22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU n Kitap Gölgesi Bu, bir sanatçının öyküsü! Ama o sanatçı minik bir böcek! Michelangelo gibi ustaların yapıtları ile tanışırız. James ile Marvin’in, Metropolitan Sanat Müzesi’nden çalınan Dürer çizimini nasıl kurtardığını soluk soluğa okuruz. MİNYATÜR HAYATLAR Özellikle kentlerde yaşayan çocuklar, bir lavabonun ya da bir duvarın arkasında bulunan minik hayvanların yaşamlarını hayal etmekte zorlanabilir. Kitap James’in yaşadığı evin duvarlarının içinde ayrıntılı, minyatür hayat yaşayan böceklerin yaşamını anlatarak başka varlıkların hayatına da dikkat çekiyor. Marvin’in ön bacaklarıyla çizdiği minyatür tarzı resimler de bu minyatür hayata bir gönderme gibi. İnsan ve hayvan arasındaki uçurumu yok eden bu sevgi romanına casuslar, tablo koleksiyonerleri, entrikacı yetişkinler, sahtecilik gibi öğeler girince heyecanla okunan bir metin ortaya çıkmış. Kitabın hiç düşmeyen temposu, merak uyandıran kurgusu ile okurlar kendilerini hazine avcısı gibi duyumsayacaklar. Bir böceğin hayatını okurken, tablo soyguncularının peşine düşmek, ressamları, onların başyapıtlarını ve müzeleri tanımak oldukça ilginç. Kitap böcekle çocuk arasındaki sıcacık arkadaşlığı anlatmanın yanısıra sanat tarihine de el sallıyor. Aynı zamanda bilmediğimiz yaşamları keşfetmek için köprü görevini üstleniyor. Okurlar edebiyatın çiçek dürbününe bakarken bir yandan da arkadaşlık kavramını sorgulayacaklar. Bireyin yeteneklerini ayrımsamasının ne denli değerli olduğu satırarasında vurgulanıyor. Bu kitabı okuyan bir çocuğun böceklere zarar vermesi artık neredeyse olanaksız! Daha özenli çeviriyi hak eden kitabın sevimli çizimleri çok eğlenceli. Alman ressam Albrecht Dürer hakkında araştırma yapma isteği uyandırıyor. Kitabın sonundaki “yazarın notu”nda Albrecht Dürer ve çağdaşları hakkındaki notların yanısıra, Dürer’in hayranlık duyduğu, İtalyan Rönesans sanatçısı G.Bellini’nin kalem ve mürekkep ile yaptığı bir resim sunulmuş. Şaheser’de keşfedilmeyi bekleyen bir dünya var ve bu keşfi yapmayı ancak çocuklar başarabilir! n www.maviselyener.com *Şaheser/ Elise Broach/ Resimleyen: Kelly Murphy/ Çeviren: Cihangir Çırak/ Martı Genç/ 317s./ 2014/ 10+ A Ğ U S T O S 2 0 1 4 Konuk Harfler Savaş ve Kitap Uçuç böceği uçuç böceği... Durma çabuk evine uç Evin yandı kül oldu Çocukların artık yok Yalnızca biri kaldı: Ann Zavallı küçük Ann Sobanın altına saklandı Yoksa kurtulamazdı inan Şaheser Şaheser (Masterpiece), bunaltan yaz sıcağında sıra dışı, derinlikli bir çocuk kitabıyla karşılaşmayı dilerken çıktı karşıma. Unutulmazlarımın arasına girdiğini hemen söylemeliyim. Olağan bir yaşamın içine kamp kurmuş olağandışı bir yaşamın kitabı bu. Pek tuhaf bir sanatçının öyküsüne davet. r Mavisel YENER cek Marvin’in yetenekli bir sanatçı olduğu ortaya çıkmıştır. O günden sonra James ile dostlukları gelişir, bu dostluk sözsüz bir dostluktur. Marvin ile James anlaşabilmek için özel yöntemler bulurlar. James’in ailesi çizimleri onun yaptığını zannederek oğulları ile övünürler, James onlara çizimlerin gerçek sanatçısının bir böcek olduğunu söyleyemez. Metropolitan Sanat Müzesi’nin küratörü bu çizimleri görüp Albrecht Dürer’in çizimlerine benzetince ilginç bir teklifte bulunur. Böylece müzenin gizemli koridorlarında buluruz kendimizi. Dürer, Bellini, Titian ve r Fatih ERDOĞAN P P ublishers Weekly “En iyi Çocuk Kitabı” ödülü, ALA ödülü, E.B.White Read Aloud Ödülü sahibi olan kitabı, 1960 doğumlu Amerikalı yazar Elise Broach kaleme almış. Başka bir kitabını yazarken lavaboya düşürdüğü kontak lens ona yeni eserini yazmak için harika bir fikir sunmuş. Lensini almaya çalışırken minik bir böceğin onu alıp götürdüğünü hayal ederek Şaheser’i yazmaya karar vermiş. Özgün adı ‘Masterpiece’ olduğu için Türkçeye “Şaheser” adı ile çevrilen bu yapıtın kahramanı minik böcek Marvin, bir mutfak lavabosunun altında ailesi ile birlikte yaşar. Böcek Marvel bir çeşit başkalaşım geçirmiştir. Şaheser, bu böceğin gizemli dünyasına çağırır okuru. Aynı evdeki on bir yaşındaki James ile Marvin’in ilginç bir tanışma serüveni var. James’in annesi ile babası boşanmıştır, üvey babası ile yaşar. James zaman zaman kendini yalnız hisseder. Marvin, James’i gizlice gözleyerek ona yardım etmeye can atar. Babası, James’in doğum gününde ona bir kalem ve mürekkep seti armağan eder. James bu hediyeden hiç hoşlanmaz. İşte bu mürekkep seti, yaşanacak serüvenin ilk adımı olur Marvin, mürekkep setine batırdığı incecik ön bacaklarıyla, bir minyatür çizim yapar, çünkü o da James’e bir doğum günü armağanı vermek istemiştir. Böylece minik bö1 6 n 7 eter ve İona Opie adlı bir çift 1951 yılında Londra dışında gezerlerken kadının omuzuna bir uçuç böceği konar. Kadın o anda kendini çocukluğundan hatırladığı yukardaki tekerlemeyi söylerken bulur. Birden, belki de ilk kez, o ana kadar anlamı üzerinde hiç durmadıkları bu tekerlemenin nasıl ve niye ortaya çıktığını merak ederler. Bu merak sonuçta önemli bir tekerlemeler antolojisi kitabının ortaya çıkmasını sağlar. 1212 yılında Almanya’da bir haçlı ordusu toplanmıştı. Bu ordunun öteki haçlı ordularından ayrılan önemli yanı şuydu: Tümüyle çocuklardan oluşturulmuştu! Yetişkinler çocukları toplamış ölüme gönderiyorlardı! Bu ordu asla ‘kutsal topraklar’a ulaşamadı. Hemen hemen tümü daha ülkelerinin sınırlarından bile çıkamadan açlık, susuzluk ve hastalıktan kırıldı. İşte Fareli Köyün Kavalcısı adıyla bilinen (asıl adı Hamelin Çalgıcısı) masalın bu korkunç olaydan kaynaklandığı ileri sürülür. Tıpkı yukardaki tüyler ürperten tekerleme gibi Fareli Köyün Kavalcısı masalı da mutlaka büyük acılar barındırıyor arkasında. İki dünya savaşında insanlar en büyük acıları yaşadılar. Birçoğumuz yaşananların ‘ikinci elden’ tanığıyız. Yani, sinemadan, edebiyattan izledik savaşları. Savaş ve savaşın ortaya çıkardığı insanlık durumlarının sayısız ürünleri hem kitaplığımızda hem de sinema tarihimize geçmiş film makaralarına dolanmış duruyor film arşivlerinde. Ama savaşların canlı tanıkları da var hala. Onlar ölümleri yaşadılar, yitirmelerin acılarını, korkularını, açlıkları, ilaçsızlıkları... Savaş bittiğinde bu insanlar dediler ki: “Büyük bir çılgınlıktı! Saçmaydı! Bir daha asla!” Savaşların bir daha olmaması için ne yapmalıydılar? Yıllarca çeşitli cephelerde ellerinde silahlarıyla dolaşan gencecik insanlar, yine kendileri gibi gencecik başka insanları öldürmüşlerdi. Bu insanların gençliklerinde başka ortak olan bir yönleri daha vardı: Birbirlerini tanımıyor olmaları! Birbirlerini tanıyor olsalardı öldürebilirler miydi? Savaşlar politikaların ürünüydü ama ölenler ve öldürenler insanlardı. Cephede yüzyüze gelmiş iki insanın birbirine silahlarını doğrulttuklarında yaşadıkları o korkunç saniyeler hiçbir politika ile açıklanamazdı. Münih’teki Uluslararası Çocuk ve Gençlik Kütüphanesi’nin kurucusu Jella Lepman 1945 yılında şöyle dedi: Dünya çocukları birbirini tanısın. Gelecek nesilleri oluşturacak olan bu çocuklar birbiriyle kaynaşsın ve birbirlerini öldürmesin. Dünya çocuklarının birbirlerini, yaşantılarını, kültürlerini tanıması için de hepsine yönelebilecek ortak bir araçtan yararlanalım: Çocuk kitapları! Bugün Iraklı çocuklar mama bekliyor. Mama kitaptan daha acil onlar için. Ne olur onlara mama gönderelim! Dünyada şu anda savaş çığırtkanlığı yapan bütün devlet yöneticilerine de çocuk kitabı... n (Bu yazı, Irak savaşı sırasında yazıldı. 14 Eylül 1990’da Cumhuriyet Kitap’ta yayımlandı. Şimdi, Suriye, Gazze de eklenerek okunabilir) C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1277 S A Y F A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear