Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vitrindekiler Ölmeyi Reddeden Kral/ Zecharia Sitchin/ Çeviren: İpek Yeğinsü/ Omega Yayınları/ 312 s. Zecharia Sitchin, Ölmeyi Reddeden Kral adlı gizemli alegorik romanıyla önceki kitabı 12. Gezegen’deki ana kavramları hayata geçiriyor. Astra isimli genç bayan Gılgamış Sergisi’nin açılışında kendisiyle ilgili birtakım sırlar bildiğini iddia eden yakışıklı bir adamla tanışır. Eli’nin anlattıkları karşısında şaşkına dönen Astra için artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Ölmeyi Reddeden Kral, kutsal birleşmenin ardından Gılgamış ve İştar olarak uyanan Eli ve Astra ile birlikte ölümsüzlüğü bulma yolunda yüzyıllar öncesinde, uzun bir yolculuğa çıkar. Zecharia Sitchin, eski seremoniler, ihanetler, insanlar arasındaki tanrılar, gezegenler arası yolculuklar ve ölümsüzlük arayışı çerçevesinde, Annunaki ile ilgili bulgularına dayanarak Gılgamış Destanı’nı farklı bir şekilde ele alıyor. Varolmanın Hafifliği/ Frank Wilczek/ Çeviren: Nezihe Bahar/ Alfa Yayınları/ 290 s. Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’nin bilimsel versiyonu olan Varolmanın Hafifliği’nde Frank Wilczek, Kundera’nın yapmaya çalıştığını fizik alanına aktarıyor: Gerçekliğin derin yapısının anlamına varmak ve varlığın yalnızca dayanılabilir değil aynı zamanda büyüleyici görünmesini sağlamak. 2004 Nobel Fizik Ödülü sahibi Wilczek, kütlenin tanımından başlayarak kara deliklerden kuarklara kadar tüm evreni kucaklayarak varlığın kökenine inmeye çalışıyor. Evren nedir? Neden hiçbir şey olmaması yerine biz varız? Bütün bunların anlamı nedir? Evrimle “tasarlanmış” sinyal işleme araçlarına sahip olan insanların oluşturduğu dünya modelleri evreni ne kadar anlayabiliyor? Aynı zamanda modern bir fizik tarihi içeren kitapta, CERN deneyleri de yer alıyor. Turgut Özal/ Hikmet Özdemir/ Doğan Kitap/ 712 s. Özal’ın, 1927’de başlayıp 1993’e kadar süren 66 yıllık yaşam öyküsü. Bu öykü, Türkiye’nin zorluklar, krizler, başarılar, darbeler, inişçıkışlarla dolu ve hayli karmaşık devletordutoplumekonomidış ilişkiler, siyasi partiler ve demokrasi kültürünün bir başka açıdan yazımı aynı zamanda. Hikmet Özdemir, Özal’ın liderlik portresini, başarı ve yanılgılarını, onun Türkiye tezlerini bilen isimlerden biri olarak anlatıyor. Johan Thoms’un Felaketlerle Dolu Muhteşem Hikâyesi/ Ian Thornton/ Çeviren: Tuğçe Ayteş/ Tekin Yayınevi/ 328 s. “Johan Thoms, Bosna’nın Argona kasabasında dünyaya gelen, zeki ve terbiyeli bir genç. Bir insanın hayatında olmasını isteyebileceği her şeye sahip: Onu çok seven bir aile, samimi dostlar, nüfuzlu tanıdıklar, iyi bir eğitim; daha üniversite öğrencisiyken başladığı o döneme göre yüksek maaşlı bir iş. Ama bu iş, hem onun hem de milyonların hayatını değiştirecektir. “Johan Thoms, Saraybosna’da Arşidük Franz Ferdinand’ın şoförlüğünü yapmaya başladığı ilk gün, yanlış bir yere saparak felaketlere neden olacak; yirminci yüzyıl tarihinin gidişatını değiştirecek ve tek gerçek aşkı Lorelei’dan ayrı kalacaktır.” Birinci Dünya Savaşı öncesi başlayıp yakın zamana kadar kasıp kavurarak süren ve alevleri hiç sönmeyen bir aşkın kahramanı Johan Thoms, Ian Thorton’un gerçekçi ve güçlü anlatımıyla bizi zamanda yolculuğa çıkarırken dönemin tarihsel gerçeklerini de hatırlatıyor. “Adım Ece Ayhan Çağlar...”/ Yayına Hazırlayan: Tunç Tayanç/ Yapı Kredi Yayınları/ 264 s. Ece Ayhan, farklı söyleşilerinde, ortaöğrenim sıralarında yazmaya başladığını; ilk şiirinin, lisede teksir ederek çıkardıkları “dergi”de yayımlandığını ama hangi şiir olduğunu bilemediğini; 1956’ya kadar, zarfa koyup pulu yapıştırıp şiirlerini dergilere gönderdiğini; ilk kez bir dergide, Türk Dili’nde yayımlanan iki şiirin kendisinde bulunmadığını, adlarını da hatırlamadığını dile getirir ve ekler: “Kısaca 1956 sonlarına kadar ortada yokum, her anlamda yokum...” 1949’da yazdığı dört şiir “Geçen Zamanlardan”, “Yeni”, “Düşünüş”, “Dönüş”ten, arkadaşlarıyla teksir ederek çıkardığı “Yeni” adlı “dergi”de yayımlanan “Lambalı Kadın”a, Türk Dili’nde yayımlanan “Üç Gencin Kalbi” ve “Islak”tan 1955’te nedense hiç sözünü etmediği Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayımlanan “Veda’lardan Birinde”ye uzanan yüzü aşkın şiir Ece Ayhan’ın geride bıraktığı karakutudan ses veriyor. Yarım yüzyılı aşkın bir geçmişin izini sürerek Ece Ayhan’ın “ortada olmadığı” döneme ait şiirlerini ilk kez gün yüzüne çıkaran bu çalışma ise Ayhan’ın benzersiz şiirini yaratma serüvenine ışık tutuyor. n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 7 7 7 A Ğ U S T O S 2 0 1 4 n S A Y F A 2 1