26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Businessman Blues Konusu iş dünyası olan düzeyli roman, öykü azaldı mı, yoksa bana mı öyle geliyor? Gerçekten azaldıysa, şaşmam, çünkü iş dünyasını kurmaca konusu Fyapabilmek için onu içinden bilmek gerek. Kaç sanatçı bu durumda olabilir ki! ransız şansonları sadece müziği için değil, sözleri için de dinlenir. Bazıları, egemen kültürü eleştirir, güzel ezgi ve ses ile birleşince onyılları aşarlar. bir anlatı ama ilgiyle okumuştum. Uluslararası şirketlerin çoğu artık bir iki kişinin değil, vakıfların, hissedarların ortak mülkiyeti. Dolayısıyla üst yöneticilik konumu can alıcı önemde. Muazzam paralar yumsuz. Biri dışında: Alighieri bir gün önce ölüm tehlikesi atlatmış. Bugün hayatta olduğu için mutlu, “hayatta olduğunu bilmenin mucizesini yaşıyor”. Bizde “haline şükret” derler ya, öyle bir halde işte! Bestesi Michel Berger, güftesi Luc Plamondon, seslendirmesi Claude Dubois’dan “Le Blues de Businessman” böyle bir şarkı işte! Çıktığı 1978’den beri popülerliğini yitirmedi. Sözlerine şöyle bir bakarsak, bir iş adamının türküsü bu. İşte, aşkta başarılı. Paralı, hırslı. Dünyayı dolaşıyor, lüks bir yaşam sürüyor. Ne ki, mutsuz. İş yüzünden mizah duygusunu yitirmiş. Aslında sanatçı, ressam, şarkıcı, oyuncu olmak istermiş. Neden? Hayatını yaratabilmek, dünyayı yeniden yapabilmek, anarşist olmak için, neden varolduğunu anlayabilmek için. Kaç iş adamı sanatçı, hele çulsuz sanatçı olmayı yeğler, bilemeyiz. Bu şarkı sözlerinde, hem iş hayatının dirimden yoksun olduğu iddiasını, hem de iş ve sanat hayatlarının biribirine ne kadar uzak olduklarını görüyoruz. Aklıma gelen şu: Konusu iş dünyası olan düzeyli roman, öykü azaldı mı, yoksa bana mı öyle geliyor? Gerçekten azaldıysa, şaşmam, çünkü iş dünyasını kurmaca konusu yapabilmek için onu içinden bilmek gerek. Kaç sanatçı bu durumda olabilir ki! FİNANS KAPİTALİN ENTRİKALARI Gene de iş dünyasıyla ilgili ilginç yapıntılar okuyoruz ara sıra. Bunlardan biri, aslında çıkalı 15 yıl oldu, Stephane Osmont’un Sermaye (Le Capital) romanı. Zamanında çok tutmuştu. Costa Gavras da bir film çıkardı bu ilginç romandan. Film 2014 İstanbul Film Festivalinde gösterildi. Roman Türkçeye çevrildi mi? Bilmiyorum. Uluslararası bir bankanın en üst yöneticisini anlatıyor roman. İyi okumuş, dişini tırnağına katarak yükselmiş. Yazar, maliyeden geldiği için iyi biliyor finans kapitalizminin entrikalarını. Kahramanımız başarı üstüne başarı sağlıyor, ancak ruhu da gittikçe yaşadığı dünyanın şeklini almaya başlıyor. Edip Cansever’in odasının şeklini almasından farklı bir süreç. Mahşerin dört atlısının (servet, kudret, şöhret, şehvet) çektiği arabaya binmiş, kendi yitimine doğru delicesine yol alıyor. Biraz şematik kazanıyor üst yöneticiler. Bir toplumbilimci bunların uluslararası bir hiperburjuvazi oluşturduklarını söyler. Costa Gavras, bu türden birçok kişi tanıdığını, hepsinin yüksek kültürlü, ince zevkli olduklarını, dünyanın halini de gördüklerini, ancak onların da bu gidişe bir çare bulamadıklarını anlatıyor bir söyleşisinde. Aklımıza, bir önceki yazımızda değindiğimiz bobolar geliyor. KÂRIN MAVİ ÇİZGİSİNE DİKİLMİŞ GÖZLER Laurent Quintreau’nun Türkçede Cennet, Cehennem ve Araf (Çev: Aslı Anar, Dedalus, 2017) başlığıyla çıkan 2006 tarihli Marge Brute (brüt kâr demek) romanı da iş dünyasının göbeğine götürüyor okuru. Roman çokuluslu bir şirketin bir yönetim kurulu toplantısını anlatıyor. Toplantı sırasında yönetim kurulu üyelerinin teker teker içinden geçenleri, bir bakıma ruhlarını okuyoruz. Yönetim kurulu üyelerinin aralarındaki ilişkilerden, toplantıda söylediklerinden oluşan bir dış âlem; ayrıca birbirine söyleyemediklerinden, kimseyle paylaşamadıkları duygulardan oluşan bir iç âlem var. “... gözleri operasyonel kârın mavi çizgisine dikilmiş” bu insanlar mutsuz, do Costa Gavras’ın yönettiği Sermaye (Le Capital) filminden bir sahne. Rudolf Steiner’in kuramlarını bilecek kadar da kültürlü. İşten atılırsa Wittgenstein’ı, Kafka’yı yeniden okuyacak. İş dünyasıyla sanat âlemi arasında rahatça gidip gelebiliyor haspa! Mesai arkadaşlarına da, yüksek sesle dile getirebilse, “içinizdeki gizli neşeyi bul”un diyecek... O her şeye karşın yaşama sevincini ölüm tehlikesi atlatmasaydı duyabilir miydi? Dünya, hayat ne tatlı aslında, bir de insanlar böyle olmasa (!) Bir üyenin “hayatını mahvetme, şu palyaçoluk fikri beni mutlu ediyor, kurtuluş orada, bir tek bana yapması kaldı, ben özgür bir adamım, hayat uzun ve gelecek benim...” diye düşünmesi de bizi Claude Dubois’nın şarkısına götürüyor, o şarkının neden güncelliğini koruduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. 1978 tarihli bu şarkının geleceği öngörmüş olduğunu da söyleyebiliriz. Bu açıdan bakınca bugünün gelişinin 19. yüzyıldan belli olduğu da söylenebilir. Galiba o yüzyılda sanatçılar, aydınlar daha iyi tanırlarmış iş dünyasını. Balzac’ın Cesar Birotteau, Zola’nın L’Argent (Para) romanları aklıma geliyor. Asıl aklıma gelen ya da aklımdan çıkmayan, Paul Lafargue’ın 1887 tarihli biraz kurmaca, çokça deneme kitabı Sermaye Dini (Çev: Mehmet Atala, Patika Kitap, 2015). Anlaşılan Alighieri arkadaşımız Lafargue’ı okumamış. İyi ki okumamış! Yoksa o dirimsel gizli neşesiyle vicdanı arasında kalır, haline şükretmekte biraz zorlanır, Claude Dubois dinleyerek yatışmaya çalışırdı. MERHABA B u sayımızın kapağında günümüzün aydınlanma bilgelerinden Taner Timur’u göreceksiniz. Yeni yayımlanan İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı adlı kitabında İslam tarihindeki kırılmalar ve dönüşümlerin yarattığı sosyolojik ve kültürel yapıları, Batı’da ve Doğu’da uyanış dönemlerini, Türk Devrimini ve günümüzün önde gelen tartışma konularını irdeliyor. Taner Timur ile kitabı üstüne arkadaşımız Gamze Akdemir konuştu. Yakın geçmişte Yunanistan ekonomi bakanı olarak adını duyuran Yanis Varoufakis’in yeni yayımlanan kitabı, Kızımla Ekonomi Sohbetleri, artık hepimizin günlük hayatının bir parçasını oluşturan, dahası hayatlarımızı düzenleyen kavramların herkes tarafından anlaşılmasını sağlayan ve geniş bir okuyucu kitlesine seslenen dikkat çekici bir çalışma. Kitabı Kerem Gürel tanıttı. Ünal Ersözlü, peş peşe yayımlanan iki yeni kitabında, günümüz insanının içine yuvarlandığı kaotik yaşam düzenini, eski metinlerden başlayıp günümüze uzanan süreç içinde insanın kendini arama ve insan olma süreçlerini irdeledi. Kitaplar üstüne Gülce Başer’in sorularını yanıtladı. Geçtiğimiz günlerde yapılan İzmir Kitap Fuarı’ndan izlenimleri arkadaşımız Gürer Mut yazdı. Yeni bir distopya roman olarak nitelenen Yüce Zerey’in Mima’sını Adalet Çavdar tanıttı. Sadık Aslankara’yla yeni romanı Ondancı üstüne Meliha Akay konuştu. İyi okumalar. KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: Funda Yaşar Er l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear