Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GUILLERMO ROSALES’TEN “FELAKETZEDELER EVİ” OKURLARA Yazarının hışmından kurtulan roman “Felaketzedeler Evi”, Guillermo Rosales’in yaşadıklarından hareketle kaleme aldığı otobiyografik bir roman. Zamanının büyük bölümünü geçirdiği klinikleri ve orada düşündüklerini tasvir ettiği kitapta Rosales, hem ülkesi Küba’ya hem de genel olarak hayata karşı takındığı öfkeli tavrıyla buluşturuyor okuru. Guillermo Rosales ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr B azı yazar ve düşünürler, kafasında gezinenlerin hıncını başkalarından çıkarırken bazıları ise bunu sadece kendisine yöneltmişti. Onlar, kitaplarında sonlarına dair ipuçları vermiş ya da yaşadıkları buhranın izlerini sezdirmişti. Kübalı yazar Guillermo Rosales, kırk yedi yaşında intihar etmeden evvel, yazıp çizdiklerinin çoğunu yakmayı seçti. Geriye kalansa kimi öyküleri ve kendisini dünyaya tanıtan, Türkçeye Gökhan Aksay tarafından çevrilen Felaketzedeler Evi isimli romanıydı. “DELİLER KOĞUŞU” Rosales’in sorunu patolojikti; Felaketzedeler Evi’nin, yazarın şizofreni nöbetlerine tutulduğu dönemlerin ürünü ve kendisini anlattığı bir roman olduğu söyleniyor. Kitapta ilerledikçe bu yorumların sağlamasını da alıyoruz bir bakıma. Dışarıdakilerin “bakımevi” dediği, içeridekilerin “deliler koğuşu” olduğunu çok iyi bildiği bir mekânı anlatan Rosales’in kitaptaki sesi, tıpkı kendisi gibi Küba’dan Miami’ye gelmek zorunda kalan, yazar William Figuares. Göçmenlerle dolu bir “bakımevi”ne yerleştirilen Figuares, kendi felaketini etrafa saçan düşkünlerin arasına girdiğini hemen kavrıyor. Bu duruma isyan etmesine rağmen çaresizce ortama alışıyor. “Topyekun sürgünlüğün” bir tasviri bu; Figuares, yaşadıklarının farkında bir karakter, aynı Rosales gibi. Hemen her satırda Rosales ile kendisinden hareketle yarattığı Figuares arasında karşılaştırma yapmak durumundayız çünkü yazar, pek çok yönüyle (öfkesi, nefreti, Miami’ye gelişi ve her şeyi köküne kadar sorgulayışıyla) kitabın başkarakteri. Figuares, kendisini “bakımevi”ne getiren halasının “burası sana iyi gelecek” dediği mekâna bakıp yarı ölü insanlar görünce öfkesi ikiye katlanıyor. Tıpkı Rosales gibi... En baba klasikleri, o da yetmezmiş gibi çağdaşı yazarları devirmiş, kendi deyişiyle “boktan şeyler” kaleme alan Figuares’in sekteye uğrayan keskin zekâsının yerini sinir krizlerinin aldığı sahneler kotaran Rosales, zihnindeki tortuları kurmacayla bütünlemiş bir anlamda: Kitabın başkarakteri, benliğinin kendisine fazla geldiğini ve “dünyada bir leke” olduğunu düşünen bir adam. Figuares’in (yani Rosales’in), ruhunu titreten “bakımevi”; ayak işleri yaptırılan, “ölmek istediğini” haykıran ve uluslararası siyaseti tartışan eksik, ezilen ve mevcut ortamda kendisine “normal” bir düzen yaratmaya uğraşan kaçıklarla dolu bir mekân. Acımasız sokağın dışında kalan, acınacak hâldeki “bakımevi” bir anlamda küçük Amerika ve mikrokosmos... BAŞKA BİRİ OLAMAMAK Figuares’in, zaman ve uzamın kayıp gittiği “bakımevi”nde geçirdiği günler bir rüyadan farksız. Bunu değiştiren; isyanını yeniden ayağa kaldıran ise tanıştığı Francis. “Bakımevi”nin yeni kaçığı Francis’le birlikte Figuares, edebiyat ve şiirle arasını düzeltip yeniden hayal kurmaya başlıyor. Dahası, sık aralıklarla koptuğu gerçekliğe geri dönüp öfkesini mantıkî bir zemine oturtuyor. Bunların yanında, Francis ile Figuares’in sohbetleri nefretle andıkları Küba üzerinde yoğunlaşıyor. Devrime verip veriştirdikleri Miami’deki “bakımevi”, yazılmamış ve yazıldığında sona ereceğine inandıkları Küba tarihinin konuşulduğu bir mekâna dönüşüyor ikili için. Bu arada, onlara ilaç yazan psikiyatr giriyor bir anlığına sahneye. Francis’in ortaya çıkışıyla birlikte, Figuares ve Rosales’in hikâyesi enikonu kesişiyor. Başka bir deyişle roman, Rosales’in ömrü boyunca yaşadığı öfke nöbetleri ve hemen her şeye yönelttiği eleştirilerle zenginleşiyor. Rosales’in bir solukta anlattığı üç yıllık dönem, geçirdiği krizler sırasında yazdıklarını yok ettiği parlama ânına benziyor. Yazarın otoriteden nefret edişi de Figuares’le ete kemiğe bürünüyor. Miami’ye gelmesine yol açan Küba’daki siyasi ortam dâhil, “bakımevi”nin ayyaş ve hırsız sahibine kadar tüm otorite figürlerine öfke kusuyor Figuares. Felaketzedeler Evi’ni; dolayısıyla Rosales ve Figuares’in vaziyetini özetleyen ise başka bir yerde bulunma ama başka biri olamama durumu. Felaketzedeler Evi, unutulmaya yüz tutmuş bir yazarı okurla buluşturan otobiyografik bir roman olması bakımından önemli. Kitap, Rosales’in hışmından kurtulduğu için okur olarak kendimizi şanslı saymalıyız. Aksi takdirde, geçimsiz ve nefret dolu bu adamı, yalnızca birkaç arkadaşının beyanıyla tanıyacak ve bunları doğrulatmaktan mahrum kalacaktık. n Felaketzedeler Evi / Guillermo Rosales / Çeviren: Gökhan Aksay / Jaguar Kitap / 112 s. ‘İnkılap ve Travma’ “T ürkiye’de Yeni Hayat”, çağdaş yaşam özleminin toplumsal travmaya dönüşümünü gündelik yaşam üzerinden okuyan kapsamlı bir kitap. Nüfus sorunu başta olmak üzere, kadının, gençliğin, çocuğun erken Cumhuriyet döneminde karşılaştığı sorunları ele alan Zafer Toprak, uzun savaş yıllarının yol açtığı bunalımı, yoksulluğun neden olduğu fuhuşu, intiharlarla sonuçlanan umutsuzluğu dönemin kaynaklarına başvurarak gün ışığına çıkarıyor. Eray Ak, Toprak’la yeni kitabını ve kitabın içinden geçtiği dönemi konuştu. Sadık Aslankara’nın yeni kitabı “Şano”, özellikle önceki kitabı “Bin Yüz Bir Giz”deki gibi eğlenceli, masalsı anlatımıyla güle oynaya kendini okutturan bir roman olsa da bu şen şakrak dil, ilerleyen bölümlerde okuru efsunlu dünyasına alarak hem şaşırtıyor hem sorgulatıyor. Kitabı Derya Derya Yılmaz değerlendirdi. Siyaset bilimci C. J. Polychroniou’nun Noam Chomsky ile pek çoğunu 2016’da yaptığı söyleşilerden oluşan “Karanlık Çökerken Umutsuzluğa Karşı İyimserlik”, bugünün yakıcı siyasi meselelerine geçmişten geleceğe bakarak ışık tutuyor. Ali K. Saysel tanıtıyor kitabı. Murat Ataş “Armine”de, 1914’te başlayan ve Birinci Dünya Savaşı’ndaki hezimetlerle “iç düşman”a dönüşen Ermeniler’e dönüyor yüzünü ve vicdanını. Ozan Yurtoğlu bakıyor “Armine”ye. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 37 Aralık 2017 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap