29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU Sayfalarımızı yaşatan, çoğaltan okurlarımızın yeni yılını kutlarız... Cumhuriyet Kitap ekinin Çocuk Gençlik sayfaları 16 yaşını bitirdi… Çocuk edebiyatının yeni kitaplarını, yazarlarını, çizerlerini, çevirmenlerini tanıtan, çocuk yazınından haberleri aktaran, çocuk ve konuk yazarların mektuplarına yer veren Renkler, Sesler Harfler sayfalarımız 2012’de, 1062 (Bin atmış iki) kitabı ağırladı. 21 yayınevinin editörü ve 22 yazar ile söyleşi yapıldı. Köşelerimize 2013’te yenilerini ekliyoruz: “Sanatçının Masası”, “Kitap Bulmaca”. Başka sürprizlerimiz de olacak… Yeni yılda okurlarımızı daha da fazla kitapla tanıştırabilmek amacındayız. Mustafa Delioğlu, çizgileri ile sayfalarımızı güzellemeye devam edecek. Yeni yılın, anlamlı, çok renkli, çok sesli, özgür, barışçıl cümleler getirmesi umuduyla... Renkler Sesler Harfler Ekibi A.Akal, N.Yılmaz, Ç.Gündeş, M.Yener, M.Delioğlu KİTAP GÖLGESİ Çocuğa ve hayata dair bir roman Yusuf Çopur’un ilk romanı Daha Vakit Var’ı okurken hüzün, özlem ve umut hep yanı başımızda. Ë Mavisel YENER oman, evini geçindirmek, çocuğunu okutmak için ömrünü tüketmiş Anadolu kadını Dilber Hanım ve oğlu Kenan’la tanıştırıyor bizi. Dilber Hanım’ın göbek adı: Çile. Erken yaşta eşini kaybettiği için oğlu Kenan’ı tek başına büyütmek zorunda kalmış. Romanın başlayıp bittiği mekân aynı gibi görünse de Yusuf Çopur, sürekli geriye dönüşlerin hâkim olduğu bilinç akışı tekniğini kullanarak Kenan’ın çocukluk ve gençliğine götürüyor okuru. Köyde ortaokul olmadığı için şehirde okumaya gider Kenan. Elleri dardadır. Oğlunun kalabileceği parasız bir yurt bulmuş olmak annesini pek sevindirir. Kenan daha önce annesinden hiç ayrılmamıştır, üstelik yurdun nasıl bir yer olduğunu bilmez; darmadağın olmuş yüreği kaygılarla doludur. Kenan doğmadan kaybetmiştir babasını. Bu, onda yaşamı boyunca incinmişlik duygusu yaratmıştır. İnsanların ona “babası olmayan”, “sevgiye aç”, “ilgiye muhtaç” bir çocuk muamelesi yapmasından, acımalarından duyduğu rahatsızlık kurguya başarıyla yansıtılır. Kenan’ın yaşamı kolay olmayacak, zor günler geçirecektir fakat amacına ulaşıp öğretmen olacaktır. Yoğun bakımdaki annesi onun öğretmen olduğunu görebilecek mi dersiniz? Bir oğlan çocuğunun kaygıları, umutları, özlemleri, kırgınlıkları, engellere karşın gösterebildiği çabalarının yanı sıra, yaşadığı ilk yürek kıpırtıları da romanda yerini bulmuş. “Bugün bir kız gördüm. Hayatımda ilk defa bir kıza bu kadar çok baktım. Bakışlarım yapıştı onun bakışlarına. Kendimi alamadım. Nasıl bir şeydir anlatamam sana. Kalbim titredi. Yüzüm kızardı. Dilim damağım kurudu. Elim ayağım dolaştı. Galiba üst sınıflardandı.” (s,37) Kenan, zeytin gözlü Havin’e olan aşkına ileride gülüp geçecek olsa da, tüm yaşamını etkileyecek çok özel ve yüce bir duygu yaşadığına tanık oluyoruz. “Gözlerin, derim çok güzel. Zeytin gibi. Utanır, yüzü kızarır. Mutlu olur. Saçların derim, saçlarını kim örüyor? Yanına giderim. Öyle, havadan sudan konuşuruz. Bakarım. O da samimi davranıyor. Yok hemen samimi davranmazmış kızlar, Hüseyin’in dediğine göre. Ciddi olurlarmış.” (s,48) Kitabı okuyan çocuklar ilk aşk heyecanlarında, kalp çarpıntılarında, ayrılık acılarında hiç de yalnız olmadıklarını duyumsayacaklar. R On birinde gurbete giden Kenan, çocukluğunu çalan yurt belletmenlerini asla unutmaz. Yurtta gördüğü her türlü şiddete karşı susar, çığlıklarını içine atar. “Yurda geç kaldım. Belletmenimizden iyi bir dayak yedim. Kendi kendime de olsa salıncağa binmenin bedelini ellerime inen kösele terliklerin avuçlarımdaki kızarıklığıyla ödedim.” (s, 34) Kenan, yaşayamadığı çocukluğunu öğretmen olunca yaşamaya kararlıdır. Hayat ona nazlanmayı değil, ayakta kalmayı öğretmiştir. Kimi zaman, onun yurt günlüğünü okuruz: “Belletmen gelip vestiyerde buldu bizi. ‘Kimin bu çorap topu?’ diye sordu. ‘Benim’ dedim. Daha sözümü bitirmeden kocaman bir el yapıştı yüzüme. Sonra da tekmeler gezindi bedenimde. Diğer arkadaşlarım da dayak yedi, ama aslan payı benimdi.” (s, 62) Yurtta kalan çocuklara uygulanan fiziksel ve duygusal şiddet küçük oğlanın dilinden içtenlikle, saflıkla anlatılır. “Belletmenin odasında çizgi film seyrederken yakalandık bugün. Sonunda ne olduğunu yazmama gerek yok, bilirsin. Ama bu sefer dahası vardı. Yurdun bütün tuvaletlerini, banyolarını temizlemek, bu hafta çarşı iznine çıkmamak da eklendi.” (s, 112) Farklı zaman dilimlerinde, farklı yaşlardaki Kenan’ı tanırız romanda. Zaman zaman, yoğun bakımdaki annenin iç sesini duyarız. Romanın her bölümü üst üste binen hüzün katmanlarıyla nakışlanmıştır. Bu hüznün halkalarını kırmayı başaran Kenan, umudu fısıldar okurun kulağına. Bir çocuğun gereksinimi olan hoşgörüyü vurgular. Yusuf Çopur kalemini kamera gibi kullanır. Çocuğun ve annenin burkulmaları bir yanda sürerken öte yanda güncel yaşantının seslerini büyütece alır, perspektifi genişletir. İnsanca değerlerin vurgusu yapılır. Romanda oluşturulan atmosfer, kişiliklerin derinliğine inerken, okurun nedensonuç ilişkisini irdelemesine de olanak sağlar. Kendisi de romanın kahramanı gibi öğretmen olan yazarın, çocukluğundan ve tanıdığı insanlardan izler, izlenimler yansıttığını düşünebiliriz. Daha Vakit Var’ın özyaşamsal bir roman olup olmadığını merak edip Yusuf Çopur’a sorduğumda aldığım yanıt çarpıcıydı: “Ne yazdıklarımın hepsi yaşadıklarım ne de yaşadıklarımın tamamını yazdım.” Roman, özellikle çocuk okurları ilginç bir tartışmanın kapısından içeri davet ediyor. Dini eğitim verilen yurtta, din bir baskı ve yasaklar silsilesi olarak gündeme gelir. “Günahmış çizgi film izlemek. Yeni bir günahım daha oldu! Günahkâr bir çocuk oldum çıktım. Cehennem buradan daha iyidir bence. En azından orada çocuklara karışmazlar. Hem çocuklar cehenneme gitmezmiş, annem öyle derdi hep.” (s, 112) Yazar, Kenan’ın dili aracılığıyla, “korkarak inanmak” ile “severek inanmak” konusunu toplumbilimsel anlamda irdeler. “‘Kuran ezberinizi yaptınız mı? Boş boş karla kışla uğraşacağınıza gidin ilmihal okuyun! Sevap kazanırsınız en azından!’ Hiçbirimiz sevap kazanmak istemiyorduk. Hepimiz kartopu oynamak istiyorduk.” (s, 76) Roman, farklı düzlemlerde okuma yapma olanağı tanıyor. Her bölümünü diğerlerinden bağımsız okumayı denediğimizde hoş bir sürpriz bekliyor bizi. Her biri bir öykü çünkü. Yusuf Çopur’un yazarlığının gen haritasında öykünün yeri çok güçlü görünüyor. Kenan’ın çocukluğunun geçtiği köyde yaşadığı briket evden yaşamın kokuları yükselip satırları sarıyor. “Bir koku. Yemek kokusu. Sokak kapısından. Bulgur pilavı. Aile kokusu. Yoksulluk. Sevgi kokusu. Sıcaklık. Yemesinden çok kokusunu severdim bulgur pilavının.” (s,33) (Örneklediğim bu tek sözcüklü tümceler, yazarın dil kullanım özelliklerini de ortaya koyuyor.) Roman boyunca pek çok yöresel yemekten söz edildiği gibi yer yer tarifler bile veriliyor. Bunu Anadolu mutfak kültürünün yansıtılması açısından önemli bulduğum gibi, Çopur’u çağdaşlarından ayıran önemli noktalardan biri olduğunu düşünüyorum. Nohut dürümü, piyaz, ev yoğurdu, sütlaç, kahke, kömbe, yuvalama romanda söz edilen yiyeceklerden. “Annem çekilmiş pirinçleri un haline getirdikten sonra içine biraz karabiber koyup çiğ köftelik etle yoğururdu. Ben ve teyzem şaşkın şaşkın anneme bakar, o ne derse onu yapardık. Nohut büyüklüğünde yuvarlanan köfteleri yaparken birbirimizi dürter, haşlanmış köfteleri gösterirdik. Daha sonra annem, bu köfteleri beklemeye alırdı. İçine et ve nohut koyduğu et suyuna, haşlanan köfteleri atardı. Hiç gülmezdi annem. Gülmeyi bilmezdi. Hayatını değil hayatı yaşardı.” (s, 94) “Çocuk” olma durumunu roman kahramanı üzerinden sorgulayan, oradan yetişkinlere de bakan Yusuf Çopur bir anlamda yaşamdaki çelişkileri vurgulamış. Kitap, ölümyaşamson gibi her çağa denk düşen felsefik bakışı da gündeme getiriyor. Kırmızı Kedi Yayınları kapağa kitabın yaş grubuyla ilgili bir not düşmemiş. Bunun bilinçli bir seçim olduğunu düşünüyorum. İlk bakışta bir yetişkin romanı (kapak da bunu düşündürüyor) olarak algılıyoruz Daha Vakit Var’ı. Bir kitabın çocuğu ve çocukluğu anlatması onun çocuk kitabı olduğu anlamına gelmez elbette. Ancak Daha Vakit Var’ı anlatım tekniği, dil, kurgu açısından değerlendirdiğimde, ilkgençlik çağındaki çocuk okurların rahatlıkla alımlayabilecekleri, zevkle okuyabilecekleri bir roman olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Kitap Gölgesi’ne düşürdüm onun gölgesini… İyi okumalar, iyi düşünmeler… ? www.maviselyener.com *Daha Vakit Var/ Yusuf Çopur/ Kırmızıkedi Yayınları/ 120s./ 2012/ 12+ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1194 SAYFA 20 ? 3 OCAK 2013
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear