Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
AYŞE SARISAYIN’DAN “DENİZE YAZILDI” ‘Yer çekiminden etkilenmeyen ışıklı sesli kadına’ Ayşe Sarısayın, yeni kitabı “Denize Yazıldı” ile Heybeliada’nın doğurup büyüttüğü bir dostluğun ve bir dostun hikâyesini anlatıyor. O dostun adı Elif Daldeniz Baysan. Genç yaşta yaşamını yitirdikten sonra, ardında bir koca sevgi yumağı ve güzel dostlar bırakır genç kadın. O dostlardan biri olan Ayşe Sarısayın da Elif’in ölümünün üzerinden biraz zaman geçtikten sonra bu genç kadının ve dostluklarının hikâyesini anlatmaya koyulur. Bu hikâyenin içinde Elif de, çevresi de, kurmaya çalıştıkları bir başka yaşamın öyküsü de var. Ama Elif’le birlikte en çok Heybeliada var. Sarısayın’la Elif Daldeniz Baysan ve onun hikâyesini anlatan kitaptan konuştuk. Heybeliada ise bu sohbetin orada olmasak da ev sahipliğini üstlendi âdeta. ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr B ehçet Necatigil, Erdal Öz, Selim İleri, şimdi de Elif Daldeniz Baysan kitabı... Sizin bu türden kitaplarla ilişkinizi konuşarak başlamak isterim söyleşiye. Bu hatırlama, hatırlatma arayışı mıdır, nedir? Bu türden çalışmalara yönelişinizin nedenlerini merak ediyorum doğrusu. Duygusal açıdan yorucu olmuyor mu? n Bu kitapların ilki Necatigil’e ilişkin, henüz yirmilerimdeyken kaybettiğim babama... Ölümünden yıllar sonra, annemin ısrarıyla ve yakın çevremizin cesaretlendirmesiyle yazmıştım Çok Şey Yarım Hâlâ’yı. Babamla ilgili olmasının yanı sıra edebiyat dünyasına attığım ilk adım, ilk kitabım; bu yüzden de bendeki yeri çok özel. Duygusal açıdan yorucu ama bir o kadar da öğreticiydi. Bir insanı sonradan anılar, eserler, tanıklıklar üzerinden tekrar tanıyorsunuz bu türden çalışmalarla; yakınınız olan birini yeniden tanımak değişik bir süreç. Unutmaya, unutulmaya bir karşı duruş da vardır belki –özellikle de unutmaya yönlendirildiğimiz günümüz dünyasında. Erdal Öz kitabı daha farklı, onu kaybedişimizin hemen ardından Can Yayınları’nın önerisiyle. Erdal Abi iyi bir dostumdu, sevinerek ve onur duyarak kabul ettim. Selim İleri’yle edebiyattaki ellinci yılı için hazırladığımız O Aşk Dinmedi, aynı biçimsel çerçeveye oturmuyor ama diğer kitaplarla aynı duygusal çerçeveye giriyor bir ölçüde. Yıllardır izlediğim, severek okuduğum bir yazar dostumu, tüm eserleri üzerinden yeniden tanımak... Bu üç çalışmada da başat duygu, gönül borcu; yazdıkları, yayımladıkları, bana dolaylı olarak öğrettikleri için... Ve onları daha yakından tanımaya çalışırken ulaştıklarımı başkalarına da aktarma isteği... Edebiyatımızda kalıcı izler bırakan bu tanınmış isimlerin yanında Elif daha farklı bir yerde duruyor tabii ama ortak nokta yine benzer bir gönül borcu olsa gerek; Heybeliada’da geçirdiğimiz rüya gibi beş yıl için bir teşekkür fırsatı, yaşamöyküsünü kalıcı kılma arzusu. n Yaptıklarınızı sadece gönül borcuyla okumak yaptıklarınıza haksızlık gibi geliyor bana. Sevmeden üzerine düşülecek, o duygusal yükün sırtlana cağı kitaplar değil çünkü bunlar. Bu noktada esas merak ettiğim de bu anılar emanetçiliğinin ne hissettirdiğini öğrenmek aslında. n Genel olarak geçmişi önemsiyorum, bugün durduğumuz yeri, kimliğimizi belirleyen en temel unsurun geçmiş olduğuna inanıyorum. Anılar emanetçiliğine kalkışmam da bu yüzden sanırım. Yük olmasının en büyük nedeni ise doğru yansıtabilme çabası: Abartmamam lâzım, evet ama azaltmamam da lazım! Babamın bir sözü var: “Bir insanın, çok zaman, kendisi için bile bir muamma olduğunu da kabul ediyorum. Bütün yorumlarımızın, ne etsek de kavrayamayacağımız bir insan gerçeğine az çok yaklaşma çabasında, ancak görece yakıştırmalar olabileceğini de kabul ediyorum. Hepimiz her şeyi, sonunda, bir mizaç açısından yetişme ve eğitim şartlarımıza bağlı, bilinçaltı önyargılarla değerlendiriyoruz.” KURTULUŞ ARI Bu kabulden geçtikten sonra yazmak biraz daha kolaylaşsa da her hayat kendi gizleriyle kalmaya mahkum. Doğrusu da bu belki... “TÜM DÜNYAYA KULAK VERME DERDİNDEYDİ” n Denize Yazıldı’nın kahramanı Elif Daldeniz Baysan’a gelelim. Kimdir? Sizin için çok önemli bir figür; hikâyesini anlatmak isteyeceğiniz kadar. Ayrıca sadece siz değil, az sonra bahsedeceğimiz Heybeliada’daki “komün yaşamı”nda bulunan herkes için... Koca bir kitap Elif’i anlatıyor zaten ama kısaca bahsedelim isterim. Zor ama dışardan bir gözle bakarak anlatır mısınız? n Elif çocukluğundan başlayarak iki ülke iki dil arasındaki gelgitlerle şekillenen kişiliğiyle, çeviribilim alanındaki özgün ve başarılı çalışmalarıyla, dünya >>görüşüyle sıra dışıydı ama bu ve benzeri özelliklerini saymak, “Elif 10 23 Ağustos 2018 KITAP