25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

BULMACA 1 L 2 M 3 4 D 5 A 6 D 7 13 L 14 G 15 J 16 G 17 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU C 8 M 9 B 10 L 11 L 12 I Halim Yazıcı’dan ‘Avluda Kuş Sesleri’ mumcuogluilker@gmail.com Bir ozan yürek Avludaki Kuş Sesleri, duyarlı bir ozanın yürek sesi, içimizin sesi. “Sığırcıklar/ uzaklara gittiler” demeden, o hüznü yaşamadan, şiirsiz kalmadan okunmalı. r Bahri KARADUMAN Halim Yazıcı 18 K 19 M 20 H 21 I 22 J 24 G 24 J 25 A 26 A 27 G 28 G 29 F 30 M 31 L 32 E 33 G 34 K 35 A 36 I 37 B 38 K 39 J 40 M 41 G 42 F 43 C 44 G 45 E 46 G 47 G 48 G 49 L 50 H 51 G 52 A 53 G 54 I 55 M 56 L 57 E 58 J 59 B 60 I 61 B 62 G 63 I 64 G 65 F 66 A 67 F 68 G 69 K 70 J 71 E 72 I 73 M 74 D 75 G 76 A 77 A 78 C 79 G 80 G 81 L 82 D 83 H 84 M Ö nce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Philippe Jaccottet’in, Ağustos Parlamaları adlı şiir kitabının çıktığı yayınevinin adını ortaya çıkaracak; bulmaca karelerindeyse aynı kitaptan dizeler oluşacaktır. Dikkat: “Y/3” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. 44 28 62 51 14 46 23 33 80 64 68 48 79 75 27 53 16 41 47 H. Lale Devri şairi (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 83 20 50 I. Voltaire’in bir yapıtı. 60 36 54 72 63 12 21 J. “... Bergman” (aktris). 15 24 58 22 39 70 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Dostoyevski’nin bir romanı. K. Çinlilerin en ünlü şairi. 69 34 38 18 25 5 17 35 66 76 26 52 77 B. “Jane ...” (Charlotte Bronte’nin romanı). 59 9 37 61 C. Rafadan (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 7 43 78 D. “Susannah ...” (İngiliz aktris). 74 82 4 6 E. “Sana dün bir tepeden baktım ... İstanbul” (Y. K. Beyatlı). 71 45 32 57 F. David Fincher’ın bir filmi. 67 42 65 29 G. Mehmet Eroğlu’nun bir romanı. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I L. “Çocuk yatağında yatıp, aşağıda oynayan çocuklara bakıyor. babacığım ben de diğer çocuklar gibi koşup eğlenmek istiyorum. oğlum in! ben de onlar gibi oynamak istiyorum. oğlum oynasana!!! naapalım, allah baba beni de böyle yaratmış lan yine gece altına mı işedin? /... ...” (Yiğit Özgür). 10 11 49 81 13 31 56 1 M. Tarkan’ın bir şarkısı. 55 73 40 2 19 84 30 8 1225 ÇÖZÜM: A. KENTER, B. AĞIZ İÇİNDE DİL GİBİ, C. DAĞ BAŞI, D. İVGİ, E. RAKILARI, F. ANNA KARENİNA, G. YARIN YARIN, H. DSP, I. EĞE, J. MARPUÇ, K. İS, L. RIH Şiir: “Gerçeğin şarabını içirir / Karnındaki tapınağa / Sevgilim deyip uzandığın / Bahar. – Dikenler Sarayı” vludaki Kuş Sesleri duygulandırıyor ozanı. Sonsuz bir maviliğin altında, yemyeşil doğayla iç içe bir köy evinin avlusu değil burası. Bir cezaevi avlusu. “Bu kitaptaki şiirler, 226 gün İzmir Buca Cezaevi’nin tecrit koğuşunda ve diğer koğuşlarında, ranzalarında, avlularında, maltalarında, kelepçe ve sessizliğin pembe soğuk demirlerinin eşliğinde yazıldı. Ancak asla yalnızlığın ve çaresizliğin değil” sözleriyle başlıyor Avludaki Kuş Sesleri*. Halim Yazıcı çok kitaplı, çok ödüllü bir ozan. Önceki kitaplarında aşkı, umudu, umutsuzluğu, hayal kırıklıklarını, yanılgıları şiir diliyle anlattı. Yaşadıklarından pişman değildi. “Yeniden yaşa/ deseler bana/ yine aynı/ cehennemi yaşarım/ iyi ki vardı/ olup bitenlerim” diyecek denli sıkıntılar ve yaşanmışlıklarla olgunlaştı. Fakat yaşam öylesine belirsizliklerle dolu ki son dönemde hiç hatırda olmayan, ummadığı, beklemediği günleri “demirlerin neden/ soğuk olduğunu/ bir kez daha anladım/ sensizliğin kokusunu” dedirten saatleri; “önce sığırcıklar geldi/ binlerce şiir bulutu/ otuz üç adımlık bahçemi/ gövdesiyle kapladı/ her birinin gagasında/ aşk bir mısra” dediği anları yaşamak zorunda kaldı. Sanırım şimdi o sözleri yeniden söylemez ve 226 günlük tutukluluğu yeniden yaşamak istemez. “Akşamüstü bizim avluda/ yüzümü kuşlar ıslattı/ toprak yoktu/ betonu öptü kalbim” dizelerindeki bir ortamdır orası. Ne parmaklıklar farkındadır ne de şiirinin kanı. Yeni rüyalar “bir tek zeytin kokusu”. Ayrılıklar ceylanlar kadar ürkektir. Gözlerden gözlere son vapuru kalkarken dünyanın, avluda martılarla sevgili beklenir. Yürek dili sorularla doludur: “Yağmurlar/ uzunca yağıyordu/ şiirler nasıl orda?/ sen nasılsın/ denizler mavi mi/ yine?/ gözlerin nasıl duruyor/ vapurlarda?” Öylesine sorulardır bunlar. Nedeni elbette sevgidir, özlemdir. Sabah sayımında bölünür rüyalar. Her sabah alnında eli, köşe bucak güneş avlar. Sevgili ince belli bulutlar gönderir bitimsiz. Erguvan rengiyle gelir görüş gününe. “Renklerinle, biliyorum/ ilk hâlimlesin” diye seslenir aşkına. Aşktır en büyük direnç kaynağı, sevgidir yaraları sağaltan. Dağların uçsuz kanatlarına kendi gülüşünü bırakmasını ister sevgiliden. Onunla avunur. Gül zamanıdır görüş anları. Sabırla beklenir. “Yarın salı/ bi tanem/ gül yüzüne/ şiir sürme zamanı/ dökülme günü özgürlüğüne/ rüyalarında atına binip/ kalbimdeki güneşten/ gül/ düşürme zamanı”. Halim Yazıcı “yalanım varsa/ iki şiirim önüme aksın” diyecek denli şiirle dolu, yaşamını şiiriyle bütünleştirmiş bir ozan. Onun şiiri için insanı arındıran ve en zor koşullarda bile okuru düş kurup 15 A güzelliklere yönelten bir şiir, diyebiliriz. Kısa dize anlayışı tüm yapıtlarında egemen. Birkaç sözcükle oluşturduğu yalın söyleyişte çok başarılı. Kısa dizelerin ustası. Yazıcı’nın şiir dili günlük konuşma diline yakın görünse de okurun çabasını gerektiren bir yapıda oluşu çok belirgin. Kullandığı sözcükler dekoratif (süsleyici) bir öğe niteliğinde değil. Türkçenin olanaklarıyla yeterince anlamı daraltmak tuzağına düşmeden sözcüklere farklı ve birden çok çağrışımlar yükleyerek; şiirini alışılmışın dışında imgelerle örmeyi yeğliyor. Sözcük aralarındaki bu çağrımsal anlamı okur, araştırıcı bir çabayla içselleştirebilir. Bu anlayış, şiirdeki duyarlığın paylaşılmasına, daha açık bir söyleyişle ozanın okurla birlikteliğine, duygu bütünlüğüne ulaşmasına neden oluyor. Sözler ta derinlere, içimize işliyor. Yaşadıklarına karşın politik şiire yönelmiyor ozan. Doğal olarak yıllardır süren toplumsal oluşumun izleri sanatına yansımış olsa da bunları gür bir sesle dile getirme yanlısı değil. Ozan, düşünceden çok duygularını, iç dünyasını şiirleştiriyor. “Yazarın bekleyişi ilke olarak bütün insanlara yönelmiştir” diyor Sartre. Çok önemli bulurum bu sözü. Dar kalıpların dışına çıkmak, evrensel okuyucu için yazmak yüceltir sanatçıyı. Halim Yazıcı’nın dizeleri de o soğuk dört duvara ya da duvarın dışındaki birkaç insana yönelik değil kuşkusuz. Sevgilinin kişiliğinde tüm sevenlere, onu yalnız bırakmayan dostlarının kişiliğinde tüm insanlığadır seslenişi. “Oysa biz ne güzel çocuklardık/ ne güzel nehirlere akan” sözleri de bu düşünceyle yazılmış sanırım. “Bütün çiçekleri dünyanın/ bir gün şiir açacak” inancı ozanın onurlu şiir dünyasını, sanat aşkını, inançlı duruşunu vurguluyor. Avludaki Kuş Sesleri, duyarlı bir ozanın yürek sesi, içimizin sesi. “Sığırcıklar/ uzaklara gittiler” demeden, o hüznü yaşamadan, şiirsiz kalmadan okunmalı.n Avludaki Kuş Sesleri/ Halim Yazıcı/ Cazkedisi Kitap/ 96 s. 2013 S A Y F A 23 1226 A Ğ U S T O S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear