Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ERIKA FISCHERLICHTE’DEN “PERFORMATİF ESTETİK” Sanatın vücuda gelişi  Erika FischerLichte, “Performatif Estetik”te insanın kendisini sahneleme sanatına değinirken hem sınır ve sınırsızlık kıyılarında geziniyor hem de belli eşikleri gündeme getiriyor. Lichte, performansın hayatla alışverişinin yoğunluğunu anlatırken onu yeniden yapılandırması ya da bozmasına da gönderme yapıyor.  ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Ö zneleşen ve nesneleşen sanatçının sunumu, pasif izleyenin gün geçtikçe olaya katılımıyla güçlenip başkalaştı. Berlin Freie Üniversitesi, Tiyatro Çalışmaları bölüm başkanı ve performatif tiyatro çalışmalarıyla tanınan Erika FischerLichte, söz konusu katılımın geldiği noktayla performans sanatının kimliğini incelediği Performatif Estetik’te konuyu masaya yatırıyor. “BEN BİR HALK VİRÜSÜYÜM...” Lichte, birkaç soruyla yola koyuluyor: Sanatçının sergilediği performans ne olursa olsun, niyetini anlamak için onu sonuna kadar izlemek gerekmez mi? Bir başka kritik soru, performansına müdahil olarak sanatçının “eserini” yok etme riskini göze almış sayılmıyor muyuz? Eskiden sanatın değiştirici gücünün içsellikte arandığı âşikârdı. Fakat performansın yarattığı şok, ürettiği “şiddet” ya da eylemsellik, seyirciyi olan bitenin içine sokarak değişimin yönünü belirginleştirdi. Başka bir deyişle ilham vermenin yerini olaya karışma aldı; Lichte’nin deyişiyle “seyirci aktöre dönüştü.” Kendini yaralayarak gösteri gerçekleştiren veya kurgu ötesi bir diyalog kuran sanatçıya, belli bir andan itibaren müdahalede bulunmaya yönelen izleyicinin etkinleşme durumu bu. Seyirci, böyle performanslarda ritüelle gösteri arasında sıkışıp kalır. Dikizleme, şaşkınlık, şok ve eylem, “radikal” performanslarda izleyicinin çoğunlukla verdiği tepki sırasını temsil eder. Sanatçının gerçekliğiyle seyircininki yarışmaya başlar. Performansın, 1960’lardan beri sanatta sınırların ortadan kalkmaya başlamasıyla filizlenip geliştiğini hatırlatan Lichte, sanatçıların sahnelemeden olay yaratma aşamasına geçişiyle sürecin ivme kazandığını belirtiyor. Böylece “farklı öznelerin sanatçının ve seyircinin/ dinleyicinin edimleriyle kurulan,  sürdürülen ve sonlandırılan bir olay” üretiliyor. Lichte’nin “bulaşma” dediği katılım, “sanat yapıtından bağımsız şekilde” izleyicinin olayı yorumlayıp buna dâhil olmasından başka bir şey değil. Performansın test edici yönüne atıf yapan Lichte, izleyicilerin “denekleştirildiğini” ve bir kısım seyirci tarafından da “vahşi” olarak nitelendirildiğini anımsatırken icracıların, seyircinin gözünde zaman zaman “medeniyetsiz”leştiği anlardan bahseder. Performansla oluşturulan estetik, bu şekilde politik bir kimliğe de bürünür. Martin Vuttke’nin seyircilere tekrarladığı “Ben bir halk virüsüyüm ve sizler de kendiliğinden oluşan birer stresli heykelsiniz” cümlesi, hem o politik kimliği hem de bir provokasyonu ve izleyiciyi aktörleştirme girişimini temsil eder. SANATIN YENİ MEKÂNLARI Lichte, performansı yalnız bugünkü değil, geçmişteki (Eski Yunan, Roma ve Ortaçağ’daki) anlamıyla da ele alıyor. Bu tarihsel geri dönüşün elbette bir esprisi var: Yazar, günümüzün performans sanatının tarihten beslenen ve ritüelleşen kimi yönlerini, adı geçen dönemlerden aldığını anlatıyor. Mahremin kamusal hale getirilmesi, ritülele dönüşen gösteriler ve canlılık, performansın hem icracılar hem de izleyiciler için tarihselliğini yansıtıyor. Performanslarda özellikle sanatçının bedeni, nesneleştirilip suistimal edilmeye her zaman açık. Lichte, sahnele Erika FischerLichte  menin en temel özel  liklerinden biri olan  bedenin, aynı zamanda  öznelliğinden söz eder.  “Vücuda getirme”  teriminin doğuşu, per  formansın serpilişiyle  yakından ilgili.  Hareket halindeki oyuncu ya da icracı, seyircinin bedenine de bulaşırken kendi bedeninin maddeselliğini,  Marina Abramoviç, performansta kendini sergileme anlamında bir döneme damga vurmuştu (üstte). Lichte, kitabında performansın, sınırları zorlayan yapısı ve sanatsal tarafını inceliyor.  güçlü şekilde vurgular. Lichte’ye göre rolle gerekçelendirmeden sahneleyerek  oyuncuicracı bu şekilde, “izleyici, al  seyirciyi ‘savunmasız bir şekilde’  gıları doğrultusunda tamamen yeni an izlemeye maruz bıraktı.”  lamlar oluşturur ve kendisi de yeni bir  Şok ve etkileme, dünyayı yeniden bü  anlam yaratıcısı haline gelir.” Performa yüleme ve katılımcıların dönüşümünü  tif estetik de böylece bir mevcudiyet ve sağlayan performatif bir icranın unsur  görüntü estetiğine denk düşer.  ları. Onlarla birlikte performatif estetik,  Konunun diğer tarafında ise mekân hem sınırlar koyar hem de sınırları aş  yer alıyor; Lichte, oyuncuicracıya ve  maya uğraşır.  seyirciye özel imkânlar sunan, düzen  Lichte’nin anlattığı performatif este  lenmiş, hareket ve algı babında oluş  tik, sınır ve sınırsızlık kıyılarında gezi  turulmuş yerlerden söz eder. Buralar,  nirken belli eşikleri gündeme getiriyor.  sabitlenmez ve dalgalanmalar gösterir. Sınırda durma kabulü, sınırları aşma  Klasik alanlardan başlayan güç ha  ise yaptırımları çağrıştırırken yazarın  reketi, eski fabrikaları, mezbahaları,  dediği gibi eşikten atlama, bazı riskler  sığınakları, tren garlarını, pazarları,  taşır. İnsanın, eşiğin öte tarafında neyle  meydanları, sokakları, alışveriş mer  karşılaşacağı; hangi görüngülerle, zor  kezlerini, fuarları, metroları, parkları, luklarla ve belirsizliklerle yüzleşeceği  çöplükleri, stadyumları, garajları ve  kesitirilemez.  mezarlıkları performatif mekânlara  Sınırın yasalara, eşiğinse sihirli olana  dönüştürülüyor. Buralar, fizikî varlık gönderme yaptığını söyleyen Lichte,  larının yanı sıra oyuncuicracı ve seyir sona yaklaştığında deyim yerindeyse  ciyle beraber sürekli değişerek yeniden ağzındaki baklayı çıkarır: “Sahneleme,  meydana getirilirken mekânın kendine hayatın kendisidir çünkü o, katılım  özgü (özel) atmosferi, performatif alanın cıların, yani aktörlerle seyircilerin  oluşmasına yardım ediyor.  hayatından gerçek bir zaman dilimini  Lichte, performansın anlam ve  çalar ve onlara, kendilerini durmadan  anlamdışılığının, şok etkisi yaratma  yeniden yaratma fırsatı sunar; sahne  ve uyarılmayı hedeflediğini söylüyor.  leme, hayatın bir modelidir çünkü bu  Yazarın, buna verdiği örneği paylaşmak süreçleri o kadar yoğun ve çarpıcı bir  gerek: “Kültürümüzde genç kalma, zarif şekilde gerçekleştirir ki katılımcılar tüm  ve iyi görünümlü olma çılgınlığı var. Bu dikkatini ona yöneltir ve yoğunlaştırır.  çılgınlığa karşı gelen bedenler ‘aykırı’ Sahnelemede kendi hayatımız tezahür  damgası yer ve mümkün olduğunca  eder, mevcut kılınır ve geçip gider.”  toplum dışına itilir. Hastalık ve ölüm,  Kısacası Lichte, performatif bir esteti  bizim toplumumuzda belki bir tabu  ğin, insanın kendisini sahneleme sanatı  olarak değil ama lanetli bir şey gibi  olduğunu söylüyor. Konunun, hayatla  algılanır. Bunlara gönderme yapan  alışverişindeki yoğunluk bir tarafa,  vücutlar tiksinti, bulantı, iğrençlik,  yaşamı yeniden yapılandırıp bozması  korku veya utanma duygusu doğurur. dikkat çekiyor. n  Socìetas Raffaello Sanzio grubu, tam  da böyle bedenleri, bu bedenlerin  Performatif Estetik/ Erika Fischer  beklenilen ‘normallikten’ farklı oluşunu Lichte/ Çeviren: Tufan Acil/ Ayrıntı  herhangi bir şekilde örneğin belli bir  Yayınları/ 352 s.  14 27 Ekim 2016  KItap   
            
    
