22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

müesser yeniay’ın yeni şiirleri Ben Olmadan Çöller Vardı Şiirimize kendi tadını, daha genç yaşta, gerek varmış olduğu ustalık gerekse izleksel zenginliğiyle katmasını beceren bir şair Müesser Yeniay. Rahmi”, “Ademin Uykusu”, “Ben Olmadan Çöller Vardı” gibi kült şiirlerinden örnekler sunabilir, Müesser Yeniay şiirinin özelliği üstüne daha bir “güvenle” konuşabilirdim. Ama bu kitabın herhangi bir şiirinin bile ne denli usta işi ve olgun; yüzeysel ve derin yapıda anlamların iç içe inşa edildiğini göstermek için elverişli olduğuna da dikkat çekmek istedim. İşte ilk iki dize: “İnsan bazen ölmekten yoruluyor/ herkesin terk ettiği bir yurt oluyor insan”. Bu iki dize şairin toplumsal ve kültürel bir ürün olan dile ne denli hakim olduğunun göstergesi. İçine doğduğu dil, kendi derinlerinde yaşattığı acı ile ilgili birikimi bu iki dizede dile getiriyor, konuşan artık şair değil dilin kendisi; dirimbilimsel ve ruhbilimsel açıdan dil, bu iki dizede acıyla ilgili insanımızın yaşadıklarını gösterir yetkinlikte. Şiirin diğer dizeleri ise şöyle: “herkesin terk ettiği bir yurt gibi bazen/ kalıyor kadın// acı denizinin içinde bir balık/ çarptıkça kıyıya büyütüyor denizi// kimse görmesin diye yaralarımı/ kabukla bağlıyorum// ben olmasam acı da olmayacak”. ACI DİZELER Orta Doğu coğrafyasının kültürel bir adası olan ülkemizin acıya ilişkin özelliklerini bu dizelerde derinliğine yaşamamak, duyumsamamak olanaksız. Acı dizeler arasında anlam genişlemesiyle örülmüş ve işlenmiş, her ikilik bize şiirin bütünselliği içinde acıya ilişkin farklı toplumsal ve bireysel olanı işliyor; örgü ikilikler ve dizeler arasında mekik dokuyor adeta. “herkesin terk ettiği bir yurt gibi bazen/ kalıyor kadın” dizeleri bizi acının demir attığı kültürel bir başka alana taşıyor: Kadına biçilen toplumsal rolün acıda olgunlaştığı hem dikey hem yatay açıdan açık bir biçimde vurgulanıyor. “acı denizinin içinde bir balık/ çarptıkça kıyıya büyütüyor denizi” dizeleri, şiiri başka anlam alanlarına doğru genişletiyor. Acı ekseninde birey ve toplum diyalektiğini okuyoruz. Bireyin yaşadıklarının toplumsal yapıyı nasıl etkilediği, çarpıcı bir biçimde gösteriliyor. Son iki dize ise kaderci yapımızı seriyor önümüze: “kimse görmesin diye yaralarımı/ kabukla bağlıyorum”. Bizim kültürümüzde acı gösterilmez, gizlenir, içe atılır bireysel acılar, başkalarına itiraf edilmez. Dik duruştur bunun adı. İşte bu kültür dirimbilime uygun bir biçimde iki dizeye sıkıştırılır. Son dize ise zaten sözün sustuğu yere taşıyor bizi. Şiirsel anlamın yoğunlaşıp dil içi çoklu yolculuğa çıkıp sayfalarca yazabiliriz. Ben şiirimize kendi tadını daha genç yaşta gerek varmış olduğu ustalık gerekse izleksel zenginliğiyle katmasını beceren Müesser Yeniay’dan bizi çok farklı dilsel yolculuklara çıkaracak iki dizelik kısa bir şiirini alıntılayarak yazıya son veriyorum. Sözü şiire bırakarak... “Bir hüznün ince siciminde/ asılı kaldım.” n Ben Olmadan Çöller Vardı/ Müesser Yeniay/ Şiirden Yayınları / 88 s. metin cengiz iir çözümlerken genelde şiirin bir bütünlük oluşturup oluşturmadığına, bu bütünlüklü yapının anlamlı ve bizde büyüleyici, haz veren (estetik) etkiler bırakan bir dünya yaratıp yaratmadığına ve bu yapının içinde bizde varoluşa ilişkin titreşimler yaratan birimler olup olmadığına bakarız. Bir şiir bu özelliklere sahipse o şiirden etkilenir, onu öne çıkarır, onunla yaşantımıza ilişkin açıklamalar yapar, şairine saygı duyarız. Sonra ikinci adımı atarak şairin diğer şiirlerinde de aynı düzeyin var olup olmadığına bakarız. Kendisine ait bir söyleyiş, imge dünyası, tema örgüsü, bu temaların oluşturduğu izlek zenginliği çözümlememizin ilk adımını oluşturur doğal olarak. Bütün bu özellikleri bir şairde görmek güç bir iştir, bazı şairler kimi temalara takılıp kalır, aynı şiiri çoğaltıp dururlar, genellikle aşıkâne tavır handikapları olur, aşk ve aşkın dünyasından dışarıya çıkamazlar. Bazıları yarattıkları şiirsel dünyanın esiri olur, değişik tonlarıyla oyalanırlar yazdıklarının. Kimileri de zengin Ş iç dünyalarına, izleksel haznelerinin gücüne rağmen yapı kurmada gerekli özeni göstermez, örgüyü sağlamlaştıramazlar. Bırakın gençleri, nice usta şairin en büyük kusuru budur, onların büyük bir şiir kurmalarının önündeki engel de bu saydıklarımızdır. Yalnızca Türkiye’de değil gördüğüm ve tanıdığım kadarıyla diğer ülke şairlerinin de sorunu bu yazdıklarımda düğümlenir. GENÇLERİN ŞİİRİNİ DEĞERLENDİRİRKEN Genç şair adaylarının işi bu bağlamda daha güçtür. Geleneğin ihtişamı arayışı zorlaştırır. Yaşadığımız zaman itibariyle egemen olanın akıntısına kapılmak işten bile değildir, çoğunlukla bu egemen olan güçlü rüzgâra kapılırlar, dikkat çekmeye, kimi deneyler yapmaya, ilginçliklerle baş vururlar. Bu sebeplerle gençlerin şiirini değerlendirirken daha toleranslı davranır, onların çabalarını olumlar, destekler ve bu saydığımız olumsuz özellikleri zamanla gidermelerini bekler, ustalaştıkça bu beklentinin gerçekleşmesini arzularız. Bunu göremeyince de ya sessizce aynı beklentide tavrımızı sürdürür, ya uzaklaşır, bunu da bir biçimde belli ederiz, şiirine mesafe koyarız (kendine çeki düzen versin diye). Bazıları da ilk dikkatlerin ve başarılarının üstüne kuluçka kurar, kendile rinden bir biçimde söz ettirerek idare eder gider. Şiir dünyasının güçlü geleneksel yapısından ve adları etrafında yaratılmış haleden bu anlamda beslenir dururlar. Çok azı da kurduğu kendine özgü yapı üstünde derinleşir, zamanla o yapıyı mükemmele, görülüp geçilemeyecek bir düzeye taşır. Müesser Yeniay işte bu “çok az” içinde bir şair oldu. Hem de hızlı bir biçimde şiirini hem izleksel, hem yapı sağlamlığı açısından geliştirdi. Her şiirinde anlamlı yapılar çizdi. Ben Olmadan Çöller Vardı (Şiirden Y. Nisan 2014) ve sonrasında yazdığı şiir ile şiirini hem kişisel hem ülkemiz bazında doruğa taşıdı. Yabancı ülkelerde de dikkati çekecek bir düzeydi bu. Nitekim Müesser Yeniay şiirine yurtdışından dergiler kapılarını ardına kadar açarken yayınevleri de şiirini yayımlamak için teklifler sundu (Ben buna bizzat tanığım). Ben Olmadan Çöller Vardı’dan şiirler alıntılayarak bu dediklerimizi somutlaştıralım. Rastgele bir sayfa çeviriyorum ve karşıma çıkan şiirin ilk iki dizesini alıntılıyorum. Kuşkusuz kitabın “Ana Yas”, “Yusuf”, “Dünyanın 4 18 Şubat 2016 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear