Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA avid Heynmann’ın yazdığı “Elizabeth Taylor” ünlü oyuncunun yükselişini ve düşünü anlatıyor. Elizabeth Taylor tarzı kadınlar, bugün olduğu gibi geçmişte de daha çok güzellikleri ve güçlü duruşlarıyla hayranlık uyandırıyor. Tabii erkekler nezdinde bir de geleneksel kadınlık rollerini benimseme yani kocaya milyon dolarlık kolye aldırıp karşılığında birkaç tokat yemeyi göze alma hevesleriyle. Taylor’ın kendini yoktan var ettiği kesin ama bunu yaparken kendi yeteneğinden ziyade insan kullanma becerisinden yararlandığı da görülüyor. Kitaptaki yüzlerce yorumdan belki de en gerçekçisi, Taylor’ın litograf tablosunu yapan ünlü sanatçı Andy Warhol’unki: “Yıldızlar yıldızı olduğunun çok fazla farkında. İmparatoriçe olabilir ama onda bayağılığa kaçan bir ucuzluk da var. Rol yapabiliyor ama birinci sınıf bir aktris de değil. Enerjisi var ve para eden yönü, kameranın yakın çekimlerde yüzüne tutulması. Onu bu noktaya gözünün menekşe rengi, saçının siyahlığı ve cildinin kusursuzluğu getirdi. Filmlerini görmeye gidenler bunun için para veriyorlar. Hollywood’un yıldızlar geçidinin son yıldızı” ya da Phil Stern’ün deyimiyle “tam bir Hollywood fabrikasyonu.” Kitabı Esen Tezel değerlendirdi. Serhat Kestel edebiyatımıza onlarca değerli eser bıraktı. Ünlü eleştirmenlerimizden Tahir Alangu, bir kitabı üstüne onun için şunları yazmıştı: “Şimdiye kadar, bizde, hiçbir kadın yazar, insanlarımızın ‘seks sorunları’ karşısındaki eksik, kapalı, çaresiz ve zavallıca ezilmiş davranışları, böylesine cesaretle ele almadı, bir lobaratuvar adamı kadar titiz, bir ana kadar şefkatli…” Onu sonsuza uğurladığımız bu günlerde, bizlere yeniden hatırlatan Nedret Gürcan’a teşekkürler. Bol kitaplı günler... JeanLouis Fournier’den ‘Son Siyah Saçım’ D Ak saçlı ‘delikanlılara’ JeanLouis Fournier, Kimseyi Öldürmedi Benim Babam ve Nereye Gidiyoruz Baba? isimli kitaplarının ardından Son Siyah Saçım’la “Altmış yaşında olmak nasıl bir duygu?” sorusunun peşine takılıp ihtiyar delikanlılara öğütler veriyor. ? Ali BULUNMAZ çık söylemek gerekirse JeanLouis Fournier elini korkak alıştırmış; 70 ve 80’liklerin kendini filinta gibi görüp ortalıkta fink atıp etten önce çömleğe düştüğünü düşünürsek 60 yaş biraz genç kalıyor. Anlaşılan Fournier erken yaşlananlardan. En azından öyle hissediyor herhalde. “İhtiyar delikanlılık” dediği 60 yaş, Fournier için pastadaki altmış mumu üflerken zorlanmak ya da her yıl biraz daha yaşlandığını hissedişin ilk önemli virajı demek. “İYİCE MORUKLAMADAN ÖLMEYE ÖZEN GÖSTERİN” Fournier baraj olarak altmış yaşı seçmiş ama genel bir bakışla yaşlılığı ele alıyor. “Yaşlandığınızın ne zaman farkına varırsınız?” diye sorduğunda “artık gazeteler daha küçük harflerle basılıyor demeye başlayınca” yanıtını yapıştırıyor. Doğru söze ne denir! Uzağın yakın, yakının uzak olma durumu bu. Pişmanlıkların ve olup olmayacakların bir listesini çıkarma işlemi beri taraftan. Kendini bir tür bilme hali, elbette kandırıkçılık yapmadan ve dürüst davranırsanız. Fournier o dürüstlüğü yakalamış görünüyor. Nereden mi belli? “Bir ihtiyarın özgeçmişine arşiv denir” sözünden olabilir mi? Yazarın her zamanki mizahi yaklaşımını Son Siyah Saçım’da da işlettiğini görüyoruz. Eski model arabasıyla kendini bir tutuyor zaman zaman; tamircisinin bezginliğini aktarıyor, bazen de doktorlarından birine “Benim son kullanma tarihim nedir?” diye soruyor. Şuna ne demeli: “Arkanızda bir anı bırakmak istiyorsanız, iyice moruklamadan ölmeye özen gösterin.” Dünyaya kazık kakacağını sananlara göz kırpıyor Fournier. Çünkü motorun önünde sonunda bozulup çalışmaz hale geleceğinin, yedek parça bulunmadığının, ve uzun zamandır o modelin üretilmediğinin farkında. Zaman geçiyor, dünya değişiyor ve eskilerin yerini yenileri alıyor. Olması gereken bu. Gülünç bir direncin anlamı yok. Örneğin yüzünden yaşı seçilen bir “delikanlının” saçını kuzguni siyaha boyaması Fournier için gençleşmeye çalışırken daha yaşlı görünmekten daha başka bir şey değil. Sonra bir küçük hikâye geliyor: “Berberim bana saçlarımı boyatmamı önerdi. ‘Haydi oradan!’ dedim. Karga olmak istemiyorum, gri balıkçıl olarak kalmayı yeğliyorum. Artık siyah saçlarım doğallığını kaybettiği için grilerin de beyazlardan önce gitmesinden korkuyorum. Bu normal, yaşlılarda her şey gidiyor: Dişler, saçlar, bellek, algılar. Berber modern bir saç kesimi önerdi, gençleştirmek için saçlarımı çok kısa kesmek istiyor. Hafif kaygıyla kabul ettim. Acaba o saçlar tekrar uzamaya zaman bulabilecek mi?” Elbette başka komik örnekler de var; 42 yaşında gösteren 61’lik bir adamın, 30 yaşında A bir kadın bulabilmek için gazeteye ilan vermesi. Bir biyoçözünürün dramı! UÇUŞ PLANI Kayığa binmeden önce bir çocuk sahibi daha olmak için debelenenlere Fournier bir soru soruyor: “Acaba bu, kendilerini gençleştirecek mi ya da gitmeden evvel taze izler mi bırakmak istiyorlar?” Fournier’e göre gri kafalılıktan beyaza doğru yol alırken pek çok tuhaflık yaşanabiliyor, daha önce hiç yapılmayan şeyler birden ortaya çıkıveriyor. Acıklı ve etkileyici bir tavır ya da büyüdükçe yaşın küçüldüğüne inanma bunlardan ikisi. Fournier soğukkanlılıkla bir ufak öneride bulunuyor: “60 sonbahardan sonra insan, uçuş planını hazırlamak için avukatını görmeli.” Ardından birkaç tane daha: “Saygısız olun, skandallara imza atmaktan sakınmayın, küstah olun”, “ayakta ölün, gözlerinizi bantlamalarına izin vermeyin, idam mangasındaki aptalların gözlerine bakın”, “çıkaracağınız son rezillikte, devlet töreniyle gömülme taleplerini reddedin.” Fournier, kendini sona ya da onun deyişiyle “her şeyin sonuna” peyderpey hazırlarken mizah ve kara mizahı harmanlamış. Verdiği öğütler dinlenir mi, anlattıkları kimi ak saçlı “delikanlıların” kulağına giderayak küpe olur mu bilinmez ama yazarın kendine hayli dürüst davrandığı ve konumunu bildiği şüphesiz. ? alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Son Siyah Saçım/ JeanLouis Fournier/ Çeviren: Billur Köker/ Yapı Kredi Yayınları/ 222 s. JeanLouis Fournier Son Siyah Saçım‘da esprili bir dille altmışlık “delikanlılar”a seslenirken kendisini artık tamir kabul etmeyen ve yedek parça bulamadığı otomobiline benzetiyor. TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Ozan Altaş ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1174 16 AĞUSTOS 2012 ? SAYFA 3