Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
161 ‘Hukuk fakültesine girip de bitir(e)meyen şair ve yazarlar listesi’ “Hafize B. Yalman Hanımefendi’nin anısına” 3976 Onat Kutlar’dan (19361995), 1981 ürünü ve Fethi Naci’ye imzalı “Pera’lı Bir Aşk İçin Divan”ı okurken özgeçmişindeki iki nokta dikkatimi çekti. Kutlar da hukuk fakültesine girip eğitimini yarıda bırakanlardan. (Ne kadar çok yazar ve şair Hukuk’a girip de bitir[e]memiş?) Şair, yazar ve senarist Onat Kutlar’ı Cafe Marmara’ya yapılan bir terör saldırısında yitirmiştik. Sekseninci doğum yılıdır; anısına saygıyla. 3977 Yaz sıcağında üşenmedim YKY’nin “Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi”ni tarayıp Hukuk’a girip de bitir(e)meyen Yirminci Yüzyıl yazar ve şairlerini not ettim: Mustafa Kemal Ağaoğlu / Oktay Akbal / Sabahattin K. Aksal / Güner Altıntaş / Melih C. Anday / Orhon M. Arıburnu / Salâh Birsel / Öner Ciravoğlu / Aziz Çalışlar / Ümit Deniz / Şahinkaya Dil / Nazlı Eray / Celal S. Erozan / Josef H. Gerez / Yılmaz Güney / Doğan Hızlan / Selim İleri / Attilâ İlhan / Alpay Kabacalı / Adnan V. Kanık / Onat Kutlar / Özdemir Asaf / Zekeriya Sertel / Murat Uyurkulak / Suut K. Yetkin / Mehmet E. Yurdakul / Hasan A. Yücel… (Bu usta yazar ve şairler, Hukuk’u bitirseler belki de edebiyattan kopacaktı, yazık olacaktı. Nicesi belki de ebeveyn zoruyla oraya kayıt olmuştu.) 3978 Ansiklopediyi tararken iki önemli yazar ve akademisyen, Hilmi Yavuz ile Önay Sözer’in sekseninci yaşlarını idrak ettiğini de öğrendim. Sağlıklı, mutlu yıllar dileklerimle. 3979 2016, aynı zamanda, Grigori Y. Rasputin (18691916) nam sahtekârın katledilişinin 100. yılıdır. O cahil ama karizmatik bir Rus köylüsüydü. Kendisini din adamı bellemişti, ağzından Tanrı ve sevgi sözcükleri eksik olmazdı. Rus Çarı II. Nikola’nın oğlunun iç kanamasını hipnozla durdurunca(?) sarayın gözüne girdi. Her konudaki görüşüyle özellikle Çariçe’yi etkisi altına aldı, aristokratlarla sıkı fıkı oldu. Yönlendirmeleriyle Rusya’ya zararı dokunuyor görüşü ön plana çıktı. 1914’te bir suikasttan kurtuldu (Maksim Gorki de işin içindeydi derler). 1916’da varsıl Tatar prensi Feliks Yusupof’un, St. Petersburg’daki köşküne davet edildi. Yusupov, Çar’ın biricik yeğeni Prenses İrina ile evlidir. (Kadın delisi Rasputin’in İrina’da da gözü olduğu da rivayet edilir.) Onu önce zehirlemeye çalıştılar, o kurtulunca sırtına üç kurşun sıkıp cesedini Neva nehrine attılar. Suikastın Bolşevik İhtilali’ni tetiklediği tartışılır… 3980 Rasputin’in bedenindeki üç kurşunun Prens Yusupov, Dük Puriskeviç ile Yusupov’un Oxford Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı ve İngiliz casus Oswald Rayner’e ait olduğu iddia edilir. Prens Yusupov (18871967), hayırsever bir estet ve bonvivanttı. Biseksüel ve travesti olduğu da söylenirdi. İhtilalden sonra Avrupa’ya kaçtı, inişli çıkışlı günleri oldu ama mutlu bir yaşam sürdü, Fransa’da öldü. (Kitaplığımda, 1935 ürünü “Rasputin” adlı özel bir kitap var. Yazarı Prens Yusupov ve onu İngilizceye Oswald Rayner [18881961] çevirmiş. Detaya lütfen dikkat: Rasputin’in bir katili onun hakkında kitap yazıyor, diğer katili ise İngilizceye çeviriyor.) 3981 Sinema tarihinin bence en önemli yapıtı, Andrey Tarkovski’den (19321986), 1979 ürünü STALKER’dır (İz Sürücü). 3982 Küresel kültürazzi: Kompozitör Dmitri Şostakoviç (19061975), SSCB propogandası yapmak üzere Stalin tarafından 1949’da ABD’ye gönderilir. Üstat New York’tayken bir ağrı kesici almak üzere ilk gördüğü eczaneye girer. Çıkışından hemen sonra eczanenin vitrinine bir duyuru asılır: “Dmitri Şostakoviç müşterimizdir.” / Almanca sözlük Deutsches Wörterbuch’un yayımlanması 117 yıl sürmüştür. / Avrupa’da bilinen en küçük tiyatro Almanya’daki Piccolo’dur, 30 kişi alır. / Çin’deki Ulusal Halk Kongre bi Prens Feliks ve Prenses İrina Yusupov. Prof. Dr. Bülent Özer nası tiyatro işlevi de görür, 10 bin kişiliktir. / Bilinen en uzun film 85 saat sürer – The Cure for Insomnia (Uykusuzluğa Çare). / Şair John Keats’in (17951821) son sözleri: “Beni kaldırın ölüyorum. Böylelikle daha kolay ölürüm. Korkmayın. Tanrı’ya şükürler olsun ki o artık geldi.” / Bir edebi falso: Robinson Crusoe denizden çıplak çıkar, ardından cebini bisküvitle doldurur. / Dünyanın en çok okunan şiiri – Rudyard Kipling’ten “If” (Eğer). / Rudyard Kipling (1907 Nobelisti), Ernest Hemingway (1954 Nobelisti), Joseph Conrad, Maksim Gorki ve Jack London, üniversite mezunu değildi. / Ezra Pound, Gertrude Stein, T.S. Eliot, e.e. Cummings, Ernest Hemingway, John Dos Passos, William Faulkner, F. Scott Fitzgerald, nedense The Lost Generation (Yitik Nesil) yazarları bellenir… 3983 (B)İNMEK. 3984 Memleke(n)timden İnsan Manzarası: TaksimDördüncü Levent metro hattını sık kullanırım. Bana bıraksanız elli, takvimlere göre altmış altı yaşına geldim sayılır. Son beş yılda metroda bana yalnızca üç kez yer ikram edildi; ikisi zarif genç kız ve üçüncüsü, Franklin and Marshall üniversite logolu sweatshirt giymiş bir zenci gençti. Kızlara teşekkür edip yerlerine oturmadım, delikanlı o kadar içten bir hareketle yerinden sıçramıştı ki karizması çizilmesin diye boşalttığı yere oturdum. Gayri ihtiyari vagondaki yerli delikanlıları tek tek izledim, rahattılar. Kulaklıklarındaki kim bilir hangi sığ türkülerin keyfini sürüyorlardı. 3985 “Vezinler”den – Mehmet Taner: NE ÇOK Hiçbir şekilde düzyazıya dökemem Seni ne çok sevdiğimi Bırak çarpsın meduza Kayalıklara. Boş Bir “sandalın gözleri” gibi. (Yine YKY’nin ansiklopedisini tararken öğrendim; oyun yazarı Orhan Asena, usta şair Taner’in dayısı, Ziya Gökalp ise annesinin büyük dayısıdır. Rahmetli babam Fahamettin Altun, 1970’lerde Hakkâri Valisi iken, Mehmet Taner ise henüz açılan Hakkâri Radyosu’nda görevlidir.) 3986 Kitap önerileri: Felice’ye Mektuplar – Franz Kafka (Çev.: Ç. Tanyeri, M. Sözen, T. Kurultay) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Nezihe Muhittin ve Türk Kadını (1931) – Haz. Ayşegül Baykan ve Belma ÖtüşBaskett, İletişim / Beyaz Kalp – Javier Marias (Çev. Saliha Nilüfer), YKY / Yeniçeri Ağacı – Jason Goodwin (Çev. Fethi Aytuna), Pegasus / Harp Sanatı Muallimi Fatih Sultan Mehmed – Namık Kemal (Haz. Ahmet Nedim), Nesil / Çocuk – Thomas Bernhard (Çev. Sezer Duru), SEL / Yaz Sohbetleri – Hilmi Yavuz (E. Yılmaz, A. Afacan), TİMAŞ / Eski İstanbullular – Anais N. Martin, Heyamola / Evime ve Nihal’e Mektuplar – Cahit S. Tarancı ( Haz. İnci Enginün), CAN / Sputnik Sevgilim – Haruki Murakami (Çev. A.V. Erdemir), Doğan… (“Sputnik Sevgilim”, Murakami’den favori romanımdır.) 3987 “Hippiler; Tarzan gibi bakar, Jane gibi yürür ve Çita gibi kokarlar.” Ronald Reagan (Vizyondaki son Tarzan filminin afişini görünce aklıma geldi.) 3988 “Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar”dan – Mustafa Baydar: Soru: Yeni şiirimizin tutunmasında Ataç’ın rolü olmuş mudur? Oktay Rifat: Benim düşünceme göre yeni şiir Ataç’a çok şey borçludur. Ataç olmasaydı belki hiçbirimiz olmazdık. Ataç bizi yalancı aydının elinde bir alay konusu olmaktan kurtardı. 3989 Hayalet = Hayal … et. 3990 “Kültür Sanat Mimarlık”tan – Prof. Dr. Bülent Özer: Soru: “Bülent Bey, yukarıda birtakım somut örneklerle bilgikültür karşılaştırması yaptınız. Şimdi size bir soru sormak isterim. Sözgelimi, çağdaş resim tarihini, akımları gayet iyi bilen, peş peşe sıralayabilen bir kimse bilgili midir, kültürlü müdür?” B. Özer: “Gayet yerinde bir soru yönelttiniz. O kimse sadece doğru veri aktaran bir pozisyondaysa bilgili olmaktan ileri gidemeyecektir. Ancak çeşitli sanatçıların veya akımların kendi aralarında ya da sanatçılarla akımlar arasındaki bağlantı ve ilişkilere sentezci bir yorum getirebildiği anda, o kişinin çağdaş resim alanındaki bilgileri kültüre dönüşmüş olacaktır. Size bir örnek; çağdaş resim hakkında muazzam bilgiye sahip olduğumu kabul edin, öte yandan da Çallı’nın yapıtlarının tümünü tek tek tanıdığımı, hayat hikâyesini fevkâlade iyi bildiğimi, gelgelelim onu bir türlü dünyadaki yerine oturtamadığımı farz edin. İşte bu durumda benim çağdaş resim kültürümden söz edilemez; bilgimden, evet! (Hocaların hocası Bülent Özer (19332016) bir estetti, “Bizans Sultanı”nı en iyi özümseyenlerdendi, anısına saygıyla.)” 3991 Aşağıdaki zırvalar ise üç sığ profesöre aittir: “Namaz kılmayan hayvandır.” M.A. “İnsanlara dışkı yedirmek işkence değil.” [K]akademisyen C.Ş. “Türkiye’nin en tehlikeli kesimi okumuş kesim” B.A. (Bu süfliler bandosu bilahare onursuzca özür diledi. (K)akademisyen C.Ş.’yi bibliyofil bilirdik.) 3992 Çok satan ama sığ yazar Elif >>Şafak yine tribünlere odaklı, yapay bir roman kotarmış. İşine gelince 10 1 Eylül 2016 KItap