Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İki çocuk iki zaman Bilimkurgu romanları birçok alt türe ayrılabilir. Mehmet Zaman Saçlıoğlu, üç ciltten oluşacak ‘Kader Yıldızı’nın ilk cildi “Pars”ta, hemen her alt türe girecek bir roman çıkarmış ortaya; hem astronomi, fizik, matematik gibi bilimlerin temeline dayanan bir bilimkurgu hem süper yetenek ve güçlerle donatılmış süper kahramanlar hem de alternatif tarih romanları tarzında, tarihsel olayları ve kişileri farklı biçimde anlatan bir kitap. P ars (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 340 s.), iki paralel zaman diliminde iki kahramana odaklanarak dönüşümlü olarak kurgulanmış. Birinci öykünün kahramanı, günümüzde yaşayan Can adında bir çocuk. Çok zeki ve yetenekli Can’ın bir özelliği de sinestezik olması, yani bir duyuyla algılanan nesne ve kişileri başka duyularıyla da hissetme gücüne sahip. Kendi çevresinde döner ken etrafındaki nesnelerin, çiçeklerin, hayvanları, eşyaların seslerini duyabiliyor. Sinestezi sayesinde bir rengin kokusunu, bir dokunun tadını algılayabilme yetisine sahip. Bu yetisi zamanla öyle gelişiyor ki dönmeye başladığında kanepenin altındaki minik bir böceği göremese de onun sesini duyup varlığını hissedebiliyor. İlk bölümlerde Can’ın çocukluğunu, sinestezi ile tanışıp baş etmesini, doktorunun kontrolünde gelişmesini öğreniyoruz. RODOS’A DOĞRU Paralel diğer öykü ise bir başka çocuğu anlatıyor. Bu çocuk Can’dan iki bin yıl önce yaşamış, trigonometrinin babası, MÖ 190127 yılları arasında yaşamış, Antikçağ’ın en büyük astronomu Hipparkhos. Saçlıoğlu, hayatı hakkında elimizde detaylı bilgi olmayan gerçek tarihî bir karakteri kurguya yerleştirmiş. Romanın bir çeşit alternatif tarih türüne girme nedeni bu. Hipparkhos, yıldızlara meraklı küçük Mehmet Zaman Saçlıoğlu bir çocuk. Nikaia’da (İznik) bir gece evin önündeki basamaklarda oturmuş gecenin karanlığında yıldızlara bakarken sıra dışı bir olay yaşar. Bu, onu o anda çalıların arkasına gizlenmiş izleyen pars ile yakınlaştırır, vahşi hayvanla dost kılar. Hipparkhos yaşadığı bu olaydan sonra değişmeye başlar, ailesi ve çevresindekiler de bu değişimi fark eder. Zeki bir çocuk olduğu için ailesi eğitim görmesi amacıyla onu Pergamon’a (Bergama) yollar. Pergamon, Antikçağ’da Anadolu’daki en büyük yerleşimlerden biriydi; dev kütüphanesi, heykel okulu, tapınaklarıyla ünlüydü. Eğitimini tamamladığı ve kralına hizmet ettiği Pergamon’dan yıllar sonra ayrılma nedeni, kütüphanesi ve bilginleriyle ünlü olan İskenderiye’ye gitmek istemesi. Bu her biliminsanı gibi Hipparkhos’un da hayattaki en büyük hayalidir fakat yolculuğu onu Rodos’a taşır; oranın valisinin cömert teklifi karşısında burada kalıp gözlemevini kurmak üzere adaya yerleşir. Hipparkhos, Antikçağ’ın önemli bir bilgini; sadece çıplak gözle yaptığı gözlemlerle Dünya’nın ve Güneş’in yörüngelerini tespit etmiş. Ayrıca kendisinden 150 yıl önce yaşamış İskenderiyeli Timokharis’in belirlediği yıldızların konumları ile kendi bulgularını karşılaştırarak yüzyıl içinde yıldızların devinimi üzerinde daha net sonuçlara ulaşmış. Bütün bunların yanı sıra asıl onu Antikçağ’dan beri önemli kılan yanı, yıldızlar kataloğu hazırlaması. Ay’ın, Dünya’nın ve Güneş’in devinimlerini basit ve sade bir dille anlatması, kendinden sonra gelen Romalı biliminsanlarını da etkilemiş, onlara geliştirebilecekleri bir temel bırakmıştır. YILDIZLARA YOLCULUK Romanın ilk bölümleri dönüşümlü olarak Can ile Hipparkhos’un aile yapısını, ev düzeni ve eğitimini anlatıyor. Aralarındaki iki bin yıllık farka rağmen iki kahramanın kaderinin bir şekilde örtüşmesini, farklı çağlarda yaşanan olayların birbirine bağlanmasını bekleyerek okuyoruz. Hipparkhos’un hayatındaki yan karakter, Pardos adını verdiği parsı; Can’ın hayatında ise önce doktoru, sonra sevgilisi yan karakter görevini üstleniyor. İkisinin de hayatında temel her şey güzel ve düzgün. Kötülükten arınmış. Fantastik edebiyat türü iyiler ile kötülerin savaşı üzerine kurulu olur genelde, Saçlıoğlu’nun romanında belirli bir kötülük simgesi karakter yok. İsmi konulmayan, çevreyi tahrip eden, evrenin dengesini bozan insanoğlu var elbette fakat onun dışında iyilerin savaştığı bir kötülük imgesi en azından üçlemenin bu ilk cildinde yok. Telkhin’lerden söz ediliyor fakat onların neden kötü olduğunu bilmiyoruz, ne tür kötülük yaptıklarını da. Hipparkhos’un genç yaşına ve yakışıklılığına rağmen hayatı boyunca karşısına bir tek kadın bile çıkmıyor. Aslında onunla ilgili bölümlerde hiç kadın yok. Tanıdığı tek kadın yaşlıbilgebüyücüfalcı Sibylla. Yazar, Antikçağ’ı kadınsız bir devir olarak anlatmış. Ünlü astronomu yalnız başına parsıyla yaşayan bir adam olarak görüyoruz. Pars, bir üçlemenin ilk cildi, konunun ne yönde ilerleyeceği hakkında ipuçları veriyor. Özellikle bilimle ilgilenen gençlerin seveceği, akıcı bir roman. n 6 7 Aralık 2017 KITAP