Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
‘vİçairm...d’ e bir kış 1491. sayıda Tony Curtis şiirlerini yayımlamıştık. Bu sayımızda ise şiirlerin ikinci bölümünü sunuyoruz okurlarımıza... TONY CURTIS/ ŞİİRLER / KOLEKTİF ÇEVİRİ PARİS’TE BİR ADALI Samuel Beckett’in anısına Son gördüğümde büsbütün çökmüştü kendi içine, elleri eski bir kabanın ceplerine gömülü gemicinin büyük başlık sevgisi vardı onda. Ama karaya çekilmişti çoktan göremiyordu denizi ve bir adalı olduğunu söylüyordu her şey: yıllarca denizde kalmaktan bembeyazsaçları, yüzü rüzgârın tuzuyla çizik çizik. En çok da o masmavi gözler, iyice kısılmış, siste daha iyi görebilmek için. Ne umabilirdi ki böyle gözler, her şeyin ufuksuzca doluştuğu dar sokaklardan? Son gördüğümde çöp tenekelerinin arasında duruyordu. “Yaşlandım,” demişti, “tükendim artık. Gelip almalarını bekliyorum.” “Ama Sam, St. Jacques Sokağında gemi yok ki!” “Niye şaşıyorsun ki,” demişti, “fark etmedin mi, su yok. Sadece Tanrı’nın yağmuru ve bizim gözyaşlarımız.” INISHEER AÇIKLARNDA BİR DENİZ KIZI Japon kimonosu ne kadar aykırıydı Inisheer adasının arkasında gizlenen üç odalı soğuk taş kulübede ama ordaydın işte, iki turunç gibi göğüslerin rengârenk yumuşak ipeğin altında. Sırtın yay gibi gerildi ve utangaç bir hayalet kimonoyu omuzlarından sıyırdı, döşemeye bıraktı: gitmiştin. Küzük dört gözlü pencereden ürpererek seyrettim denize dalışını ve yüze çıkışını bir balık gibi, kayaların az ötesinde. Birden gördüm iskelede kıpırdanan kasketleri: ön duvarın orada üç kadının gözlerini. Senin siren çığlığın geliyordu denizden. Kimonoyu aldım, kapının mandalını kaldırdım. BAZEN HAYAL EDEBİLDİĞİM TEK ŞEY İçimde bir kış var, öyle soğuk bir yer, öyle kar altında, pek az uğrarım oraya. Ama bazen hayal edebildiğim tek şey eller olduğunda, ormandaki ağaçlar gözümde tahtaya dönüştüğünde, anlarım, zamanıdır, çıkarıp bendeki Ahmatova resmini çorap ve atkılarla bir torbaya atmanın. Komşulara tuhaf geliyor olmalı, kar ayakkabılarımı bağlayışım, kızaktaki köpeklere bağırışım gevşetirken dizginlerini. Ama hayal edebildiğim tek şey eller olduğunda en iyisi hafifçe el sallamak ve çekip gitmek beyaz uzaklığa. n 20 27 Eylül 2018