22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Arif Keskiner’den “Binbir Renk Binbir ÇiçekYaşar Kemal’li Anılar” ‘Kalem yazmak istiyor, bırak yazsın!’ Yapımcı, yönetmen, yazar, komünist ve çiçek! Arif Keskiner... Kültürsanat dünyasının ortak istasyonu Çiçek Bar’ın birkaç yıl öncesine kadar dile kolay 26 yıllık işletmecisi. Yaşar Kemal’li anılarını yazdığı “Binbir Renk Binbir ÇiçekYaşar Kemal’li Anılar” adlı kitabı 60 yıla yaklaşan bir dostluğun öyküsü ve ülkenin son 50 yılının panoraması ama bu sadece bir anı kitabı değil. Bu kitapta Karacaoğlan, Dadaloğlu sesleniyor Toroslar’dan. Nâzım Hikmet, Arif, Abidin ve Güzin Dino, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yılmaz Güney, Ruhi Su, İlhan ve Turhan Selçuk, Can Yücel, Demirtaş Ceyhun ve daha nice dostlar geçit töreni yapıyor. Çukurova’nın düzü, İstanbul’un kulisi, Paris’in sokakları tanıklık ediyor hem tarihe hem Arif KeskinerYaşar Kemal dostluğuna. Arif Abi ile “Binbir Renk Binbir ÇiçekYaşar Kemal’li Anılar” kitabını yani memleketi ve “Yaşar Abimizi” konuştuk. r Gamze AKDEMİR aşar Kemal ile ilgili bir bilgi kirliliği olduğunu ifade ediyorsunuz. İlk bunu anlatır mısınız Arif Abi? O bilgi kirliliğini kitabı yazmaya başladıktan sonra fark ettim. Tarihler yanlış hele doğum tarihi hepten sorun oldu, üç sene farklı biliniyor. 1923 ile 1926 arası diye geçiyor neyse sonunda 1926 olduğuna kanaat getirildi, netleştirildi. Ben de 1923 biliyordum doğrusu. Hapishane tarihleri de yanlış biliniyor. Yaşar Kemal ile yani koca Kürt Sadık’ın oğlu Kemal Sadık ile nasıl tanıştınız? Aynı lisede benim gibi şiirler yazan arkadaşım Ergin Günçe ile bir gün “İnce Memed”i konuşurken Osmaniyeli olduğumu hatırladı ve “Yaşar Kemal’le hemşeri sayılırsın. Tanışıyor musunuz?” diye sordu. “Hayır” deyince meğer Ergin çok iyi tanıyormuş, “İstersen seni tanıştırayım” dedi. İstemem mi.. Hemen kalkıp gittik Cumhuriyet gazetesine. Yaşar Abi Yurt Haberler Servisi’nde o zaman. Biz içeri girince uzun boylu, böyle gözünün biri sakat gibi, iriyarı bir adam, gelip “Vayy Ergin” deyip sarıldı. Sonra bana dönüp “Bu kim” dedi. Ergin de “Abi, o senin hemşerin” deyince “Hoşgeldin, nerelisin” diye sordu. “Osmaniyeliyim” dedim. “Kimlerdensin?” dedi. Ben “Hösem Ağalar’danım” der demez, “Sülaleni...” diye bastı küfrü. Kıpkırmızı oldum. Halimi görünce elini omzuma koyup “Kimin oğlusun?” dedi. “Nalbant Hasan’ın” dedim. Bu sefer gülerek “Hah öyle söyle. Hasan Emmi’yi çok severim” deyince bir oh çektim. Epey sohbet ettik o gün. Yaşar Abi her gün tele bağlı bir salla Ceyhan Nehri’ni geçip bizim köydeki ilkokula gelirmiş okumak için. Bütün ailemi tanıyordu. Hatta “Bir gün ben sizin çiftliğinizde pamuk topladım” dedi. Birdenbire böyle ağa çocuğu gibi bir şey oldum sanki. Ailemin bir kan davası vardı, amcam Hakkı’nın öldürülmesiyle başlayan, bize kadar da sürdürdüler. S A Y F A 1 6 n 2 6 Y Onları hatırlıyor, bizim çiftliği, köyü ve diğer amcam Memet’i de iyi biliyordu. “Yiğit adamdı” demişti. “AİLEMİN ROMANINI YAZDI” Ki yıllar sonra romanını bile yazdı... Önce emin değildi. Memet Ağa’nın romanını yazmak istiyorum ama aile ne der bilemiyorum dedi. Abi hiç düşünme, yaz, bizim aileden sorun çıkmaz dedim. “Nasıl, emin misin?” diye sordu. Ben de “Ailede okuyan kimse yok ki, haberleri bile olmaz” dedim. O da bunun üzerine “Demirciler Çarşısı Cinayeti”ni yazdı. Başka olaylar ve kahramanlar kattı tabii ama romanın başkahramanı Derviş Bey, Memet Amcam’dır. Yaşar Kemal o romanı yazmak için sizden izin almıştı, siz de aynı yolu izliyor ona soruyorsunuz.. 60 yıla yakın bir dostluğumuz var Yaşar Abiyle. Anılarımızı, konuştuklarımızın ayrıntılarını unutmayayım diye epeydir notlar alıyordum, bir kenarda duruyordu. Aslında önce öbür üç kitabım gibi anılarımı yazmak istiyordum, Yaşar abi de olacaktı elbette. 20 sayfa filan yazdım ve sonra Yaşar Abiye götürüp bir okuyayım dedim. “Bu olmuş, böyle devam et” dedi. “Yalnız şurada yazdığın ‘anası’ lafı geçiyor. Oraya anamın adını yaz, o çok önemli bir kadındır. Nigar Hatun diye yaz” dedi. Hemen düzelttim. Çok güçlü bir kadın Nigar Hatun. Çok. yunca hep sahip çıkmış, baba gibi. Doğru. “YAŞAR KEMAL’İN AĞITLAR YÜRÜYÜŞÜ, GANDHİ’NİN TUZ YÜRÜYÜŞÜ GİBİ” Ağıtlar… Yaşar Kemal’in “Ağıtlar”ı kitabın can damarlarından biri de bu… Anadolu’yu karışlıyor ağıtlar için... Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü gibi.. Gamze vallahi öyle, aynen. Köy köy yürüyor. O tarihe kadar da böyle bir şey yapılmamış. Menbaı gibi Anadolu... Ve köy delikanlısı Kemal Sadık Göğceli doğrudan kaynağa gidiyor.. Ağıtlar, geleneğimizin içinde çok önemli. Ama işte yakılır biter diye düşünülmüş genelde, üstünde durulmamış. Bunu ciddiye alan biri ilk defa çıkıyor, böylece de yeni bir bölüm açılıyor edebiyatta. İnsana ait, insanı anlatan her duygunun, olayın en gerçeği o ağıtların içinde var, asıl hikâyeler orada. Acısı, sevinci, yergisiyle... Toroslar’da izini sürdüğü ağıtların lirizmine âşık Yaşar Abi. Gerçeği yansıtışındaki dürüstlüğe hayran, eşsiz buluyor bunu. Kitapta da yer verdim, Homeros’un “İlyada”sından, Akhilleos’un öldürdüğü Hektor’a anası Hekabe’nin yaktığı ağıt mesela... Yaşar Abi bu destanların Anadolu’daki ağıtlardan ne farkı var diye soruyor bir söyleşide. Hatta “Epope’nin anası neden ağıtlar olmasın” diyor. Doğru, neden olmasın? YAŞAR KEMAL’DEN ORHAN KEMAL’E “GORİOT BABA” KIYAĞI! Bir ara eğitmen de oluyor Yaşar Kemal. Eğitmenlik bitince ise Ramazanoğlu Kitaplığı’nda... Hademe oluyor. Bol bol okuyor. “Ağıtlar 1” oradayken yayımlanıyor. Bir de bu dönemde Halkevi’nden folklor araştırmaları için verilmiş resmi araştırmacı belgesi alıyor. O, çok işine yarıyor. O sayede ağıtlara çok daha rahat ulaşıyor, her köyde kapılar daha kolay açılıyor. “Anlamayanlar devlet görevlisi sanıyor. Onunla çok beladan kurtuldum” diyor Yaşar Abi. K İ T A P S A Y I 1245 “BANA BABA GİBİ SAHİP ÇIKMIŞTIR” Kitap biyografik pek çok özellik içerse de biyografi değil. Değil, merkezde Yaşar Abiyi tutarak bir dönemi de anlatmak istedim. Fakat o 20 sayfada kalmadı, yazdıkça yazdım, önce 70 sayfa oldu, hep Yaşar Abi.. Sonra kalemi tut tutabilirsen.. Bir yandan 100’e yakın kitap devirdim, araştırmalar yaptım, onu benim gibi tanıyan dostlarla konuştum. O zaman da olay sırf kendi anılarım olmaktan çıktı, daha geniş oldu yani içerik.. Yaşar Abiye daha bu durumu anlatmış değildim de üstelik, haberi yoktu. Yazarken sizi hep yüreklendirmiş ama, öyle okuyoruz.. Müthiş hem de. Bir süre sonra telefon açtı, “Ne yapıyorsun, çalışıyor musun, nerelerdesin” dedi gayet keyifli bir sesle. Yazıyorum da işte falan filan diye geveleyince “Ne geveliyorsun” dedi. Ben de “Abi bu kalem aldı başını gidiyor, tutamıyorum, hep Yaşar Kemal yazıyor, şaşırdım” dedim. “Kalem yazmak istiyor. Sana ne, bana ne. Bırak yazsın. Senden iyi kim yazacak” dedi sağ olsun. Ve sonunda benim de kısmen içinde olduğum bir Yaşar “Merkezde Yaşar Abiyi tutarak bir dönemi de anlatmak Kemal ve yol arkadaşları kitabı istedim. Fakat o 20 sayfada kalmadı, yazdıkça yazdım, çıktı ortaya. önce 70 sayfa oldu, hep Yaşar Abi...” diyor Keskiner. Yu Anlıyoruz ki size yaşamı bokarıda Gamze Akdemir’le birlikte. 2 0 1 3 A R A L I K Fotoğraflar: Garbis ÖZATAY C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear