25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Mehmet Zaman Saçlıoğlu’ndan “General Uçtu” ‘Yazar ne yazarsa yazsın kendisidir’ Gencecik oğlu elinden alınan bir babanın yıllarca beklediği adaleti hukuk sistemi sağlayamazsa ve bir gün oğlunu öldürten kişi o babanın eline düşerse ne olur? İntikam duygusunun karşısında insani değerlerin gücü nedir? Ya bu intikam duygusu bir başka büyük acıyı doğurursa, vicdan kendini nasıl cezalandırır? Mehmet Zaman Saçlıoğlu, “General Uçtu” adlı yeri romanında Köy Enstitülü bir öğretmen ve ailesinin askeri darbeyle aldığı yaraları, yaşamı kutsal bilen insanların bile intikam duygularıyla nasıl değişebileceklerini, oyunlu, dinamik bir anlatımla ve 1970’lere geri dönüşlerle ele alıyor. Saçlıoğlu’yla romanı üzerine söyleştik. r Gamze AKDEMİR oldu. İstedim ki bu romandaki öğretmen Köy Enstitülü olsun ve gerçek bir öğretmenin duygularını, düşüncelerini yansıtsın. “DUYGULARIMIN TAM ÖRTÜŞTÜĞÜ BİR KAHRAMAN YOK KİTAPTA” arbeler ve hukuk açısından bakarsak roman nasıl açımlanabilir? Darbeler, hukukun geçersiz kılındığı, kurumların sarsıntılar geçirdiği, insanların çeşitli yıkımlara uğradığı büyük toplumsal olaylardır ve ülkemiz bunlara hiç yabancı değildir. Tüm toplumsal olaylar gibi darbeler de bir biçimde edebiyata yansır. “General Uçtu”, doğrudan darbeyle siyasi bir temel üzerinden tartışma ya da hesaplaşmayı içermiyor. Aslında tamamen insani bir roman. Ana konusu yaşlı bir babanın, suçsuz olduğuna inandığı oğlunu asan Generalden hukukun hesap soramaması üzerine duyduğu öfkenin artmasıyla intikamı kendisinin almaya çalışması. Bu yoğun duygu, oğlu gibi birçok gencin intikamını da alacağı düşüncesiyle babanın zihninde bir tür D yasal hak haline dönüşüyor. Aslında gerçek hukukun asla benimsemediği kişisel adalet arayışını haklı görmesine ve hatta bu yolla topluma bir ders de vereceğine inanmasına neden oluyor. Yani aslında darbe, hukuk dışı bir girişim olarak toplumun düzenini bozarken insanların adalet anlayışlarına kadar birçok duygu ve düşüncesinde derin yaralar açıyor, sonunda hukuksuzluk yeni suçlular yaratıyor. “ÖLÜMSÜZ RESTLEŞMEDE HAKLI VE HAKSIZ KARIŞIYOR” Saçlıoğlu’nun kitabı “General Uçtu”, doğrudan darbeyle siyasi bir temel üzerinden tartışma ya da hesaplaşmayı içermiyor. Tamamen insani bir roman. Bir ailenin hayatı üzerinden bir dönemi ve ailenin çektiği acıların günümüze yansımalarını okuyoruz. Bu arada söz konusu General, aileyle karşı karşıya geliyor. Bu nasıl bir karşılaşma oluyor? Aile, bildiğimiz bir memur ailesi. Anne ve baba idealist, çalışkan iki öğretmen. Tayinler yüzünden çocuklar değişik yerlerde büyümüş, aile çeşitli sıkıntılar çekmiş. Her biri birbirinden farklı beş çocuk var. Büyük oğul Murat darbede asılıyor ve ailenin trajedisi başlıyor. Günün birinde General aile ile karşılaştığında hesaplar 2 0 1 4 soruluyor ama ne yararı var? Giden geri gelmiyor. Vicdan kendini temizleyeyim derken bir çöküşe giriyor. Kahramanlar yeni ve içinden çıkılmaz durumlarla karşılaşıyorlar. İyi sonuç vermesi beklenen girişimler başka facialara neden oluyor. Bu arada Generalin aklı darbeden bu yana hiç değişmemiş. Kendini haklı buluyor ve haklılığını ispatlamaya bile gerek görmeden, kibirle, küçümseyerek cevap veriyor. Mantığın çözemediği tartışma, duyguların kabarmasıyla ölümcül bir restleşmeye dönüşüyor. Haklı ve haksız birbirine karışıyor. Köy Enstitüleri romanın başında önemli bir yer tutuyor. Bunu özellikle mi eklediniz? Evet, Köy Enstitüleri Cumhuriyetin dâhiyane buluşlarından biriydi ve siyasi nedenlerle kapatıldı. Bizim aydınlanmamızın şahlanışı köy enstitüleriyle olacaktı. On dört yıllık kısacık dönemde bile kültürümüze, eğitime, sanata, siyasi hayata çok önemli insanlar kattı. Buralardan mezun olmuş çok değerli dostlarım var. Onların yaşama bakışları, topluma ve insana karşı duydukları sorumluluk, karşılıksız çalışmaları, idealizmleri, insan ve doğa sevgileri her zaman bana örnek Kitapta günümüze ilişkin çeşitli diyaloglar, tartışmalar da var. Kahramanların din, ahlak, hukuk, siyaset gibi konulardaki söyledikleri sizi ne kadar yansıtıyor? Bir yazar ne yazarsa yazsın aslında kendisidir diye inanırım. Karşılıklı konuşturduğumuz kişilerde kendi içimizdeki zıtlıklardan, karşıtlıklardan, çelişkilerden çok yansıma vardır. Kimseyi öldürmeyi düşünmesek bile bir katilin portresini çizerken topladığımız bilgileri düzene sokan ve onları canlandıran da bizizdir. Örneğin romandaki Generali ben değil de bir başkası yazsaydı temel bilgiler benzer olmakla birlikte arada farklılıklar mutlaka bulunurdu. Dolayısıyla Generalin düşüncelerine katılmasam ve onu kendi karakteri açısından konuştursam bile o konuşmada benim izlerim vardır. Kısacası, duygularımın tam olarak örtüştüğü bir kahraman yok kitapta, ama kimi zaman bir tartışmada kendime yakın bulduğum tümceler var. Bu tümceleri bazen biri bazen öteki söylüyor. Romanda sürekli merak uyandırarak akan bir kurgu var. Önce bir tabanca, sonra başka şeyler. Bu merak unsurları, yetmişli yıllara geri dönüşlerin bulunduğu sayfaların da hızlı akmasını sağlıyor sanki. Çok parçalı bir yapısı var kitabın. Günümüzden birkaç sayfanın ardından geçmişe dönüyoruz, sonra yine günümüze sonra bir başka zamana. Bu tür bir kurguyu yeğlemenizin nedeni ne? Kitabın başlarında geri dönüşlerle 70’lere ve bu dönemin orta halli bir ailesinin duyarlılıklarına yer verdim. Karakterlerin tanıtılması kendi zamanları ve çevrelerinin de yeterince tanıtılmasıyla mümkündür. Kurgu açısından geri dönüşler başlarda daha sıkken, yarıdan sonra giderek azalıyor. Sizin de bildiğiniz gibi iki temel bölüm var aslında ama okuyucu bir yere gelinceye kadar bu iki farklı bölümü algılamıyor. Her iki bölümün içinde de yer alan geçmişe dönüşler, değindiğiniz gibi akışa dinamizm katıyor. Ama kurgumun temel düşüncesini, sözünü ettiğim iki bölüm oluşturdu. Bu düşünceyi şöyle açıklayabilirim: Biliyorsunuz yay ve ok hem bütünü hem de karşıtlığı simgeler. Bir okçuyu izlediğinizde önce bacaklarının üstüne sanki yeniden yerleştiğini, ardından yayını yavaşça kaldırıp yine yavaşça gerdiğini sonra bir an için beklediğini görürüz. Bu süre içinde olağanüstü hesaplamalar, dengeler, konsantrasyon vardır. Okçunun bedeni, aklı, ruhu, her şey okun hangi anda yaydan çıkacağına ve uzaktaki hedefe kilitlenmiştir. İşte romanımın ilk bölümü bu gerginliğin oluştuğu bölümdür. Karakterlerin gelişmesi, oyunun başlamasına neden olacak olaylar, yavaş K İ T A P S A Y I 1262 S A Y F A 1 6 n 2 4 N İ S A N C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear