05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Alper Beşe’nin yeni öykü kitabı: “Gecikmeli” Gecikmeli’nin yolu Genç kuşak öykücüler arasında öne çıkan isimlerden Alper Beşe’nin ilk kitabı “Birtakım Tuhaflıklar”, dosya olarak sunulduğu 2013 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate değer bulunmuştu. Beşe’nin ikinci kitabı “Gecikmeli” ise bu genç yazarın artık dikkati çekmekten çok daha fazlasını yaptığını gösteriyor. Edebiyat için hiç de yeni sayılmayacak bir konuyu, yeniden ve kendisine has bir üslupla ele alıyor Beşe bu öykülerinde; insanı. r Volkan ÇAĞAN imi yazarlar bir konu olarak ele alınmayı dayatır okurlarına. Sadece eserleriyle değil, eserlerinde ortaya koydukları doyumsuz dünyayla da değil ama bunların hepsini okura sunan bir kalem olarak ve o kalemin ne dediğine bakmasını isteyerek okuyucusunun gözünde konu haline gelirler. Söz konusu yazarlar, ele aldığı kavramlar üzerinden değerlendirilir çoğunlukla, hatta kimi konular, kavramlar ve insanlık halleri bu yazarların eşi bulunmaz merceği altında incelenince daha da kıymetlenir okur için. Tıpkı insanın dünyadaki yabancı duruşu dendiğinde Camus’nün akıllara gelmesi gibi, tıpkı bir oda; hele kendine ait bir oda dendiğinde o dokunaklı kadının akıllara mıhlanması, tıpkı İstanbul denilince beraberinde sayılan birkaç isimden birisinin Yahya Kemal oluşu gibi. Örnekleri çoğaltılabilecek bu isimler bir süre sonra yazdıklarından bağımsız bir fenomen haline gelir, zira onlar artık bambaşka bir mecraya yönelmiştir. Yüzlerce konu içerisinden hangisinin Tanpınar’a yakışacağını, hangi konuyu Proust’un seçebileceğini, Oğuz Atay’ın hangi konuyla ilgilenebileceğini tahmin edebiliriz onları tanıdıkça ve bu tahmin edilebilirlik, adı geçen yazarları eserlerinden bağımsız bir konu haline getirir. Orhan Pamuk’un Yeni Hayat’ta anlattıkları elbette okuru etkiler, Kara Kitap elbette okuyucusunu bambaşka iklimlere, dünyalara götürür ama Orhan Pamuk, anlatımıyla, tekniğiyle, hikâyeyi C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I K işleyiş biçimiyle eserden ayrılıp başlı başına bir konu haline dönüşür yazar olarak. Benzer örnekleri Fowles, Coetzee, Kemal Tahir, Nâzım Hikmet gibi isimler üzerinden de çoğaltabiliriz. Nâzım’ın dışında da Şeyh Bedreddin’i ele alan birçok kalem vardır fakat Nâzım konuyu ele alış biçimiyle benzerlerinden ayrılır, okurun karşısına farklı bir bakış açısıyla çıkarken okurun Şeyh Bedreddin’e bakışını da canlandırır, yeniler, farklılaştırır. Bu nedenle bilhassa 1960 sonrası Şeyh Bedreddin denilince Nâzım Hikmet gelir akla, hak için isyan etme fikri beraberinde Nâzım’ın “yarin yanağından gayrı…” deyişini getirir. Sonuç olarak Nâzım Hikmet sadece şair olmaktan çıkmıştır, ele aldığı konuyu işleyiş biçimi, yeni ufuklar sunabilme gücü ve her dönemi kucaklayan sesiyle artık tek başına değerlendirilmesi gereken bir konu olmuştur. KENDİNE HAS ÜSLUP Bunları bir konu olarak ele alınması gereken yazarlardan birisiyle karşılaştığım için söylüyorum. Adı Alper Beşe. Genç kuşak öykücüler arasında öne çıkanlardan. İlk kitabı Birtakım Tuhaflıklar dosya olarak sunulduğu 2013 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde “dikkate değer” bulunmuş ve son dönemde yetenekli öykücülere kucak açmasıyla tanınan Alakarga Yayınları tarafından basılmış. İkinci kitabı Gecikmeli ise bu genç yazarın artık dikkati çekmekten yumsuz bir insan manzarası sunuyor Beşe. En çok da konu edindiği insanın imkânını didikleyen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. İnsanın iyi ve kötüye dair imkânını konu ediniyor kendisine yazar. Bu konuyu da kitabın tamamına bakıldığında hemen göze çarpan yol, yolcu ve yolculuk düzlemiyle ilintilendiriyor. Kitaptaki hemen hemen bütün öykülerde yol ve yolculuk bir şekilde karşımıza çıkıyor: kimi zaman denizlerde, otoyollarda abisini veya eski bir dostundan alacağı intikamını, kimi zaman işsizlikten sıkıştığı evinde, şehrin ışıklı sokaklarında geçmişine dair yolculuğa çıkan yolcu ise insanın ta kendisi. Adeta hayatı bir yol, insanın tüm yapıp etmelerini yolculuk ve bu yolun ve yolculuğun içinde çoğunlukla sıkışıp kalan insanı ise yolcu şeklinde tasavvur ediyor yazar. Tıpkı hayatta olduğu gibi onun kahramanları da çıktıkları yolculukta durmadan kendileriyle uğraşıyor: duyguları, düşünceleri, acı dolu geçmişleri, yaptıkları, yapamadıklarıyla olağan bir hayatın içindeki insan yaşantısının olağanüstülüğünü sunuyor bize yazar. ŞİİRLE SÜSLENEN ÖYKÜLER “Beni bu yolculuğa çıkaranın ne olduğuna ilişkin en ufak bir belirti için sefil ömrümün geri kalanını verebilirim” diyor yol ve yolculuk olmuş bir kahramanı ve okur da kendi yolunu, yolculuğunu, sefilliğini, geçmişini, geleceğini kısacası insan olarak neliğini sorguluyor usul usul ve Alper Beşe bu sorgulamaya giden yolu hep şiirle süslüyor, modern şiirimizin ustalarına yapılan ustaca göndermeler, öyküleri şiirle iç içe kılarken taşıdığı büyüyü biraz daha artırıyor. Bazen Ülkü Tamer’i görüyoruz karşımızda, Tuğrul Tanyol’dan Hilmi Yavuz’dan dizeler ışık tutuyor kendimize yaptığımız yolculuğa, Turgut Uyar ve Ergin Günçe kedigözü gibi parlıyor karanlık yolda, yolu ve yolcuyu aydınlatıyor. Alper Beşe sadece yolu kuruyor, yolculuk olduğunu söylüyor yanına incecik kurulmuş satırları alarak. Yola ve yolculuğa gark olacak okura sadece bir ışık yakıyor. Bu nedenle zevkli olduğu kadar zor da onu okumak, keyif veren bir üsluba sahip olmasına rağmen okura ödevler yükleyen bir yanı da var. Sonuçta Gecikmeli, insanın imkânını yine insanın yapıp etmeleri üzerinden ele alıp açmazları, sıkıntıları ve bulantı dolu geçmişiyle yine insanı sunuyor okura. Yolculuğun sonunun nereye vardığını ise söylemiyor. Öyle ya her yolcu yolunu kendisi çiziyor. Alper Beşe ise tüm bu kurgu içerisinde güçlü ama naif, bilinçli ama sessiz bir üslupla konusunu işlemeye devam ediyor, dahası okura da kendisini işlemesi için hınzırca bir el uzatıyor. n çok daha fazlasını yaptığını gösteriyor. Edebiyat için hiç yeni sayılamayacak bir konuyu yeniden ve kendisine has bir üslupla ele alıyor Beşe; insanı. Evet, bu denli basit bir konusu var genç yazarın, yüzlerce defa işlenmiş, lime lime edilmiş bir konu: İnsan. Peki, diyorum Alper Beşe’nin satırları arasında dolaşırken bu denli basit bir konusu olduğunu tespit ettiğim bu öyküler neden beni çepeçevre sarmalıyor, neden kuşatılıyorum kelimelerle? Evet, şehirdeki insanın yalnızlık hallerini yazıyor, evet küçük anlar içerisindeki büyük hikâyeleri yakalıyor, evet gündelik hayattan seçtiği sıradan karakterlerin sıra dışı hayatlarını yalın bir dille yazıyor. Fakat tüm bunların yanı sıra öykülerini sade bir üslupla katmanlaştırarak do Alper Beşe sorgulamalarını şiirle süslüyor. Modern şiirimizin ustalarına yapılan ustaca göndermeler, öyküleri şiirle iç içe kılarken taşıdığı büyüyü biraz daha artırıyor. Gecikmeli/ Alper Beşe/ Alakarga Yayıncılık/ 110 s. 1326 1 6 T E M M U Z 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear