27 Eylül 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

24. İZMİR FUARI İZLENİMLERİ İzmir Kitap Fuarı’nın ardından 6 14 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen ve 513 bin kişinin ziyaret ettiği fuarda düzenlenen etkinlikler ve imza günleri geniş bir okur yazar buluşmasına sahne oldu. GÜRER MUT [email protected] B u yıl 24’üncüsü düzenlenen İzmir Kitap Fuarı’na yoğun bir katılım oldu. 614 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen ve 513 bin kişinin ziyaret ettiği fuarda düzenlenen etkinlikler ve imza günlerinde kitapseverlerle, yazarlar buluştu. Fuar merkezinin kentle bütünleşen yapısı nedeniyle hafta içi dahi kalabalık olan fuara çevre illerden de yoğun katılım vardı. Özellikle 48 bin civarında öğrencinin katıldığı fuarda, genç okurların stantlara olan yoğun ilgisi oldukça memnun ediciydi. Buna karşın yaşanan ekonomik bunalım nedeniyle kitap satış oranlarının beklenen sevi yede olmadığı da kulağımıza çalınan duyumlar arasındaydı. Bu yıl fuarın onur konuğu Hidayet Karakuş oldu. Açılış gününde “Kendi Sesinden Şiirler” dinletisinde şiir severlerle buluşan Karakuş, daha sonrasında “Atasözlerimiz Bizi Söylüyor”, “100. Yılda Atatürk Devrimleri ve Dil” ve “100. Yas¸ında Ceyhun Atuf Kansu’dan 7 S¸iir” söyleşilerinde yer aldı. Bunun ötesinde, “Çocuk Yazınında Hidayet Karakuş”, “Karakuş’un Şiir Evreni” ve “Hidayet Karakuş’un Romanları” söyleşilerinde emektar şairin bugüne kadarki çalışmaları okurlara yeniden hatırlatıldı. BİR AYDINLANMA NEFERİ: FAKİR BAYKURT Fuar boyunca gerçekleştirilen 115 etkinlik arasında, en çok dikkatimi çeken söyleşiler arasında Tugˆrul Eryılmaz’ın anlatımıyla “Gazetecilik ve Siyaset / Gazetecilik Öl dü mü?”, Latife Tekin ve Onur Orhan’ın sunumlarıyla “Sokagˆın Dili”, Onur Hamzaoğlu’nun konuşmacısı olduğu “Akademi: Sözün ve Eylemin Özgürlügˆü” ve Yekta Kopan’ın “Bir Fikirden Bir Romana: ‘Sıradan Bir Gün’ Nasıl Dogˆdu?” söyleşileriydi. Ancak, “90. Yas¸ında Fakir Baykurt Hayatı ve Eserleri” paneli bir adım daha öne çıktı. Cumhuriyet aydınlanmasının bu onurlu neferinin hayatını, edebi kimliğini, mücadelesini ve en önemlisi insani yanının ele alındığı panelin sunumları; Adnan Özyalçıner, Is¸ık Baykurt, Ömür Kurt tarafından gerçekleştirildi. Panelin yöneticiliğini ise Turhan Günay üstlendi. İlk sözü alan Adnan Özyalçıner, Fakir Baykurt’un nereye ve nasıl bakması gerektiğini bilen bir yazar olduğunu ve bu sayede içinde yetiştiği köyün ekonomik, siyasal, toplumsal güçlükler karşısındaki ezilmişliği ni doğru şekilde yansıtabildiğini belirtti. Özyalçıner ayrıca Baykurt’un gözlemlerindeki zenginlik ve yalınlıktan ziyade, onun toplumsal dinamiklerle bağını kopartmamak için büyük çaba sarf eden bir yazar olduğunu Baykurt’un kendi sözleriyle aktardı: “Kent yaşamından kurtulmam gerek. İstediğim zaman orman işçilerinin, kır emekçilerinin arasında olmalıyım. Gene ufak bir avuntum var. Suculuk, kerestecilik, kaçakçılık, dokumacılık, fotoğrafçılık, çobanlık, ırgatlık, yazıcılık, öğretmenlik ve sendikacılık gibi işler yaptım çok uzağa düşmedim halkımdan…” Özyalçıner’in ardından, “Günü müz Gençliğinin Fakir Baykurt’a Bakışı” konulu sunumu yapan Ömür Kurt ise toplumun dilini yansıtan bir yazarla genç yaşta tanışmanın kendisini olumlu yönde etkilediğini belirtti. Ezen ve ezilen sorunun Baykurt’un romanlarında açıkça görüldüğünü ve bunu Fakir Baykurt’un kaleminden okumanın genç bir birey için oldukça önemli olduğunu da sözlerine ekledi. Kurt ayrıca, Fakir Baykurt’un Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) yöneticiliğini yaptığı dönemindeki çalışmalarından örnekler paylaşarak, yazarın güçlü bir anti emperyalist yanının olduğunu vurguladı. Son olarak Fakir Baykurt’un kızı Işık Baykurt ise babasıyla yaşadığı anılarını anlattı. Babasının disiplinli bir yazar olduğundan söz eden Işık Baykurt, onun el yazma güncelerini dinleyicilerle paylaşırken panelin yapıldığı 12 Nisan’ın farklı tarihsel kesitlerinden notlar okuması mekânı dolduranlar için önemli bir tanıklıktı. Bu noktada, Fakir Baykurt gibi bir aydınlanma neferinin yaşamından önemli notları barındıran güncelerin uzun yıllardır düzenlenip yayına hazırlanmamış ve kimi nedenlerle hâlâ yayımlanmamış olması oldukça üzücü ve düşündürücü. n SEVGI SOYSAL’IN YAŞAMA DIRENIŞ ÖYKÜSÜ Yarım kalan bir türkü; Sevgi Yarım Kalan Bir Türküdür; Sevgi, Sevgi Soysal’ın kısacık ömrüne sığdırdığı çekincesiz aşklarını, yaşamı delice bir tutkuyla sevmesini, yaşamı dayatılan normlarla değil de aşkla örmesini resmeden bir kitap... LEYLA CIVIL S evim Kahraman’ın yeni belgesel romanı Yarım Kalan Bir Türküdür; Sevgi, Sevgi Soysal’ın inişli çıkışlı, deli dolu yaşamını okuyucuyla buluşturuyor. Yazdığı romanlarla, edebiyatımıza yaptığı katkılardan alır önemini Sevgi Soysal’ın yaşamı. Yattığı koğuşlardan, ödediği bedellerden alır. Kısacık ömrüne sığdırdığı çekincesiz aşklarından, yürekliliğinden, insanları, yaşamı delice bir tutkuyla sevmesinden alır. Yaşamını dayatılan normlarla değil de aşkla örmesinden, aşkla örmeyi başarmasından alır. Zorunluluklarla, dayatmalarla yaşamları karartılan, yaşamları tüketilen kadınlara, başka türlü bir yaşamın olanaklı olduğunu gösterdiği için önemlidir. Soluğunun kesildiği ana dek, yaşamda kalma ve yazma savaşımını yitirmediğinden önemlidir. Sevim Kahraman, daha önce de Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın yaşamını anlattığı Karanlık ve Mavi’yi yazmıştı.. Sevim Kahraman, Mamak Askeri Cezaevi ‘Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’ndaki Sevgi’yle okuyucuyu tanıştırıp aradan çekiliyor. Sevgi ve koğuş arkadaşlarıyla baş başa bırakıyor okuyucuyu. Behice Boran, Sevim Onursal, Ela Güntekin, Sevgi Soysal koğuştadır. Arkadaşları ile konuşur, güler, ağlar Sevgi... Anılarını yazar... Topluma mal olmuş bir kişinin yaşamını yazacak olduğunuzu düşünün. Bu kişi Sevgi Soysal olsun. 40 yıllık bir yaşamı anlatacaksınız. Sıradan bir gözle baktığımızda ‘genç yaşta ölüp gitmiş, küçücük çocuklarını ardında bırakmış mücadeleci bir kadın yazar’ deyip geçebiliriz. Ama bir yazar gözüyle bakıp, üstelik de yaşam öyküsünü bir romana dönüştüreceksek bu denli yalın değildir Sevgi Soysal’ın yaşamı. İnce eleyip sık dokumak, iyi bir ayıklama yaptıktan son ra güçlü bir örge, güçlü bir kurguyla ayıklayıp elde kalanları yeniden birbirine eklemek, örmek gerekir. Kahraman bu güç işin altından başarıyla kalkıyor. Kolay okunan, sarıp sarmalayan bir kitap Yarım kalan Bir Türküdür; Sevgi. İngiltere’deki tedavi süreci ve çocuklarının anneden ayrı geçirdikleri zaman biraz daha uzun, biraz daha ayrıntılı işlenebilse belki daha iyi olabilirdi. n Yarım Kalan Bir Türküdür; Sevgi / Sevim Kahraman / Destek Yayınları / 182 s. / 2018 4 25 Nisan 2019
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear