Bu arada epik bi  Akerson biçemi”nin katıldığı da pekâlâ söylenebilir artık. n  ÖYKÜDENLİK… Onur Çalı; ‘Kaplumbağa Makamı’… 20122015 arası dört yılda, kapaklarını bile görmediğim üç öykü kitabının ardından dördüncüsü çıkageldi Onur Çalı’dan: Kaplumbağa Makamı (Alakarga, 2019). Kimi seçkilerle dergilerde okuduğum örnekler dışında önceki kitaplarını okumadığıma göre, düşüncelerimin onun bu son yapıtına yönelik olacağının altını çizeyim. Onur, andığım öykü toplamını, az sayfalı olmasına karşın biçemsel, izleksel açıdan dört bölük halinde bütünlemiş. “Bergama Vapuru” başlıklı öyküsünde, doğduğu kente şöyle selam gönderiyor: “Daha önce de binmiştim ben bu vapura. Ama bu son binişim olsa, çünkü inmesem, hep orada yaşasam artık. Adres: Bergama Vapuru.” (15) Köpürüklü saçma, fırlak akıl taşkınlığı, kıpırdak cinlik karışımı bir dil kermesi sunacağını ele veriyor yazar. YENI BIR DIL ARAYIŞI Okuduğum bu tek kitabında bile Onur’un öyküde gerçekten farklı bir dil kurgusu ortaya koymaya çalıştığı, yeni bir dil aramaya giriştiği açık. Bu bağlamda görece Raymond Carver’dan Sine Ergün’e uzanan alansal bir uzanım sergilese de. Dil kadar anlatıyı çoğullaştıran bir boş vermişliğin, hiççi tutumun, otsu uyuşukluğun, ilk kez yaşanıyormuşluk yansıtımının da altını çizmek gerek. Kimi örnekler, Onur’un öykülerine bir postiş bağlamında bakılabileceğini de gösteriyor ayrıca. Sonuçta alışıldık, bildik sözdizimlerini, sıralamaları aşıp kendi başına buyruk yanıyla öykü kurmaya girişen, öyküyü tazeleyip yenileme tutkusuyla dikkati çeken bir yazardan, ilgiyi hak eden bir öykü toplamı Kaplumbağa Makamı. sadikaslankara.com her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. 172 Mayıs 2019   
            
    
